07.10.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
MÜJDE IŞIL
MÜJDE IŞIL- Geçen sene başında ABD’de yaşanan kongre binası baskınını hatırlıyor musunuz? Hani seçim sonuçlarında usulsüzlük yapıldığını iddia eden Trump’ın destekçilerinin kongre binasını, giydikleri tuhaf kostüm ve kürklerle bastığı günü… İşte o baskın zamanında Amerikan tarihinden sadece bizim değil, muhtemelen çoğu Amerikalının da bilmediği bir darbe girişimi gündeme gelmişti. 1933’te Başkan Roosevelt’in uyguladığı ekonomik politikalardan memnun olmayan sermaye grupları (ki bunların arasında bugün aktif olarak varlığını ve ağırlığını devam ettiren ünlü şirketler de var) faşist bir darbe planı yapar. Kurdukları gizli komitenin amacı iyi ticaret ilişkisi sağladıkları, faşizme kaymış İtalya ve Almanya ile beraber yol almaktır. Kendilerine bir de başkan bulurlar. Askeriyede çok saygı duyulan General Smedley Butler’a para ve başkanlık koltuğunu teklif ederler. General Butler bunu kabul etmediği gibi durumdan Temsilciler Meclisi’ni haberdar eder ve ifade verir. Sonra ne mi olur? Suçlananlar hakkında doğru düzgün soruşturma açılmaz, hatta bu olay basına bile pek yansımaz. Adı “Amsterdam” olsa da David O. Russell imzalı film, işte bu olaydan esinlenmiş.
Yedi sene aradan sonra yeniden bir sinema filmi için yönetmen koltuğuna oturan David O. Russell’ın gerçek olay ve karakterlerle bağı hep kuvvetli olmuştu. “The Fighter”da boks dünyasının, “American Hustle”da CIA operasyonunun ve “Joy”da ise bir temizlik paspası kaşifinin gerçek hikâyelerinden yola çıkmıştı örneğin. Önceki filmlerinde de hep zengin bir kadroyla çalışmıştı ama “Amsterdam”da Hollywood’un neredeyse tüm yıldızlarını bir araya getirmiş. Kadim dostu Christian Bale ve Robert De Niro’nun yanı sıra Margot Robbie, Michael Shannon, Rami Malek, Anya Taylor-Joy, Chris Rock, Mike Myers ve Taylor Swift gibi pek çok yıldızı birlikte izlemek, filmin enerjisini en başta yükseltiyor aslında.
Dağınık ve dolambaçlı
1930’lar Amerikası’nda başlıyor hikâye… Doktor Burt Berendsen ve avukat Harold Woodman, savaş zamanından yakın arkadaş. Birliklerinin komutanı aniden vefat edince, babasının öldürüldüğünden şüphelenen kızı, ikiliden yardım istiyor. Burt ve Harold’ın araştırmaları, onları nüfuslu insanların dahil olduğu tehlikeli bir maceraya sürüklüyor. Savaş zamanında tanışıp beraber Amsterdam’a gittikleri hemşire Valerie de onlara yardım ediyor.
David O. Russell’ın dili sıcak, masalsı ve karakterleri de sempatik ve samimidir genelde. Olumsuz karakter bile olsa seyirciyi yakalar illaki. “Amsterdam”da da bu durum hissediliyor ama hikâye ilerledikçe o bağ kayboluyor. “Jules et Jim” gibi üçlü bir aşk hikâyesi anlatmaya meyleder gibi durup kara komedi ve dedektiflik tarafında demirlemeyi tercih ediyor. Russell’ın asıl derdinin ne olduğunu anlamak ise epey uzun sürüyor. Zira filmin senaryosu o kadar dağınık ve dolambaçlı ki konu asıl mevzuya yani faşist darbe girişimine geldiğinde hem bu noktaya nasıl gelindiğine şaşırıyor hem de üç karakterin bu süreçteki fonksiyonlarının varlığını sorguluyorsunuz. Sanki televizyona hazırlanmış mini dönem dizisinin bazı bölümlerini kaçırmış da finale gelmişsiniz gibi hissettiriyor Russell. Yer yer güldüren filminin mizah seviyesi de hayli düşük.
Belli ki David O. Russell, Amerikan tarihinden ibretlik bir olayı gündeme getirip darbe ve faşizm tehdidinin varlığını sürdürme ihtimaline dikkat çekmek istemiş. Bunu bu kadar dallandırıp budaklandırmadan, sadede gelerek ve karikatürize etmeden anlatabilseymiş keşke… Başı unutulmuş uzun cümle kurmanın filmini yapmaya ne gerek var? Filmden geriye “bunca yıldızı bir araya toplamak başarı” övgüsünden başka bir şey kalmıyor sonuçta.
Bu aile fazla acayip
Popüler komedyenleri bir araya getiren “Küçük Esnaf”, “Yol Arkadaşım” serisi ve “Bayi Toplantısı” adlı komedi filmlerinin yönetmeni Bedran Güzel, yine tanınmış isimlerle ama bu sefer komedi-aksiyonla karşımıza geliyor. Cengiz Bozkurt, Nurgül Yeşilçay, Onur Buldu, Ferit Aktuğ, Beste Kökdemir ve Doğan Can Sarıkaya’nın başrollerini paylaştığı “Kim Bu Aile?”nin oyuncu kadrosunda Altan Erkekli ve Fatih Al da yer alıyor. Nurgül Yeşilçay komedi performansıyla dikkat çekiyor. Film, bir komiserin peşine düştüğü suç şebekesini çökertmek için alakasız insanlardan oluşan bir ekiple aile rolü oynamasını ve mafyayı suçüstü yakalamak için bir tavukçu dükkânı açmasını anlatıyor. Ancak tavukçu, özel lezzeti ile ünlenip popüler olunca işler karışıyor. “Kim Bu Aile?’’nin aksiyon yönetmenliğini bu film için Türkiye’ye gelen Güney Koreli Youn Dae-Won, görüntü yönetmenliğini ise Jean-Paul Seresin üstlendi. Çekimlerden önce oyuncular Güney Kore’den gelen dövüş ve aksiyon eğitmenleri tarafından çalıştırıldı. “Kim Bu Aile?”, 2019 tarihli Güney Kore yapımı “Geukhanjikeob”un yerli uyarlaması gibi görünüyor.