Feryal Öney ile bahar karşılaması

Eren Özlü

İş Sanat nisan ayı programı kapsamında halk müziğinin sevilen sesi Feryal Öney’i müzikseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Pandemi nedeniyle İş Kuleleri Salonu’nda seyircisiz olarak kaydedilen konserin ilk gösterimi 17 Nisan’da saat 20.30’da İş Sanat’ın YouTube kanalı ve internet sitesi üzerinden yapılacak. “Arzu Kızım”, “İp Attım” ve “Bozatlı Hızır”ın da yer aldığı hareketli halk türkülerinden oluşan bir repertuvarla sahnede olacak Öney’e konserde, Kutay Özcan (bağlama), Turgay Özkurt (klarinet-saksafon), Ayhan Akkaya (elektrik kontrbas), Cansun Küçüktürk (elektrik gitar), Mehmed Mert Baycan (perküsyon) eşlik ediyor. Halk müziğinin birbirinden güzel örneklerini seslendirdiği etkinlik sonrasında, Feryal Öney ile İş Sanat sahnesinde tekrar yer almasını, konser repertuvarını ve pandemi sürecini nasıl geçirdiğini konuştuk.

‘Seyirciyi özlüyoruz’

 İş Sanat sahnesinde pek çok kez konserde dinleyicilerinizle buluştunuz. Ancak, bu kez yaşadığımız pandemi nedeniyle İş Kuleleri Salonu’nda seyircisiz bir konser verdiniz. Bu size neler hissettiriyor?

Pandemi döneminde birkaç kez bu deneyimi yaşadım. Bazıları solo, bazıları da içinde yer aldığım Kardeş Türküler projesiyle oldu. Pandeminin ne zaman sona ereceğini tahmin edemiyoruz; bu da demek oluyor ki, bir süre bu şekilde, boş salonlarda şarkılarımızı türkülerimizi kaydederek seyircilerimize ulaşabileceğiz. Alkışını, tebessümünü, dansını özlediğimiz seyircilerimiz sanki oradaymış gibi çalıp söyleyerek, o atmosferi özleyerek. Belediyelerin, İş Sanat gibi kültür sanat kurumlarının, Moda Sahnesi gibi bizlerle dayanışan özel tiyatroların bu kanalları açarak gösteri sanatları alanlarında çalışıp hayatını idame ettiren bizlere verdiği bu desteği çok önemli buluyorum. Defalarca sahnesinde yer aldığım İş Sanat’a, bir kez de böyle bir konserle kapısını, sahnesini açtığı, bizlerle dayanıştığı için ayrıca teşekkür ediyorum.

‘İçimiz açılsın istedik’

Konserin içeriğini oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz? Bu konserde hangi yörelerden ve kıymetli sanatçılarımızdan eserler yer aldı?

Özellikle solo konserlerimde, seyircimizle muhabbet etmeyi, interaktif bir ortam kurmayı seviyorum. Bu beni heyecanlandırıyor. Fakat seyircinin olmadığı, sadece sahne önünde ve arkasında emek veren arkadaşlarımızın olduğu bu “kayıt” konserlerde seyirciyle sohbet muhabbet şansımız da olamıyor maalesef. Bu, performansı etkiliyor elbet; ardarda şarkılarımızı türkülerimizi çalıp söylediğimiz, çoğu zaman içeriklerine dair bir iki söz söylediğimiz, aslen enerjinin hiç düşmemesini gözettiğimiz bir konser oluyor. Repertuvarı da ona göre seçiyoruz; dinamik, daha ziyade dışa dönük türkülerin olduğu bir repertuvar. Bu konserde özellikle “bahar”ı hatırlatan, “yeşil”i, Hızır İlyas’ı imdada çağıran türküler vardı repertuvarda; tabii ki olmazsa olmaz “kadın türküleri”, düğünlerde bayramlarda söylenen “oyun havaları”. Çalıp söylerken içimiz açılsın istedik, bizi seyredenlerin de içine azıcık umut serpelim dedik.

‘Üreterek hâlâ hayatta olduğumu ispat ettim’

Pandemi döneminde en çok özlediğiniz ne oldu? Bu süreci nasıl geçiriyorsunuz? Yeni çalışmalarınız oldu mu?

En özlediğim şey, aileme, arkadaşlarıma, sevdiklerime sarılmak, canım istediğinde bir arkadaşımla buluşup çay kahve içmek, iki lâfın belini kırmak... Bu kadar basit, insani şeylerden mahrum kalmak dönem dönem umutsuzluğa kapılmama sebep oldu elbette. Ne yaptım, müzik yaparak, bir şeyler üreterek hâlâ hayatta olduğumu ispat etmeye çalıştım kendime. İyi de geldi. Geleceğe, bir gün tüm bunların biteceğine dair inancımı tazeledi şarkı söylemek, videolar yapmak, söz yazmak, banttan yayınlanan konserlerle seyircilerimize seslenmek. Ne yaşarsak yaşayalım, iyi ki müziği seçmişim, dedim her iş bitiminde...

Son olarak sevenlerinize iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Seyircilerimizle aynı salonda buluşmak, göz göze, yüz yüze birlikte söylemek, birlikte heyecanlanmak, birlikte hüzünlenmek, tüm bunları özledim. Tez geçsin bu günler...