Kültür SanatFadiş’in elini hiç bırakmadık

Fadiş’in elini hiç bırakmadık

05.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Gülten Dayıoğlu’nun ilk kez 1971’de Milliyet Yayınları tarafından yayımlanan çocuk romanı “Fadiş”,50 yaşında! Dayıoğlu, “Fadiş’te kendi yaşamımdan kesitler var. Meğer benim gibi ne çok yüreği yaralı insan varmış. İşte onlar, Fadiş’in elini hiç bırakmadılar” diyor

Fadiş’in  elini hiç bırakmadık

Seray Şahinler - Nesilleri büyüten “Fadiş”, artık 50 yaşında! Gülten Dayıoğlu’nun 1971’de yayımlanan kült eseri yarım asrı geride bıraktı ve 100. baskısına ulaştı. Yazarın kendi yaşam öyküsünden esinlenerek kaleme aldığı, küçük bir kızın sevgi ve duygu yüklü öyküsünü anlatan roman 7’den 70’e birçok kişinin hayatına dokundu, Fadiş’in hayata gösterdiği direnç çocuk kalplere umut aşıladı.  

Haberin Devamı

Abdi İpekçi’nin isteğiyle yayımlandı

50. yıldönümünde Fadiş’i Gülten Dayıoğlu’ndan dinledik. Yazar yıllar içinde büyük ses getiren romanı ilk kez 1964’te kaleme almış. Onat Kutlar ve Vedat Nedim Tör’ün öncülüğünde düzenlenen çocuk romanı yarışmasına katılan kitap, finale kalan 10 eser arasına girmiş fakat Dayıoğlu romanı yayımlamamış. Yıllarca yazarın kütüphanesinde bekleyen roman, Abdi İpekçi tarafından kurulan Milliyet Yayınları tarafından okurla buluşmuş. O yıllarda Milliyet’te eğitim makaleleri ve Milliyet Çocuk dergisinde öyküler kaleme alan Gülten Dayıoğlu, “Merhum Abdi İpekçi yerli çocuk romanları yayınlamak üzere Milliyet Yayınları’nı kurmuştu. Beni çağırtıp, çocuk romanı yazmamı önerdi. Ben de ‘Fadiş’ten söz ettim. Yayınevinin yönetmeni rahmetli Tarık Dursun’du. Fadiş dosyasını eşi Nermin Hanım’la kısa sürede incelediler. Dilin Arapça sözcüklerden arındırılması koşuluyla romanın yayınlanmasına karar verildi” diyor.

Haberin Devamı

Doğallığı ve yaşamı tam ortasından yakalamasıyla nedeniyle eserin zamansız olduğuna dikkat çeken yazar Fadiş’in serüvenini şöyle anlatıyor: “Annem babam ben üç yaşımdayken ayrıldılar. İki arada bir derede yaşamım başladı. Sürekli beni birbirlerinden kaçırıyorlardı. Fadiş’te kendi yaşamımdan kesitler var. Meğer benim durumumda olan ne çok yüreği yaralı insan varmış toplumumuzda. İşte onlar, Fadiş’in elini hiç bırakmadılar. Bu okur ve kitap kahramanı arasında yaşanan, öyle çok anım var ki! Üstelik bu anılar, köy, kent, kasaba, okullar ve de üniversitelerde karşıma çıkıyor. Hatta bir Fadiş okuru Amerika’da Kennedy Havalimanı’nda bir dükkânda, kasiyer olarak karşıma çıktı. Kredi kartımdan adımı görünce… Sarılıp öpüştük genç kadınla. Biraz da ağlaştık…”

İlk göz ağrım

Fadiş’in öyküsü kültürümüzden, tarihimizden, geçmişimizden beslenen bir öykü; aynı zamanda hayata ve insanlığa dair de çok şey söylüyor. “Fadiş benim ilk göz ağrım” diyen yazar romanın dünyanın birçok yerindeki insanlara dokunduğunu söylüyor ve ekliyor: “Kimi okurlarım kitabı 10 kez okuduklarını ifade eder. Kimileri çeyiziyle yeni evine götürüp çocuğuna okuttuğunu söyler. Almancası da yıllardır ilgiyle okunuyor. Almanya ve Avusturya kütüphanelerinde en çok eskiyen kitap olarak adı geçiyor. Türkler okuyor çünkü. Herkes kendinden bir şeyler bulduğunu söylüyor kitap fuarlarına gelerek. Fuarlarda yaşını başını almış kişiler de çocukluk anıları depreştiğini söyleyerek, Fadiş‘i imzalatıyorlar.”