28.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - Pandeminin etkisinin iyice silinmeye başladığı sanat dünyasında haraketlilik başladı. Her yıl, sezonun başlangıcı kabul edebileceğimiz eylül ayı yeni sergilerle ivme kazanırdı fakat bu yıl hareketlilik zirve yapacak gibi görünüyor. Zira bütün galeriler 17. İstanbul Bienali’ne paralel düşen yeni sergilerinin duyurusunu yapmaya başladı. Diğer yandan 19-22 Eylül tarihlerinde Tersane İstanbul’da gerçekleşecek Contemporary Istanbul da sanat “piyasasını” iyice hareketlendirecek. Ezcümle İstanbul eylülden itibaren tekrar çağdaş sanatın merkezi olacak. Yeni sergiler belki de pandeminin getirdiği yeni dünya düzeninde hayatı daha çok sorgular nitelikte… İşte yeni sezonun göze çarpan ilk sergileri…
Yaralarımız hep taze
Sezonun ilk sergilerinden biri Kurtuluş Rum İlkokulu’nda 15 Eylül’de izleyiciyle buluşacak olan “Senin de yaran, Rosa.” Pelin Uran yeni sergisinin kavramsal öncülü olarak 2018’de Galeri Nev İstanbul’da gerçekleştirdiği ‘Böyle olacağını bilmediğimiz de bir o kadar kesin’ sergisini gösteriyor. Yeni sergi ise başlığını Romanya’da doğmuş olmasına rağmen II. Dünya Savaşı sonrası dönemdeki Alman şiirinin önde gelen temsilcilerinden Paul Celan’ın bir şiirinden alıyor. “Senin de yaran, Rosa” kırılgan hâllerden doğan yeni olasılıkları keşfetmek ve irdelemek için sorular soruyor. Sergide yer alan sanatçıların yazı pratiklerinden yola çıkarak hazırlanan bir kitap da projeye eşlik edecek.
Yapı Kredi Kültür Sanat ise “Hayat, Ölüm, Aşk ve Adalet” isimli sergiye ev sahipliği yapacak. Farklı coğrafyalarda yaşanan adaletsizliklere aşk, umut ve direnişle bakmayı öneren sergi, 15 Eylül’den itibaren izlenebilecek. Türkiye’de ve yurt dışında yaşayan güncel sanatçılar, yaşadığımız sosyal, siyasi, toplumsal cinsiyet ya da ekolojik sebeplerden kaynaklanan “meselelere” ışık tutacak. Dünya çapında insan hakları ihlallerini araştıran bir araştırma ve sanatçı grubu olan Forensic Architecture’ın Triple Chaser videosu da sergi kapsamında ilk kez sergileniyor.
Bitmeyen ‘Boşluklar’
Mixer’de ise Ahu Akgün’ün “Boşluklar” sergisi var. Sergi, sanatçının şefkatli ve şiirsel bir yaklaşımla resmettiği tuval çalışmalarını ve kurumaya yüz tutan çiçek demetlerinden oluşan entalasyonunu izleyiciyle buluşturuyor ve Akgün’ün yaşadığı kayıpların ardında oluşan duygu durumlarının yarattığı, elle tutulamayan boşluklara odaklanıyor. Gözde İlkin’in artSümer’deki beşinci solo sergisi “Emanet Zemin” ise bir yandan üç boyuta yayılan, esnetilmiş bir manzara resmi bir yandan da ses ve hareket için bir sahne kuruyor. Ateş, su, toprak ve havadan şamil bu mekân belki içine yerleşilen bir motif, belki de zihnimizde bir mağara. “Emanet Zemin”de gözleri kapatıp rüya görmek, kulak misafiri olmak, hareketlenmek kadar köklenmek de serbest; maksat Gaia’yla temaşa. 14 Eylül’de başlayacak sergiye Aslı Öztürk’ün koreografisi de zaman zaman eşlik edecek.
‘90’ları özleyenler Salt’a
Salt’ın 1990’lar Türkiye’sindeki kültürel ortamı ile sanat üretimlerini sahne ve performans kavramları odağında inceleyen yeni sergisi “Sahnede 90’lar”, 15 Eylül’de başlıyor. “Sahnede 90”lar, dönemin performans temelli üretimlerinin kesişme noktalarının izini sürüyor ve beklenmedik bağlantılar kurarak “sahne”nin ne kadar geniş bir yelpazede ele alınabileceğini gösteriyor. Sergi Salt’ın Beyoğlu ve Galata yapılarında ücretsiz ziyarete açık olacak.