20.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
MÜJDE IŞIL - Keanu Reeves’in yıldız kumaşını yenileyen “John Wick” serisini başlatan olayı hatırlıyor musunuz? Suç dünyasının bir numarası olan Wick, vefat eden eşinin yasını tutarken bir anda hayatı cehenneme dönüyordu. Çünkü eşinden miras köpeği, antika arabasını çalanlar tarafından öldürülüyordu. Suç âleminden emekli olan Wick’in yeniden silah kuşanmasına neden olan, köpeğinin kaybıydı. Wick sonrasında kendine yeni yarenler buldu ve film de gişesi bol bir seriye dönüştü. Oysaki stüdyo, seyirciyi olumsuz etkileyeceğinden endişelenerek, senaryodan köpek bölümünün çıkarılmasını istemişti ilk başta. ‘90’ların aksiyon yıldızı Nicolas Cage’in rol aldığı “Pig/Domuz” da kaçırılan domuzunun peşinden gidip geçmişiyle yüzleşen karakteriyle ona benzer ama bir o kadar da tezat bir yoldan gidiyor.
Rob, ormandaki kulübesinde domuzuyla birlikte yaşamakta. Domuzu, nadir yetişen değerli trüf mantarlarını buluyor. O da bunları bir iş insanına satıyor ve geçimini böyle sağlıyor. Ancak günün birinde domuzu kaçırılıyor. Rob onu bulmak için şehre dönüyor. Eskiden içinde yaşadığı ama artık yok saydığı geçmişi ile yüzleşmek zorunda kalıyor.
Bağımsız ruhlu Cage
Geçen haftalarda vizyona giren “The Unbearable Weight of Massive Talent/Yetenekli Bay Cage”, bir dönem dünya starı olan, bir dönem ise kariyeri yerlerde sürünen Nicolas Cage’in eski parlak günlerini yad etmiş ve o gelgitli oyunculuk macerasını bol bol tiye almıştı. “Pig/Domuz”, ondan çok daha önce (hatta pandemiden evvel) tamamlanmış bir film olmasına rağmen yeni vizyona giriyor ülkemizde. Yurt dışını takip edenler Nicolas Cage’in bu filmdeki performansının yere göğe sığdırılamadığını, Barack Obama’nın 2021’in favori filmleri listesinde “West Side Story/Batı Yakası’nın Hikâyesi” ve “The Last Duel/Son Düello” ile birlikte “Pig/Domuz”un da yer aldığını anımsayacaktır.
Yazının başında “Pig/Domuz” için “John Wick” serisinin hem benzeri hem de tezadı, demiştik. Evet, iki filmin de amacı, başrol oyuncusuna olabildiğince geniş bir alan açmak. İlk uzun metrajlı filmini yazıp yöneten Michael Sarnoski “Pig/Domuz”da Cage’in performansından, onun aksiyon yıldızı olduğu ‘90’lardaki gibi yararlanmak istemiyor. Tam tersine, bu bir intikam öyküsü değil çünkü.
Rob’un domuzunu bulmak için şehre döndüğü andan itibaren seyircinin beklentisi, bunu bir intikam şovuna dönüşmesi. Lakin film, intikamın zaferine değil, melankolisine odaklanıyor. Arada birkaç şiddet sahnesi olsa da Rob’un aslında kendisini nasıl intikamdan uzak tuttuğunu izletiyor film. “Şimdi aksiyon geliyor” diye düşünülen sahnelerde o patlama gerçekleşmiyor. Nicolas Cage’in zaten sahip olduğu hüzünlü bakışları, karakteriyle de bütünleşiyor ve böylece ortaya aslında kendi yasını tutan bir adamın öyküsü çıkıyor. Rob’un restoran geçmişi ve sonrasında bir domuz ile bu bağı devam ettirmesini hem tüketim kültürüne hem de gurme hayatına eleştiri olarak yorumlamak mümkün. Büyük şehrin ikiyüzlü yaşantısından kaçarken bile geçimini yine o yaşantıya meta sağlayarak idame ettirmek, ormanda ya da kıyı kasabasında da yaşasanız değişmeyen bir sonuç. Bu da gerçek hayatın ikilemi.
Film boyunca Rob’un eski yaşantısından karşılaştığı herkes, ona unutmak istediği geçmişini hatırlatıyor. Rob da bir ermiş edasıyla inzivaya çekildiği hayatının gereklerini büyük şehirde de uyguluyor. Dolayısıyla büyük şehrin ışıltısı ile Rob’un içindeki hüzün, sakince savaşıyor. Ve ortaya Nicolas Cage’in bağımsız sinemadaki yükselişini iyice parlatan, mütevazı ve kutsayıcı bir kaybediş hikâyesi çıkıyor.
Vizyonda öne çıkanlar
“After We Fell/After: Ayrılık”: Anna Todd’un “After” serisinin sinema yolculuğu devam ediyor. Serinin yeni filminde, hayatının en önemli kararını vermesinin ardından Tessa’nın yaşamı tamamen değişiyor. Hayallerindeki iş için Seattle’a taşınmaya hazırlanırken Hardin’in kıskançlığı ve öngörülemeyen davranışları alevleniyor. Ailesi hakkında ortaya çıkan sırlar ve Hardin hakkında öğrendikleri, hayatının daha da karışmasına neden oluyor.
“Magic Arch/Cesur Balık Sihirli Dünyada”: Çekingen ve hayalperest bir yunus olan Delfi, okyanusun derinliklerinde balıkların tüm dileklerini kabul eden sihirli bir kemer keşfediyor. Kemerin yerini öğrenen yılan balıkları ise Balık Kasabası’nı ele geçirmeyi planlıyor. Delfi’nin onları durdurmak, şehrini korumak ve hayatının aşkı Mia’yı kazanmak için uzun süredir kayıp olan babasıyla yeniden bir araya gelmesi gerekiyor. Senaryosunda “Toy Story”den tanıdığımız Alec Sokolow’un imzası olan animasyonun seslendirme kadrosunda, ünlü tenisçi Daniil Medvedev de var.