Kültür SanatDışı seni, içi beni yakar

Dışı seni, içi beni yakar

30.07.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

Esin Sayar, ‘en değerlilerimizi’ emanet ettiğimiz ‘yabancı hizmetli’lerin dünyasına kapı aralıyor. “İrina”, bavullarında acı dolu hikâyeleriyle Türkiye’ye gelip ailelerin yükünü alan, onlara biçilen yaşam alanında sessizce yoldaşlık eden nicelerinin yaşamlarına dikkat çekiyor.

Dışı seni, içi beni yakar

Efnan Atmaca  - ‘Bakıcı’ diye adlandırdığımız, pek çok kişinin hayatında var olan, ağırlıklı olarak Türkmenistan, Özbekistan ve Gürcistan’dan Türkiye’ye çalışmaya gelen ‘yabancı hizmetliler’in dünyası “İrina” adlı kitaba konu oldu. Tıpkı Mevlânâ’nın “İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara, içidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara” dediği gibi ‘en değerlilerimizi’ emanet ettiğimiz bu insanların hepsi bavullarında acı dolu hikâyeleriyle ülkemize gelip yükümüzü alıyor, onlara biçilen yaşam alanında sessizce bize yoldaşlık ediyorlar. Bu vesileyle en yalnız zamanlarımda oğlumu büyütmeme destek olan Hatuna’yı da sevgiyle anayım. 

Haberin Devamı

Türkçe bilmeden 

Yazar Esin Sayar, “İrina” adını verdiği kitabında Abhazya’daki savaştan kaçıp Gürcistan’a yerleşen, oradaki şartlar kötüleşince de Türkiye’ye çalışmaya gelen İrina’nın yaşadıklarını anlatıyor. İrina, Gürcistan bombalarıyla yerle bir olan evlerinden kaçarken eşini ve oğlunu kaybediyor. Kendini Rusya sınırındaki bir sığınma kampında bulan İrina ailesinin Gürcistan’a göç ettiğini öğrenip orada soluğu alıyor. Ama şartlar zor, kocası da pek çalışkan biri değil. Önce Rusya’ya gurbete gidip bir fabrikada çalışıyor. Durumları biraz düzelince ailesinin yanına geri dönüyor. Bu kez de Gürcistan karışıyor. Kocası içki, sigara ve kadın peşinde, İrina’nın eline bakıyor. Çaresiz İrina da pek çokları gibi oğlunun hayatı sefil olmasın diye soluğu Türkiye’de alıyor. Tek kelime Türkçe bilmeden geldiği bu ülkede ilk gittiği evde derdini anlatamayınca hırsızlıkla suçlanıp kapıya konuyor. Türkiye’ye gelirken tanıştığı ve telefonunu aldığı muavin ona yardım ediyor. Bağdat Caddesi’nde aracılık yapan Betül’ün yanına yönlendiriyor. İşler iyi gidiyor İrina için, Rusça bilen iyi yürekli bir ailenin evinde işe giriyor. Kas hastalığına yakalanıp günden güne eriyen evin beyine bakıyor. Çocukları olmayan çift İrina’yı bağırlarına basıyorlar ama ölüm onları ayırıyor. Baktığı hasta vefat edince yine Betül’ün yanına gidiyor İrina. Uzun bir süre bekledikten sonra bu kez tam 12’den vuruyor. Çok zengin, çok ünlü bir ailenin yanında iş buluyor Betül ona. Ailenin oğlu tam bir playboy, her gün gazetelerde boy gösteriyor. Evin beyi ülkenin önde gelen iş insanlarından. Kızı ikinci kuşak yönetici. Bu ailenin hanımı bir gün birdenbire merdivenlerden düşüyor ve yürüyemez hâle geliyor. Bu kaza sadece ondan yürüme kabiliyetini değil, aynı zamanda konuşma yetisini de alıyor. İrina da Suzan Hanım’ın bakıcısı olarak bu ‘zengin’ evde yaşamaya başlıyor. 

Haberin Devamı

Tek başına ayakta 

Evde yaşananlar dizi filmlerde gördüklerimizi aratmayacak türden. Entrikalar, yalanlar, gizli ilişkiler... Ama bunların ötesi var kitapta: İrina. Çocuğuna eğitim verebilmek için ondan ayrı kalmayı kabullenmiş, bilmediği bir ülkede yalnız başına ayakta kalmaya çalışan İrina. Tek isteği ailesine para yollamak olan İrina kendini entrikaların tam ortasında buluyor. İşin içinden nasıl sıyrılacağını da bilmiyor. Yazının başında da belirttiğim gibi ‘en değerlilerimizi’ emanet ettiğimiz bu insanlar aynı zamanda evlerin karakutusu. Kimsenin bilmediklerini bilen, şahit olan hatta maruz kalıp susan insanlar. Gurbete gelip yeniden bir hayat kurma umuduyla bugünlerini yabancı bir ülkede geçiren bu insanlardan birine, İrina’ya ses olarak madalyonunun öbür yüzünü gösteriyor Esin Sayar. İrina’nın hikâyesi aslında ülkemizde yaşayan binlerce ‘bakıcı’ kadının hikâyesi. Göçün, savaşın, yoksunluğun, zorluğun, çaresizliğin, ayrılığın ve umudun içinden çıkan hayatlar onlarınki. 

Haberin Devamı

Türkiye’de kaç ‘yabancı hizmetli’ var, belli değil

Türkiye’deki ‘yabancı hizmetliler’in ne kadar nüfusa tekabül ettiklerine dair elimizde tam bir rakam yok. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre 19 Ocak 2023 itibarıyla Türkiye’de çalışma izni olan Türkmenistan vatandaşlarının sayısı 115 bin 279. Özbekistan vatandaşlarının sayısı 59 bin 970. Gürcistan’dan gelenler ise 487 bin 452 bin kişilik “Diğer” başlığı altında toplanıyor. Kayıtsız olanları da düşünürsek bu sayı oldukça artıyor. Hemen hepimizin çevresinde çocuk ya da yaşlıların bakımına yardım eden ‘bir bakıcı’ olduğundan pay biçersek az buçuk bir tahminde bulunabiliriz tabii. Maaşları da 600-700 dolardan başlıyor. Bu bilgi önemli çünkü genelde sohbetlerde onların kim olduklarından, hayat hikâyelerinden, geride bıraktıklarından çok maaşları tartışılıp konuşuluyor.