Kültür SanatÇağdaş romantikler sergisi

Çağdaş romantikler sergisi

16.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

1970 - 80 arasındaki çalkantılı dönemin muhalif ve devrimci resimlerine, afişlerine, çeşitli belgelerine yer veren Pankart sergisi, Türk resim sanatındaki bu döneme objektif bir biçimde ışık tutuyor.

Çağdaş romantikler sergisi

Çağdaş romantikler sergisi

1970 - 80 arasındaki çalkantılı dönemin muhalif ve devrimci resimlerine, afişlerine, çeşitli belgelerine yer veren Pankart sergisi, Türk resim sanatındaki bu döneme objektif bir biçimde ışık tutuyor.

AYŞEGÜL SÖNMEZ

Çağdaş romantikler sergisi
Karşı Sanat Çalışmaları’nda, bir ilginç sergi daha. Pankart 1978 başlıklı sergide 70’lerin muhalif sanatçılarının yapıtları ve daha başka birçok döneme ait belge yer alıyor. Elhamra Pasajı’nın içindeki galerinin merdivenlerinden çıkar çıkmaz galerinin kapısında sizi Mehmet Aksoy’un dev bir heykeli karşılıyor. "Başka bir memleket yok," diyor Aksoy, 70’lerde döktüğü bu heykeliyle. İçeride ise geçmişten bir ses, size sergi boyunca eşlik ediyor: Behice Boran’ın 1972 yılında Şili’yi Anma Gecesi konuşması.
Sergiyi hazırlayan Feyyaz Yaman’a göre bu bir hatırlatma. Duvarlarda bugün çok iyi tanıdığımız birçok ressamın, 1970 - 1980 yılları arasında yaptıkları resimler, ortadaki bir bölümde ise o yıllara ait Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet Gazeteleri, Milliyet Sanat Dergileri...
Resimlerin yanısıra duvarlarda çeşitli fotoğraflar, Milliyet Sanat’tan dönemin bu toplumcu - gerçekçi çalışmalarıyla ilgili Kaya Özsezgin ve Cahit Külebi’nin yazıları ayrıca Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları’nın afişleri var. Nevhiz Tanyeli, 1980 tarihli resminde "Kanı görmek istemem kanı" diyor. Zehra Aral, 1974 tarihli ünlü peçete resminde Filistin’de sürüklenen bir kızın haberini veriyor. 1978 tarihli bir başka resminde Aral, bu sefer hep beraber türkü söyleyen ağızları resmediyor. 1978 yılında sıkıyönetim öncesi umudu resmettiği resimde Aral, bu kez "Güzel günler göreceğiz" diyor.
Kasım Koçak’ın 1977 tarihli maden işçileri, emekçinin yanındaki ressamın, maden işçileriyli ilgili bir kompozisyonu. Usta ressam Neş’e Erdok’un 1977 tarihli "işçi"si de her zamanki gibi Erdok’un desen yönündeki virtüözlüğünden nasibini almış. Seyyit Bozdoğan’ın 1977 tarihli "Büyük burjuva banyoda"sı, şişman bir adamın banyo yapışı üzerinden zengin fakir arasındaki uçurumu ve adaletsizliği sembolize ediyor. Gülgün Başarır’ın 1979 tarihli "Kurtuluş ellerimizde"sinde acılı bir annenin arkasında kalabalık bir yürüyüş kitlesi bir pankart taşıyor. Pankartta okunaklı harflerle "Örgütlü bir halkı hiç kimse yenemez" yazıyor. Arslan Eroğlu, 1977 tarihli resminde eli havada bir ajitatörü tanımlıyor. Cihat Aral’ın "Uzlaşmazlık" isimli kompozisyonu ise solda ölüler, kırmızı koltukta oturan zengin bir adam, sağda ağlayan kitleler ve işçileriyle dönemin toplumcu - gerçekçi resminin bir özeti. Sergi duvarlarının birinde 1975 tarihli Milliyet Sanat Dergisi’nden alınmış bir yazı yer alıyor. Çağdaş Romantizm başlıklı yazı, dönemin bu toplumcu -gerçekçi ressamlarına "çağdaş romantikler" diyor ve akımın özelliklerini sıralıyor:

"Yeni romantizm yapıcıdır
bireyci değildir
hayalle ilgisi pek azdır
gerçeğe sağlam bağlarla bağlanmıştır
hüznü de kederi de başkadır
kaynağı, ulusal sanattan gelir"


Pankart sergisi, dönemin muhalif ressamının, sanatındaki ifade biçimini de görmemizi sağlıyor. Dünyada esen rüzgârlardan Türk muhalif sanatçısının içerik olarak çok etkilendiği görülüyor. Ancak ifade biçiminde şişman zengin / zayıf fakir gibi karşıtlıkları içeren kızıl ve kan renginin hakim olduğu resimlerde karar kılmışlar. ‘78 kuşağının bugün çok iyi tanıdığımız isimlerin resimlerinin, aynı yıllarda Rusya’daki çağdaşlarının Brejnev baskısıyla üretmekten kaçtıklarıyla aynı oluşu şaşırtıcı. Sergide yer alan ‘76, ‘77 ya da ‘78 tarihli resimlerin çoğu illüstrasyonu andıran, herkes tarafından anlaşılması için fazla abartılmış, resim değil, grafik dilinde didaktik yazıların süslediği kompozisyonlar. Bu yüzden de Pankart sergisi, çok önemli bir görevi yerine getiriyor: Muhalif kafanın, içinde bulunduğu düzene karşı savaşında sanatçı olarak bağımsız ve farklı bir dil arayışında özgür olmadığını gösteriyor.
Eleştirmen Kaya Özsezgin’in 1979 yılında mesajın biçimin önüne geçmesi nedeniyle eleştirdiği, Külebi’nin ise 1975 yılında "Sevgiyle, bağışlayıcılıkla karşılanmalı" dediği bu resimlere bir de siz bakın. Bakmanız gereken belki Türkiye’nin en karanlık, çalkantılı bir döneminin sanatçısının zor koşullar altında; hücrede kalmak ya da işkence görmek pahasına yaptığı resimler.
Görmeniz gereken ise 70’li yıllarla ilgili bir resim sergisi. Dünya görüşünde, içerikte ve mesajda muhalif ama dil ve biçem olarak eski, muhafazakâr ve düzene ait olan’a hiç karşı çıkmayan, yer yer didaktik kimi zaman kitsch.

Karşı Sanat Çalışmaları
0212 245 15 08
Bitiş tarihi: 01 Haziran






KÜLTÜR & SANAT