26.11.2020 - 10:22 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Kaçınılmaz bir şekilde 33 yıla damgasını vuran bu tarihi birikimle başlamak istiyorum. Türkiye'de heavy metal denince kuşaklardır akıllara ilk ve belki de tek grup olarak Pentagram geliyor. Her şeyden önce bu sizin için keyifli bir şey mi yoksa omuzlarınızda bir yük de hissediyor musunuz?
Tarkan Gözübüyük: Heavy metal müzik 70’lerin sonu itibarıyla dünyanın her yerinde sevildi. Biz de orta okul yıllarında, albümler yapıp konserler verebilmek hayaliyle yola çıktık. Zamanla Türkiye'deki grupların ve dinleyicilerin sayısı arttı. Pentagram'ın, en eskilerden biri olarak bu tarzı temsil etmesi bizim için çok değerli. Öte yandan; en başta müzisyenler olarak, ayrımcılığın her türü gibi müzik ayrımını da aşmak gerekir. Dinlediğiniz ve ilham aldığınız kaynaklar ne kadar çeşitli olursa yaptığınız müzik o derece özgün oluyor.
Cenk Ünnü: Bu işe uzun yıllarımızı verdik ve hayalini kurduğumuz pek çok şeyi gerçeğe dönüştürdük ama ülkemizde bu işi iyi yapan başka gruplar da var.
Pandemi sürecinde Gökalp Ergen ve Demir Demirkan ile solo projeleri sebebiyle söyleşiler yapmıştık. Grup üyeleri olarak bu süreci nasıl geçiriyorsunuz? İnsanlığın bu yaşadıkları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Tarkan: Herkes için zor zamanlar. İnsanlık olarak davranışlarımızın doğayı nasıl etkilediği konusuna artık daha şuurlu bakmak lazım. Metin'in de her zaman söylediği gibi, hayatımız diğer canlılarla iç içe. Bencilliğimizi aşamazsak başımıza gelecekler konusunda bu salgın bizi uyarıyor sanki.
Cenk: Herkes gibi biz de pandemi sürecinin geçmesini ve eskisi gibi konserlerin, festivallerin tekrar hayata geçirilmesini bekliyoruz.
"Pentagram olarak yeni bir döneme girdik"
Pandemide hem Pentagram'ın kimliğine hem de bu dönemin üzerimizde bıraktığı tesire uygun bir şarkıyla karşımızdasınız. Uzun denilebilecek bir araydı. Sosyal medya tabiriyle "Şampiyonlar Ligi" kıvamında geniş kadronuzla birlikte ortaya çıkan bir çalışma. "Bu Düzen Yıkılsın" hakkında neler söylemek istersiniz?
Tarkan: Grubun tarihinde yer alan üyelerin 2017'deki akustik albüm için buluşması hepimize çok iyi geldi. Pentagram olarak yeni bir döneme girdik ve kalan zamanımızda birlikte verimli olabileceğimizi hissettik. Bu Düzen Yıkılsın, tam kadro devam eden bu yeni hikayenin ilk parçası oldu. Özellikle bu seviyede üç vokal olması, kompozisyon açısından sıra dışı bir imkan yaratıyor.
Cenk: Yeni albüm öncesi ilk single’ımız olan Bu Düzen Yıkılsın pek çok insanın emeği ile ortaya çıktı. Sözlerindeki isyan ve muhaliflik, barış ve adalet dolu bir dünyaya işaret ediyor aslında…
Şarkıya bir de sinematografik yönü de olan bir klip geldi...
Tarkan: Yönetmen Ferit Katipoğlu ve ekibi çok özenli bir iş çıkardı. Değişimin, bireyden başladığı yönündeki bakış açısıyla şarkıyı bütünleyen bir video klip oldu.
Günümüzde "bir derdi olan şarkıların" azlığı göze çarpıyor. Bu sizce müziğin dinleyicideki algısının da değişmesiyle de ilgili olabilir mi? Sanırım insanlar daha eğlenceli şeyler duymak istiyor...
Cenk: Müziği sadece eğlence aracı olarak görmek bence çok da doğru değil ama dünyada da artık insanlar parçaların sözleri ile çok da ilgilenmiyorlar. Oysa bir anlatısı ve hikâyesi olan, sözleriyle de müziği destekleyen, çalmaktan her zaman haz duyacağımız parçalar yapmak bu işin bir parçası olmalı.
Gökalp Ergen: "Entertainment is to forget art is to remember" (Eğlence unutmak, sanat hatırlamak içindir) lafını çok severim. Tabii ki biraz kaygısızca eğlenmek, sorumluluklarımızdan bir nebze olsun sıyrılıp rahatlamak gibi bir ihtiyacımız olduğunu iddia edebiliriz. Bununla beraber, gezegendeki dominant tür olmamızın getirisi, kendi kendimiz için ve beraber yaşadığımız diğer bütün türler için yaratmış olduğumuz bütün bu sıkıntılar da üzerimizde bir yük. Bu yükün mümessili olan "akıllı!" canlılar olarak da bir sorumluluğumuz olmalı. Bence unutmadan eğlenmenin, gülerken düşünmenin bir yolunu bulabiliriz. İşte müzik de bu yolu bulmamızı sağlayabilecek en güzel araç diye düşünüyorum.
Tarkan: Şarkı yazarları, zamanın duygusunu yansıtabilmek için iç dünyasına odaklanır. Dinleyicinin beklentisini karşılamaya çalışmak, yapılan işi amacından saptırabilir.
İki yeni şarkının daha geleceği müjdesini aldık. Bu konuda biraz daha ayrıntı alabilir miyiz?
Tarkan: Geçtiğimiz yaz üç yeni şarkı kaydedildi. Diğer ikisi önümüzdeki aylarda yayımlanacak.
Cenk: İkişer ay ara ile 2 yeni single daha gelecek. Ve 2021 bitmeden de 10 parçaya tamamlayıp Sony Müzik etiketiyle yeni albümü çıkarmayı hedefliyoruz.
Ve en nihayetinde tüm bu süreç bir albüm ile taçlandırılacak. Kayıt süreci biraz olsa gerek. Nasıl bir albüm geliyor? "Bu Düzen Yıkılsın" albümün tonunun bir fragmanı diyebilir miyiz?
Tarkan: Kaydedilen ilk üç parça, albümün geneli için fikir verebilir. Ne var ki, salgın nedeniyle bir araya gelmekte zorlanıyoruz. Bu albüm çalışması aynı zamanda yeni kadronun uyum süreci oluyor. Şu ana kadar yapılan parçalarda Murat, Gökalp ve Ogün ortak bir duygudan sesleniyor. Yeni yazılacak şarkılar bazen birbiriyle çatışan üç farklı karakterin hikâyeleri olarak da kurgulanabilir.
Gökalp: Gurubun 30 yılını ve 4 solistli (Hakan Bey genelde denklemin dışında bırakılıyor nedense 😁) bütün dönemlerini yansıtmasını hedeflediğimiz bir çalışma olmasına gayret ediyoruz. Tarkan’ın da dediği gibi, Bu Düzen Yıkılsın’ın ardından iki parçamızı daha belirli aralıklarla yayınlama niyetindeyiz. Sonrasında bu üç parçanın da dahil olduğu yeni bir albüm yayınlayacağız. Rock'ın sert sularında gezinen birçok parça adayımız var. Dinleyicimiz için en uygun seçkiyi yapacağımızdan şüpheniz olmasın.
Geçtiğimiz yıl eski normal yaşantımız devam ederken Molatik için Babajim stüdyosunda bir röportaj gerçekleştirmiştik. Orada söz güncel müziğe de gelmişti. Bugün artık baktığımızda belli popüler akımların artık tıkanmaya başladığını da görüyoruz. Pandeminin de yarattığı ruh halini düşünürsek bunun müzik zevklerinde bir kırılmaya neden olmasını bekliyor musunuz?
Tarkan: Her dönem farklı görüşler ve müzik akımları popüler oluyor. Bu değişimi önceden kestirmek zor. Salgın insanların müzik zevkini nasıl etkiler bilemiyorum. Bence önemli olan, imkanlar dahilinde verimli olmaya çabalamak.
Son olarak can sıkıcı bir konu... Pandemi her şeyi gibi müziği de vurdu. Aylardır konserler yapılamıyor ya da sınırlı sayıda katılımcıyla gerçekleşebiliyor. Hem müzisyen hem prodüktör olarak bu zorlu sürece dair neler söylemek istersiniz?
Gökalp: Toplumsal, psikolojik ve biyolojik olumsuz etkilerini biliyoruz, hepimiz yaşıyoruz. Bununla beraber, bu pandeminin ve sebep olduğu kırılmanın, müzisyenlerin kendilerini geliştirmeleri, kendi iç dünyalarını analiz edebilmeleri için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Zorunlu izolasyonu kendi lehimize çevirmek durumundayız. Hatalarımızdan ders çıkarmak, öğrenmek, üretmek ve de aktarmakla yükümlüyüz.
Tarkan: Bu konuya sadece müzisyenlerin sorunu gibi bakmamak lazım. Sahne insanları normal şartlarda da bazen aylarca iş bekliyor. Herkes yakın çevresinin ikazlarına rağmen bu alanda çalışmayı hevesle seçer. Ne var ki dünyanın her yerinde bunca tiyatro ve konser salonu, sahne emekçilerini beslemek için yapılmadı. Aslında bugün en çok mağdur olanlar, sahnelerden ziyade o koltukları doldurması gereken insanlar. Şayet performans sanatlarımız artık kültürel bir ihtiyaç olarak görülmüyorsa, gelecekte bu salonlar kapanır. Bizler de icabında başka şekilde geçimimizi sağlarız.
Cenk: Kültür ve sanat dalları süreçten çok etkilendi maalesef. Dağılan gruplar, borçlanan hatta müzik aletlerini satmak zorunda kalan müzisyenler, başka işler yapmak zorunda kalanlar...Umarım en kısa sürede atlatılır bu olumsuz dönem.