Kültür Sanatbir YENİ TÜRKÜ ‘koleksiyonu’

bir YENİ TÜRKÜ ‘koleksiyonu’

23.03.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

ÇEMBERİN içinde miyiz yoksa dışında mı bilmiyoruz ama bizim o çemberden pek de çıkasımız yok. Yeni Türkü’nün üç CD’lik, adıyla müsemma "Koleksiyon" albümünü dinlemeye başlayınca taaa eskilere gidiyoruz. "Yağmurun Elleri" yine yüzümüzü okşuyor, "Olmasa Mektubun" mahsunlaştırıyor, "Vira Vira" yeniden eskilere salıyor ve ilk gençliğimizin "Maskeli Balosu" başlıyor. Kaçtı hakikaten yıllardan? Seksen sonları galiba. Ne kadar çok dinlemişiz, ne kadar çok söylemişiz, bütün şarkılar ezberimizde. Evdeki kasetler bile verile verile bitmiş, her biri başka birinde kalmış ama şarkılar aklımızda. İşte o bildik tanıdık şarkıların birçoğu Yeni Türkü külliyatı şeklinde "Koleksiyon" adıyla çıktı. Derya Köroğlu da sorularımızı son derece mutlu bir şekilde yanıtladı.

bir YENİ TÜRKÜ ‘koleksiyonu’

bir YENİ TÜRKÜ ‘koleksiyonu’

ÇEMBERİN içinde miyiz yoksa dışında mı bilmiyoruz ama bizim o çemberden pek de çıkasımız yok. Yeni Türkü’nün üç CD’lik, adıyla müsemma "Koleksiyon" albümünü dinlemeye başlayınca taaa eskilere gidiyoruz. "Yağmurun Elleri" yine yüzümüzü okşuyor, "Olmasa Mektubun" mahsunlaştırıyor, "Vira Vira" yeniden eskilere salıyor ve ilk gençliğimizin "Maskeli Balosu" başlıyor. Kaçtı hakikaten yıllardan? Seksen sonları galiba. Ne kadar çok dinlemişiz, ne kadar çok söylemişiz, bütün şarkılar ezberimizde. Evdeki kasetler bile verile verile bitmiş, her biri başka birinde kalmış ama şarkılar aklımızda. İşte o bildik tanıdık şarkıların birçoğu Yeni Türkü külliyatı şeklinde "Koleksiyon" adıyla çıktı. Derya Köroğlu da sorularımızı son derece mutlu bir şekilde yanıtladı.

Siz daha önce bir "best of" çıkarmıştınız, bu "Koleksiyon" fikri nereden geldi?
Bağlı olduğumuz müzik grubu, BMG, bir şekilde Türkiye’den gitti, 2000 yılında. O günden beri de albümlerimiz yok piyasada. Dolayısıyla bunları bir şekilde ortaya sürmek gerekiyordu. Çünkü artık eski albümler bir arşiv niteliğinde. Arşiv kalitesinde de bir şeyler olsun istedik ve oldu.

"Best oföla "Koleksiyon"unuz arasında ne gibi farklar var?
Koleksiyon’un içinde best of da var diyebiliriz. Toplam beş albüm gibi düşünmek gerek üç CD’yi. "Günebakan", "Vira Vira", "Dünyanın Kapıları", "Yeşilmişik" ki bunlar pek ortalıklarda bulunmuyordu. Bir de "Her Dem Yeni" albümü vardı seçmelerden oluşan... Böylece bayağı külliyat oluyor. Tabii ki Koleksiyon’un eksiği var. İlk albümümüz "Buğdayın Türküsü" gibi. Ama mesela "Akdeniz Akdeniz"in birçok parçası var burada. Her şeyi toparlayan bir koleksiyon. Oldukça kapsamlı. Maksat şu; Best of’larda hep seçme yapılıyor. En hit parçalar oluyor. Bu öyle değil. Aslında bu kadar hiti bir araya koymamak lazım. (Gülüyor)

Niye?
Ticari olarak (Gülüyor). Ama geride bir sürü parçası var Yeni Türkü’nün. "Günebakan" ya da "Olmasa Mektubun"u herkes biliyor ama "Kalırsa Bir Soru" ya da "Öyle Sevdik Seni" gibi parçalar çok hatırlanmıyor. Konserlerde özel istek olarak geliyor. Dinleyicilerin "Şunları hiç çalmıyorsunuz," diye sitem ettikleri parçalar da var albümde. Çalınmayan, sürekli ortada olmayan şarkılar...

"Koleksiyon" ilk dinleyişte bile çooook gerilere götürüyor insanı...
Yeni Türkü’nün böyle bir yeri var. Çok sık üniversitelerde konser veriyoruz. Ve inanılmaz bir kalabalık bizim şarkıları ezbere söylüyor. Demek ki hakikaten bir şekilde anılarda, hafızalarda yer etmişiz. En son Amerika turnesi yapmıştık, orada birisi "Ben sizin hiç bir konserinize gelmemiştim ama bütün şarkılarınıza ezbere biliyormuşum," dedi.

Biz aslında sizden yepyeni bir albüm bekliyorduk.
Geliyor geliyor. Ben şimdi solo bir albüm hazırlıyorum. Bestelere bakınca Yeni Türkü’den çok uzak bir çalışma değil. Gerçi benim değişik müziklere eğilimim var ama... Yazın çıkmış olacak.

O sizin albümünüz peki Yeni Türkü’nün albümü?
Yeni Türkü, yerli yabancı birçok grup gibi hep içinde değişimler yaşadı. Tek ben varım en eski. Şu anki kadroyla altı seneyi tamamlıyoruz, yeni diyoruz ama pek de yeni sayılmaz. Eski yeni Yeni Türkü elemanları bir araya gelip bir albüm yapsak gibi, aklımdan geçen bir proje var. Selim Atakan da, Cengiz Onural da müzik yapıyor hâlâ. Yeni arkadaşlarımda da bir kan kaynaması var. Böylece 25 yılı kutlasak.

Şu anda grubun son hali nedir? Kimler var yani?
"Yeni" albümünde olanlar var. Klavyede Erkin Hadimoğlu, basgitarda Raci Pişmişoğlu, Erdinç Şenol... Yeni arkadaşlarımızdan Fatih Ahıskalı ud, Furkan Bilgi klasik kemençe çalıyor. İki senedir Serdar Barçın da bizimle.

Belki grupların kaderi bu, sürekli bir ayrılık, yenilerin gelmesi... Sizde de öyle oldu.
Selim Atakan ayrıldı önce, 97’de de Cengiz...

Grupta ayrılıklar olmasaydı acaba daha mı iyi bir yerdeydiniz şimdi; yoksa gelenler ve gidenler her dem taze kan mı oldu?
En başta Selim Atakan ve ben vardım. Zerrin de vokal yapıyordu. Hemen eklenmeler oldu. Her gelen aslında taze bir kan getirdi. Bir okul gibiydi. Selim’in ayrılması tabii ki bir kayıptır. Öyle kısır bir döneme girdik, ayrılmalar kişisel kavgalar değildi. Ama yeni bir şey yapma konusundaki anlaşmazlıklar bizi bu noktaya getirdi. Gene de yeni katılımlar, her zaman iyi oldu.

Akdeniz müziği tabanlı müzik yapıyorsunuz. Ama müzik dünyası elektronik müziğe doğru gidiyor. Çok yerel diyebileceğimiz sizin müziğinizin dinlenme şansı azalmıyor mu?
Dünya artık elektronik müziğe gitmiyor. Ben yanıldığınızı düşünüyorum.
İnşallah!
Bir dönem öyleydi. Biraz daha geride kaldı. Kulüp eğlenceleri devam ediyor. Bence dinlenen müzik o olmaktan çıktı. Tıpkı Yeni Türkü’nün bu arada dinleniyor olması gibi, hâlâ ‘70’lerdeki müziğin damgasını taşıyor müzik dünyası. Akdeniz müziği yani Yunanistan ve Türkiye’de yapılan müzik, dünyaya yayılamıyor pek. Böyle bir kısırlık var. Niye diye sorulacak bir şey.

Soruyorum, niye?
Bu hareketli müzik tarzımızı Tarkan’da görüyorum biraz. İşin bir yönü dünyaya yansıyor tabii. Makamsal müzikte hep direniyoruz biz. Ki bu da bizim çok hoşumuza gidiyor. Her yerde darbuka, kanun sesleri duyulmaya başlandı. 10 sene önceye gittiğinizde dünyadan gelen sesler arasında onları duyamazdınız. Türk müziği otantik olarak değil de dünya müziğine karışmış bir halde dünyaya yayılacak galiba.

Her grubun ya da her sanatçının belli bir grafiği var. Önce çok hızlı bir çıkış, sonra popülerlik ve bir durma devri. Şimdi Yeni Türkü de sanki grup olarak bu duraklamayı yaşıyor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz?
Her grubun kendi tarihi var. Zaten bir tarih oluyorsa grup, o ilk baştaki çıkış çok keskin geliyor. Ben mesela en çok "Led Zeppelin 1 - 2öyi dinliyorum. Daha bir sürü albümleri var oysa. İnsanın kendini tekrar etmeden yeni bir şey yapması oldukça zor. Bu grafik onun gerçeğidir. Ama genel grafik de budur, biz de tabii ki böyle bir şey yaşıyoruz. Ama hâlâ var olabilmek çok önemli. Ve hâlâ umut var! (Gülüyor)

Evet hâlâ Yeni Türkü var ama sanki eskisi gibi değil.
Tabii. İleri bir adım atacaksanız bile biraz şöyle geri doğru çekilmeniz lazım. Bunlar doğal süreçler. Duraklama denilebilir. Bir de her grubun, bizim gibi, içinde yaşadığı sosyal ortam önemli. Türkiye’de ekonomik durum çok belirleyici. Şöyle bir genelleme yapmak mümkün, insanların ekonomik ve sosyal şartları iyiyse, sanat daha önemli bir hale geliyor. Biz aslında alttan alta çok albüm yaptıktan sonra tanındık. Beşinci albümde. Gençler ve üniversiteler arasında konserler verdiğimiz konserlerde tanınıyorduk.

12 Eylül süreci de girdi araya galiba. Çünkü siz ‘79’dan beri müzik yapıyordunuz.
12 Eylül’de bizim bütün "Buğdayın Türküsü" plakları kaldırıldı raflardan. Ancak dört sene sonra "Akdeniz Akdeniz"i çıkartabildik. Ve burada Ankaralı olmak yönü var. Ticari ufkumuz yok. Biz para kazanılacak bir alan olduğunu anlayamamıştık ‘90’lara kadar. Dolayısıyla "Buğdayın Türküsü" ve arkasından "Akdeniz Akdeniz"i borç alarak çıkardık. Bunlar vakit kaybıydı. Sonra "Günebakan"ı çıkardık. Aradan üç yıl geçti. Hep iki - üç yıl aralıydı, en verimli dönemdi ama. Sosyal ve ekonomik durum araya karışıyorsa da bizim müzik yapmakta ısrarlı olduğumuz belli. "Günebakan", "Dünyanın Kapıları" ve "Yeşilmişik" çıktı ‘88’de. ‘89’da birdenbire patladı. Beş albümle tanındık. Bu adamlar varmış, güzel de müzik yapıyormuş diye. TRT bizi çıkartmazdı o zamanlar, tarzımızın ne olduğu belli değil diye. Sözlere de takmışlardı ‘80 sonrası.

Konserler programınız var mı?
Yurtdışı turnesi gözükmüyor. Bu ay Ankara, Eskişehir ve Afyon’da konserler var. Mayısta çok uzak üniversitelere gideceğiz. Erzurum, Van gibi... Bunun dışında da yazın konserler artacak. n N.Ö.

Yeni Türkü / Koleksiyon / DMC