Kültür Sanat'Aşkların en güzeli Ege'de yaşanır'

'Aşkların en güzeli Ege'de yaşanır'

20.02.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:

Ege Denizi'ni paylaşan komşu ülkeler Türkiye ile Yunanistan arasında zaman zaman siyasi krizler yaşansa da iki halkın ne denli çok ortak özelliği olduğu bilinir. Bu ortak özelliklerin başında da müzik ve yemekler gelir. İstanbul Gayrettepe’de canlı Yunan müziği icra edilen Zorba Taverna da bu nedenle 34 yıldır ayakta

Aşkların en güzeli Egede yaşanır

AYŞE ÖZDEMİR, SERCAN KISMET - "Zorba gibi marka bir yerde çalmaktan çok mutluyum" diyor gecenin başında Buzuki Orhan olarak tanınan buzuki virtüözü Orhan Osman. Yunan müziğinin temel enstrümanı buzukiyle resital verirken ve  Yunanca şarkılar söylerken aşkların en güzelinin Ege'de yaşandığını ifade ediyor. Gerçekten de İstanbul Gayrettepe'deki Zorba Taverna, 34 yıldır Türkiye'de Yunan müziğinin canlı ve aşkla icra edildiği en ünlü müzikhol. Hizmete devam eden Zorba’da Yunanca şarkılar, sirtakiler, zeybekler, eğlencenin zirvesinde peş peşe kırılan tabaklar, devrilen masalar, havaya savrulan güller ve peçeteler buradaki özgün eğlence tarzının özellikleri.

Haberin Devamı

Ünlü isimler

Yunan müziğinin Türkiye'deki en ünlü sesi Fedon'un program yaptığı yıllarda popülaritesinin doruğunda olan Zorba'dan kimler geçmemiş ki? Zorba'nın şefi Adnan Yazıcı saya saya bitiremiyor. Yazıcı, "Şimdi sizin bulunduğunuz sandalyede vaktiyle İbrahim Tatlıses otururdu, sık sık gelirdi ve hep aynı yerde otururdu” diyor. Gerçekten de Zorba vaktiyle siyasetçilerin, sahne ve sinema yıldızlarının uğrak yeriydi. Eski Başbakan Mesut Yılmaz da gelmişti Zorba'ya, Semra Özal, Türkan Şoray ve Bülent Ersoy da... Hatta Atina'dan gelen siyasetçiler bile ağırlanmıştı mekanda.

Sıfırdan başladı

Aslında Zorba sıfırdan başarıya ulaşmış, istihdam yaratmış bir yatırımcının da hikâyesi. Patron Hamit Tokmakçı'nın... Vaktiyle Giresun'dan beş parasız gelmiş İstanbul'a Hamit Tokmakçı.   Çalışıp da yeni bir hayat kurmak için... Ama kente ayak basınca gerçeklerle yüz yüze kalmış. "O günlerde hiç param olmadığı için İstanbul'da her yere yürüyerek giderdim" diye anlatıyor Hamit Tokmakçı. Sonra şansının yaver gitmesiyle hayata tutunmuş. İstanbullu Rum vatandaşların yanında çalışırken Yunan müziğini keşfetmiş. 1988’de Gayrettepe'de bir binanın alt katında Zorba Taverna'yı kurmuş. Fedon da kuruluşundan itibaren yaptığı programlarla Zorba'nın marka olmasına en büyük katkıyı sağlamış. 14 yıl Zorba'da sahneye çıkan Fedon şimdi yolculuğuna konserlerle devam ediyor. 

Haberin Devamı

Şöhret oldular

90'larda gördükleri ilginin olağanüstü olduğunu söyleyen Hamit Tokmakçı, o zamanlar her gece dolan salonda yer kalmadığı için ancak birkaç ay sonraya rezervasyon yapabildiklerini anlatıyor. Şimdi Zorba'yla aynı yaşta olan oğlu Fatih Tokmakçı ile artık mesai arkadaşı olan Hamit Tokmakçı, işini aynı titizlikle sürdürüyor. Konseptini hep korumayı hedeflediği Zorba'nın kapısında bugüne kadar hiç güvenlik görevlisi olmadığını vurgularken, kendilerine duyulan güveni yansıtıyor. Aynı durumun Bodrum'daki Zorba için de geçerli olduğunu belirtiyor. Zorba müdavimleri en iyi şekilde eğlensin, hiçbir rahatsızlık yaşamasınlar diye gece boyu kontrolünü sürdürüyor, insanları mutlu etmeye odaklanmış meslek yaşamı, patron olsa da bir işçi gibi devam ediyor. Kurumunun bir sırrını da "Biz her kuşağa hitap ediyoruz, çocukluğundan bu yana bize gelen müşterilerimiz var" diye açıklıyor. Öte yandan KKTC doğumlu Ziynet Sali'nin müzik kariyerinin başında Zorba'da 5 yıl Yunanca şarkı söylediğini, Funda Arar'ın öğretmenlik yaparken keşfedilip mekanda sahneye çıktığını hatırlatıyor. Linet de Zorba'da bir yıl devam eden programıyla adını duyurmuş. Yunanistan'dan şarkıcıların da gelip sahneye çıktığı Zorba'nın yazlık Büyükada şubesinde de Fatih Ürek program yapmış. Ziynet Sali'nin ilk albümleri de Zorba Müzik tarafından yayımlanmış.

Haberin Devamı

Aşkların en güzeli Egede yaşanır

‘Lisanı bilmeseniz de duygularınız aynı’

Zorba’da program yapan ve “Buzuki Orhan” olarak tanınan buzuki sanatçısı Orhan Osman, Yunan müziğiyle tanışmasını şöyle anlattı: “Ben aslen Yunanistan’da yaşayan azınlık Türklerden biriyim. Batı Trakya’danım, Gümülcineliyim. Batı Trakya’da bağlama ve diğer ince sazlar olmadığı için buzukiyle küçük yaşlarda tanıştım. Türkiye’de buzukiyle Türkçe ve Yunanca şarkılar çalıp, birçok sanatçıyla çalıştım. Aynı zamanda şarkı da söylediğim için müzik yolculuğuma ekibimi kurarak devam ettim. Bugüne kadar 11 albüm, 100 TV programı, 400 albüm kaydı, 500 beste yaptım. Komşu ülkenin müziği, bizim Türk müziğiyle aynı makamlara, ritimlere sahip. Şarkılarda anlatılanlar aşk, hüzün ve eğlence... Lisan anlaşılmasa da ezgiler o kadar kuvvetli ki sizi hemen o sıcak duyguların içine alıyor. Türkiye ve Yunanistan’da yaşayanlar yıllardır bu kültürle iç içeler, haliyle birbirlerinin müziklerine yabancı değiller.”

Haberin Devamı

Aşkların en güzeli Egede yaşanır

Eğlence için masa devrilen Zorba’da Berfin Gürsoy, Orhan Osman ve Birsun Gün, Yunanca ve Türkçe müzik yapıyor. CEM TEKKEŞİNOĞLU Milliyet

Zorba’da assolist olarak sahneye çıkan ve hem Yunanca hem Türkçe şarkılar söyleyen Berfin Gürsoy’un müzik tutkusu çocukluğunda başlamış. Sinema ve TV eğitimi gören Berfin Gürsoy şunları söyledi: “Yunan müziğiyle 12 yıl önce tanıştım. İzmir’de ‘Bitmeyen Şarkı’ dizisinin prodüksiyon ekibinde çalışırken, Alsancak’ta ‘Sakız Ağacı’ isimli kafede Nikos Vertis’in bir şarkısını duyunca donakaldım, nasıl bir duygu olduğunu tarif etmem çok zor, bu şarkıyı bir gün sahnede okuyacağım dedim. Sonra benim dışımda gelişen birçok olayla birlikte kendimi Yunan müziğinin içinde buldum. 2014’te Yunanistan’ın lösemili çocuklar vakfı Lampsi için Royal Theater’da bin kişilik bir konser verdim. Akabinde yollarımız Zorba ile kesişti. 2014 - 2015 sezonunda da şu anda olduğu gibi Zorba’nın assolistiydim. Pop tarzındaki albüm çalışmalarım da devam etti. Komşularımızın hepsinin müziğiyle ilgiliyim. Müzik sevgiyi yaymanın yollarından biri.”

Haberin Devamı

Zorba’da Yunanca ve Türkçe şarkılardan oluşan repertuvarıyla solist olarak sahneye çıkan Birsun Gün de şunları anlattı: “Sahne hayatıma Greek müzikle başladım, ailem Yunanistan’dan İstanbul’a gelmiş, ben de bu müziğin ve kültürün içinde büyüdüm. Greek müziğin Türk müziğiyle birçok ortak yönü var. Tıpkı yemeklerimiz gibi ortak bir sürü şarkımız var, makamlar da aynı. Hem Ege zeybeği hem Yunan zeybeği var ve ikisinde de ritim aynı. Yunanistan’daki çiftetelli de bizdeki çiftetelli gibi. Aslında iki halk birbirine çok yakın, aynı suda aynı duygular.”

Tabak kırmanın da bir adabı var

Zorba’nın tüm mazisini detaylarıyla bilen şefi Adnan Yazıcı, Yunan taverna eğlencesinin bir parçası olan tabak kırmanın temel kurallarını şöyle anlatıyor: “Kalp kırmıyoruz, tabak kırıyoruz. Şarkının türüne göre tabak kırılır. Mesela slow müzikte tabak kırılmaz. Hızlı müzikte kırılır, müziğin ritmine uyarak tabakları peş peşe kırarsınız. Biz çok toz çıkardığı için kırmak amacıyla alçı tabak kullanmıyoruz, fabrikalardan defolu porselen tabak alıyoruz.” Erkek müşterilerin daha çok tabak kırdığını belirten Yazıcı, geçmişte bir haftada ortalama 3 bin tabağın kırıldığını, şimdiyse bu sayının epey azaldığını ifade ediyor. Aslında kaç tabak kırılacağını müşterinin isteği belirliyormuş. Bazı müşteriler “Boyum kadar tabak getirin” diyormuş.