Kültür SanatAsıl yükü hatıralar taşır

Asıl yükü hatıralar taşır

25.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

“Fena Şeyler, Mutlu Sonlar”; hatırlamak, hesaplaşmak, cezalandırmak ve yeniden başlamak üzerine bir roman. Her zaman umut olduğunun altını çizen kitapta çocukluk travmalarıyla yüzleşen iki kız kardeşin hikâyesi anlatılıyor.

Asıl yükü hatıralar taşır

Efnan Atmaca - Artık öğrendik bugünümüzü zehir eden pek çok sorunun altında kişisel travmalarımız yatıyor. Kendimizi tedavi etmek için küçüklüğümüze inip derin bir hesaplaşmaya girmemiz gerekiyor. Elbette bazen hafızamızın oyununa geliyoruz ve devam etmek için bizi en çok yaralayanları unutuyoruz. Ceyda Aşar’ın “Fena Şeyler, Mutlu Sonlar” adlı kitabı da bu konuları sorguluyor. Berna ile Zeyno birbirinden oldukça farklı iki kardeş. Aralarındaki sıkı bağ bir gün kopmuş ve hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmamış. Ancak önlerine yaralarını sarmanın bir yolu çıkıyor. İki kardeş hem birbirleriyle hem de geçmişleriyle hesaplaşmak için Fidanlı adlı küçük bir kasabaya gidiyorlar. Ama bu kasabanın da sırları var. Bu yolculukta da tüm sırlar bir bir açığa çıkıyor.

Haberin Devamı

Çocuklara inanın

Kitabın yazarı Ceyda Aşar, “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku”, “Kıyıdakiler” ile “Kök” filmlerinin senaristi. Hâl böyle olunca kitap da film senaryosu gibi akıyor. Hem karakterler hem de mekânlar gözünüzde ete kemiğe bürünüyor. Ve elbette heyecan dozu da her daim yükseliyor. Araya “Fena şeyler olacak” repliğini yerleştirip okurun merakını gıdıklarken yazar alttan alta mesajlarını veriyor. Peki mesajlar ne? Benim aldığım en önemli mesaj çocukların söylediklerine her daim kulak vermek gerektiği. Başkalarına değil çocuklarınıza güvenmek... Berna asla okula gitmek istemiyor, okul müdürünün kendine hoş olmayan şeyler yaptığını söylüyor. Kendine değil sadece, kardeşi Zeyno’ya da! Annesi her ne kadar ona inansa da babasını bir türlü ikna edemiyor okulda kötü şeyler olduğuna. Çünkü Berna’nın söylemine göre annesi ödlek, babası da bencil. Annenin korkak, babanın bencil olduğu bu evden nihayetinde beş ölü çıkıyor. Anne içine kemiren şüphe ve kendi aczi yüzünden hayata küsüyor. Mücadele etmek yerine gitmeyi seçiyor ve ölüme yatıyor. Baba yaşananları kaldıramayıp evi terk ediyor. İki kız çocuğunun bakımı yaşlı anneannenin omuzlarına kalıyor. Torunlarını şımartmak düşecekken payına iki küçük kızın sorumluğunu alan anneannenin yorgun bedeni de bir yere kadar kaldırıyor bu yükü. İki kardeşe gelince... Berna travmalarından kurtulmak  hayatı pervasızca yaşamayı seçerken Zeyno kendini o uğursuz eve kapatıp her şeyi yok saymayı yeğliyor. Ve kendini inandırıyor mutlu bir aile olduklarına. Hafızasına sözünü geçirip çocukluk travmasını bir karabasan gibi görüyor. Ta ki ablası onu hesaplaşmaya davet edene kadar...

Haberin Devamı

Tekinsiz kasaba

Yazar bellek tartışmasını açıyor Zeyno’nun üzerinden. Kişisel tarihe yapılan tahrifatları tartışan kitapta savunma mekanizmaların bazen amacından saptığını ve çürümüye yol açtığını gözler önüne seriyor. Çünkü Zeyno’nun belleğinde yaptığı tahrifat onu yoksunluğa hapsedip hayattan koparıyor. Nihayetinde hatırlıyor Zeyno da küçükken yaşadıklarını. Hatırladıkça bir yandan suçluluk bir yandan intikam duygusu sıkıştırıveriyor onu. Berna bu kez yalnız kalmak istemiyor çünkü küçükken o şahit göstermek isterken kardeşini, karşı çıkmış Zeyno. Berna, Zeyno’yu suçluyor bu acılar için ve kurtuluşu onun sağlamasını istiyor. Çünkü hayatının bu noktasında devam edebilmek için bir şansı var. Elbette spoiler vermeyeceğim. Tıpkı yazar gibi yapıp heyecan ve merak dozunu artırmaya çalışıyorum. Hikâyeyi tamamlamak için en doğru yer Fidanlı. Issız bir yer! İnsanı da doğası da havası da ıssız. Tekinsiz aynı zamanda. Aşar’ın yine senarist tarafının ağır bastığı bir yer burası. İnsanların sessiz çığlıklar attığı, her an ters bir şeyler olacak duygusunun hâkim olduğu bir kasaba. Bir gerilim filmi atmosferi hâkim. Tek özelliği bu değil elbette. Fidanlış sokaklarını kendi süpüren bir kasaba. Suçlularını kendi cezalandıran ve sonsuza dek açık bir hapishaneye mahkûm eden bir yer. Kendi adaletini kendi sağlıyor. İşte bu yüzden Berna ile Zeyno için yeniden başlamak için en uygun yer Fidanlı. Hesaplaşmak, ödeşmek, cezalandırmak ve hepsinden önemlisi yeniden başlamak için... Yaşananlar ne kadar kötü olursa olsun umut hep vardır duygusuyla ayrılıyorsunuz kitaptan. Zaten en başında “Fena Şeyler, Mutlu Sonlar” adıyla umuda sırtını çevirmediğini aksine hep ona yürüdüğünü gösteriyor kitap. Nihayetinde biz de anlıyoruz ki el ele verirsek, susmazsak, daha çok bağırırsak dünyayı değiştirebiliriz, kötülerin cezasını çektiğini görebiliriz. Benim altını çizmek istediğim ise önemli olanın küçük kız çocuklarının hayatlarının mahvolmasına izin vermememiz gerektiği.