23.01.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
MÜJDE IŞIL
MÜJDE IŞIL- Geçen senenin en çok konuşulan filmlerinden biriydi Aki Kaurismäki imzalı “Kuolleet lehdet/Sararmış Yapraklar”. Eleştirmenleri ve sinemaseverleri kendine hayran bırakan filmde Kaurismäki en trajik olaylarının en sade nasıl anlatılabileceğinin, seyirciyi her şeye rağmen umuda tutundurmanın ne kadar önemli olduğunun harika bir örneğini verdi. Biz de MUBI’de gösteriliyorken filmin Altın Küre adayı başrol oyuncusu Alma Pöysti ile söyleştik.
*“Sararmış Yapraklar”, Aki Kaurismäki ile ilk filminiz. Teklif size nasıl ulaştı? Bir gün telefonum çaldı ve sürpriz bir şekilde Aki Kaurismäki’nin öğle yemeği teklifiyle karşılaştım. Bu benim için tam anlamıyla beklenmedik ve gerçek üstüydü. Kaurismäki’nin filmlerini izleyerek büyümüş ama onunla tanışmamıştım. Kaurismäki bir film projesi üzerine çalıştığını söyledi ve kısaca detaylarını paylaştı. Projeye dahil olup olmak isteyip istemediğimi sorduğunda cevabım tabii ki “evet” oldu. Ancak meslektaşım Jussi Vatanen ve beni seçme kararını nasıl aldığını bilmiyoruz. Duyduğumuza göre, çalışmalarımızdan bazılarını görmüş ve bu film için iyi bir eşleşme olacağımızı düşünmüş.
*Kaurismäki prova yapmanızı istememiş.
Evet, doğru. Aki hiçbir şekilde, tek başımıza veya grup olarak prova yapmamızı istemedi. Bu benim tarzıma hiç uygun değildi. Ben rollerime hazırlanmayı tercih ederim. Bu yüzden prova yapmayacaksam hazırlanmanın farklı bir yolunu bulmaya ihtiyacım vardı. Ben de Aki’nin tüm filmlerini izledim. Ayrıca Ansa’yı hayatımın merkezine alabilmek için bara, süpermarkete ve fabrikaya gittim.
*Filmin etkileyiciliğinde zamansızlığın payı nedir sizce? Zamanın katmanlarıyla oynamak bu peri masalını yarattı. Bir Kaurismäki filminden asla beklemeyeceğiniz bir internet kafe vardı mesela. Sanıyorum filmlerinden birinde ilk defa internet konseptini görüyoruz. Ben hikâyenin bu zamansızlığını çok sevdim. Bu sayede asla eskimeyecek ve her yerde insanlar hikâye ile bağ kurabilecek.
‘Yapay zekâ kullanımı sanatsal provokasyon’
*Altın Küre adaylığınızı öğrendiğinizde ne hissettiniz?
Büyük bir sürprizdi. Paris’teydim ve başka bir filmim için röportajlar veriyordum. Röportajların ortasında biri gelip “Altın Küre’de aday gösterildiniz!” dedi. “Film başardı, harika!” diye düşündüm. Röportajdan sonra benim de aday gösterildiğimi öğrendim. Çok gurur verici bir andı. Margot Robbie’nin “Barbie” ile aday gösterildiği kategoride benim de aday olmam harikaydı ve mizahın gücüne dair de müthiş bir örnekti.
*Göteborg Film Festivali’nde gösterilecek Ingmar Bergman klasiği “Persona”nın yapay zekâ versiyonu “Another Persona”da Liv Ullmann’ın yüzü yerine sizinki kondu. Sinemada yapay zekâ kullanımı hakkındaki düşünceniz nedir?
Bu, bir tür sanatsal provokasyon. Oldukça rahatsız edici. Liv Ullmann ve Ingmar Bergman’a bayılıyorum ve ortaya ne çıkacağını görmekten hem heyecan hem korku duyuyorum. Yapay zekânın neler yapabileceğine dair tartışmaları da dört gözle bekliyorum.