18.08.2021 - 16:24 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Çok genel olacak ama şu dönemde bence en kritik olan soruyla başlamak istiyorum; nasılsınız? Felaketler sözleşmiş gibi üst üste geliyor hem dünyaya hem de Türkiye'ye. Neler hissediyorsunuz?
Gerçekten ben de bütün halkımız gibi çok zor bir süreçten geçtim. En acısı da her köşesinde anılarımızın olduğu yerlerin, içindeki canlılarla beraber kül olmasıydı. Günlerce bu haberleri çaresiz bir şekilde sosyal medyadan ve televizyondan takip etmek gerçekten çok zordu. Bir de orada bunu birebir yaşayan insanların neler yaşadığını düşündükçe insan kahroluyor. Fakat her şeye rağmen ben her zaman umutla bakmayı tercih eden biriyim. Ayrıca; hep beraber kaybettiklerimizin arkasından yaralarımızı sararak hayat serüvenimize almış olduğumuz güzel dersler cebimizde devam edeceğimizi düşünüyorum.
Oyunculuk performansınızla sadece Türkiye değil, farklı coğrafyalarda da dikkat çektiniz. Instagram profilinize biraz göz gezdirdiğimde bunu rahatlıkla görmek mümkün. Pandemi süreci hayranlarınız ve yakınlarınızla iletişiminizi nasıl etkiledi?
Pandemi sürecini dünyanın geri kalanından farklı geçirmedim. Herkesin, bütün halkımızın ve bütün dünyanın yaşadığı sıkıntılı süreci ben de doğal olarak aynı şekilde yaşadım ve tabii ki bu dönemde ister istemez kopukluklar yaşandı. Bundan sonra sosyal medya kullanımımı ''Duru gibi...'' ile başlayan süreçte daha aktif kullanarak onlarla hiç bir kopukluk yaşamayacağımı düşünüyorum.
Ben de bu söyleşimize vesile olan asıl olaya gelmek istiyorum yavaş yavaş. Bu kez karşımıza oyunculuğunuzla değil yorumunuzla çıktınız. Öncelikle kişisel olarak müzikle ilişkiniz nasıl başladı, çocukluğunuzdan bu yana sizin için ne ifade ediyordu?
Müzik her zaman hayatımın tam merkezinde oldu. Gerek ailemde, gerekse sonrasında tercih ettiğim ortamlarda her zaman müzikle iç içe oldum. Yorumculuğuma gelince; aslında buna zaten var olan bir yorumcunun artık bunu insanlarla paylaşması diyelim. Umarım bu yorum insanların yüreklerine dokunabilir.
''Duru gibi...''ye gelmek istiyorum. İsmi dahi bence çok şey ifade ediyor ama yine de tam manasıyla bu proje nasıl bir hayalin ürünü sizden dinlemek isterim.
Müzikal anlamda yapacağım çıkışın ve bu anlamda seçeceğim ilk parçaların tamamen beni yansıtması ve benden, bizden olmasını istedim. Önceleri kafamda düşündüğüm bu hayalimi, Duru gibi'ye başlayarak hayata geçirdiğimi düşünüyorum. O yüzden hiç tereddüt etmeden bu ismi bu projeye verdim. Duru gibi'nin serüveni benim, bizim ve benimle beraber bu yolu yürüyen paylaşan, gönül veren ekibimin, arkadaşlarımın ve dostlarımın yansımasıdır aynı zamanda...
Türkü seçimlerine gelecek olursak; Bu noktada seslendireceğiniz türküleri seçerken neleri göz önünde bulundurdunuz. Örneğin kişisel olarak sizde yeri olan türküleri mi seçtiniz?
Kesinlikle öyle oldu. Naçizane geniş bir türkü repertuarım vardı. Tabii ki bunların içerisinden seçmek çok kolay olmasa da biz bu üç parçayı belirlerken, zaten bildiğim ve defalarca söylediğim en iyi seçimleri yapmaya gayret ettik. O yüzden Duru gibi'nin çıkışındaki ilk üç parçanın her birine bir ithafta bulundum. Bu anlamda; Seher Yeli'ni iki yıl önce kaybettiğim babam Mehmet Duru'ya adarken, Ayna Ayna'yı da sevgili annem Türkan Duru'ya ithaf etmekten çekinmedim.
Daha çok taze ama yakın gelecekte Duru Gibi’ye nasıl tepkiler gelirse hedefinize ulaşmış hissedersiniz?
Duru gibi'yi insanların beğenisine sunarken beklediğim şey benimle birlikte bu türküleri söylemeleri ve benim yansımamı görmeleridir. Bunu en iyi şekilde gösterebildiğimi gördüğümde o zaman hedefime ulaşmış olacağım.
Bu işin mutfağındaki isimler de önemli elbette. Bu süreçte kimlerle çalıştınız?
Duru gibi'nin aranjesini Zafer Karayazgan ve Velican Sagun yaptı. Müzisyenlerimizi de yine aranjörlerimiz belirledi. Velican Sagun bize aynı zamanda enstrümanist olarak da destek oldu. Vokal koçluğumu şan hocam Uğur Yılmaz yaparken, projenin genel koordinatörlüğünü ise İrem Ezgimen üstlendi. Albüm fotoğraflarımızı sevgili Murat Kalyoncu çekti ve kliplerimizin yönetmenliğini de Bora Çifterler yaptı.
İşin mutfağı böyleyken, daha isimlerini sayamadığım ve emeği geçen bir çok arkadaşıma da teşekkür ederim.
Ek olarak kayıt süreçleri oldukça meşakkatli. Hepsi geride kaldığına göre sormak için de uygun zaman; Bittiğinde ne hissettiniz?
“BAŞARDIK!” dedim. Bu öyle bir başarı ki; beni ve beraber çalıştığım insanları fazlasıyla tatmin ettiğin için amacımıza ulaştığımızı düşünmenin vermiş olduğu tatmin ve mutlulukla birlikte aslında bu hislerin karşılığının en iyi şekilde geleceğini umut ediyoruz.
Peki bundan sonraki süreçte oyunculuğun yanı sıra sizi müzikal işlerde görmeye devam edecek miyiz? "Duru Gibi" kapsamında canlı performanslar olacak mı?
Oyunculuğa, yani mesleğime tabii ki devam edeceğim. Hatta bunu ''Duru gibi...'' ile başlayan süreçte müzikal kimliğimle birleştirerek devam etmek istiyorum. ''Duru gibi...'' bizim için ilk adım, bir başlangıç, taze bir ses, bir nefes... Bu sesi, bu nefesi yeni müzikal projelerle çok daha ileriye taşıma hedefim olduğu için konser performanslarım da olacaktır.