‘Albüm bayrağını taşımak istiyorum’

Seyhan Akıncı - Can Oflaz sözü, müziği ve düzenlemesinin kendisine ait olduğu Sony Music Türkiye etiketiyle dinleyiciyle buluşan “Yanamam”la hayaline kavuştu. Hayal çünkü hayatını zorlaştıran romatizmal ağrılarıyla yüzleşip dans edebilmiş. Dahası akustik sound’un yerini hep yapmayı istediği daha hareketlisi almış. Bir müzisyen olarak sürekli yeni şeyler denemek onu çokça heyecanlandırıyor, dünya müziğini de yakından takip ediyor. Ama onu besleyen sadece bunlar değil çığlık çığlığa izlediği son Spiderman filminden sabahları yeniden uyanıp izlemeye başladığı LA Lakers maçlarına hiç durmadan “geyik” yapabileceğiniz genç bir adam var huzurlarınızda. Karşınızda “karanlık tarafı”nın kapısını araladığı söyleşimizle Can Oflaz.

”Yanamam”ı bütün paylaşımlarınızda bir hayalin gerçekleşmesi olarak tanımlıyorsunuz. Neden ve nasıl bir hayaldi?

Kendimi bildiğimden beri dans ettiğim, daha hareketli bir şeyler yapmak istiyordum. Fakat yolculuğum başka türlü ilerledi. “Fikrimin İnce Gülü” çıktığından bu yana daha akustik, gitar vokal sound’uyla ilerledi bazı şeyler. Bunu çok seviyorum, bu da bana ait ama asıl yapmak istediğim şey bu değildi. Ve pandemiden önce buna çalışmaya başlamıştık. Bu yüzden benim için büyük bir hayaldi dans ettiğim, daha hareketli, daha pop ve güçlü bir sound... Hep hayal dediğim şey şuydu aslında; bir rahatsızlığım var ve bundan dolayı acaba bir gün dans edecek miyim? Hastalığım buna izin verecek mi gibi korkularım vardı. Bunu söylemeye çekinmiyorum. Bu yüzden bunu yapabilmek hayaldi. Ve yaptığım için çok mutlu hissediyorum.

Hastalığınızdan bahsetmek ister misiniz? Fiziksel bir şey midir yoksa…

Romatizmal bir rahatsızlık. Doktora, ortopediye gittim, MR’da bir şey çıkmadı demek ki bir şeyim yok zannettim. Meğerse bu romatoloji bölümünün baktığı bir şeymiş. Bu rahatsızlık bütün hareketlerinizi kısıtlıyor, günlük bir savaş içerisindesiniz, ağrılarınız oluyor. Ve bu 10 senedir hayatımda. Özellikle son altı-yedi senedir adeta savaşıyorum. Ama her gün yeni bir gün ve yeni bir şeyler keşfediyorum kendime dair; bu olasılıkla yaşamayı öğrendim. Şükrediyorum çünkü başka şeyler açtı hayatımda. En basitinden şarkılarımda bahsediyorum bundan.

Hayatınızın bu zorlayıcı parçası sizde neler doğuruyor?

Bu sıkıntıyı paylaşmamak hoş olmadı çünkü kendi gerçeğimi saklamak, canım yanıyorken yanmıyormuş gibi günlük rutinime devam etmeye çalışmak her şeyi etkiledi. Ne zaman ki “Bir saniye ben şu an bir şey yaşıyorum, bunu kabullenip  öyle hayatıma devam edeyim” dedim işler başka bir yere evrildi. Bu da şarkılarıma, sahneme ve müziği yapış şeklime yansıdı.

“Yanamam”, 10 parça olarak planladığınız albümünüzün ilk adımı. Son dönemlerde albümlere alışık değiliz Adele falan değilse başka türlü ilerliyor müzisyenler. Bu devirde albüm ısrarının bir nedeni var mı?

Albüm bitmedi, hâlâ çalışıyoruz. Dediğiniz çok doğru artık kimse albüm yapmıyor. Benim müzik üretme şeklim hiçbir zaman “günümüzün şartlarına göre bir şey yapmak ya da öyle bir sound yakalıyım ki” şeklinde olmadığı, istesem de yapamayacağım bir şey olduğu için derdim hep bir hikâye anlatmak oldu. Niyetim de “Yanamam”la birlikte 10 şarkılık albümün hikâyesini anlatmak. Bu yüzden albümde ısrarcıyım. Sanatçıyım ve bir şey ifade etmek istiyorum ve bunu tek şarkıyla değil de albümle yapmak istiyorum. Çocukluğumuzda kasetler, CD’ler alırdık ve baştan sona dinlerdik. “Birinci şarkıdaki sound’u burada kullanmış, o söz bunu ifade ediyor aslında”... Bunlarla büyüdüğüm için bunu devam ettirmek, o bayrağı taşımak istiyorum.

Müzik dünyasından birbirinden farklı türler ve sound’lar hiç olmadığı kadar etkileşim halinde ve popüler. Popüler olan bu yönelimler müziğinize etki ediyor mu?

Kesinlikle ediyor. Ezhel’den çok etkileniyorum. Popüler olduğu için etkileniyorum değil iyi olduğu için popüler olduğunu hissettiğim şarkılardan etkileniyorum ve tabii ki üretimime yansıyor. Benim de amacım diğer müzisyenlere bir şey katmak.

“Sabahları Marvel filmlerinden bir sahne izleyip güne başlıyorum”

“Yanamam” kadar sizi heyecanlandıran bir diğer şey parçayla aynı gün gösterime giren Örümcek Adam serisinin son filmi…

Şunu demeyi çok isterdim: “Sanat filmleri izliyorum.” Ben her sabah Marvel’ın eski filmlerinden bir sahne açıyorum YouTube’tan, Star Wars’un tüm dizilerini izlemeye çalışıyorum. Orada birazcık “Geek”im. Star Wars’la büyüdüm. Hatta stüdyomuzun adı Dagobah. Star Wars evreninde bir gezegenin adı. İstanbul’da bir apartmanda büyüdüm ve okuldan eve geldiğimde ilk yaptığım TV’yi açıp X-Man, Spiderman izlemekti. “Yanamam”ın çıktığı gün “Spiderman No Way Home” gösterime girdi. Deli gibi ağladım, filmden çıktığımda ne yaşadığımı bilmiyorum! Böyle bir hayatım var evet. Bu biraz karanlık yanımdır. Ama çok keyif alıyorum.

“Çok ciddi Hamiltoncuyum”

Diğer yandan Formula 1’den NBA’e ciddi bir spor izleyicisisiniz…

Küçükken kısa bir dönem Beşiktaş basketbol takımının altyapısında oynamıştım bu yüzden Beşiktaş’ı çok severim. Yıllarca futbolu çok ciddi takip ettim. Gereksiz bilgilerim var. Süper Lig’deki takımların ilk 11’ini sayabilirim mesela. Kız arkadaşımın kulağına Milli Takım’ın ilk 11’ini fısıldardım ezberlesin diye. Şimdilerde NBA’de maçları yeniden izlemeye başladım. LA Lakers izliyorum. Formula 1 hayatımı tamamen değiştirdi. Çok ciddi Hamiltoncuyum. Hamilton mutlu ediyor beni, bir de vegan tam benim kafa. Formula’ya dair her şeyi biliyorum.