Kültür Sanat‘Ahtapotun Rüyası’ benim ‘Kara Kule’m

‘Ahtapotun Rüyası’ benim ‘Kara Kule’m

19.03.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Türk mitolojisinden öğelerle bağımlılık temasını birleştirdiği “Ahtapotun Rüyası” adlı kitabını anlatan yazar Barış Müstecaplıoğlu “Bu kitapta birçok farklı kitabıma gönderme var. Bu açıdan biraz Stephen King’in “Kara Kule” serisine benzedi” dedi...

‘Ahtapotun Rüyası’ benim ‘Kara Kule’m

“Perg Efsaneleri” serisiyle Türkiye’de fantastik edebiyatın öncülerinden biri olan Barış Müstecaplıoğlu, yeni romanı “Ahtapotun Rüyası”yla Türk mitolojisinden ilham alarak yarattığı karakterleri bağımlılık temasıyla birleştirerek okurlarını yeni bir maceraya çıkarıyor. Her kitabında farklı bir temaya odaklanan Müstecaplıoğlu’nun bu kitabında, günümüz dünyasında yaşayan Hasan ile Ölüler Diyarı’na sıkışmış Dağkuşu’nun bir ahtapotun kolları gibi saran bağımlılıkları merkezde. Yazar, Hasan ve Dağkuşu’nun hayatlarının nasıl değiştiğini ve bu uğurda çıktıkları yolculukta kendilerini keşfetmelerini fantastik öğelerin de yardımıyla aktarıyor. Tabii bu yolculukta Gulyabani, Dede Korkut ve Şahmeran gibi mitolojik efsanelerle de karşılaşmak mümkün. Ancak pek de aşina olmadığımız özellikleri ve hikâyeleriyle...

‘Yazarken keyif aldım’


“Ahtapotun Rüyası”nı yazarken nelerden etkilendiniz?

Her kitabıma daha önce yazdıklarımdan farklı bir kitap yazma heyecanıyla başlıyorum. Kendimi tekrarlama duygusu hiç sevmediğim bir duygu. O yüzden mümkün olduğunca hem yazarken heyecan duymak hem de okurlara farklı bir tat sunabilmek için eski kitaplarımdan farklı ne yapabilirim düşüncesi beni yönlendiriyor. Daha önce romanlarımda Türk mitolojisinden farklı ilham kaynakları kullanmıştım. Ama doğrudan bu konuyu temel alan bir kitap yazmamıştım. “Ahtapotun Rüyası”nda Dede Korkut’u, Tepegöz’ü, Şahmeran’ı, yine “Dede Korkut” hikâyelerindeki karakterlerden Basat’ı, Selcan Hatun’u kullanmak benim için heyecan verici oldu. Ayrıca Abra gibi Anadolu mitolojisinden ilham aldığım ve çok bilinmeyen karakterleri de kullandım. Hem yazarken çok keyif aldım hem de bu toprakların hayal gücüne tek bir kitapta resmigeçit yaptırmak mutlu etti.

‘Birçok kitaba gönderme’


Hasan ve Dağkuşu’nun macerasında önceki kitaplarınızda yer alan karakterleri de yeniden görüyoruz...

Evet, bu kitapta birçok farklı kitabıma gönderme var. Bu açıdan biraz Stephen King’in “Kara Kule” serisine benzedi. O seride King’in daha önce kaleme aldığı pek çok fantastik ve bilimkurgu kitaplarından karakterler vardır. “Ahtapotun Rüyası” da benim “Kara Kule”m gibi oldu. Türk mitolojisinden unsurları kullandığım gibi “Gerçekler Kırıldı” adlı kitabımdan Rıfat Efendi’yi de kullandım. Dağkuşu’nun çıkış yolunu aradığı Ölüler Diyarı’nı zenginleştirirken “Perg Efsaneleri”nde ve “Şamanlar Diyarı”nda yarattığım ırklara yer verdim. Gene de bu kitabı anlamak için diğer romanlarımı okumak gerekmiyor. Çünkü o karakterler burada yalnızca birer yan karakter olarak kullandı.

Haberin Devamı

‘Bağımlılıkları sorgulayan roman’

Kitabınızda fantastik bir dünyanın yanında ‘bağımlılık’ teması da hâkim. Bu temaya odaklanma sebebiniz nedir?

Her kitabımda farklı bir temayla yola çıkarım. Fantastik dünya o temayı evrensel metaforlarla işlemek için bir alan yaratır bana. Daha önce yazdığım kitaplarda soykırım, ırkçılık ve hırs temalarına odaklanmıştım. Bu kitapta ise bağımlılık duygusu beni cezbetti, bunun üzerine yazmak istedim. Çünkü bağımlılığın hayatı çok fazla etkileyen bir duygu olduğunu düşünüyorum. Çoğumuzun farklı düzeylerde bağımlılıkları var. Bazen bunun farkında oluyoruz çoğu zamansa olmuyoruz. Mesela alkol, sigara ve uyuşturucu bağımlılığını kolayca ayırt ediyoruz. Ama bağımlılık aslında çok daha geniş bir kavram. Bir insana bağımlı olabilirsiniz, bir tüketim malzemesine bağımlı olabilirsiniz, sosyal medyaya, beğenilmeye, kazanma duygusuna bağımlı olabilirsiniz... Bunlar bazen masum alışkanlıklar gibi görünürken biz farkına varmadan hayatımızı ciddi bir biçimde etkiliyor. Bağımlılıklarımız yüzünden hem kendimize hem de başkalarına zarar verebiliyoruz. Bize acı veren insanlardan kopamıyoruz, bizi mutsuz eden ortamlardan ayrılamıyoruz. Bu konuları sorgulayan bir roman yazmak istedim. Daha sonra da mitolojik konularla bağımlılık temasını birleştirerek yenilikçi bir kurgu tasarladım.

Haberin Devamı


Söyleşinin tamamını Milliyet Sanat’ın mart sayısında okuyabilirsiniz.

 

‘Ahtapotun Rüyası’ benim ‘Kara Kule’m