20.10.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - Kadınlara yönelik şiddet vakalarının artmasıyla birlikte, sosyal medyada başlatılan “#Dinlemiyoruz” hareketi, müzikte kadına yönelik şiddeti ve ayrımcılığı mercek altına aldı. Listenary adlı müzik paylaşım hesabının başlattığı hareket; kadınlara yönelik hakaret, küfür ve tecavüzü meşrulaştıran müzikleri boykot çağrısıyla büyük destek topladı. Hareketin özellikle rap müzikte yaygın olan kadın düşmanı söylemlere dikkat çekmesi, sosyal medyada tartışmaları da beraberinde getirdi. Müzik yazarı Murat Beşer, rap müziğinde ticari kaygılarla çürümenin yaşandığını savunurken müzisyen Fuat Ergin gerçek MC’lerin sorumluluk sahibi olup sistem eleştirisi yaptığını, rapçilerin ise şöhretin peşinde koştuğunu söyledi. Psikolog Aynur Sayım şiddet içerikli şarkıların gençlerin kimlik arayışında olumsuz rol model oluşturabileceğine vurgularkan müzik yazarı Özgür Yılgür müziğin toplumsal sorunlara karşı tepkisizliğine dikkat çekti.
‘Bu rap benim rap’im değil’
‘80’li ve ‘90’lı yılların en muhalif underground akımlarından biri olarak görülen hip-hop / rap müziği, aradan geçen zaman zarfında endüstri eliyle yaşadığımız toplumun aynası hâline dönüştü. En iyi örneklerine baktığınız zaman aslında rap şarkılarının algoritma zekâsı yüksek işler olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla rap sıradan bir şarkı sözü yazarının ele alıp altından kalkabileceği kadar basit bir hadise değildi. Ancak gelinen noktada karşımıza çıkan şarkılar aynı kalıptan, sanki aynı tornadan çıkmışçasına tekdüze bir üretim bandında üretiliyor. Bu müzik endüstrisinin milenyumdan bu yana eskisi kadar büyük ana-akımlar yaratamama krizinin sonucunda rap müziğinin altın yumurtlayan bir tavuğa dönüştürülme hadisesi. Rap artık müzik endüstrisinin çürümüş bir toplumun yeni kuşaklarının üzerinden her türlü söylemi meşru kıldığı; yanı sıra kısa yoldan ünlü olarak köşeyi dönmek isteyenlerin çaldığı ilk kapılardan biri oldu. Çok az sayıdaki rapçi’yi tenzih ediyorum; bu rap benim rap’im değil... - Murat Beşer / Müzik yazarı
‘Anlaşılmayan gençler şiddete sığınabiliyorlar’
Gençler kimliklerini oluştururken çevrelerindeki uyaranlardan büyük ölçüde etkilenirler. Ait oldukları gruplar, dinledikleri müzikler, izledikleri videolar ve takip ettikleri kişiler davranışlarını, düşüncelerini ve değerlerini şekillendirir. Bu dönemde özellikle ‘dezavantajlı’ nitelendirilen, yani ailevi sorunlar yaşayan, ihmal edilen veya aşırı korunan gençler, olumsuz çevresel etkilere daha açık hâle gelirler. Şiddet içerikli şarkılar, bu gençler için birer ‘sığınak’ görevi görebilir. Şarkılarda ifade edilen öfke, isyan ve şiddet eğilimleri yaşadıkları duygularla örtüşebilir. Bu da gençlerin bu tür şarkılara daha fazla bağlanmasına ve şarkılardaki olumsuz davranışları benimsemesine yol açabilir. - Psikolog Aynur Sayım
‘Tepkisizlikten cesaret alıyorlar’
Türkiye’deki -popüler ya da alternatif fark etmeksizin- müzik ortamının en zayıflayan refleksi toplumsal konulardaki reaktiflik kesinlikle. Bir probleme tepki göstermek için meselelerin trajediye dönmesini bekliyoruz çoğunlukla. Bu koskoca bir sektörün normali hâline geldi. Bugün rap müzik özelinde -daha önce başka türlerde- karşılaştığımız cinsiyetçi ifadenin ve tavrın da sebebi bu. Cesaretini bu ‘ön alamama, tepki vermeme’ hâlinden alıyor. Müzisyenler, gazeteciler, yapımcılar, yayıncılar... Çok önceden bu tavra organize bir tepki vermemiz ve çözüm üretmemiz gerekirdi. Bu hareketin organize, örgütlü ve süreklilik teşkil edecek şekilde ilerlemesini umuyorum. - Özgür Yılgür / Müzik yazarı
‘Rapçiler şöhret peşinde’
Küfürlü yazmak bence dürüstlüktür… Tabii Neyzen Tevfik ve Can Yücel gibi küfürlü yazmaktan, edebi olmaktan bahsediyorum. Küfür başka bir şey, belirli bir figürü salt nesne olarak görmek ayrı bir şey. Kadını cinsel obje olarak görmek, kadına şiddete motive edecek sözler yazmak ise sanatçının kendi karakteri, hayata bakışıyla ilgili. Para ve şöhret odaklı zayıf ruhlu insanlar her daim sanayi tarafından satın alındı. İnternetin bundaki payı da ayrıca çok büyük. Tüm şiddet olaylarını rap müziğinin bir neticesi saymak yanlış. Rapçi vardır bir de MC vardır. MC, hip hop kültürünün bir üyesidir ve sorumluluk sahibidir. Rapçi ise şöhret ve statü budalasıdır. MC çalmaz üretir, yaratır hem kendine hem başkalarına pusula olur. Rapçinin umrunda değildir. Dünyayı kabul eder ve sistemin bir parçası olur rapçi. MC sistemin çarklarına çomak sokar. Eleştirir, düşünür ve duruşu vardır. Humanoid bir görünüme sahip olunabilir ama ‘omurga’ herkese nasip olmaz. - Fuat Ergin/ HipHop sanatçısı