Hurda demirden 50 bin TL'ye üretti! 100 km hıza ulaşıyorRize’nin Ardeşen ilçesinde bakkal Nihat Gürsoy, şanzıman ve motoru bulunan, kaportası hurda sac ve demir parçalarıyla sanayi ustasına tasarlattığı ciple, saatte 100 kilometre hıza ulaşıyor.
Liseli Ayşenaz ısıya dayanıklı kumaş ürettiTekirdağ'da lise 2'nci sınıf öğrencisi Ayşenaz Uzun (16), sütleğen bitkisi kullanarak hazırladığı 'ısıya ve kırışmaya' dayanıklı kumaş ile Uluslararası Bilim Proje Olimpiyatları mühendislik kategorisinde 2'ncilik ödülü kazandı. Sütleğen özünü enjekte ederek ürettiği kumaşla itfaiyeciler için kıyafet tasarlanabileceğini belirten Ayşenaz, "İdealim, bilim insanı olmak" dedi.Lise öğrencileri arasında her yıl düzenlenen Uluslararası Bilim Proje Olimpiyatları (INSPO), geçen hafta İstanbul'da gerçekleştirildi. Sağlık, çevre, enerji ve mühendislik kategorilerindeki yarışmaya 358 proje başvururken, 10 ülkeden 55 proje finale kaldı. Tekirdağ'da özel bir lisenin 2'nci sınıf öğrencisi Ayşenur Uzun, sütleğen bitkisinden yola çıkarak hazırladığı 'Kumaşların bazı mekanik özelliklerinin doğal maddeler kullanılarak geliştirilmesi' adlı projesiyle, mühendislik kategorisinde 2'ncilik ödülüne layık görüldü.Ailesi çiftçi olan lise öğrencisi Ayşenaz, sütleğen bitkisinin eline tesadüfen çarptığını ve elinde kızarıklıklar oluştuğunu, sonrasında projeye başlamaya karar verdiğini söyledi. Ayşenaz Uzun, sütleğenin oksijeni azalttığını öğrenince bundan ısıya dayanıklı kumaş elde edebileceğini düşündüğünü belirterek, "Yanmazlık testi yaptım ve ilk olarak kumaşın ilk 14 saniyede alev aldığını gördüm. Normal bir kumaş 10 saniyede alev alıyor. Bunun günlük hayatımıza faydası; itfaiyecilerin giydiği kıyafetlerin içinde 'imbentin' denilen kimyasal madde var, bu madde de cilt üzerinde kanser yapabilecek bir etkiye sahip ve kızarıklıklara yol açıyor. Benim üzerinde çalıştığı sütleğen bitkisi özünü uygulayarak geliştirdiğim kumaş ise doğada maliyeti az olan ve kanser riski olmayan bir kumaş. Dolayısı ile itfaiyeciler için kıyafet tasarlanabilir" diye konuştu.Projenin 2'nci aşamasında ise kumaşa kırışmazlık testi uyguladığını anlatan Ayşenaz, "Kumaşa kırışmazlık testi uyguladık. Normal kumaş ve numune kumaş üzerinde deneme yapıldı ve 2 kumaşa d
Yarım litre buzlu suyla 16 saat serinliyorManisa'da bir marangoz ustası sıcaktan bunalınca elektrikli vantilatörü arkasına sabitlediği otomobil radyatörü ile düşük maliyetli klima yaptı.180 liraya kendi klimasını kendisi üreten marangoz yarım litre suyla 16 saat boyunca serin havanın keyfini çıkarıyor.Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yaşayan 60 yaşındaki ilkokul mezunu marangoz Hasan Hüseyin Toğan, sıcak havadan bunalınca ucuz ve kısa yoldan serinleyebilmek için ilginç bir yöntem buldu. Maddi imkansızlığı sebebiyle yüksek maliyetler ödeyerek klima satın almak istemeyen Toğan, ekonomik bir klima yapmaya karar verdi. Elektrikle çalışan vantilatörü tahta bir kutuya sabitleyen Toğan, vantilatörü otomobil radyatörü birleştirerek buzlu suyla çalışan bir klima geliştirdi. Toğan, 180 liraya mal ettiği klimanın yarım litre buzlu suyla 16 saat boyunca serin hava verdiğini iddia etti. Toğan, “Aşırı sıcaklardan dolayı 4-5 bin lira vererek, klima almayı düşünmedim. Dükkanımda böyle bir soğutucuyu kendim icat ettim. Normal bir klimanın gördüğü işi görüyor. Küçük sanayiye gittim. Bir otomobil radyatörü aldım. Üzerine su koymak için bir de kap aldım. Bunları birleştirdim. Küçük pet şişesindeki buzlu suyu sabah koyduğumda akşam saatlerine kadar soğutuyor. Devir daimle olduğu için su ısınmıyor. Pervane suyu çekişinde buzlu suyu ısıtmadığı için radyatör peteği suyu ön tarafa vererek, soğutmuş oluyor. Radyatör 75 lira, vantilatörü de 75 liraya aldım. Su kabını 30 liraya aldım. Pratik olduğu için yanımda eve de götürüyorum. Pikniğe götürüyorum. Küçük su şişesi bize yettiği için yanımda taşıyabiliyorum. Görenler komşularım şaşırıyor. İncelediklerinde gerçekten soğuttuğunu fark ediyorlar” diye konuştu.
Odunla döverek yeni kumaş ürettiİzmirli moda tasarımcısı Merve Dündar, keçe yapımında da kullanılan Yeni Zelanda yününü saatlerce odunla döverek farklı kumaşlarla birleştirdi ve yepyeni bir kumaş elde etti. Türk moda tasarımcısının kumaşı, dünya devi markalar Dolce&Gabbana ve Calvin Klein’e yeni kreasyonlar için ilham kaynağı oldu. İzmir’de yaşayan ve 2009 yılından beri moda sektöründe olan 31 yaşındaki Merve Dündar, Yeni Zelanda yününden tasarladığı kumaşlar ile dünya markalarının gözdesi oldu. Özellikle keçe yapımında kullanılan Yeni Zelanda yününü; ipek, tül ve brokar gibi kumaşlarla birleştirmek için saatlerce odunla döven Dündar, bu emeğinin sonucunda hem yeni bir kumaş elde etti, hem de farklı renkler oluşturdu. Dündar, daha sonra yurt dışı ile çalışan aracı bir firma ile dosyasını İtalya’nın moda devi Dolce&Gabbana’ya yolladı. Marka, Türk moda tasarımcısının kumaşı ile yakından ilgilendi ve bu kumaşı deri ile birleştirerek yeni bir kreasyon hazırlama planı içerisinde olduğu öğrenildi. Dündar, el yapımı olan bu kumaşı seri üretime geçirmek için de özel bir makine kullandı. Türk tasarımcı, bu gelişmeden sonra rotasını Amerika’ya çevirerek dosyasını dünyaca ünlü moda markası Calvin Klein’e yolladı. Calvin Klein de, tıpkı Dolce&Gabbana gibi Dündar’ın özgün kumaşından etkilendi. Odunla dövülerek elde ediliyor Kumaşı elde etmek için uzun saatler harcadığını belirten Dündar, “Bu kumaş türü, aslında tamamen ilkel yöntemlerle, hatta odunla saatlerce dövülerek yapılan bir kumaş. Yeni Zelanda yünü çok ince bir yündür. Bu yünü farklı renklerle harmanlayarak farklı bir renk skalası da elde ettik. Özgün tasarımıma çok güveniyordum ve bu kumaş daha sonra sınırları aştı. Yurt dışıyla çalışan bazı firmalar bize ulaştı. İlk çalışmamızı Dolce&Gabbana ile gerçekleştirdik. Markaya sunulan dosyamızda 58 parça kumaş, desen örnekleri, renk skalaları ve tasarım örneklerimiz vardı. Dosyamız da kendilerinin ilgisini çekti" dedi.
Atık kağıtlardan tabut yaptılarKAHRAMANMARAŞ'ta kurulu Kipaş Kağıt Sanayi, Hollanda'daki bir şirketten gelen talep üzerine yüzde 100 atık kağıttan tabut yaptı. Fabrikanın Ambalaj ve Pazarlama Bölümü sorumlusu Özcan Büyüksakallı, Çin'deki fabrikanın tsunamiden dolayı kapanmasından sonra dünyada kağıt tabut üreten tek fabrika olduklarını belirterek, Talep edilen numuneyi Hollanda'ya gönderdik ve onayını da aldık. Şu anda sipariş anlamında görüşmelerimiz devam ediyor. Sipariş alırsak atık kağıttan ayda 30 bin tabut yapacak kapasitemiz var dedi. Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından olan Kipaş Holding'in Türkoğlu ilçesinde kurulu Kağıt Sanayi, 3 yıldır atık kağıtlardan kağıt üretimi yaparak hem binlerce ağacın kesilmesinin önüne geçiyor hem de ülke ekonomisine büyük katkı sunuyor. Normal kağıt üretimi dışında kağıt paletler, masa ve sandalyeler de üreten Kipaş Kağıt Sanayi, son olarak kağıttan tabut üretti. DÜNYADA TABUT ÜRETEN TEK FABRİKA Ambalaj ve Pazarlama Bölümü sorumlusu Özcan Büyüksakallı, kağıttan tabut üretiminin bir kaç yıl önce ortaya çıktığını ve kendilerinin de Hollanda'dan gelen bir talep üzerine ürettiklerini söyledi. Kağıttan tabut üretimini Çin'de bir fabrikanın yaptığını ancak fabrikanın tsunami nedeniyle kapandığını belirten Büyüksakallı, Şu anda dünyada kağıttan tabut üreten tek fabrikayız dedi.
Çocukluğundaki lezzetin peşine düştü, yüzlerce tohum ürettiÇocukluğunda yediği domatesteki lezzetin peşine düşen Manisalı memur emeklisi Eyup Korkmaz bulduğu bir tohumla başladığı tohum üretiminde şimdilerde yüzlerce çeşit sebze ve meyveyi hiçbir kimyasal gübre ve ilaç kullanmadan tamamen doğal ortamda üretiyor. Ürettiği tohumları çevresindekilerle ücretsiz paylaşan Korkmaz devletin yerli tohumlar üzerinde çalışma yapmasını ve dışarı bağımlılığın ortadan kaldırılmasını istedi. Manisa’nın eşsiz doğası ve bitki çeşitliliği ile herkesi kendine hayran bırakan Spil Milli Parkında bulunan Sultan Yaylasında 20 sene önce satın aldığı yaklaşık bir buçuk dönümlük bahçesinde son 10 yıldır yerel tohum üretimi yapan Eyup Korkmaz bir tohumla başladığı yolda bugün genetiğiyle oynanmamış yüzlerce çeşit sebze ve meyvenin tohumunu üretmeyi başardı.Aradığı domates lezzetinin peşine düştü Ürettiği tohumları yerel tohum takas şenliklerinde ücretsiz dağıtarak gıdaların geleceği için önemli çalışmalara imza atan Korkmaz, son 10 yıldır bulduğu yerel tohumları çoğaltıp dağıtmakla vaktini geçirdiğini söyledi. Ürettiği sebze ve meyveleri tohumluk ayırdıktan sonra kalanları hiçbir ücret almadan isteyen komşularına, akrabalarına dağıttığını anlatan Korkmaz, “Çocukluğumdaki domates tadını bulamıyordum. Pazarda Sabuncubeli’ndeki dağ köylerinden iki kişi domates getiriyordu. Sabah 08.00’de pazara gitmek zorunda kalıyordum. Bazen daireye geç kalıyordum domates peşinde koşmaktan. Çocukluğumdaki tadı arıyordum. O domatesleri getirenler de tezgah altında saklar daimi müşterilerine verirlerdi kimseye vermezlerdi. Sonra burayı aldıktan sonra bunları burada ekmeyi düşündüm. O arada o insanlara ulaşamadım. Daha sonra dağ köylerini gezip araştırdım. Şuanda 30 civarında sadece domates çeşidi tohumu var. Domatesle başladım ardından iş çoğaldı. Domates, biber, patlıcan, salatalık, kabak hatta meyve ağaçları bile öyle. Bahçemde 20’nin üzerinde meyve çeşidi var. Hepsini organik, doğal yani hiçbir şekilde suni gübre ve kimyasal kullanmadan üretiy
Bu domuzlar karanlıkta parlıyor!Çinli bilim insanlarının laboratuvar çalışmaları sonuç verdi. İçerisinde denizanası genleri ve florasan protein barındıran plazmaları domuzlara nakleden bilim insanları, genetik mutasyon yöntemiyle karanlıkta parlayan domuzlar üretmeyi başardılar. Bilim insanlarının başvurduğu teknik, insanlar için düşük maliyetli ilaç üretmek için geliştirildi.