Aykut Erçetin
Türk futbolcu. Galatasaray takımında forma giymektedir. Kulüp kariyeriAykut Erçetin, 14 Eylül 1982 tarihinde Almanya'nın Göppingen şehrinde göçebe bir ailenin oğlu olarak doğdu. Babası bir hentbol kalecisi olan Aykut, 5 yaşına geldiğinde ise babasının Hentbolcu olması gerektiğine dair uyarılarına rağmen futbolcu olmak istediğini babasına belirtmiştir. İlk önce bulundukları şehrin bir kulübüne başvuran Aykut ve babası bu kulüpte futbol branşı olmadığını duyunca bu kulüpten ayrılmışlardı. Bu maçın ardından ikinci bir kulübe gittiklerin de ise bu kulüpte futbolun duyduğunu duyan Aykut direkt olarak bu kulübe başvurdu ve kabul edildi. Aykut yıllar sonra bir röpotajda bu dönemle ilgili olarak "Babam bir hentbol takımının kalecisiydi. 5 yaşıma geldiğimde bana da "Spor yapman gerek" dedi. Futbolu sevmezdi ve benim de hentbolcu olmamı istiyordu. Bense futbolcu olmak niyetindeydim. Beni bir kulübe götürdü ama orada futbol branşı yoktu. İkinci bir kulübe gittiğimizde, merdivenlerden çıkarken bana dönüp "Burada da futbol branşı yoksa seni hentbola yazdıracağım" dedi. Binaya girene kadar, orada futbol branşı olması için nasıl dua ettiğimi anlatamam." ifadelerinde bulunmuştur. Bu sırada ayrıca diller ve spor yüksekokuluna giden Erçetin, Profesyonel futbol kariyerine Alman Bundesliga takımlarından KSG Eislingen'de başlamış ve devam ediyordu. 14 yaşına kadar bir çok maça çıkan Aykut, 14 yaşında ise onu bir kaç senedir takip eden VfB Stuttgart II'nin altyapısına transfer oldu. O düzeyde rekor şampiyonlukları olan Stuttgart'a transfer olan Aykut, bu takımla alt kategorilerde. birçok şampiyonluk yaşadım. Stuttgart'ta kendi yaş kategorisinde Alman Genç Milli Takımlarında oynayan iki kaleci daha olan Aykut, Stuttgart kalesinde kendinin oynamaya başlayıp gayet iyi giderken antrenörü bir anda kendini yedek bıraktı. Bu durumdan sonra ise ne yaptığını daha sonra bir röporajda şu ifadelerle ifade eden Erçetin; "Aslında böyle şeyler yapmaya yatkın bir insan değilim ama antrenörüme gidip "Beni neden oynatmıyorsunuz?" diye sordum. "Kusura bakma. Alman Federasyonu'ndan aradılar ve 'Elinde milli kaleciler varken neden onları oynatmıyorsun?' diye sordular" cevabını verdi." Kelimeleriyle kendi durumunu özetliyordu. Bunu gördükten sonra Almanya'da işinin çok zor olduğunu anlayan Aykut, daha sonra Stuttgart'ın amatör takımında oynadı. O dönem Kevin Kuranyi ve Michael Fink gibi genç yıldız adayları yetiştiren Stuttgart'ta teknik direktör Peter Starzmann, 32 hafta yedeklere dahi almadığı Aykut'u ligin bitimine 2 hafta kala oynanan maçta kadroya aldı ve bu maça Markus Miller'ın yerine oynayan filebekçisi 90 dakika sahada kalsa da kalesinde gördüpü 3 gole engel olamadı. Bir sonraki hafta ise SV 07 Elversberg karşısında maça ilk 11'de başlayan Aykut, bu maçın hemen ilk dakikasın kalesinde golü gördü. Devamında ise rakibine yaptığı müdahale sonucu kırmızı kart gördü, penaltıya sebep oldu ve 45. dakikada oyundan atıldı. Sezonu 2 maç ile bitiren Erçetin, bir sonraki sezon takımlan antrenmanlara alınmadı ve altyapı takımıyla antrenmanlarını sürdürdü. Böylelikle 2002-03 sezonunda hiç maça çıkamadı. Ancak gurbetçi oyuncularla yakından ilgilenen eski Galatasaray SK'lı Erdal Keser, Aykut'u da keşfetti ve bu oyuncuyu teknik direktör Fatih Terim'e önerdi. O zamanlar omzundan sakat olan Aykut, takımın İspanya kampına çağırıldı. Ancak Aykut "Omsum sakat, Bana birkaç gün zaman verir misiniz?" diye rica etti ve kulüp bu ricayı hoşgörüyle karşıladı. 12 gün sonra ise bu sefer Antalya kampına çağırdı. O sürede omzu sakat olan Aykut, bu arada 12 gün boyunca çift antrenman yaptı. GalatasarayTakımın Antalya kampına katılan Aykut, Antalya kampında takımla çalışmaya başladı. İlk antrenman maçında ise, Bülent Korkmaz'a "Topu niye bana atmıyorsun" diye bağıran Aykut'a kaptan önce ters ters baksa da İkinci bir pozisyonda ikilinin arasına atılan bir pasta "Bu benim topum" diye uyaran Aykut özgüveni ve soğukkanlılığı ile dikkat çekiyordu.. İki-üç günden sonra ise kulüp idarecileri Aykut'a "Aykut bavullarını toparlıyorsun, Almanya'ya gidiyorsun. Git, mukaveleni feshet ve bizimle sözleşme imzalamak için geri dön." ifaelerinde bulundu. Almanya'ya dönüp mukavelesini fesheden Aykut, geldiğinde ise "Seni 6 aylığına Antalya Kepez'e vereceğiz, sonra geri döneceksin" ifadeleriyle karşılaştı. Ancak kurallara göre bir oyuncu aynı dönem içinde iki transfer yapamamasından ve eğer giderse bir daha Galatasaray'a geri dönemeyeceğinden dolayı Kepez'e gitmedi. Transferi yine çıkmaza giren Aykut'a Burak Elmas "Sen bunu bir düşün" ifadelerinde bulundu. Daha sonra ise Burak Elmas genç eldivenin yanına geldi, "Fatih Hoca ile konuştum. Seni hiçbir yere yollamıyoruz. Şimdi sözleşme imzalayacağız" açıklamalarında bulundu. Aykut böylelikle Galatasaray SK'ın "İmparator" lakaplı hocası Fatih Terim sayesinde Galatasaraylı oldu. 2003-042003-04 döneminde sezon Galatasaray ile başlayan Erçetin, 2001-02 sezonunu yedek geçirdi. Genellikle "12" numaralı formasıyla Faryd Mondragón'un yedek kaleciliğini yapan Erçetin, ayrıca o sezon UEFA Şampiyonlar Ligi'nde grup aşamasında oynanan tüm karşılaşmalarda yedek kaldı ve bir bakıma ilk Avrupa tecrübesini yaşadı. O sezon Süper Lig'de ilk maçına Denizlispor karşısında Kasım 2011'de kaleci Mondragon'un krımızı kart görmesiyle çıktı ve takımı 2-1 mağlup oldu. Bu maçtan bir hafta sonra cezalı olması nedeniyle Mondragon'un yerin oynayan Aykut, "12" numaralı formasıyla kalesinde 70.dakikadan sonra kalesinde Celaleddin Koçak ve Muhammet Hanifi Yoldaş'tan iki gol görmüş ve maç 2-2 bitmiştir. Erçetin sezonu Süper Lig'de 7, Türkiye Kupası'nda ise 1 maçla bitirmiştir. 2004-052004-05 sezonunda ise A takımla sadece bir maça çıkabilen Aykut, bu maça da Türkiye Kupası'nda Karabükspor karşısında 22 Aralık 2004 günü çıktı. Takımı bu maçtan 2-0 galip ayrılırken Aykut Galatasaray formasıyla o sezonki ilk maçında "cleansheet" yapıyordu. Bu maçın dışında idmanlara A takımla çıkan Aykut, zaman zaman ise dakika bulması adına Galatasaray A2 takımına yollanmıştır. O sezon kadrosunda Cihan Can, Mülayim Erdem, Cafercan Aksu, Aydın Yılmaz ve Arda Turan gibi genç yıldızları bulunduran A2 tamıyla ilk maçına ise 19 Şubat 2005'te Sakaryaspor A2 karşısında çıkmış ancak takımı 1-0 mağlup olmuştur. Aykut o sezon A2 takımında toplam 5 maça çıkmıştır. Ayrıca A takımın 2004-05 Türkiye Kupası şampiyonu kadrosunda yer alarak ilk kupasını da kazanmıştır. 2005-062005-06 sezonunda da Türkiye Kupası'nda 4 maça çıkan Aykut, Fevzi Elmas ile Faryd Mondragón'un giydiği formayı kapmak için mücadele etmiştir. O sezonki ilk maçına ise Malatyaspor ile 1-1 berabere kalınan Türkiye Kupası maçında çıkmıştır. O sezonki ilk cleansheetini ise 2 Şubat 2006'da Ali Sami Yen Stadyumu'nda oynanan ve takımının Giresunspor'u 5-0 mağlup ettiği maçta yapmıştır. Süper Lig'de tüm sezon [Kolombiya]]lı Faryd Mondragón'un yedek kaleciliğini yaptı. Faryd Mondragón o sezon 34 maçın tamamında forma giyerken, Aykut ise bu maçların çoğunda bu oyuncunun yedeği oldu. O sezon sonunda Süper Lig'de kalesinde yalnızca 11 gol gören Galatasaray, son hafta da Kayserispor ile karşılaşmış ve bu maçı 3-0 kazanmıştır. Bu maçın ardından Süper Lig'de 10 dakika uzatılan Denizlispor - Fenerbahçe maçında Fenerbahçe SK'nin puan kaybetmesini bekleyen Galatasaray, bu takımın berabere kalmasının ardından Şampiyonluğunu ilan etmiştir ve unutulmaz bir Şampiyonluk coşkusu yaşamıştır. Erçetin ise bu maçta da 90 dakika boyunca yedek beklemiş ve kariyerindeki ilk Süper Lig şampiyonluğunu yaşamıştır. 2006-072006-07 sezonunda ise ilk maçına 25 Ekim 2006'da Bursaspor karşısında Türkiye Kupası maçında çıkan Aykut, 5. dakikada Veliçe Şumulikoski'nin golüne engel olamasa da takımı bu maçı Necati Ateş ve Ümit Karan'ın golleriyle 2-1 yendi. Turkcell Süper Lig'de ise ilk maçına 11 Mart 2007'de Ali Sami Yen Stadyumu'nda Galatasaray-Trabzonspor rekabeti'nde çıktı. Bu maçı Galatasaray, Arda Turan ve Saša Ilic'in golleriyle 2-1 kazandı. Rakibin tek golü ise 52. dakikada Erdinç Yavuz'dan gelirken, Aykut bu maçta yaptığı kurtarışlarla tüm herkesin takdirini topladı. O sezon Süper Lig'de 4 maça çıkan Aykut, 360 dakikada kalesinde ise 6 gol gördü. Türkiye Kupası'nda ise 2 maça çıktı. Sezonu 6 maçla tamamladı. Bu sezon sonunda ise takımın as kalecisi Faryd Mondragón takımdan ayrılmıştır. 5 yıl boyunca Faryd Mondragón'un ardından ikinci kalecilik yaparken, 2007 - 2008 sezonunda ise Orkun Uşak ile değişmeli olarak takımın birinci kalecisi olan Aykut, "1" numaranın da yeni sahibi olmuştur. 2007-08 sezonunda Süper Lig'de ilk maçına Vestel Manisaspor karşısında çıkan Aykut, Filip Holosko ve Selçuk İnan'ın gollerini kalesinde görmüş ve Galatasaray'da bu gollere 2 gol ile cevap verince maç 2-2 beraberlikle sonuçlanmıştır. Kasım 2007'ye kadar Orkun Usak'ın yedeği olarak görev yapan Erçetin, bu süreçten sonra ilk maçına Türkiye Kupası'nda 1 Kasım 2007'de çıkmış ve takımı Denizlispor maçında 2-1 galip gelmiştir. Bu performansıyla beğeni toplayan Aykut, 3 gün sonra ise Gaziantepspor ile oynanan Süper Lig maçında forma giymiştir. 8 Kasım'da ise kariyerindeki ilk UEFA Kupası maçına Helsingborgs IF karşısında çıkan Erçetin, daha sonra Sarıyer, Gençlerbirliği Oftaşspor ile oynanan Türkiye Kupası maçlarında görev yapan kaleci, yine bir Türkiye Kupası maçında 27 Şubat 2008 tarihinde kariyerinde ilk kez Fenerbahçe SK karşısında bir maça çıkmıştır. Bu maçta yaptığı başarılı kurtarışlar ile Galatasaray'ın 2-1 galibiyetindeki en önemli faktör olmayı da başarmış ve takımının rakibini elemesine yardımcı olmuştur. Bu maçta dikkat çeken oyuncu uzun süre forma giyemediği Süper Lig'e ise 2 Mart 2008 günü oynanan Beşiktaş JK maçıyla Süper Lig'de sahalara dönmüştür. Rakibi karşısında kariyerinde ilk kez forma giyen Aykut, İnönü Stadyumu'nda oynanan karşılaşmanın 56. dakikasında Mert Nobre'nin golüne engel olamamış ve takımı 1-0 mağlup olmuştur. Bu maçın ardından formayı Orkun Usak'tan kapan Erçetin, 27 Nisan 2008 günü oynanan ve Süper Lig şampiyonluğu için hayati önem taşıyan karşılaşmada Fenerbahçe SK karşısında Ali Sami Yen Stadyumu'nda kalesini gole kapamış ve takımı Süper Lig Şampiyonluğu yolunda büyük bir avantaj elde etmiştir. Sezon sonunda kariyerinin 2.Süper Lig Şampiyonluğunu yaşayan Aykut, Süper Lig'de o sezon çoğu ikinci yarıda olmak üzere 13 maça çıkmış ve kalesinde sadece 8 gol görmüştür. Türkiye Kupası'nda ise 6 maça çıkan oyuncu kalesinde 7 gol görmüştür. 2008-092008-09 sezonunda teknik direktörlüğe Michael Skibbe getirilmiş ve bu teknik adamın isteğiyle İtalya Millî Futbol Takımı kalesini de koruyan Morgan De Sanctis kadroya katılmıştır. Bu oyuncunun gelmesiyle Aykut ise ağırlıklı olarak yedek hatta 3. kaleci olarak kalmıştır. Aykut o sezon ilk resmi maçına ise 13 Ağustos 2008'de UEFA Şampiyonlar Ligi ön elme turunda Steaua Bükreş karşısında çıkmış ancak kendi sahalarında oynanan bu maçta kalesinde 2 gol görmüştür ve maç 2-2 skorla bitmiştir ancak Aykut bu maçta yaptığı hatayla tepki toplamıştır. Bu maçtan 4 gün sonra o sezonki ikinci resmi maçına 17 Ağustos 2008'de Kayserispor takımı karşısında Türkiye Süper Kupası maçında çıkmış ve kariyerinin ilk Türkiye Süper Kupası'nı 90 dakika sahada kaldığı kalesinde 1 gol gördüğü anncak takımının 2-1 kazandığı maçta kazanmıştır. Daha sonra Steaua Bükreş maçının rövanşında forma giyen Aykut, deplasmanda takımının 1-0 mağlup olmasına engel olamamıştır. O sezon Süper Lig'de ilk ve tek maçına ise ligin ilk haftasında Denizlispor karşısında çıkmış ve 4-1 kazanılan maçta 90 dakika sahada kalmıştır. Bu maçın ardından Süper Lig'de ve UEFA Kupası'nda hiç şans bulamayan Aykut, Türkiye Kupası'nda ise Galatasaray SK'ın çıktığı tüm maçlarda 111 başlamış ve 570 dakikadan 6 maç oynadığı kupa serüveninde kalesinde 6 gol görmüştür. Galatasaray ise o sezon beklentileri karşılayamamış devre arasında teknik direktörlüğe Aykut'un eski takım arkadaşı Bülent Korkmaz getirilmiş hatta UEFA Kupası'nda büyük başarılara imza atılmıştır. Ancak sezon sonunda Süper Lig'de beklenilen performansın gösterilmemesinin ardından bu teknik adam ile de yollar ayrılmıştır. 2009-102009-10 sezonunda ise kiralık sözleşmesi biten Morgan De Sanctis kiralandığı kulübe geri dönmüştür. Sezon başında ise başta Gaziantepspor olmak üzere bir çok kulüp Aykut'u istemiş ancak bu Aykut takımda kalmıştır. Sezon başında Frank Rijkaard'ı teknik direktörlüğe ve Abdul Kader Keita ve Elano Blumer gibi isimleri A takım kadrosuna kazandıran Galatasaray, kaleye ise bir dönem Atletico Madrid'in kalesini korumuş Arjantinli Leo Franco'yu transfer etmiştir. Hatta bu oyuncunun ardından Manisaspor'un genç kalecisi Ufuk Ceylan'da alınmış Aykut ise takımın neredeyse 3. kalecisi konumuna düşmüştür. 2009-10 sezonunda ilk 4 hafta kadroya dahi giremeyen Aykut, o sezon ilk maçına 28 Ekim 2009'da Bucaspor karşısında çıkmış ve 2-1 kazanılan bu maçta yaptığı kurtarışlarla takımının en dikkat çeken oyuncusu olmuştur. O sezon tek UEFA Avrupa Ligi maçına ise Leo Franco'nın forma giyemediği 16 Aralık 2009'daki Sturm Graz karşısında çıkmıştır. Ancak 21.dakikada Beichler'in golüne engel olamamış ve takımı 1-0 kaybeymiştir. Ancak takımı bir üsttura yükselme başarısı göstermiştir. O sezon 2009-10 sezonunda transfer edilen Leo Franco'nun yeterli performansı gösterememesi üzerine tekrar Galatasaray as kalecisi olarak görev yapmaya başlayan Aykut Süper Lig'de ilk maçına ise 5 Nisan 2010'da Sivasspor karşısında çıkmış ve bu maçla birlikte tüm maçlarda forma giymiştir. Aykut sezon boyunca Türkiye Kupası'nda ise 4 maça çıkmıştır. 10 Temmuz 2010'da ise Özellikle rakip forvetlerle karşı karşıya kaldığı pozisyonlar ve yaptığı cesur çıkışlarla adından söz ettiren Aykut Erçetin'in gösterdiği başarılı performansın ardından sözleşmesinin 2012 yılına kadar uzatıldığı açıklandı. 2010-11 2010-2011 sezonunda ilk resmi maçına OFK Belgrad karşısında çıkan Aykut, iki aşamalı eleme maçlarının ikisinde de yer aldı ve bu iki maçta kalesinde 3 gol görse de takımı rakip ağlara 6 gol bırakınca bir üsttura çıktı ve Karpaty Lviv ile eşleşti iki aşamalı olan maçın ilkinde 90 dakika forma giyen Aykut, ikinci maçta ise formasını Ufuk Ceylan'a kaptırdı ancak ilk maçta kendi evinde 2-2 berabere kalan Galatasaray, bu maçta da 1-1 berabere kalınca averajka elendi. Aykut ligde ise ilk maçına Süper Lig'in 1. haftasında Sivasspor karşılaşmasında çıkmış ancak takımı 2-1 mağlup olmuştur. Bu maç ile birlikte sezon başında defans hatalarının kurbanı olan ve teknik direktör Frank Rijkaard tarafından yedek kulübesine çekilen Erçetin, bir süre Ufuk Ceylan'ın arkasında yedek kalmış ve yerine oynayan genç kaleci Ufuk Ceylan'ın Ankaragücü maçında kırmızı kartla oyun dışı kalmasından sonra kaleyi tekrar teslim almıştır. Bu maçın ardından ise takımın başına Gheorghe Hagi getirilmiştir. Hagi yönetimindeki ilk maçına 24 Ekim 2010'da oynanan Fenerbahçe SK derbisinde çıkan Aykut, deplasmanda kalesini gol görmeyerek bir çok pozisyonda rakibin Mamadou Niang, Alex de Souza ve Issiar Dia gibi silahlarına karşın kalesini gole kapamıştır. Bu maçın ardından ise Galatasaray'da, 1982 yılından bu yana Kadıköy'deki 27 lig maçında da kaleyi koruyaup gol yemeyen ilk kaleci olmuştur.[13] Sezonun ikinci yarısında ise teknik direktör Gheorghe Hagi'nin isteğiyle Kolombiyalı Róbinson Zapata getirilmiştir. Zapata bir süre forma giymiş hatta Aykut bu maçlarda kadroya dahi girememiş ancak Fenerbahçe SK maçında yediği goller sonrası bu oyuncunun bileti kesilmiştir.[14] Bu maçla birlikte takımın hocası Gheorghe Hagi ile de yollar ayrılmış yerine Bülent Ünder getirilmiştir. Bu teknik adamın gelmesiyle kadroya dahi giremeyen oyuncu kadroya girmeye başlamış hatta 31 hafta İnönü Stadyumu'nda oynanan Beşiktaş JK maçında 90 dakika sahada kalmıştır ve takımı 2-1 mağlup olmuştur. Sonraki haftada ise Kasımpaşa SK deplasmanında forma giyen Erçetin sonraki 2 maçtaysa formasını Ufuk Ceylan'a kaptırmıştır. 2011-122011-12 sezonunun başında Galatasaray'da başkanlığa Ünal Aysal, teknik direktörlüğe ise Fatih Terim getirilmiştir. Fatih Terim gelir gelmez kaleci antrenörlüğüne uzun süre kalecileri çalıştıran Nezih Ali Boloğlu yerine Cláudio Taffarel'i getirmiştir. Bu dönemde Galatasaray A2 takımından ise Eray İşcan A takıma alınmıştır. Takımıyla Internazionale, Liverpool FC ve FC Twente gibi rakipler karşısında forma giyen Aykut performansıyla beğeni toplasa da Galatasaray takımı gündemine Gianluigi Buffon ve Fernando Muslera gibi isimleri almıştır. Ancak Buffon'un ilerleyen yaşı ve takımdan ayrılmak istememesi nedeniyle o sezon milli takımıyla Copa America'nın sahibi olan Uruguaylı genç file bekçisi Fernando Muslera kadroya katılmıştır. Bu gelişmelerin üstüne ise Aykut takımın 2. hatta 3. kalecisi konumuna düşmüştür. O sezon Süper Lig'de ilk maçına Eskişehirspor karşısında Süper Lig'in 4. haftasında çıkan Aykut, sezon boyunca başka hiçbir karşılaşmada forma giyememiştir. Normal sezon boyunca ise 34 maçın 15'inde kulübede oturmuştur. Normal sezonu Galatasaray şampiyon bitirmiş ve takımın kalecisi Fernando Muslera kulüp tarihinin sezon boyunca en çok clean sheet yapan oyuncusu olmuştur. O sezon statü gereği Süper Final'e geçilmiş ve Galatasaray son maçta rakibi Fenerbahçe SK ile Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda 0-0 berabere kalarak rakibinin sahasında Şampiyonluğunu ilan etmiştir. Bu 6 maçın üçünde kadroda olan Aykut ise Galatasaray SK formasıyla 3. Şampiyonluğunu yaşamıştır. Sezon sonunda ise sözleşmesi bitmiştir. 2012-13 2012-13 sezonunda "Galatasaray'la bağımı koparmadan başka kulüple görüşmem" ifadelerinde bulunan Aykut, kulübü Galatasaray SK ile anlaşmamış ve bu gelişmelerin üstüne bu oyuncuya adeta tekilf yapmıştır. Başta Elazığspor'un sözleşme önerdiği oyuncu İstanbul dışında oynamamak istemesi nedenilye bu teklifleri geri çevirmiş ve 2012-13 sezonunun ilk yarısını kulüpsüz geçirmiştir. Aykut bu dönemde bazı mankenlik ajanslarıyla anlaşmış ve bir süre mankenlik yapmıştır. Aykut 2012-13 devre arası transfer döneminde ise Fatih Terim'in isteğiyle kulübe geri çağırılmış ve kulübüyle yarım sezonluk sözleşme imzalanmıştır.Kulüp ise " Aykut Erçetin ile 2012-2013 futbol sezonu 2.yarısı için anlaşmaya varılmıştır. Buna göre futbolcuya, 200.000 TL sabit transfer ücreti ve 12.000 TL maç başı ücreti ödenecektir." ifadelerinde bulunmuştur. Kulüple antrenmanlara başlatan Aykut'un dönmesinin ardından Sponsor hastanede sağlık kontrolünden geçen Aykut’a kapsamlı check-up’tan sonra sağlam raporu verilse de Tecrübeli kaleci, 3 gün sonra, ‘Belimde ağrılar var’ diyerek antrenmana çıkamamıştır ve Almanya’da doktor kontrolünden geçen kaleci, Sağlık sponsoru olan hastane tarafından bel fıtığı teşhisi konulmuş ve uzub süre iğne tedavisi görmüştür. Sezon boyunca kadroya dahi giremeyen Aykut, 2013-14 sezonu sonrasında kulübüyle 4. Süper Lig Şampiyonluğunu yaşamıştır. 2013-142012-13 sezonu sonrası tecrübeli kalecinin takım ile yolları ayıracağı iddia edilse de bu oyuncu takımın İngiltere kampına katıldı hatta lisansı olmamasına rağmen Notts County ve Shrewsbury Town maçlarında forma giydi. O sezon beklediği teklifleri alamayan Aykut ile transfer döneminin bitimine saatler kala ise tıpkı Aydın Yılmaz gibi sözleşme uzatılmıştır. Açıklamada 1 sezonluk sözleşme imzalayan Aykut Erçetin ile 500 bin lira sabit transfer ücreti ve 12 bin lira maç başı ücreti ödeneceği kaydedildi. O sezon Türkiye Süper Kupası'nı kazanan Galatasaray'ın maç kadrosunda bulunmasa da 2. Süper Kupa şampiyonluğunu yaşadı. Ayrıca sezon öncesindeki Emirates Cup maçlarında da Galatasaray takımında yer aldı. Süper Lig'de ise ilk 10 haftada kadroya giremeyen Aykut, Fernando Muslera'nın sakatalnıp kaleye Eray İşcan'ın geçmesiyle 11. haftada oynanan Fenerbahçe SK maçında ilk defa kadroya gimriştir. Daha sonra Sivasspor ve Kasımpaşa SK maçlarında da kadroya giren Aykut, Fernando Muslera'nın iyileşmesiyle tekrar kadroya girememeye başladı. O sezon ilk resmi maçına ise 4-0 yenilen Balıkesirspor maçının 79. dakikasında Ufuk Ceylan'ın yerine Türkiye Kupası maçında çıktı. Aykut ayrıca takımının devre arası kampı için Antalya'ya giderken bu takımla Turkish Airlines Antalya Kupası'nda ilk maç olan AFC Ajax maçına ilk 11'de başlamıştır ve kalesini gole kapamıştır. Maçın ikinci yarısında ise yerini Ufuk Ceylan'a bırakmıştır ve takımı 2-1 galip gelmiştir. Aykut ikinci maçta Celtic FC karşısında finalde forma giyemese de takımı penaltılarda rakibini 5-4 mağlup etmiş ve bu kupayı da müzesine götürmüştür. Aykut ise tunuva boyunca 45 dakika şans bulmuş ve kupa sahibi takımın bir parçası olmuştur. 22 Ocak 2014'te ise hafif sakatlığı bulunan Fernando Muslera ve Eray İşcan, Galatasaray SK'ın Türkiye Kupası maçı kadrosuna alınmamış, Roberto Mancini ise Aykut Erçetin'i Elazığspor maçı ilk onbirine almıştır. Aykut böylelikle tam 2 yıl 3 ay sonra bir resmi maçta ilk kez ilk 11'de başlamıştır. Bu maçta Serdar Özkan ve Serdar Gürler'in çok net pozisyonlarını ustaca kurtaran Aykut, maçın 51. dakikasında ise köşeyi bilse de Serdar Özkan'ın penaltı golüne engel olamamış ve takımı 1-0 mağup olmuştur.Ayrıca Aykut tam 989 gün sonra kalesinde gol gördü.3 Mart 2014'te ise Galatasaray A2 takımının İstanbul BB maç kadrosuna alındı. Bu maçta Lucas Ontivero, Guillermo Burdisso ve Berk İsmail Ünsal gibi isimlerle 90 dakika mücadele etti. Milli takım kariyeriAlmanya doğumlu olan futbolcu, Türkiye U17 ve U18 takımlarında oynadı, birçok kez U21 ve B milli takımlarında da görev aldı. Uluslararası milli kariyerine 12 Nisan 2006 tarihinde Azerbaycan takımı ile yapılan karşılaşmayla başladı. Özel HayatıAykut'un Annesi Sakarya, babası ise Marmara Ereğlisi'nde doğsa da daha sonra Almanya'ya göç ettikleri için Aykut, Almanya'da doğmuş ve bu ülkenin de pasaportuna sahip olmuştur. Ayrıca Aykut kaleci olduğu dönemde eğitimini sürdürmüş ve hem diller hem de spor yüksek okulunu bitirmiştir. Babası eski bir Hentbol kalecisidir. Daha sonra eski Hentbol kalecisi olan babası futbola başladığı kulübe lisans alarak futbol kaleci antrenörü olmuştur ve Aykut'u da çalıştırmıştır. Dört kardeş olan Aykut'un küçük kardeşi Erkut da futbola başladı. Babaları onun da antrenörlüğünü yaptı. Bir de ikiz kardeşleri var, Melis ve Deniz. Babaları daha sonra Deniz'in de antrenörlüğünü yaptı. Erkut futbolu bıraksa da, Deniz Erçetin futbola tıpkı ağabeyi Aykut gibi devam ediyor. Kız kardeşi Melis ise eskrim yapmakta. Melis'e Türkiye'den bir teklif gelmediği Almanya Milli Takımı adına yarışıyor. Bir röportajda özel hayatında ne yaptığı sorusuna ise Aykut; "Benim için arkadaşlık çok önemli. Çevrem çok dardır. Bu konuda çok seçiciyim. Karşımdaki insana güvenmek çok önemli. Başlangıçta kendimi çok açmam. Güvenebileceğim ışığını görürsem dost olurum. Bunun dışında bir köpeğim var. Ailem benim için çok önemli. Sık sık buraya geliyorlar. Fırsat buldukça ben gidiyorum. Dışarıda yemek yemeyi çok seviyorum. Türkiye'de dışarıda yemek yemek yanlış algılanıyor. Almanya'da insanlar ev gezmelerinde değil dışarıda yemekte buluşur. Bu nedenle benim için dışarıda yemek bir hayat tarzı. Sinemayı da seviyorum." cevaplarıyla vermiştir. Aykut ayrıca Beş sene Latince, üç sene Fransızca eğitimi almış daha sonra kendini her açıdan eğitmek için üç ay da İspanyolca kursuna gitmiştir.