12.02.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Tolga Şardan
Mehmetçik ve ÖSO, ABD’nin silah ve taktik desteği verdiği PKK/PYD’nin silahlı gruplarına karşı yavaş yavaş alan hakimiyeti kurmaya başladı.
Sınırın kuzeyinden Suriye’ye giren TSK’ya bağlı askeri birlikler, önümüzdeki günlerde dağlık bölgeyi aştıktan sonra düzlükte Afrin’e doğru ilerleyecek.
Bölgeden gelen bilgilere göre, PYD’nin silahlı unsuru YPG ve Kandil’den kaydırılan PKK’nın silahlı güçleri HPG, Afrin güzergahında Mehmetçik ile yoğun çatışma ortamına girecek.
PKK/PYD’nin hazırlandığı “Kırsala dayalı konvansiyonel gerilla savaşı” adı verilen savaş oyununda ABD’nin rolü artık küçümsenmeyecek düzeyde.
Marksist örgüt PKK
Bu noktada yıllar öncesine gidelim.
Ankara’da üniversite öğrencisi olan Abdullah Öcalan, Marksist-Leninist siyasi çizgideki PKK’yı 1978’de kurdu. Lice’nin Fis (Ziyaret) Köyü’ndeki kuruluş toplantısında Öcalan, kendisini genel sekreter, Cemil Bayık’ı genel sekreter yardımcısı, Mehmet Karasungur’u askeri sorumlu, Şahin Dönmez’i örgütlenme sorumlusu, Mazlum Doğan’ı yayın sorumlusu ilan etti. Merkez Komite’nin diğer 2 üyesi ise Baki Karaer ile Hayri Durmuş’tu.
PKK’nın amacı ise Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin belirli bölgelerini içine alan “Bağımsız Birleşik Kürdistan Hareketi”ni kurmak olarak şekillendirildi. Kuruluşunu tamamlayan PKK, 1984’ün
15 Ağustos gecesinde Eruh ve Şemdinli’ye yaptığı kanlı eylemlerle Türk ve dünya kamuoyuna kendisini tanıttı.
Devlet, bu iki baskın sonrasında PKK’yı “Apocular” veya “Bir avuç çapulcu” olarak tanımladı.
Ancak, yaşanan süreçte, arka arkaya silahlı eylemler yapan grubun hedefleri ve arkasındaki güçler görüldü.
Örgüt, 1992’de “cephe savaşı”nı denedi. Ancak devletin gösterdiği reaksiyonla PKK kırılma yaşadı. Fatura, genel sekreter Abdullah Öcalan’ın kardeşi, aynı zamanda örgütün silahlı mücadelesinin başındaki Osman Öcalan’a kesildi.
Eksen kayması
Yıllar içinde PKK’nın kuruluş aşaması ile hemen sonrasında tek başına yürüttüğü silahlı ve siyasi faaliyetlerinde eksen kayması hissedilmeye başlandı. Bu kayma esnasında, Marksist-Leninist çizgideki örgüt, çizgisine yakın gibi görünen devletlerin yanısıra, soğuk savaş sonrası ABD başta, İngiltere, Almanya, Fransa’dan destek gördü.
Oysa, dört büyük ülkenin dünyaya bakışı “kapitalist ve emperyalist” çizgiyle PKK’nın varoluşu amacının zıttıydı. Ancak örgüt yönetimi bu eksen kaymasında sorun görmedi.
Bir parantez açalım: Terör örgütlerinin faaliyetlerini takip eden güvenlik uzmanları, “uzun soluklu terörist faaliyetleri yürütmeyi hedef alan terör yapılarının büyük ülkeler ve istihbarat unsurlarından destek almak zorunda kalacağı” tezini savunur. Bu tez, bugüne gelene dek PKK için de geçerli oldu.
Önce perspektif sonra strateji
Kuruluş yıllarının ardından özellikle Amerika’dan örgütün neredeyse tüm politikasını kapsayan ve “ön açma” olarak tanımlanabilecek “perspektif” desteği geldi.
Ardından bu kez Amerika’nın PKK’ya stratejik desteği başladı.
Amerikalı sivil ve askeri yetkililer sık sık Kandil’e giderek PKK yönetimine silahlı ve siyasi eylem politikaları konusunda tavsiyelerde bulundu.
Bu tavsiyeler sonrasında, örgüt eylem stratejilerini yeniledi yakın tarihte.
Toplu silahlı baskınları bıraktı, canlı bomba, bombalı araç, yola mayın döşeme gibi eylemlerle, alan hakimiyetini kaptırdığı güvenlik güçlerine ve halka karşı eylemler yaptı. Hendek savaşlarını uygulamaya koydu, ancak istediği sonucu alamadı.
PKK, Türkiye’de hendek savaşlarına başlarken, diğer yandan da iç savaşın başladığı Suriye’nin kuzeyinde Esad’ın boşalttığı alanlara PYD destekli kadrolarını yerleştirdi.
Aynı zamanda ABD’nin de bölgede kurmaya çalıştığı koridorun oluşması için gerekli olan bu adım, Öcalan’ın perspektifinde yer alan Suriye açılımıyla örtüşüyordu.
Üçüncü aşama sahadaki taktik mücadele
Durumu şöyle açıklamak mümkün:
Öcalan perspektifi sunar, Kandil bu perspektife göre stratejiyi belirler. Sözde Amed eyaleti ise Kandil’in stratejisine göre sahadaki eylemler için taktikler geliştirip uygular.
‘Zeytin Dalı’ harekatında gördüğümüz tablo, perspektif ve strateji aşamasının ardından artık sahadaki taktiksel hareketlerde de ABD’nin PKK’ya silahlı ve siyasi istikamet gösterdiğidir. Kırsala dayalı konvansiyonel gerilla savaşı eğitimleri çerçevesinde PKK/PYD’ye eğitim desteği veren ABD, Suriye alanında PKK’nın önünde rol kapmış durumda. İpleri tamamen eline aldı.
Ayrıca; ABD, aynı zamanda NATO ordusu olan TSK’nın eksik yönlerini iyi bilir. Bu eksik yönleri değerlendirmesi için PKK’ya yeni nesil konvansiyonel silah ve mühimmat verdi. PKK/PYD, bu ağır silahlarla TSK’ya saldırıyor.
Bu açıdan bakıldığında Afrin harekatı, Türkiye başta ABD, Rusya ve Şam yönetimiyle birlikte PKK’nın geleceği noktayı tartışmaya açacak.