17.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
MİLLİYET RAMAZAN
Kuran-ı Kerîm’de namazla birlikte pek çok defa tekrarlanan zekât, mallarımız üzerinde Allah’ın yaratıcılığı ve egemenliğini fiilen tanımadır. İmana belgedir. İslâmî hayata geçiş köprüsüdür. Ruhları arındıran, ekonomiye canlılık kazandıran ibadettir. Şartları gerçekleştiğinde mutlaka verilmesi gereken zekât, cennete girme sebebi kılınan, -olmazsa olmaz- ibadettir. Verilmemesi Allah’a isyan, kullara zulümdür. Sorgulanacağımız Allah ve insan hakkıdır. Cehennem habercisidir.
Ev, ev eşyası, araba, gerekli sanat ve bilim kitapları ve bir yıllık ihtiyacı karşılayacak meblağ dışında yaklaşık 85 gram altın veya bu değerde para, ticaret malı, hisse senedi ve hazine bonosu gibi artıcı nitelikli malî güce, bir yıllık süre ile sahip olan kişi zekât vermekle yükümlüdür. Altın gümüş, ticaret malları ve hisse senetlerinden kırkta bir oranında zekât verilir.
Kimlere verilmez?
Fakir ana- babaya, çocuğa, toruna ve kadın eşe zekât verilmez. Onlara nafaka verilir. Nafaka da zekât gibi Allah’ın yüklediği bir görevdir. İsra sûresinin 26. âyetinde şöyle buyrulur: “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver, fakat saçıp savurma.”
İçki-kumar ve zina gibi haramları alenen işleyenlere zekât verilmez. Onların eşleri ve çocuklarına verilebilir/verilmelidir.
İslâm bilginlerinin genelinin kabulüne göre aramızda yaşayan fakir gayrı müslimlere zekat verilmez. Ancak onlara zekât dışı sosyal yardım yapılmalıdır.
Kimlere verilir?
İhtiyaçlarını karşılayamayan kardeşe, kız kardeşe, amcaya, dayıya, kayınpeder ve kayınvalideye ve diğer akraba fertlerine zekât verilebilir. Peygamberimizin açıklamasına göre onlara verilmesi diğer kişilere verilmesinden iki katı fazla sevap kazandırır. Ayrıca akrabalık görevleri yerine getirilmiş, haset/kıskançlık giderilmiş ve kaynaşma sağlanmış olur. İslâm’da mal ayrılığı sistemi olduğu ve nafakayı sağlamakla koca yükümlü olduğu için koca karısına zekât veremese de, zengin kadın fakir kocasına zekât verebilir.
Bedenen güçlü olup çalışabilir konumda olan fakat çalışacak iş bulamayan veya çalıştığı halde ailesinin ihtiyaçlarını ve çocuklarının eğitim masraflarını karşılayamayan kişiye zekat verilebilir. İşyerimizde çalışan bu gibi çalışanlarımız tercih edilmelidir.
Verilirken içimizden zekâta niyet edilmesi gerekir. Sivil toplum örgütleri aracığıyla verilebilecek zekât, diğer insanları da yönlendirme olması için açıktan verilebilir. Ancak onurlarını korumak için fakire doğrudan zekât verilirken yapılan yardımın zekat olduğu asla söylenmemelidir.
Gayr-ı menkullerin/taşınmazların ve fabrikaların kendilerinden değil, gelirlerinden zekât verilir. Alınıp satılan ticarete konu malların, arsaların ve diğer taşınmazların değerleri üzerinden zekât verilir. Ancak ticaret mallarında yalnızca kârdan değil, sermaye artı kazanç ikilisinden ödenir. Ticari taksilerin gelirlerinden zekât verilir. -Olmazsa olmaz- aslî ihtiyaçlardan oldukları için ne derece değerli olurlarsa olsunlar oturulan evler ve binilen arabalar için zekât yükümlülüğü yoktur. Ancak evlerdeki altın veya gümüş servis takımları ve bu madenlerden yapılı diğer süs eşyaları zekâta tabidir. Altın, gümüş ve elmas türü takılar hariç cehizlere zekât düşmez. Alınamayacak batak alacaklara da zekât düşmez. Alınabilir alacakların zekâtı, alınmadan verilebileceği gibi alındıktan sonraya da ertelenebilir.
Vergi mahsup edilebilir mi?
Kuran’la belirlenen yerlerine verilmesi gerektiği için devlete ödenen vergi zekâta mahsup edilemez. Ne var ki bu konuda düzenlemeler yapılabilir/yapılmalıdır da. Zekâtın bulunduğumuz bölgenin fakirlerine verilmesi tercih sebebi ise de fakir müslümanlara verilmek üzere yurt içi veya dışında bir yere de gönderilebilir.
Faiz, kumar, rüşvet, karaborsa, hırsızlık, içki- kumar ve fuhuş işletmeciliği gibi haram yollarla; insanlara zulmedilerek edinilen kazançların zekâtı yoktur. Allah, yalnızca helâl yollardan; insanların hakları gözetilerek edinilmiş kazançlardan ve yalnızca kendi rızası amaçlanarak yapılacak hayırları kabul eder. Haram yollarla kazanılmış servetler toplumun malıdır. Onlar bütünüyle topluma iade edilmelidir.
Kuran’dan mesajlar
“Dünya hayatı, gerçekten ancak bir oyun ve eğlence gibi geçici niteliklidir. Rabbinin emirleri ve yasaklarına bağlanan kullar için âhiret hayatı şüphesiz daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Enam 32)
SORU CEVAP
Sigara ‘yoruma dayalı bir haramdır’
Değerli Hocam, 8 Temmuz 2014 tarihli Milliyet gazetesindeki Ramazan köşenizde, “Sigara içtihadi bir haramdır” ifadesini kullanmaktasınız. Sigarayı 26 yıl önce bırakmış bir inanan olarak sigaranın insan sağlığına ne kadar zararlı olduğunu bilenlerdenim. Dinde haramın Allah tarafından ayetlerle Hz. Muhammed’e bildirildiğini bilmekteyiz. Kuran dışında da bizim bilmediğimiz haramlar olabilmekte midir? Bu konuya açıklık getirirseniz memnun olurum. Yanlış anlamaya meydan vermemek için bunu istirham etmekteyim.
Kullandığınız saygılı üslüp için şükranlarımı sunarım. İşaret buyurduğunuz üzere haramları yalnızca Allah, Kuran aracılığıyla belirler. Peygamberimiz ise tebliğ eder ve genel nitelikli haramları örneklendirir. Kuranımızda sigara geçmez, doğrudur. Ancak nefislerimizin tehlikeye atılmaması, öz canlarımıza ve insanlar dahil çevremizdeki varlıklara zulmedilmemesi, pis olanlardan kaçınılması ve israftan sakınılması gibi çiğnenmeleri haram olan genel nitelikli yasalar var. Zararlı ve pis oluşu insanlığın ortak kabulü olan sigarayı bu yasaların yasağı kapsamında görmemize bir engel yoktur. Asrımız İslam bilginlerinin büyük çoğunluğu da böyle düşünmektedirler. Böyle iken yine itiraz olunabilir. Bunun içindir ki biz de “İctihadı” kaydını yani “yoruma dayalı haram” kaydını koyduk.
Karnını doyuracak malı olan yardım isteyebilir mi?
Bu sorunun cevabını aşağıda sunacağımız hadisten öğreniyoruz. -Allah bağlılarını artırsın- Allah’ın Resûlü Peygamberimiz Hz. Muhammed şöyle buyurdu:
- Kendisine yetecek kadarı varken (mal çoğaltmak için) isteyen-dilenen kişi ancak (azaplanacağı cehennem) korlarını arttırmış olur.
Sordular:
- Ya Resûlellah! Kişiye yetecek miktar ne kadardır?
- Onu sabah akşam doyuracak miktardır.
Gerçek Müslüman olmak dünya hayatını sevmeye engel midir?
Yüce Rabbimiz şükredici kullar olmamız için yeryüzünün birbinden görkemli bütün güzeliklerini bizim için yarattığını açıklamaktadır. (Bakara 28; A’raf 32; Nahl 10-14; Casiye 13) Buna göre dünyamızı önemseyebilir ve sevebiliriz, sevmeli ve önemsemeliyiz de... Çünkü biz, dünya hayatında kulluk denemesine uğratılıyoruz.
İnsanlar için yaratılmış tüm nimetler ve güzelliklerden faydalanabiliriz; faydalanmalıyızda. Çünkü, yararlanıp şükretmek, bizim kulluk vazifemizdir.
Yaşadığımız toplumda kültürel, ekonomik ve siyasî her türlü mücadeleyi verebiliriz; vermeliyiz de... Ülkemizin yönetimine talip olabiliriz, olmalıyız da. Bütün bu hakka dayalı mücadeleler ve talepler bizi, cennete götürecek cihaddır.
Ancak, dünya hayatına ölüm döşeğinden veya kabir kapısından bakmayı öğrenmeliyiz. Hakikat penceresinden bakıldığında, bir akşam veya kuşluk vakti gibi görülecek bu dünya hayatında, bizi sonu gelmez ve fayda vermez pişmanlıklara ve hasretlere düşürecek işlerin faili olmaktan kaçınmalıyız.
Kimler için fitre verilir?
İslam bilginlerinin büyük çoğunluğuna göre zekâta ilişkin şartlar ‘fitre’de yoktur. Temel ihtiyaçları yanı sıra bayram günü ve gecesi gereksinimlerini de karşılayabilecek kişi, fitre vermekle yükümlüdür. O, fitre alabileceği gibi fitre de verebilir. Zekâtla zenginleri, fitre ile zenginlerin yanı sıra fakirleri de verici konumuna yükselten İslâm ne yüce bir dindir. Zekât ve fitre ile dayanışma ne büyük bir erdemimizdir.
Bu yıl en az 10 lira
Bu yıl için yaklaşık 10 lira olarak belirlenen fitre, en alt dilimi oluşturur. Bu miktarı düşmemek koşuluyla Maide sûresinin 89. âyetinden hareketle ailemize yaptığımız gıda harcamaları esas alınarak bir günlük yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacak miktar fitre olarak verilmelidir. Hayat nimetine şükür olduğu için fitrenin üst sınırı yoktur. Bizzat tutmuş olmasa da oruç tutabilir kişi fitre verir. Kişi kendisinin fitresi yanı sıra yeni doğmuş olanları dahil küçük çocuklarının, velayeti altındaki akıl hastalarının ve bakmakla yükümlü olduğu fakir ana babası ve kardeşlerinin fitresini de verebilir. Zekât verilebilen herkese fitre verilebilir. Ramazan bayramının birinci günü görevleşirse de fitre Ramazan ayı boyunca da verilebilir.
Dinimizin rûhunu yansıtıcı katıldığımız görüşlere göre temel ihtiyaçları yanı sıra bayram günü ve gecesi gereksinimlerini karşılayabilecek kişi de, fitre vermekle mükelleftir. Bu kişi, fitre alabileceği gibi fitre de verebilir. Dînimiz zekâtla zenginleri, fitre ile de zenginler yanı sıra fakirleri de verici konumuna yükseltmektedir.
Bir toplumun gerçek mutluluğu da ancak bütün fertlerinin güçleri ölçüsünde verici konumuna gelmeleri ile mümkündür. Bunun içindir ki Kuran’da Rabbimiz darlık içinde iken verebilenleri överken, Peygamberimiz de “En makbul yardımın ihtiyaç duyulurken yapılabilen” olduğunu duyurmuştur.
Bir dua
Ey diri olan Rabbim! Ey bütün varlıkların varlığıyla varolduğu Mevlam! Senden yardımını ve rahmetini diliyorum. İşlerimi düzelt; başarıya ulaştır. Beni göz açıp kapayıncaya kadar olsun nefsimin idaresine bırakma.
Beykoz- Edirne - Bosna iftar hattı
Her Ramazan 7’den 70’e toplumun tüm kesimlerini ‘Sokak İftarları ve Gönül Sofraları’nda ağırlayan Beykoz Belediyesi, bu yıl da 45 mahallede ve ilçenin meydanlarında vatandaşları buluşturuyor. Gönül Sofraları’nda da engelli ilçe sakinlerinden ihtiyaç sahiplerine, ilçe protokolünden sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine kadar herkes bir araya geliyor. Kalabalık sofralardan uzak kalan muhtaç ve yaşlı kimseler bu sofralarda ağırlanmanın mutluluğunu yaşıyor. Ayrıca, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, ilçedeki ihtiyaç sahibi ailelerin sofrasına çat kapı konuk olarak, birlikte oruç açıyor, sorunlarını dinleyerek, ihtiyaçlarını giderebilecek destekte bulunuyor. Bu arada, Ramazan boyunca her gün Edirne’ye beş otobüs kaldırılan Beykoz Belediyesi Bosna Hersek’i de unutmadı. Serebrenitsa Katliamı’nı yaşayan Bosnalılara destek olmak için kente giden bir heyet, 4 bin kişiyi kurdukları iftar sofrasında ağırladı. Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, “Kardeş ülkemiz Bosna’nın ve kardeş kent Srebrenitsa’nın 19 yıl önce yaşadığı tarihi acılarını paylaşıyoruz” dedi.
GÖKHAN KARAKAŞ İstanbul