02.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:
Elif Altın - İstanbul
Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan 235 sanıklı Ergenekon davası mütalaasında “Ergenekon örgütünün olmadığını” belirten savcının, ilginç benzetmeleri dikkat çekti. Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan 235 sanıklı Ergenekon davasında önceki gün duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Savcı mütalaasında, Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması eylemleri ile Danıştay saldırısı arasında hukuki ve fiili bir bağlantı bulunduğunu belirtti.
Savcı, Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı eylemleriyle ilgili şunların altını çizdi:
Örgüt yok ki...
“Bu olay tek başına planlanmış bir adi olay değildir. Sanıkların bir araya gelerek meydana getirdikleri bu örgütlenme, toplum üzerinde baskı kurmak, kendi deyimleri ile ‘ders vermek’ amacı ile örgütlenmiştir. Bu oluşum silahlı terör örgütüdür. Bu eylemlerin Türk yargısı veya yürütme organınca kabul edilmiş bir terör örgütü ile bağlantılı şekilde veya bu örgütlerin talimatıyla işlendiğine dair bir delil yoktur. Bu yapının liderliğini sanık Alparslan Arslan yapmaktadır. Örgüt üyeleri ise sanıklar Süleyman Eren, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır, Tekin Irşi’dir.”
“Ergenekon terör örgütünün var olup olmadığına ilişkin, Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı eylemlerinin iddiaya konu Ergenekon örgütü ile irtibatını ortaya koyan maddi herhangi bir delil bulunmamaktadır. En önemli delil olarak gösterilen el bombalarından ikisinin üretim yılı veya seri numarasının, Ümraniye’de ve Eskişehir’de ele geçirilen el bombaları ile benzerlik arz etmesinin maddi bir delil olarak kabulü mümkün değildir. Çünkü el bombalarının seri numarası veya üretim tarihinin bir aidiyet numarası olmadığı açıktır. Bir diğer açıdan bakılırsa, var olduğu kesin olarak saptanamayan bir örgütün, suçun işlenmesinden sorumlu tutulma olanağı da hukuken ve fiilen yoktur.”
Hukuka aykırı
Savcı mütlaasında hukuka aykırı ele geçirilen delillerle ilgili ise şu yorumda bulundu:
“Her bir sanık hakkında, hukuka aykırı elde edildiği tespit edilen deliller, sadece ilgili sanık hakkında değil, diğer birçok sanık hakkında da mahkûmiyet hükmüne esas teşkil eder. Hal böyleyken ‘hukuka aykırı delil sonucu elde edilen diğer dolaylı delillerin de hukuka aykırı olduğu’ evrensel kuralı gereği hukuka aykırılıkların, adeta ‘zincirleme’ bir etki yaparak, hemen tüm sanıklara sirayet ettiği anlaşılmıştır. Hukuka aykırı elde edilen deliller ile sonuca gidildiğinin kabulü gerekecek ki, bu haliyle ‘Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir’ evrensel kuralı gereği hukuka aykırı delillerin sirayet ettiği tüm sanıklar açısından bu belgelerin delil vasfını taşımadığının kabulü gerekmektedir.”
Eruygur’a düşme verildi
Mütalaada Şener Eruygur’un halihazır durumu ile demansiyel sendrom denilen akli arızaya musab olduğu, mevcut akıl hastalığının iyileşme olanağı bulunmadığı dikkate alınarak hakkında açılan ve derdest olan tüm kamu davalarının yasa gereğince düşmesine karar verilmesi talep edildi.
BULUNAN SİLAH VE PATLAYICILAR: Darbe yapılanması için elverişli araç değiller...
Ankara Zir Vadisi’nde, Ankara Gölbaşı’nda, Ümraniye Çakmak Mahallesi’ndeki gecekonduda ele geçen el bombalar ve diğer patlayıcılarla ilgili olarak savcı, “İddiaya konu, Ergenekon terör örgütünün silahlanma şeklinde addedilen ve aramalarda ele geçirilen el bombaları, silahlar ve patlayıcı maddelerin, amaç suç olan ‘darbe’ yapılması için elverişli araç olmadığı açıktır” dedi. Savcı farklı yer, kişi ve olayda ele geçen el bombalarının aynı kafile ve stok numaralarının olması üzerinden olaylar, suçlar ve kişiler arasında ve özellikle “örgütsel ilişki” bağlamında doğrudan illiyet bağı kurulmasına yasal olanak bulunmadığını da belirterek eylemlerin bireysel suç olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.