09.05.2012 - 09:55 | Son Güncellenme:
Pozantı Cezaevi’nde işkence, kötü muamele ve tacize maruz kaldıkları gerekçesiyle Ankara Sincan Çocuk Kapalı Cezaevi’ne nakledilen çocukların burada da işkence ve kötü muameleye uğradıkları ortaya çıktı. İddiaları yerinde araştırıp tutanak tutan Ankara Barosu’nun suç duyurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı.
Çocuklar, Sincan’da yaşadıklarını baroya tek tek anlattı.
Özellikle ‘yumuşak oda’ olarak tabir edilen odada dayak atıldığını söylediler. Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi’ne gelen bir ihbar üzerine 17 Nisan 2012 günü, Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu ile Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Erol Aras, Avukatlar Funda Boyraz ve Hasan Erdoğan cezaevine gitti. Heyet, işkenceye maruz kalan çocuklarla yüz yüze görüştü. Baro Başkanı Feyzioğlu ‘adli suçtan’ tutuklu bulunan B.H. ve M.C.A. ile görüşürken, Avukat Boyraz ise S.Ü. ve M.T. ile görüştü. Avukat Aras ile Erdoğan da siyasi tutuklulardan Ş.U. ve A.E. ile bir görüşme yaptı. Tutanak altına alındı Baro heyetinin yaptığı görüşmeler tutanak altına alındı.
Çocuklardan B.H.’nin maruz kaldığı işkence, kötü muamele ve ‘yumuşak oda’ uygulaması tutanakta şöyle aktarıldı: “B.H. bilgisayar odası sorumlusu ile yaşanılan bir gerginlik nedeniyle ‘Başkanlar Odası’ denilen bir yere götürüldüğünü, burada bir bayan müdürün ‘gereğini yapın’ diyerek odadan çıkarıldığını, bunun üzerine odadaki çok sayıda görevlinin kendisini dövdüğünü, ‘Köksal Başkan’ diye bildiği infaz memurunun kendisine tokat attığını, bir masayı kaldırıp üzerine fırlattığını, bu sırada kendini korumak için kolunu kaldırdığında kolunun yaralandığını, infaz memurlarının kendilerini kızdıranları ‘yumuşak oda’ diye bilinen bir odaya götürdüklerini, kendisinin de bu odaya 3-4 kere götürüldüğünü, şort dışındaki bütün kıyafetlerinin çıkartıldığını söylemiştir.”
Radikal’in ulaştığı tutanakta, terörle mücadele kapsamında tutuklu bulunan A.E ve Ş.U’nun, Pozantı’da yaşadıklarını anlattıkları için fiziki şiddete maruz kaldıklarına yer verildi. Sistematik işkence var Çocukların anlatımlarına dayandırılan tutanak, Baro Başkanı Feyzioğlu tarafından, 18 Nisan 2012 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ethem İbrahim Kuriş ile yapılan yüz yüze görüşmede sunularak, suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusu dilekçesinde, çocukların anlatımların önceden ezberlemediğine vurgu yapılarak,
“Anlatımların önceden ezberlenmediği ve aralarında yapılan bir anlaşmaya bağlı olarak aktarılan bilgiler olmadığı kuvvetle muhtemeldir. Çocukların tümünün aynı cevapları vermiş olması, söz konusu ceza ve tutukevinde sistemli şekilde işkence uygulandığına dair ciddi bir şüphe doğmuştur” denildi.
Suç duyurusu dilekçesinde tutanağın ve dilekçenin birer örneğinin Devlet Denetleme Kurulu’nun harekete geçirilmesi için Cumhurbaşkanlığı’na, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı’na ve Adalet Bakanlığı’na gönderildiği belirtilerek, “Adı geçen çocukların uzman psikologların da katılımıyla dinlenmesi, kanaatimizce neticeye ulaşılmasında faydalı olacaktır” görüşü dile getirildi.
İddiaları ciddi bulan Başsavcı Kuriş, soruşturma talimatı verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı işkence iddialarıyla ilgili idari soruşturma, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı ise adli soruşturma açtı. Soruşturma kapsamında 5 infaz koruma memuru ile müşteki durumundaki çocuklardan 7’sinin ifadesi alındı. Çocukların işkenceyi anlattıktan sonra infaz koruma memurlarından şikâyetçi oldukları öğrenildi.
Çocuklar ‘yumuşak oda’ işkencesini anlattı ‘Suyla ıslattılar’ Görüşmede B.H. ‘yumuşak oda’ diye nitelendirilen odada neler yaşadığını şöyle anlattı:
“Yumuşak odanın müşahede bölümünde olduğu, her tarafının sünger kapalı olduğu, odanın kapısında girince sağ tarafta bir vana bulunduğu, vananın bir hortuma bağlı olmadığı, odaya girdikten sonra bir infaz koruma memurunun vanayı açtığı ve kendisini suyun önüne ittiği, suyun odanın içine doğru hafif çapraz fışkırdığı, suyun önünden kaçtıkça odadaki memurların döverek kendisini suyun önüne ittiği, bu sırada odadaki camın da açıldığı ve içerisinin aşırı soğuduğu, memurların suyun altında şınav çektirdiği, sonra kendisinin sabaha kadar ıslak odada bırakıldığı, ifade edilmiştir.”
B.H, kolundaki morlukların sebebi ise Başkanlar Odası’nda maruz kaldığı dayak olduğunu belirttiği de tutanağa aktarıldı. ‘Azrail gardiyan’ M.C.A’nın da ‘yumuşak oda’da yaşadıkları tutanaklara şu şekilde yansıdı:
“‘Köksal başkan’ dediği infaz memurunun çocuklar arasında ‘Azrail’ olarak bilindiğini, her sabah 4-5 gibi kalktığını ve koğuşun düzenini sağlamaya çalıştığını, bunun sebebini infaz memurlarından kendisinin ve arkadaşlarının dayak yememesi olduğunu, yumuşak odaya bizzat Köksal başkanın kendisini götürdüğünü iki üç kere bu odaya götürüldüğünü, kendilerini döven infaz memurlarının genelde L1 ve L2 den geldiğini öğrendiğini, H. T adlı arkadaşının yumuşak odaya gittiğini bildiğini, iki süngerli oda olduğunu her ikisine de kendisinin götürüldüğünü söylemiştir.”
Şemasını çizdi
A4 koğuşunda kalan S.Ü ise yumuşak oda denilen yerin şemasını çizdikten sonra, kendisinin de buraya iki defa götürüldüğünü aktardığı ifade edildi. Tutanakta ayrıca A2 koğuşunda kalan M.T’nin yumuşak odaya götürüldüğünü ve iki üç saat tutulduğunu anlattığı belirtildi.
Kaynak: Radikal