20.04.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
Yeşilçam’ın usta isimlerinden, seslendirme sanatçısı ve tiyatrocu Bülent Kayabaş, dün uzun süredir tedavi gördüğü kolorektal kanser hastalığı ve buna bağlı gelişen çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Oyuncunun cenazesi, yarın Teşvikiye Camii’nde öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Kayabaş, sahnelere çıktığı 1960’lı yıllardan itibaren izleyicinin oyunculuğunu görmeyi çok sevdiği popüler bir aktör olmayı sürdürdü.
‘Sayısını hatırlamıyorum’
25 Ağustos 1945 yılında Eskişehir’de dünyaya gelen Kayabaş, oyunculuk kariyerine erken yaşta tiyatroyla adım attı ve Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi son sınıfta okulu bırakıp, profesyonel oyuncu olarak Eskişehir Belediye Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı. Pendik, Üç Maymun Kabare, Ankara Çuvaldız Kabare ve Ayfer Feray tiyatrolarında çalışan oyuncu, 1970’lerden itibaren Yeşilçam’ın aranan yüzlerinden birine dönüştü ve ‘Kara Leke’yle başlayarak sinema filmlerinde de rol almaya başladı. Kayabaş’ın rol aldığı filmler arasında başrollerini Filiz Akın ve Cüneyt Arkın’ın paylaştığı, Türker İnanoğlu’nun yönettiği ‘Acı Hayat’, Kemal Sunal’ın başrolünü üstlendiği politik taşlama ‘Zübük’, Aziz Nesin uyarlaması ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ da bulunuyordu. Kayabaş bir söyleşisinde bu dönemi, “O kadar çok filmde rol aldım ki sayısını dahi hatırlayamıyorum” diye nitelendirecekti.
‘Tiyatro ilk göz ağrım’
1990’larda itibaren televizyon dünyasının öne çıkmasıyla birlikte oyuncu, göz önünde kalmayı yer aldığı dizilerle sürdürdü. Kayabaş, ‘Ayrı Dünyalar’, ‘Çiçek Taksi’ ve ‘Aile Bağları’nın da aralarında olduğu televizyon dizilerinde de rol aldı. Sinemanın 2000’lerle birlikte yeniden toparlanmasının ardından Yeşilçam döneminin bu popüler aktörü, yeni dönemde de kendisine yer buldu. ‘İnşaat 2’, Zeki Ökten’in imzasını taşıyan ‘Çinliler Geliyor’, Derviş Zaim’in yönettiği ‘Filler ve Çimen’in de aralarında olduğu filmlerle izleyici karşısına çıktı.
Aynı zamanda ‘Winnie the Pooh’ adlı sevilen çizgi filmin seslendirme kadrosunda rol alan sanatçı, bir söyleşide kendisi için özel olanın tiyatro olduğunun altını çiziyor ve “Yıllardan beri tiyatrodan hiçbir zaman vazgeçmedim. Benim ilk göz ağrım. Kendimi tiyatroda yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Orada büyüdüm, her şeyi öğrendim. Sinemada, dizilerde aldığım roller, tiyatrodan sonra gelen işlerdir. Çünkü benim için gerçek olan tiyatrodur” diyordu.