23.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
MELTEM GÜNAY
Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar’ın University of North Carolina’daki laboratuvarında yaklaşık iki sene boyunca çalışmalarına katılan ve şu anda Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim üyeliği yapan Ogün Adebali de Türkiye’ye dönen bilim insanlarından.
ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü bitirdikten sonra doktora için ABD’ye giden Adebali, burada genom bilimi ve teknolojisi programında çalışmalarını sürdürdü. Biyolojik veriyi anlamlandırmak olarak tanımlanan biyoenformatik alanında uzmanlaşan Adebali, Prof. Dr. Sancar’la çalıştı. Laboratuvarda geçen iki sene sonunda da baştaki idealist yaklaşımını hayata geçirerek kendisini gibi bilim insanları yetiştirmek için Türkiye’ye döndü.
Giderken dönme fikriyle gittiğini belirten Adebali, “Türkiye’de bilimin gelişmesini, üniversitelerin iyi noktalara gelmesini istiyorum. Bu da iyi hocalarla iyi bilim insanlarıyla olur. İnsanlar en çok ‘Neden döndün, deli misin?’ diye sordular ve onlara şunu söyledim. Ben buraya bilim yapmaya geliyorum, Türkiye’de dünya koşullarında bilim yapmak haz verici bir şey. Ülkeme, ülkemdeki gençlere yararlı olmak istiyorum. Baştan beri amacım da bu” diye konuştu. Prof. Dr. Sancar’a da ilk yüz yüze görüşmesinde Türkiye’ye dönüş fikrini anlattığında onun ‘Umarım bu fikrinden vazgeçmezsin’ dediğini söyleyen Adebali, “İki sene sonra vazgeçmediğimi görünce çok sevindi. Ayrıldığım için üzüldü ama vazgeçmedim için mutluydu” dedi.
Şu anda laboratuvarda üç master ve üç doktora öğrencisiyle çalışmalara başlayan Adebali, birbirini tamamlayan iki çalışmayı birlikte sürdürdüklerini belirterek, “Biyolojik veriyi anlamlandırarak hangi genlerin hiç değişmediğini hangi bölgelerin değiştiğine bakıyoruz. Bu değişimlerin hastalığa yatkınlıklarla ilgisini çıkarıyoruz. İkinci çalışma ise DNA onarımı üzerine. Burada da DNA onarımını anlamaya çalışıyoruz. Bunu çözdüğümüzde hangi mutasyonun hangi hastalığa neden olabileceğini önceden görebileceğiz, bazı bölgelerin daha az onarıldığını ortaya çıkarıp bu az onarılan bölgelerin kanserle olan ilişkisini ortaya koyabileceğiz.”
‘Yeter ki isteyelim’
Türkiye’de son dönemde bilimsel çalışmalara verilen katkının arttığını söyleyen Adebali sözlerini şöyle tamamladı: “Tersine beyin göçünü teşvik eden projeler var ve ben de bundan faydalanıyorum. Ama diğer ülkelerle rekabet edebilmek için her üniversitede iyi bilim yapılması gerekiyor. Bunu yapabilmek için liyakat sistemine geçilmesi, hak eden insanların adil bir şekilde görevlerine atanması önemli. Bazı eksikliklerimiz hâlâ var ama benim en umutlu olduğum şey öğrenci potansiyelimiz. Öğrencilerdeki merak işgüdüsü potansiyeli çok fazla. Eğer bunu doğru yönlendirirsek bence çok başarılı oluruz. Eksikliklerimiz var, zorluklar var ama bunlar çözülmeyecek şeyler değil. Yeter ki biz bilim ülkesi olmayı isteyelim. Genç arkadaşlara tavsiyem ‘ellerini kirletsinler’. İşin içine girsinler ve zorluklarını yaşasınlar. ve yaptıkları işi bilimi mutlaka sevsinler. Deneyim kazanmak için yurt dışına gitsinler.”
İKİ YILLIĞINA GİTTİ 20 YIL SONRA DÖNDÜ
Ankara Üniversitesi Fizik Bölümü’nü bitiren, ODTÜ’de fizik alanında yüksek lisans yaparken Türk Eğitim Vakfı bursuyla Almanya Leipzig Üniversitesi fizik bölümünde yüksek lisans eğitimine giden Emre Erdem de 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi olarak geri döndü. Almanya’da çeşitli üniversitelerde çalışmalarını sürdüren Erdem, 2009 yılında Almanya’nın TÜBİTAK’ı sayılan Alman Araştırmalar Konseyi’nden bütçesi bir milyon euro olan proje kazandı. 2012’de yılın en iyi genç kimya araştırmacısı ödülünü aldı. Erdem, dünyanın en prestijli burslarından biri olan Alexander Humboldt Vakfı’nın bursunu ise Türkiye’ye dönüş teklifi alınca reddetti.
‘Döndüğüm için mutluyum’
Sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanılabilir enerjiye dönüştürülmesini sağlayan yeni teknolojiler üzerinde çalışmalarına devam eden Erdem neden Türkiye’ye döndüğünü şöyle anlattı:
“Bunun içinde aile hasreti, Türkiye’ye özlem var ve tabi ki en önemlisi Türk gençleri yetiştirmek var. Bu bilimsel bir gönül işi. Türkiye son zamanlarda bilimde çok büyük atılıma kalktı diyebilirim. Özellikle TÜBİTAK proje destekleme bazında Türkiye bilimine büyük katkılar vermekte. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteklediği gerek akademik gerekse sanayi odaklı projeler ilgi odağı haline geldi ve ben yurtdışında çalışırken bir hayli ilgimi çekti. Bu bağlamda son yıllarda hep kafamın bir köşesinde Türkiye’ye dönüş planlarım başladı ve şartlar oluştuğu anda geri döndüm ve bundan da çok mutluyum. Yurtdışından gelip Türkiye’nin bilimine, eğitimine, teknolojisine ve sanayisine katkı verebilecek çok insanımız var. O yüzden kesinlikle artarak devam etmelidir.”
Gençlere de tavsiyelerde bulunan Erdem sözlerini şöyle tamamladı: “Ne istediklerine çok iyi karar verip kendilerini hayal ettikleri işe göre donatmaları gerekiyor. Hayaller ancak çaba göstererek gerçekleşebilir. Bir şey yapmayı çok istiyorsak onu yapmak için mutlaka bir yol buluruz, ama yapmak istemiyorsak da yapmamak için bahaneler üretip dururuz. Bu iki yoldan ilkini seçenler başarıyı ve mutluluğu mutlaka yakalarlar.”
‘TÜRK GENÇLERİNE ÇOK GÜVENİYORUM’
Çalışmalarını Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM)’nde sürdürecek olan araştırmacısı Sibel Çetinel Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü mezunu. Yüksek lisans ve doktoranın ardından Kanada University of Alberta’da beş yıl doktora sonrası araştırmalar yapan Çetinel, genç bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmak için Türkiye’ye döndü.
Göz hastalıkları alanında katarakt, glokoma, kornea hastalıkları gibi konularda tedavi yöntemleri üzerinde çalıştığını belirten Çetinel, “Bu çalışmalarla, görme duyusunu kaybetme riski olan insanlara en etkili şekilde yardımcı olabilmeyi hedefliyoruz. Yine, tanı kitleri geliştirilmesi alanında yeni projelere destek vermeye çalışıyorum” dedi.
Türkiye’ye dönmeyi hep düşündüğünü vurgulayan Çetinel, “Tam artık kendi grubumu kurmalıyım diye dünya genelinde açık pozisyonlara bakarken SUNUM’un vermiş olduğu ilanı gördüm. Benim aradığım şey özgürce, uygun altyapı ve işbirliği olanakları ile çalışabileceğim bir kurum bulmaktı ve bunu Türkiye’de bulduğum için mutluyum. Ülkemizin güçlü bir akademik birikimi olduğuna inanıyorum. Eğer bu güce katkıda bulunabilir, kalifiye bilim insanı yetişmesine yardım edebilirsem ne mutlu bana” diye konuştu.
‘Yaptığınız işi sevin’
Çetinel öğrencilere ise şu tavsiyelerde bulundu:
“Detaylara takılmadan, onları heyecanlandıran, en çok merak duydukları konularda çalışmaları. Yaptıkları işi inanarak, severek ve özenerek yapsınlar. Emeklerinin karşılığını mutlaka alacaktır. Ben Türk öğrencilere çok güveniyorum. Kanada’da çok farklı ülkelerden gelen öğrencilerle çalışma şansım oldu ve tecrübeyle söyleyebilirim ki ülkemizde dünya standartlarında yetişmiş öğrenciler mevcut. Kendilerine güvensinler lütfen.” tavsiyelerinde bulundu.
YARIN: Destek arttıkça dönenlerin sayısı da artacak