Üç kişiden ikisi kilolu

MELTEM GÜNAY İstanbul  - Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından pandemi nedeniyle bu yıl sanal olarak düzenlenen 42. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi bilim insanlarını bir araya getirdi. Uzmanlar, diyabet, obezite gibi yaygın toplum sağlığı problemlerinin yanı sıra nadir görülen hormon hastalıklarına ilişkin gelişmeleri ve bu hastalıklara Kovid-19’un etkilerini ele aldı. Düzenlenen basın buluşmasında da özellikle obezitenin artan tehlike olduğuna dikkat çekilirken, obezitesi olan gençlerde Kovid-19’un tehlikeli sonuçları da vurgulandı.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Füsun Saygılı, obezitenin hem Türkiye’de hem de dünyada artışına dikkati çekerek, “2020 verilerine göre dünyadaki erişkin nüfusun yüzde 40’ının kilosu normalin üzerinde, çocukluk çağında da fazla kilo oranı yüzde 20. Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi bir epidemi yani salgın olarak tanımlıyor. Obezite günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci en önemli nedeni. Türkiye’de de obezite sıklığı artıyor. Şu anda erişkin nüfusun yüzde 32’si obezitesi olan bireylerden oluşuyor ki bu Avrupa’daki en yüksek oran” dedi.

‘Gençlerde risk yüksek’

Kovid-19 ve obezite arasındaki ilişkiyi dile getiren Prof. Dr. Saygılı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çalışmalar, Kovid-19 nedeniyle hastaneye yatanların yaklaşık yarısının obezitesinin olduğunu gösteriyor. Genel olarak bakıldığında Kovid-19 yaşlılarda daha ağır seyretmektedir. Genç olmanın avantajı, obez bireylerde yaşanmamakta; obezitesi olan gençlerde Kovid-19 görülme sıklığı artmakta. Ayrıca obezite derecesi ile Kovid-19’a bağlı zatürre, hastaneye yatış, yoğun bakımda yatış süresi, solunum cihazı ihtiyacı ve ölüm oranları da artıyor. Mart’ta yayınlanan bir araştırma, obezitesi olan erkeklerdeki Kovid-19 seyrinin obezitesi olan kadınlara göre daha da kötü olduğunu gösterdi.”

‘Mucize reçetelerden mutlaka uzak durun’

Türkiye’de her üç erişkinden ikisinde kilo fazlalığı ve obezite olduğunu dile getiren Prof. Dr. Alper Sönmez de obezite tedavisinde vaatler ve gerçeklere vurgu yaptı. Prof. Dr. Sönmez, obezite hastalarına uyarılarda bulunarak şunları söyledi: “Obezite hastalarına bilimsel dayanağı olmayan mucize diyetler, mucize bitkiler, mucize ilaçlar veya mucize cerrahi yöntemler önerilmekte, obezite hastaları istismar edilmekte. Obezite tedavisinde yaklaşık bellidir. Obezitenin nedenleri, eşlik eden hastalıklar ve komplikasyonlar araştırılır, tedavi planlanır. Mucize yöntemler, Biyorezonans, Hipnoz vb. birçok yöntem çeşitli kişilerce obezite tedavisi için önerilmekte. Ancak söz konusu yöntemler ile obezite tedavisinde kalıcı başarı elde edildiğini gösteren bir bilgi yok. Modern tedavi kılavuzlarınca bu yöntemlerin hiçbiri önerilmez. Hiçbirinin kanıtı ve güvenlik verisi yok. Bu ürünlerin satış ve pazarlaması önemli bir ekonomik pazar oluşturuyor ve ne yazık ki bu ürünlerin reklamları için bazı medyatik kişiler de aracı olarak kullanılmakta. Cerrahi yöntemler ise obezite ile mücadelenin son basamağıdır. Altı ay diyet, egzersiz ve tıbbi tedaviye rağmen kilo kaybı sağlanamamış, beden kitle endeksi yüksek, kontrol altında olmayan hipertansiyon, diyabet veya uyku apne sendromu gibi hastalıklarının olması koşulları olmalı.”