25.04.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Mert İnan - Pandemi döneminde zorlanan çocukların yanı sıra, süreci kabullenen ve geleceğe umutla bakan çocuklar da azımsanmayacak oranda. Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Yankı Yazgan’a göre süreç rahatsız edici olsa da bazı çocukların durumu kavradığı, bazı çocukların ise abartılı tepkiler verip yoğun kaygı yaşadıklarına dikkat çekti. “Anne ve babanın, ‘Oraya dokunma, şöyle yapma, uzak dur’ söylem ve davranış biçimleri ilk kez ortaya çıkmış değil” diyen Prof. Dr. Yazgan, “Türk anne ve babasında yüz yıllardır var olan bir davranış modeli pandemiyle daha da artmış oldu” diye konuştu.
‘Mantıklı nedeni var’
Çocukların akranları ve aileleriyle yakın temas kurmaları, nesnelere ve sevdiklerine sarılıp, dokunmalarının sembolik olarak manası olduğuna da değinen Prof. Dr. Yazgan, şunları söyledi: “Ancak tehlikeli bir durumdan sakınma amaçlı uyarıların tamamen mantıklı bir sebebi var. Bu durumu çocuklara doğru şekilde anlattığımızda travmatik bir durum ortaya çıkmayacağı gibi endişelerini de azaltmış olursunuz.
Pandemi döneminin getirdiği korku ve eğitimin istendiği şekilde yapılamaması ayrıca okul ortamının sağlanamaması, ebeveynlerin moralsizliği çocuklarda bir ruhsal dalgalanmalara neden olacaktır. Ancak çocuklar yetişkinlere göre daha kolay adapte olma yeteneğine sahiptir.”
‘Sadece sıkılıyorum’
Yazı dizimizin son gününde ebeveynleri aracılığıyla konuştuğumuz çocuklar ise en büyük sıkıntılarının aynı ortam ve aktivitelerden sıkkınlık olduğunu dile getirdi.
Anaokulu öğrencisi Defne Orhan (6), maskesiz gezmeyi, arkadaşlarıyla oynamayı, hastalıktan korkmamayı özlediğini söylerken, Pırıl Yücer (7) ise “Tenefüste arkadaşlarımla koşup, derste öğretmenimi dinlemeyi özledim. Korktuğum bir şey yok. Sadece sıkılıyorum. Ailemle dışarı çıkınca bir yerlere gidemiyoruz. Sürekli olarak parkta, bahçede oyun oynarken, aletlere dokunmamam gerektiğinin söylenmesini de istemiyorum” dedi.
Anneleri doktor olan ikizler Ecem ve Kerem (6) ile ağabeyleri Kaan Yazıcı (10), “Hem okula, hem de yaz tatilinde bir yerlere gitmeyi özledik. 23 Nisan’ı canlı canlı okulda kutlamak isterdik. Bütün çocuklar böyle kutlamayı isterdi. Koronavirüsün geçeceğini beklemek çok sıkıcı. Dışarı çıkıp parklarda oynamak, arkadaşlarımızla buluşmak istiyoruz. Annemizin hasta olmasından korkuyoruz” diye konuştu.
Ağabeyleri Kaan Yazıcı ise sevdiklerinde birinin ölmesinden korktuğunu söylerken, “Futbol oynamayı özledim. Evde sıkılmıyorum. Ders çalışıp, kardeşlerimle oynuyorum ama okula gidememek çok kötü. Dışarı çıkarken, sürekli hiçbir yere dokunmamamız tenbihleniyor. Ben dokunmuyorum ama kardeşlerim parkta veya bahçelik yerlerde mutlaka bir şeylere temas ediyorlar” diye konuştu.
‘Maç yapmayı özledim’
Arda Tanıl (8), belki de futbol oynamayı en çok özleyen çocuklardan... “Futbol maçı yapmayı çok özledim” diyen Tanıl sorularımıza şöyle yanıt verdi:
“Bir daha seyahate gidememek ve sevdiklerimin ölmesinden korkuyorum. Gelecekte korana yüzünden bir sevdiğimiz hastalanır veya ailemizden biri koronavirüs olursa hiçbir yere gidemeyebiliriz. En sevdiğim arkadaşlarımla yan yana gelip oyun oynayamamak sıkıcı. Annemiz bazen bizi parka götürse de hep aynı parka gitmek, sürekli çocuklardan uzak durmak ve bir yerlere dokunurken korkmaktan bıktım. Artık virüs ve hastalık olmasın istiyorum.”
Arda’nın henüz 5 yaşındaki kardeşi Aras ise okula gidemediğinden şikayet ederek, “Resim yapmayı istiyorum. Hasta olmaktan korkuyorum. Arkadaşlarımla oyun oynamayı istiyorum. Maske takmak güzel değil. Biz istediğimiz saatte neden dışarı çıkamıyoruz? Babam artık bizi her yere götüremiyor. Çok sıkıldım” dedi.
‘Söylemlerimize dikkat edelim!’
Prof. Dr. Hakan Türkçapar (Psikiyatri uzmanı): “Anne ve babanın aşırı evham ve endişe duyarak vereceği mesajı çocuk direkt alır. Çocuklarda soyutlama becerisi yetişkinler kadar gelişmiş değildir. Ebeveyn, çocuğuna, ‘Komşumuz elini yıkamamış, hastalanmış, ölmüş. Aman biz her saat başı elimizi yıkayalım’ gibi söylemler olursa çocuğa kaygı yüklemiş olursunuz. Çocuklanız ile konuşurken ille de yapsın diye abartılı dil kullanmak doğru değil. Çocukların bizlerin mesajlarını umursamadığını zannettiğimiz zamanlarda bile mesajları direkt alırlar. Bu nedenle dilimize, söylemlerimize, tepkilerimize dikkat etmemiz gerekiyor.
Küçük çocuklar, 0-10 yaş arası grup anne, babasıyla oynamaktan hoşlanır. Ev içi oyunları severler. Bu nedenle ebeveynlerin biraz daha devreye girmeleri gerekir. Korkuları, evhamları abartılı şekilde yansıtmamak gerek. Olaylara verdiğiniz tepkiler gerçekçi ve makul düzeyde olmalı. Ruhsal açıdan dayanıklı olanlar stres yaşasalar bile bu durum onlarda ruhsal rahatsızlığa yol açmaz. Pandeminin sosyolojik ve toplumsal etkileri uzun dilimde ortaya çıkacaktır. Eğitim, seyahat, toplu etkinlikler eskisi gibi olmayacaktır. Artık hiçbir zaman eski dünya olmayacaktır.”
‘En çok etkileyen şey belirsizlik’
ÇARE-DER Çocuk ve Aile Rehberliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, uzman psikolog Gamze Kalkanlı, Kovid-19’un aile ve bireylerin yaşam alışkanlıklarını değiştirdiğini belirtti. Kalkanlı, “İstisnai zaman ve sınıflar dışında çocuklar, bir yılı aşkın süredir okula gidemiyorlar. Pandemi sürecinde anne ve babalar evden çalışmaya başlarken, bir kısmı ise ücretsiz izne çıkartıldı. Ailelerde kayıplar ve buna bağlı yas süreçleri yaşanabiliyor. Çocuklar akranlarıyla görüşemez, sosyal temas kuramaz hale geldiler. Bu tablo hem yetişkin hem çocuklarda yoğun kaygıya neden oldu” diye konuştu.
Kalkanlı, çocukların ruhsal durumunu olumsuz etkileyen en önemli nedenlerin başında belirsizlik olduğuna dikkat çekerek, “Pandeminin ne kadar süreceğini bilmediğimiz gibi aşıya erişim zamanımız da belirsiz. Çocuklar ne zaman yüz yüze eğitime başlayacaklar bilinmezler arasında. Salgın süreci yaşamayan, bu süreci deneyimlemeyen kişiler olduğumuzdan ‘tahmin edilemeyen’, kaygımızı artırıyor. Böylesi bir dönemde çocukların psikolojik sağlıklarının ve iyilik hallerinin korunması çok önemli” diye konuştu. Çocuklara doğru hijyen eğitimi, maske ve mesafenin sıklıkla anlatılması gerektiğini sözlerine ekleyen Kalkanlı, şunları söyledi: “Çocuklardan tekrar tekrar sorular gelebilir. Bu sorulara sabırla cevap vermeliyiz. Çocukların rutinlerinin korunması, uyku, oyun, ders saatlerinin birlikte belirlenmesi gerekiyor. Korkularını kontrol edemeyen çocukların uyku sorunu yaşadıklarını gözlemliyoruz. Endişe yüküne bağlı olarak çocuklarda huzursuzluk, ebeveynlere aşırı yapışmalar olabilir. Çocuk veya ergene direktif vermek de ters etki yarattığından karşılıklı iletişim kurulmalı. Bu dönem evde fiziksel aktivite, düzenli beslenme, uyku düzeni ve hijyen her zamankinden daha önemli.”
BİTTİ