02.08.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
İki Alman gazeteci, Almanya’nın başkenti Berlin’de 6 yıl önce en küçük erkek kardeşi tarafından katledilen Erzurumlu Hatun Sürücü’nün hikâyesini belgesel yaptı.
Almanya’da doğup büyüyen Hatun, 7 Şubat 2005’te, 23 yaşındayken sokak ortasında vurulup öldürülmüş, cinayeti üstlenen en küçük erkek kardeşi, gerekçe olarak Hatun’un Batılı yaşam tarzını gerekçe göstermişti. Cinayeti işlediğinde 18 yaşından küçük olan Ayhan Sürücü, 2006’da 9 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Avrupa’yı şoke eden bu cinayeti önce bir kitapta toplayan Alman gazeteciler Matthias Deiss ve Jo Goll, üç yıl süren çalışmalarını belgesele dönüştürdü. Alman ARD Televizyonu’nda yayınlanan “Kaybolan Namus: Sürücü Ailesinin Yanlış Yolu” adlı belgesel korkunç cinayeti Sürücü ailesinin gözünden anlatıyor.
Hatun’un hikâyesi 15 yaşında Türkiye’deki kuzeni ile zorla evlendirilmesiyle başlıyor. Hatun bir yıl sonra boşanarak Berlin’e geri döndü, ancak oğlu Can’a hamile olarak. Bir süre boyunca ailesinin evinde kardeşlerinin çocukları ile birlikte oğlunu büyütmeye çalışsa da ailesinin yanından ayrılmak istedi. Önce oğlu ile birlikte genç annelerin kaldığı bir yurda yerleşti. Başörtüsü takmayı bırakan, makyaj yapmaya başlayan Hatun elektrik teknisyenliği eğitimi aldıktan sonra ev tuttu. Ancak ailesi, ‘çok Batılılaştığı’ gerekçesi ile onun ölüm kararını aldı. Tehlikede olduğunu anlayan Hatun, Sosyal Hizmetler Bürosu’ndan yardım istedi.
Aynı zamanda güvendiği aile bireyleri ile iletişime geçti, bunların arasında Ayhan da vardı. Ancak hiçbiri işe yaramadı, Ayhan ablasını otobüs durağında başına üç el ateş ederek öldürdü. Olaydan iki yıl sonra Hatun’un babası Kerem, İstanbul’da kanserden öldü. Şimdi tüm ailesi Hatun’dan bir yabancı gibi bahsediyor, röportajlarda hiç etkilenmemiş gibi gözüküyor. Gazeteciler, Hatun’un kız kardeşlerine “Ayhan’a kızgın mısın?” diye sorunca “Ben bilmem” cevabını alıyor.
Türkiye iade etmiyor
Halen 9 yıllık hapis cezasını çeken Ayhan’ın belgeselde anlattıkları kan donduruyor: “Silahımı çıkardığımda ablam yalvarmaya başladı. Kimse beni durduramazdı. Yaptığım zaman rahattım. Çünkü en sonunda uzun süredir bana yük olan bir şeyin icabına bakmıştım. Tutukluluğumda olgunlaştım. Bugün normal bir insanım.” Ayhan’ın o dönemki kız arkadaşı Melek, ailenin iki büyük oğlu Alparslan ve Mutlu’nun cinayet planını yaptığını ve silahı Ayhan’a verdiklerini söylüyor. Almanya Mutlu’yu yargılamak istiyor, ancak Türkiye onu iade etmeyi reddediyor. Mutlu, gazeteciler “Kızkardeşin ölümü hak etmek için ne yaptı” diye sorunca, “Hayat tarzını değiştirdi. Bir kadın neden öyle giyinir? Erkekleri çekmek için” diyor. Ayhan artık, cinayetin “yaptığı en büyük hata” olduğunu söylüyor. Mutlu ise “Allah’ı onurlandırdığında özgür bir adam olursun, hapishanede olsan bile” diyor.