26.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
l DIŞ HABERLER
ABD’de felsefi şarkılar ile videolarla tanınan ve radyo programı yapan, aynı zamandan New York Şehir Koleji’nde Latin dili ve Yunan şehir hayatıyla ilgili dersler veren Nathan Dufour, “BBC” için kaleme aldığı makalede sosyal medyanın antik Yunan felsefesi dünyasına bezerliğine dikkati çekti. Sosyal medyanın antik Yunan şehir devletlerinin agoralarının sanal bir versiyonuna benzediğini belirten Dufour, “Agoralar fiziksel olduğu kadar ekonomik ve sosyal olarak da şehrin merkeziydi. Malların alınıp satıldığı ve fikirlerin değiş tokuş edildiği yerdi. Sosyal medya da modern agora” dedi. Dufour, sosyal medyanın artık herhangi bir fiziksel mekandan daha fazla bu tip işlerin yürütülmesini sağladığını, başta Platon ve Socrates olmak üzere pek çok antik Yunan filozofunun kendi dönemlerinin “influencer”ları ve “sosyal medya kullanıcıları” olduğunu ifade etti. Dufour’un makalesinden dikkat çekici satır başlarıysa şu şekilde:
Felsefe başladığında, Yunanca konuşulan dünyada yazılı kelime hala yaygın değildi ve bu nedenle fikirler, genellikle agoralarda sözlü-performans eylemleriyle yayıldı. Filozoflar kitap ve makaleler yazmalarından çok önce, düşüncelerini izleyicilerinin dikkatini çekebilecek bir şekilde agoralarda “performans” sergileyerek iletiyordu. Günümüzde sosyal medyada da fikirler dikkat çekici hale getirilerek iletilmeye çalışılıyor. Bu şekilde kullanıcılar, filozoflar gibi “kamusal kişiliğe” dönüşebiliyor.
Örneğin psikolog ve YouTuber Jordan Peterson ile araştırmacı ve podcast (radyo) yayıncısı Brene Brown, fikirlerini yaymak için ana mekanlar olarak kullandıkları sosyal medya platformlarında fazla takipçilere sahip. Kendilerini “filozof” olarak tanımlayamasalar da, her ikisi de erdem, mutluluk ve nasıl yaşanacağı hakkında temelde felsefi fikirlerle uğraşıyor. Ayrıca her ikisi de yazılı yayınlarla değil, sosyal medyada video ve gönderilerde viral olmalarıyla popülerleşmiş akademisyenler.
Filozof Ksenofanes, fikirlerini bir tür ünlü felsefi “rap” yarışmalarında sundu. Empedokles, dikkat çekmek için halkın karşısına abartılı bir şekilde, mor elbise, altın kemer ile bronz sandaletlerle çıktı ve kendisinden enkarne bir tanrı olarak bahsetti. Filozoflar bu kendini sunma biçimleriyle video çekselerdi, viral olurlardı.
Antik Yunan filozofları Socrates veya Platon, Twitter ve TikTok gibi platformları kullanmamış olmamasına rağmen bugün yaşasalardı agora deneyimleri nedeniyle sosyal medyada daha akıllıca nasıl gezineceklerini bilirlerdi.
Filozofların entelektüel otoriteleri sadece fikirlerine değil, aynı zamanda konuşma becerileri ve çevrelerini saran kişilere dayandığından, günümüzde içerik üreticileri ve influencer’lar (paylaşımlarına ürün veya fikir yerleştirerek pazarlama yapan sosyal medya kullanıcıları), filozoflarla benzer özelliklere sahip.
En ünlü antik Yunan filozoflarından olan Socrates, genellikle halka açık yerlerde, çeşitli konularda geleneksel bilgeliğe meydan okuduğu, insanları hükümete karşı kışkırttığı anlık felsefi sohbetler yaptı. Sanatı sözlüydü, ancak ifadeleri bir Tweet ya da gönderi kadar geçiciydi. Socrates, günümüzde “sosyal medya trolü” olabilirdi.
Kinik felsefesinin öncüsü olan Sinoplu Diyojen, medeniyetten uzak yaşamayı tercih edip sokaklarda yaşayarak yoldan geçenlere eleştiriler yöneltmesiyle bilinirdi. Kinizm felsefesiyse sosyal medya söyleminin başka bir boyutunu yansıtır: muhalefet kültürü, kısır hiciv ve eleştiri. Bu anlamda kinizm için, kullanıcıların birbirlerini çoğu kez “acımasızca” eleştirdiği Facebook, Instagram ve Twitter gibi platformlardan daha iyi hangi mekanlar var?
‘Platon yaşasaydı Facebook’u yasaklardı’
Platon, felsefe dünyasında tartışılan “insanların algılarının farklı olması nedeniyle tek bir doğrunun olamayacağı” sorununa karşı nesnel gerçek için bir ölçüt bulmaya çalıştı. Arzu edilen bilgiyi istenmeyen bilgiden, yani iyi “influencer” ile kötü “influencer”ı ayırt etme sorunuyla mücadele etmek için Platon, “teorik” şehrine bir sansür getirdi. Galler’de Swansea Üniversitesi’nden Jenny Jenkins, yönetimde Platon’un olduğu hayali bir kentte, filozofun günümüzde yanlış bilgi yayma konusunda kötü bir şöhreti olan Facebook’un kullanılmasına izin verip vermeyeceği konusunda tartışma başlattı. Jenkins, “Facebook’un ahlakı teşvik etme niyeti yok ve kullanıcılarını eğitmiyor. Bu yüzden Platon’un Facebook’u onaylamayacağını düşünüyorum” dedi. Öte yandan, Platon, eğitimin, eğlencenin ve genel olarak söylemin, sıkı şekilde düzenlenmesi gerektiğini öne sürmüştü. “Eğlence veya söylem toplumun refahını desteklemiyorsa yasaklayın” mantığına sahip olan Platon’un fikri günümüzde agresif internet sansürü yapan ülkeleri akla getirebilir. Ancak aşı dezenformasyonu veya siyasi kutuplaşmaya yol açan söylemlerin yaygınlığı göz önüne alındığında Platon’un geçmişte bazı bilgilerin yayılmasının “tehlikeli” olabileceğini öngördüğü söylenebilir.
Sosyal medyada birbirimizi aldatıyoruz
ABD’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) sosyal bilimci olan Sherry Turkle, gezgin bir filozofun baştan çıkarmalarıyla tüm kalabalığın aynı anda aldatılabileceği fiziksel agoranın aksine, sanal agoranın (sosyal medya) daha fazla yanlış bilgiye elverişli olduğunu söyledi. Antik Yunan agoralarında filozofun tek bir kalabalığa hitap ettiğini belirten Turkle, ancak sosyal medyada her kalabalığın üyesinin kendi takipçi kalabalığı olduğuna dikkat çekti. Bir bilginin tekrar paylaşılmasıyla her kişinin ayrı bir yorum eklediğini ifade eden Turkle, “Her birimiz benzersiz bir şekilde aldatılırız, aramıza yeni bir katman ekleriz. Ve birisinin içeriğini tekrar paylaşırken, kendi safsatalarımızı dolaştırarak birbirimizi aldatırız” dedi.