29.06.2018 - 07:34 | Son Güncellenme:
Boston Üniversitesi’nden mezun olan Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun (24) cesedi, 26 Eylül 2010’da Beyoğlu’nda Paksoy kardeşlerin dairesinin bulunduğu 10 katlı apartmanın havalandırma boşluğunda bulundu. İncelemede, her 2 kardeşin o gece bir kulüpte ve apartman girişinde görüntüleri tespit edildi. Paksoy Holding’in veliahtları Mahmut Emre ile kardeşi Can Paksoy hakkında “kasten adam öldürmek” suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Paksoy kardeşler, Sinem’in intihar ettiğini iddia ederken, genç kızın ailesi, kızlarının cinayete kurban gittiğini ileri sürdü. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava 4 yıl sürdü. Kısa süre tutuklu kalan Paksoylar, 2014 Aralık ayında beraat etti. Mahkeme, kasten ya da dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyetle ilgili yeterli delil elde edilemediğini bildirdi. Karar temyiz edildi.
‘BERAAT KARARI BOZULSUN’
Gazete Habertürk'ten Hayati Arıgan'ın haberine göre dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Dairesi, mahkemenin eksik incelemede bulunduğunu belirterek, kararın bozulmasına hükmetti. Yargıtay Ceza Dairesi, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanun gereğince Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın suçtan zarar gördüğünü bildirdi. Daire, bakanlığın kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, dava ve duruşmanın bildirilmediğini ifade etti. Ceza Dairesi, bakanlığın davalara katılmasına karar verdi. Sinem’in babası Ergun Erköseoğlu, “Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacak, adalet yerini bulacak” dedi.
ARAŞTIRILMAYAN KONULAR
Ergun Erköseoglu’nun avukatı Rezan Epözdemir itiraz dilekcesinde, Paksoylar’ın evindeki sabit telefon kayıtları, Sinem’in elbisesindeki fermuar uzunluğu, genç kızın şişlik ve vücudundaki yaraların aynı zaman diliminde oluşup oluşmadığı konularının mahkemenin tekrar araştırmasını istemişti. Davanın bozulmasında etken olan ve ailenin araştırılmasını istediği konular şöyleydi:
- Sanık Paksoy kardeşler, Sinem’in ölümünden haberlerinin olmadığı yönünde savunma yaptı. Ancak olay gecesi o zaman diliminde konuşma yapılıp yapılmadığı yönünde, sabit telefon kayıtları incelenmedi.
- Sinem’in yüzüstü düşmesine rağmen kafasındaki şişliğin düşerken oluşup oluşmadığı, vücudundaki diğer yaralarla aynı zaman diliminde veya ne kadar önce oluştuğu konusunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmadı.
- Sinem’in iç çamaşırlarının ters giydirildiği iddiası ortaya atıldı. Vücudunda ve sutyeninde sanıkların DNA’sının bulunduğu belirtilmesine rağmen elbisesinin fermuar uzunluğu dikkate alınarak, bu elbiseyi giyen kişinin arkasındaki fermuarı tek başına kapatıp kapatamayacağı araştırılmadı.