21.08.2017 - 18:19 | Son Güncellenme:
AA
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir, düzenlediği basın toplantısında, ÖSYM’nin sınav çeşitliliği, kendine özgü çalışma düzeni ve ayrıntılı biçimde tanımlanmış iş süreçleri bakımından dünyada benzeri bulunmayan bir kurum olduğunu ifade etti.
Kurumun, üniversiteye girişten itibaren kariyer basamaklarında ilerlemek için gerekli niteliklerin ölçülmesinde, bireyler arasında fırsat eşitliğinin sağlanmasında, nesnellik ve adaletin sembolü olan en önemli kurumlardan biri olduğunu belirten Demir, "Bu yüzden ÖSYM sınavı ile bir hak elde etmek bireyler için bir övünç kaynağıdır." ifadesini kullandı.
"ÖSYM, eskiden çok güvenilir bir kurumdu, şimdi ise... ile başlayan yorumlar nereden kaynaklanıyor?" diye soran Demir, "Hepimizin bildiği üzere güven sorunu 2010 KPSS sınavında, sınav sorularının dışarı sızması ile başlamıştır. Bu soru hırsızlığı, artık hepimizin çok yakından tanıdığı legal görünümlü illegal bir örgüt olan FETÖ'nün kuruma sızmasının bir sonucudur. Bu sızma, ülkemizin yargı, istihbarat, emniyet, askeriye, medya, iş dünyası, eğitim ve bürokrasiye çöken bir örgütün uzun yıllar süren sistematik faaliyetlerinin bir sonucudur." ifadelerini kullandı.
Çok önceden başlayan ve kurumları adeta felce uğratan bu sinsi hareketin, 15 Temmuz'da darbe girişimiyle gerçek yüzünü gösterdiğini dile getiren Demir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği, halkın kahramanca direnişi sonucu bertaraf edilebildiğini vurguladı.
2010 yılında KPSS skandalı ortaya çıktığında YÖK Başkanvekili görevini yürüttüğünü hatırlatan Demir, şöyle devam etti:
"Kopya işlerini organize eden grubun FETÖ olduğunun ipuçlarını taşıyan delliler kendisine sunulan Cumhuriyet Savcısı şu an FETÖ mensubiyeti nedeniyle meslekten ihraç edilmiştir. Kuzunun kurda emanet edildiği bir süreç yaşanmıştır. Bu kopya skandalı, yaşadığımız ulusal felaketin ÖSYM'deki izdüşümüydü. Aslında sadece ÖSYM’nin değil diğer kurumların da bu felaketi yaşamış olduğunu, 15 Temmuz darbe girişimi tümüyle açığa çıkarmıştır.
O günden beri ÖSYM’de FETÖ'cü organize suç örgütünün sistematik saldırısı dışında güven ve itibar kaybına yol açacak kurumsal bir zafiyet gözlemlemedim. Bunu, kurumlarımızın hatalarını ortaya koyarken başarılarını görmezlikten gelmememiz gerektiğine işaret etmek için söylüyorum."
Demir, bütün bu saldırılara rağmen ÖSYM'nin kendisini yenilen yapılandırdığını, teknolojik altyapı, iş süreçleri ve personel profili bakımından neredeyse tümüyle yenilendiğini ifade etti.
Kurum içinde FETÖ ile irtibatı olduğu düşünülen personelin tasfiyesi amacıyla da sıkı bir çalışma yürütüldüğünü dile getiren Demir, FETÖ ile irtibatlı olduğu değerlendirilen kişilerin kurumdan uzaklaştırılmasını öngören bir geçici maddenin 2016'da Meclis Genel Kuruluna sevk edildiğini söyledi.
Meclis tatile girdiği için bu tasarı yasalaşmadan 15 Temmuz kalkışmasının gerçekleştiğini ve çıkarılan KHK’ların verdiği yetkiye dayanılarak daha önceden tespiti yapılan 41 personelin derhal kurumla irtibatı kesildiği için aralık ayında ilgili geçici maddenin yasalaştığını, söz konusu maddenin tasarıdan Genel Kuruldan çıkarıldığını anlattı.
Bu süreçte aksaklıkların ortaya çıkmaması için özenli bir çalışma yürütülmesine rağmen zaman zaman istenmeyen bazı olaylar da gerçekleştiğini belirten Demir, bu olaylardan birinin 8 Ağustos 2017'de açıklanan ÖSYS yerleştirme sonuçlarında ortaya çıktığını hatırlattı.
Sınavsız geçiş kaldırıldığı için ÖSYS yerleştirmelerinde 64 ayrı alan ve alt dallardan olan meslek lisesi mezunlarına kendi alanlarında ön lisans programlarını tercih etmeleri halinde bu yıldan itibaren ek puan verildiğini hatırlatan Demir, şöyle devam etti:
"Bu nedenle bu durumdaki adaylar için hem ek puanlı hem de sadece sınav puanını içeren ek puansız yerleştirme puanları hesaplanmaktadır. 2017 ÖSYS yerleştirmelerinde tüm meslek lisesi mezunu adaylar için bu iki puan hesaplaması yapılmıştır. 8 Ağustos 2017 tarihinde açıklanan 2017 ÖSYS yerleştirmelerinde, bu 64 alanın 2’sinin yerleştirme işlemlerinde (imam hatip lisesi ve sağlık astsubay hazırlama okulu mezunları) ek puanlı yerleştirme puanları yerine ek puansız yerleştirme puanlarının kullanıldığı 11 Ağustos 2017 tarihinde saat 17.00 dolayında kuruma yapılan itirazların incelenmesi sonucunda tespit edilmiştir.
Aynı gün akşam durum sözlü ve yazılı olarak YÖK'e iletilmiş, güncelleme sonuçlarının elektronik kayıt işlemlerine yansıtılması sağlanmış, 12 Ağustos Cumartesi günü de durumdan etkilenen tüm adayların telefonlarına mesaj gönderilmiş ve tüm adaylar tek tek telefonla aranarak durum anlatılmış ve kendilerinden özür dilenmiştir.
Bu durum, 12 Ağustos 2017 tarihinde saat 11.00’de de ÖSYM'nin resmi internet sayfasından kamuoyuna duyurulmuştur. Durumu ayrıntılı incelemek üzere bir incelemeci de görevlendirilmiştir."
Güncelleme istatistikleri
Ömer Demir, tercih yapan 994 bin 766 adaydan 4 bin 237'sinin bu güncellemeden etkilendiğinin görüldüğünü bildirdi.
Demir, güncellemeler nedeniyle ortaya çıkan istatistikleri şöyle açıkladı:
"Yerleştiği programı değişen bin 110 adayın dağılımı imam hatip lisesi 329 kişi, lise mezunu 511 kişi, meslek lisesi mezunu 270 kişi. Daha önce yerleştiği halde güncelleme sonucu yerleşemeyen imam hatip lisesi mezunları 9, lise mezunu bin 76, meslek lisesi mezunları 414 olmak üzere toplam bin 499 kişi. Daha önce yerleşmediği halde güncelleme sonucu yerleşen imam hatip lisesi mezunları bin 616, lise mezunu 3, meslek lisesi mezunu 9 olmak üzere toplam bin 628 kişi."
Güncelleme sonucu bin 628 adayın, ek puanı nedeniyle daha önce bir programa yerleşmemişken yerleşir duruma geldiğini kaydeden Demir, bin 499 adayın ise yeni durumda herhangi bir programa puanı yetmediğinden herhangi bir yere yerleşemediğini belirtti.
Daha önce yerleştiği halde güncelleme sonrası yerleşme dışı kalan bin 499 kişinin güncelleme öncesi yerleştikleri programlara ilişkin de bilgiler paylaşan Demir, buna göre bin 312 adayın Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi ön lisans 158 kişinin Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi ön lisans 29 kişinin diğer ön lisans programlarında olduğunu kaydetti.
"Bir özrün, hatasız bir işlemin yerine geçmeyeceğinin de farkındayız"
Ömer Demir, inceleme sonucu ortaya çıkan ön değerlendirmede hatanın, yerleştirme işlemlerini bu yıl ilk kez yapan görece yeni bir ekip tarafından yapılması ve aynı kişiler üzerindeki yoğun iş yükünden kaynaklandığı sonucuna varıldığını bildirdi.
Benzer hataların ortaya çıkmaması için nelerin yapılabileceği ve ilave hangi tedbirlerin alınabileceğinin de değerlendirildiğini belirten Demir, şunları kaydetti:
"Ancak bir özrün hatasız bir işlemin yerine geçmeyeceğinin de farkındayız. Başka ne yapmalıyız? Yapacağımız her şey, bu kuruma olan güveni pekiştirecek nitelikte olmalıdır. Yöneticilerin birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarının başarıları ile övündükleri gibi hatalarının sorumluluğunu da üstlenmeleri gerektiği, kurum yöneticilerinin en önemli görevlerinden birinin sorumlu oldukları kurumlarının itibarını korumak olduğu, bu koruma görevinin bazı durumlarda kurumdan ayrılarak da yerine getirileceği düşüncesindeyim. Bu düşünce doğrultusunda ilgili personelin kasıt taşımayan dikkatsizlikleri sonucu ortaya çıkan yerleştirme hatası nedeniyle ÖSYM'nin kurum olarak tartışılmasının önüne geçmek maksadıyla görevden ayrılma talebimi ilgili makama bugün itibarıyla sunmuş bulunmaktayım. Temennim, bu ayrılışın benzer durumların ortaya çıkmamasına katkı sağlamasıdır.
Kurumların hata yapmaması esastır. Hata yapıldığında da bunu kabullenip hızlıca gereğini yapmaları en doğal beklentidir. Hata yapılıp yapılmadığının tespiti de şeffaflık düzeyi ile yakından ilişkilidir. Her hatanın sonrasında yöneticilere istifa çağrısı yapılmasının, kurumların şeffaflık eğilimini olumlu yönde etkilemeyeceği, bunun da hesap verilebilirlik bakımından beklenenin tam tersi sonuçlar verebileceği ihtimalinin yabana atılmaması gerektiği görüşümü bu vesile ile kamuoyunun takdirine arz etmek isterim. Bize güvenip göreve gelmemiz için Cumhurbaşkanımıza öneren YÖK yönetimine ve uygun görüp atayan Cumhurbaşkanımıza teveccühlerinden dolayı teşekkürlerimi sunarım. Yaklaşık 2,5 yıl boyunca bize her türlü desteği sağlayan başta YÖK olmak üzere tüm diğer paydaş kurum yöneticilerine, kararlarıyla ÖSYM'ye yön veren değerli yönetim kurulu üyelerimize, gösterdikleri disiplin, gayret ve fedakarlıktan dolayı tüm mesai arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum."
Ömer Demir, istifa dilekçesine ilişkin kendisine dönüş olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine, "İstifamı verdim, ilgili makamların takdirine sundum sonucunu bekleyeceğim." diye yanıtladı.
Demir, hatanın nereden kaynaklandığını anlattı
ÖSYM Başkanı Demir, görevinden istifa ettikten sonra düzenlediği basın toplantısında, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
ÖSYM yerleştirmelerindeki güncellemeye ilişkin idari soruşturmanın sorulması üzerine Demir, "İncelemeyi bitirdik. İş yoğunluğu nedeniyle." dedi.
Hatanın nereden kaynaklandığını anlatan ve bunun için bazı tablolar gösteren Demir, şunları söyledi:
"Bu tablolarda mezun olunan lise programları ve yanında da ek puanla devam edebilecekleri yükseköğretim programları bulunuyor. Bu tablonun içerisinde imam hatip lisesi mezunlarının olduğu bir yer var. Tabloda, imam hatip mezunları alan ve dalları ilahiyat fakültesine gidebilir diye bir bilgi var. Yanında da kodu var. Ancak burada imam hatip okulunun birden çok açılımı var. Bu açılımlarda tablonun sonunda detaylandırılmış. Bunların bir kısmı zaman içinde isim değiştiren programlar. Altına sağlık astsubay hazırlık okulu tablosu var. Diğer yerleştirmeler yapılırken tüm sürecin orada bittiği düşünülerek burası atlanmış. Dolayısıyla teknik atlama nedeni burası. Atlanmamalıydı tabii ki."
Ek puan uygulamasının ilk kez bu yıl yapıldığına işaret eden Demir, "Bu nedenle meydana gelen böyle teknik bir hata var." ifadesini kullandı.
Hatanın yazılımdan kaynaklanmadığını belirten Demir, "İlgililerin bütün bunları aktarma ile ilgili yapmaları gereken bazı işlemleri, sonradan farketmeleri." dedi.
"Kasıtsız bir kusur gördüm"
Hatayı yapan çalışanlarla ilgili tasarrufun söz konusu olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Demir, "O arkadaşlarla ilgili kasıtsız bir kusur olduğunu gördüm ve onlara verilebilecek bir cezanın, yaptırımın, benim istifam bağlamında bir anlamı olmadığını düşünüyorum." dedi.
Kazandığı açıklanan, sonra da kazanmadığı belirtilen adaylarla ilgili sürecin ne olacağına ilişkin bir soru karşılığında Demir, "Onlarla ilgili bizim yapacağımız bir şey yok tabii. Çünkü onlara yanlış bir haber vermişiz. Yoksa bir hak mahrumiyeti söz konusu değil. Normalde yerleşmemeleri gerekirken yanlışlıkla yerleştirildikleri için kişiler için bir nesnel hak mahrumiyetinden bahsedemeyiz. Ama bunun idari bir kusur olduğunu kabul ediyoruz." diye konuştu.
Daha önceki sınavlarda bir şaibe olup olmadığı sorulan Demir, şunları kaydetti:
"Şaibe söz konusu değil. Böyle bir şey olamaz. Kılavuzun tüm hükümlerini detaylı bir şekilde okuyup özümseyip yerleştirme yapılır. Bu yerleştirme ilk kez yapılıyor ve bu kural da ilk kez bu yıl gelmiş. Dolayısıyla bunlar üst üste geldiği zaman böyle bir hata ortaya çıkmış oldu. Dolayısıyla şaibeli bir durum söz konusu olmaz. Zaten biz cevapları yayınlıyoruz, adaylar cevap kağıtlarına ulaşabiliyorlar. Bu konu ile ilgili en ufak bir tereddüdü olanınkine hemen cevap veriyoruz. Bu şeffaflık konusunda yeni dönemde belki tasarladığımız şeyler var. Onlar da hayata geçirilirse eğer artık bu konularla ilgili insanların kafasında 'acaba' sorusu hiçbir zaman olmayacak bir durumda ÖSYM. O yüzden ÖSYM'nin sistematik çalışması ve işini yapmasıyla ilgili bir güven sorunu olduğuna dair bir algı yok bende."
"FETÖ ihtimali yok"
"Bu süreçte FETÖ'nün etkileri olabilir mi? Bu süreçte rol almış olabilir mi örgüt?" sorusu yöneltilen Demir, "Böyle bir ihtimal görmüyoruz. Böyle bir ihtimal söz konusu değil. Anlaşılabilir bir süreci var hatanın. Yani normal sıralamada olmayan bir tablonun varlığını atlamak anlaşılabilir bir hata. Yoksa bir tablonun ortasından bir tanesini seçip çıkarırsanız o belki anlaşılamaz ama bu anlaşılabilir bir hata." yanıtını verdi.
Demir, ÖSYM ile ilgili güzel haberler yapılmasını isteyerek, basın mensuplarına, "ÖSYM'nin faaliyetlerine ilişkin bardağın dolu tarafını da... Boş tarafı, yani özellikle dudak payını hep göstermeyin. Dudak payını boş bırakıyoruz tamam ama aşağısı dolu ise onu da vurgulamanızı bekliyoruz." dedi.
Ömer Demir, bundan sonra hiçbir yerde ÖSYM ile ilgili konuşmayacağını da sözlerine ekledi.
Ömer Demir, 1963 yılında Trabzon'un Of ilçesinde dünyaya geldi. 1988 yılında ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun olan Ömer Demir, 1996 yılında doçent ve 2009 yılında da profesör olmuştur.
Anadolu, Kırıkkale, Çankırı Karatekin, Yıldırım Beyazıt ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitelerinde görev yapan Ömer Demir, 2003-2008 yılları arasında da bir süre Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı görevini üstlenmiştir.
2008 yılında dönemin Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül tarafından Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliğine seçilmiştir ve beraberinde YÖK Başkanvekili olmuştur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 11 Kasım 2014 tarihinde ikinci kez YÖK üyeliğine atanmıştır. 26 Mart 2015 tarihinde ÖSYM Başkanlığı görevini sürdüren Ömer Demir, 21 Ağustos 2017 tarihinde ÖSYM Başkanlığı görevinden istifa etmiştir.