27.12.2024 - 14:14 | Son Güncellenme:
DHA
İşte mahkemede yaşananlar
Enes Güran’ın avukatı Mahir Akbilek’in savunmasının ardından, diğer avukatı Muhammed Fatih Demir savunmasına başladı. Demir, davanın örnek bir dava olacağını ifade ederek, “Dünya tarihine geçecek bir dava görülüyor. Kolluk kuvvetlerine öğreteceğiz. Yarın öbür gün bir olayda neler yapıp, neler yapılmaması gerektiğini, Narin gibilerin öldürülmemesi için örnek bir dava olacak. İnsanlar idam istiyorlar, biz bu talebi reddediyoruz. ‘Sanıklar en ağır cezayı alsın’ diye sosyal medyada insanlar konuşuyor. Niye en ağır ceza verilsin ki? Faile tek istensin, suçu olmayan kişi neden ceza alsın? Yasa koyucu, masumların cezalandırılmasını istemiyor. Ceza kanununda yorum yok, dar yorumlayacaksın. Herkes korkuyor, serbest bırakılan biri ya sonradan suçlu çıkarsa diye. CMK’da var bu. Eğer öyle bir şey varsa, yeniden yargılama mümkündür. Amacım, bir daha küçücük bir kızın katilinin bulunmasını ve zarar gelmesine engel olunmasıdır. Ben müvekkillerime inanıyorum. Sen kolluk görevisin. Kimsenin ifadesine bakmadan delilleri bulacaksın” dedi.
‘O DAKİKALARDA BU DOSYAYA GÖRE NARİN’E EN YAKIN KİŞİ NEVZAT’
Avukat Muhammed Fatih Demir, “İddia makamının iddianamesinde, ‘Güran ailesinin delilleri karartıyor’ iddiasını kabul etmiyoruz. Jandarma tutanaklarında bir sürü kişinin beyanı alınmış bunların hangi moralle yazılmış olduğunu nereden bileceğiz. Nevzat Bahtiyar’ın toplam 7 ifadesi vardı. Dünkü ifadeyle birlikte 8 oldu. Daha da fazla çalışacaktık ancak zaman kısaydı. Yazılı beyanımda ‘Çelişkili beyan’ meselesini anlattım. Nevzat Bahtiyar, inanılmaz zekidir. O kadar zeki ki. Narin’in naaşı bulunmadan önce ilk ifadesinde 'O gün Salim’i aradın mı?' diye soruyorlar, 'Aramadım,' diyor. Sonra arama kaydı ortaya çıkıyor, 'Aa, şimdi hatırladım,' diyor. Nevzat’a 15.08’deki arama kaydını sorduğumuzda adeta kuduruyor. Neden o gün, neden o saat? Eşi ise o gün Nevzat’ın köyde olmadığını söylüyor. Nevzat’a sordum, 'Sen annenin hortumunu çekiyordun, suyu nasıl açıyordun?' dedim. Bana öyle bir cevap verdi ki, 'Annemin evinin avlusundan' dedi. 15.08’de Salim ile konuştu, sonra patlıcan sulamaya gitti. O da ilginç. 52 yaşındasın, akıllısın da bak beyanların neye yol açıyor. Narin’in camiden çıkıp evine gittiği zaman ‘Narin’i görmedim’ diyor ama görmüş ve inkar ediyor. Bu tesadüf gibi olabilir ama değil. O dakikalarda bu dosyaya göre Narin’e en yakın kişi Nevzat. Bu olağan ve normaldir. Nevzat 30 dakika boyunca dere kenarında ne yaptığını açıklayamıyor. Orada ne yaptı orası karanlık olacak. O söylemeyene kadar bu açığa çıkmayacak. Adli hatalar, medya ve sosyal medyanın mahkemeyi etkilemesi. Ben o yüzden size ‘Sosyal medyadan uzak durun’ demiştim ilk duruşmada” diye konuştu.
AVUKATLAR SALONDAN ÇIKARILDI
Muhammet Fatih Demir, savunmasını yaparken, söz almadan konuşan bir avukatın salondan çıkarılması istendi. Buna tepki veren başka bir avukat daha salondan çıkarıldı. Savunmasına devam eden Demir, “Kıymetli bir baro bu dosyada kendini yanlış konumlandırdı” deyince, barodan bir avukat daha Demir’e söz almadan cevap verdi. Mahkeme Başkanı, daha önce uyardığını söyleyerek, üçüncü avukatın da dışarı çıkarmasını istedi.
‘SAAT KONUSUNDA YANILGIYA DÜŞMESİ DE GAYET NORMAL’
Enes Güran’ın, saat konusunda yanılgıya düşmesinin normal olduğunu belirten Demir, “Her gün köyde basın vardı, insanın davranışları da bu durumda değişir. Önümüze 10 kamera konsa, bu durum herkesi tuhaflaştırır. Enes hoş bir çocuk, köyün delisine bile cebindeki parayı veren bir çocuk. Tanısanız, onu çok seversiniz, normal hayatınızda da çok seversiniz. Yasaya uygun bir şekilde hüküm kurmanızı talep ediyorum. Benim aklım almıyor, tamamen varsayım, yorum ve hayal gücü. Narin’in eve çok yakın bir yerde kaybolması, olayın organize bir şekilde saklandığı mütalaasında ele alınıyor. Ama gerçekten düşündüğünüzde, ortada sadece varsayım ve yorum var. Saat konusunda yanılgıya düşmesi de gayet normal. Videolarını görüyorsunuz, kardeşini ararken yere düşüyor. Psikolojik durumu böyle. Hatta kardeşinin mezarını bile görmedi” diye konuştu.
DURUŞMA YARINA ERTELENDİ
Demir’in savunmasının ardından Mahkeme Başkanı, duruşmanın yarın sabah saat 10.00’a ertelenmesine karar verdi.
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2’nci duruşması, 2’nci gününde de devam etti. Narin’in ağabeyi Enes Güran’ın savunmasının ardından söz alan avukatı Mahir Akbilek, “Esas hakkında mütalaaya iştirak etmiyoruz. (Dar alan baz çalışması hakkında), atanan bilirkişi yeminle başlamak zorundadır. 3 Eylül tarihli tutanakta adı geçen bilirkişilerin imzaları görünmüyor metinde. 29 Ağustos’ta hangi yetkiyle gidiyorsun? Biz senin var olduğunu bilmiyoruz. Bizim açımızdan müvekkilim hakkında yalan iddiada bulunan sizsiniz. Sizi sorgulayamıyoruz. Sizi göremiyoruz. Günler sonra yemin ediyorsunuz. Aynı yemin tutanağının altında yazıyı ve ekindeki soruşturma dosyasını teslim aldım. Bizim açımızdan bunlar tanık. Bilirkişi görünümlü tanıkların kendi ek raporlarındaki ilgili kısmı koyacağım. Salim Güran’ın ilk ifadesi dışından herhangi bir delile temas edilmemiş, sadece sahada yapmış olduğumuz çalışmalar baz alınmıştır. Bir hukukçu bunu savunur mu? Bunu savunan neyi savunduğuna bir baksın önce. Özetle bu yasak delildir” dedi.
‘TELEFONU HAREKETSİZ VE ŞAHİTLERLE UYUDUĞU BELLİ’
Akbilek, Enes Güran’ın telefonunun hareketsiz olduğunu belirterek, “Ek raporunda bize kızmış. ‘Ben öyle bir çalışma yaptım ki, içinde yorum bulamazsın’ diyor. Teknolojik böyle imkanımız var ve bu davayı bekledi, öyle mi? Kıymetli çalışmalar var. Bizi üzen, buna tartışmasız iman etmemizin beklenmesi. Bu rapor dayanak olarak kendini gösteriyor. Böyle bir teknoloji yok. Dar alan baz çalışması, bizim müvekkilin işine gelir. Telefonu hareketsiz ve şahitlerle uyuduğu belli. GSM şirketleri 8 saatte bir kayıt yapıyor. Bu teoriler doğru olsaydı robotik yargılamalar yapılırdı. Salim Güran’ın kimliği belirlenemeyen bir araçla Narin’in gömüldüğü yere gittiğine dair iddialar, çürütüldü. O aracın hareketini tespit etseydiler, etrafında insanlar da görülecekti. Arama- tarama faaliyeti yapılıyor. Dikkat edilirse araç yönünü değiştirip ışık veriyor” diye konuştu.
‘İDDİANAME, İADE SEBEBİDİR’
Narin’in, görüntülere göre kendisine seslenen bir kişiye yönlendiğini değerlendirdiklerini belirten Akbilek, “Sanık Enes’in nasıl gerçekleştiği iddianamede ve mütalaada anlaşılmayan cinayet, o karara nasıl iştirak ettiğine dair tespit bulunmaksızın, iddianame iade sebebidir. Daran-2 kamerası açıyı doğru tespit edemiyor. Mahallenin çok uzak olması. Çözünürlüğünün düşük olması sonucunda, Narin olduğu değerlendirilen karaltının durduğu yeri ahırın önü olarak belirlemişse de Daran-2’nin açısı değerlendirildiğinde, en önemlisi yamacın görülemeyeceği, bize o karartı Narin değil, biz iki karartı görüyoruz. Sonra üçüncü bir karartı. O karartı aşağı doğru iniyor. Biz Narin’in kendisine seslenen kişiye doğru gittiğini düşünüyoruz. Bu mümkün bir senaryo gibi görünüyor. Karar aşamasındasınız. Nasıl yapacaksınız, biz kendi imkanlarımızla bu görüntüyü iyileştirmeye çalışacağız. Kurumlar var ama yetişmeyecek gibi gözüküyor. Kamera açısına bakıldığı zaman, bahçe denilen şeyin yamaç olduğu anlaşılacaktır. Çatı zannedilen beyazlık, ahırın yan duvarıdır” dedi.
Ardından, bir mühendisin iyileştirdiği görüntüler izlettirildi. Mahkeme Başkanı, görüntüde konuşan kişinin metnini isteyerek, daha sonra tekrar izleneceğini söyledi.
‘NEVZAT BAHTİYAR, GERÇEĞİ PARÇA PARÇA BİZDEN UZAKLAŞTIRMAKTADIR’
Akbilek, Enes Güran ile ilgili somut bir isnat olmadığını belirterek, “Köyde meydana gelen yangınların sebebini kolluk tespit etmiş. Kolluk da ‘Narin’in cansız bedeninin bulunmasını engelleme’ olarak tanımlanmış. Yine Enes ile ilgili somut bir isnat da yok. Jandarmayı dinlemek ve terlik meselesi çok konuşuldu. Bu yönlü doğrudan Enes’i ilgilendiren isnat yok. Terlik olayının iddia makamı tarafından tanımlanma şeklini de kabul etmiyoruz. O terliği bulup, ‘Narin’in olabilir’ deyip getirmesiyle, tutuklanması. Bilirkişi Arif’in evinin yüksek olması nedeniyle, 22 baz istasyonundan sinyal aldığını ve kaliteli olduğunu söylüyor. Arif’in evinin arkasına mobil baz istasyonu kurulmuştu. Bilirkişinin mobil bazlardan söz etmesi gerekirdi. Bunun dahi yazılmadığını gördük. Bu kötücül bir ikiyüzlülüktür. Bilmesek, mobil istasyonu yok gibi bize yutturacaklar. Bu raporun oluşturulma nedeni ön yargıdır. Delilleriyle ortaya koyarsınız ama bir ön yargının esiriyseniz, ‘Maktuleyi Güran ailesi fertleri öldürdü, Nevzat garibandır’ derseniz, onun ailesinin üyelerine devlet tarafından koruma sağlarsanız, elbette Nevzat Bahtiyar da 9’uncu senaryoyla karşınıza gelir. Nevzat Bahtiyar, gerçeği parça parça bizden uzaklaştırmaktadır. Amacının ne olduğunu ben de algılayamıyorum. Yalan bir ihtiyaç için söylenir, savunma aracıdır. Size ve yakınlarınıza yönelik tehlikeyi geçici olarak bertaraf için yalan söyler. Ahırın üzerindeki açıklıktan bıraktığını kendisinin de yandan girdiğini söylemişti” diye konuştu.
‘OLAY BÜTÜN TOPLUMA SİRAYET ETMİŞTİR’
Enes Güran hakkında beraat, aksi kanaatle ev hapsi verilmesini talep eden Akbilek, “Nevzat Bahtiyar kafa karıştırırsa, kendisine faydası çoktur. Eğer Salim’den korktuğu için çelişen beyanlarda olsaydı, ilk beyanlarda Salim’i söylemezdi. İstihbarı çalışmayı biliyorduk ama köyde mahallede yapılan çalışmalardaki duyumları, ‘dedikodular’ deyip sonra ‘Kadın sanığın kayınbiraderlerinden ismi tespit edilemeyen biri’ denip, gösterilirse, Nevzat Bahtiyar bunu tabii ki duyacak. ‘Fırsatını bulsaydım ben naaşı oradan çıkaracaktım, karayoluna bırakıp, ailesine ulaşmasını sağlayacaktım’ diyor. Biz gelinen aşamada bu işin failinin kendisi olma ihtimaline geldik. Yalanı başkalarının güvenliğini tehlikeye düşürecek bir tehlikedir. Ve destek görüyor. Kendi ağzıyla itiraf etti. Ne yazık ki kolluk görevini yerine getirememiştir. Bu kendilerini tahkir amaçlı değildir. Olay bütün topluma sirayet etmiştir. Buradaki aktörler de bir evlat sahibidirler. Böyle algıladılar. Böyle hissettiler. Kayıp çocuk vakalarında, çocuk aranır ama hemen bunun aile üyeleri tarafından zarara uğratılmış olması es geçilmez. Soru sormalara bile ‘Jandarmayı dinleme’ demişler. ‘Ne yaptınız’ diye soran birinden daha doğal ne olabilir? Bazı meslektaşlarımı üzüntüyle dinledim. Ne zamandan beri bir hukukçu, kolluk görevlisinin tuttuğu tutanağı kesin belge diye sundu? Enes ile ilgili iddia makamının mahkemeye sunduğu deliller, haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulmaktadır. ‘Son teknoloji’ diye açıklanan imkanlarınızı da dünya alem gördü. Buymuş. Ortadoğu tarzı teknoloji. Enes Güran hakkında saydığımız nedenlerle beraat kararı verilmesinin, sayın mahkeme aksi kanaatteyse, evinde hapis kararı verilmesinin talep ediyoruz” dedi.
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2’nci duruşması, 2’nci gününde de devam etti. Nevzat Bahtiyar’ın avukatları Ali Eryılmaz ve Adnan Ataş’ın savunmalarının ardından, Narin’in ağabeyi Enes Güran savunma yaptı. Olay gününü anlatan Enes Güran, “Suçum yokken bana ceza veremezsiniz. Evdeyim diye, bir şey biliyorum diye bir şey yok. HTS’ye göre kimileri yalan kimileri doğru. İlk ifademde ‘16.30’da evdeyim’ dedim. İkincide de öyle dedim. ‘Ne hatırlarsan gel, söyle’ dediler. Gözümdeki morluğa geleyim. Olay günü benim gözüm mor değildi. Eğer ki benim gözüm morsa, ben niye hastane görüntüsünü söyleyeyim? Mor olsa niye kendimi ortaya atayım? Kolumdaki ısırığı ben ısırdım. Birçok ifademde ben yaptığımı söyledim. Bugün ağırlaştırılmış müebbetle, bacımla suçlanıyorum. Gerekirse kafamı koparın, beni bacımla suçlamayın. Kanalda olmadığı zaman biz çingeneleri düşündük. Beni kimin suçladığı önemli değil. Hayvan pazarının içine girdik. Arıyoruz. ‘Çingene kaçırmıştır’ diye düşünüyoruz. Oralarda da bulamadık. Tekrar köye geldik. ‘Kardeşin geri gelecek ama kendi kafana sık’ deseler, sıkarım” dedi.
‘NEVZAT KÖPEĞİMİZ BİLE OLAMAZ, AMA KATİL OLDU’
Suçlamaları kabul etmeyen Enes Güran, “Nevzat Bahtiyar, bizim köpeğimiz bile olamaz, doğrudur Ali Bey. Ama katil oldu. Hiçbir delil yok diyorsunuz. Sizin elinizde bir kanıt var mı benle ilgili? Böyle Adli Tıp mı olur? ‘Bir şey tespit edilemedi’ diyor. Kolumdaki ısırık bile tamdır. Tespit edememişler. Bu da benim suçum değil. Kolumu ben söyledim. ‘Komutanım, kolumu da ısırdım’ dedim. İl jandarmaya götürdüler. ‘Pantolonunda kan var’ diyorlar. Kepçe operatörüyüm. Gres yağı var pantolonumda. O da şu an burada. ‘Ne hatırlarsanız söyleyin’ diyorlar. Gidince de almıyorlar. 9’uncu gün bıraktılar. Ben hep doğruyu konuştum. Herkes ‘Bakkal kapalıdır’ diyor. Sizin somut delil dediğinizi ya ben yanlış biliyorum ya da siz. Eren kardeşim diyor ki ‘Kimse eve gelmedi.’ O çocuk, keleşin orada olduğunu söylüyor. Çocuğa çikolata versen gerçeği söylemez mi? Biz onu nasıl yönlendirelim? Baro Başkanı dedi ki, ‘İnsan kendini ısırınca, kendini itiyor.’ Siz insanın acısını içine koymadığınız doğrudur. Benim kardeşim kayboldu, ben deli oldum. Ne yemek yedim ne su içtim. Asker geldi. ‘Siz aramaya girmeyin’ dedi. ‘Köpek sizin kokunuzu aldığı zaman, bulamıyor’ dedi. Kanala da baktık, orada da yoktu. Herkes çingeneleri konuşuyordu. Dediler ‘Tamam, biz kameralara bakarız.’ Oradan da bir şey çıkmadı. JASAT işkenceden başka bir şey yapmadı. Babanızın karşınıza geliyor, ‘Sen yapmışsın’ diyor. Allah hakkımızı bırakmasın. Allah onların çocuğundan çıkarsın” diye konuştu.
‘NEVZAT TAHLİYE OLMAYACAK’
Kolunu üzüntü nedeniyle ısırdığını ifade eden Enes Güran, “Bugün Nevzat Bahtiyar’ın avukatını dinlediğimiz zaman anneme elini uzatıyor. ‘Nevzat Bahtiyar serbest bırakılsın, tahliye olsun’ diyor. Nevzat Bahtiyar tahliye olmayacak. 3 tane büyük taşı kardeşimin üzerine bırakan, hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eden bu adamdır. Gelip bize ‘İnşallah bulursunuz’ diyen bu adamdır. Nevzat’ın oğlu her gece bizimleydi. Zorla bize yemek veriyordu. Nevzat Bahtiyar’ı bir kere camide gördüm. Bu adam bana böyle diyor, sizlere ne demez? Ben 16.30 demişim, Türkiye bunu konuşuyor. Nevzat Bahtiyar, istediğini söylüyor. İnsanlar ‘Güran ailesi, Güran ailesi, Güran ailesi’ diyor. Eğer ben müebbet yiyeceksem, ben kralının da yüzüne konuşurum. Şu an dışarı çıksam insanların yüzünü görmek istemem ben. Bugün basın benim üzerime milyonlarca yalan çıkardı. Haksızlık, dedikleri zaman onlara çok hoş geliyor. Keşke kolumu ısırmayaydım da ölseydim. Ne hakkınız var benim namusumu şerefimi konuşmaya? Benim namusum, şerefim hakkında konuşanlara bu dünyayı hakla hukukla zehir edeceğiz. Nevzat Bahtiyar’ın ailesi araştırılsaydı” dedi.
ENES GÜRAN İLE NEVZAT BAHTİYAR ARASINDA GERGİNLİK
Enes Güran, Nevzat’a dönerek “FA diyeyim sen anlarsın. Kızından anlarsın” dedi. Nevzat Bahtiyar da ‘Şerefsizlik yapma” dedi. Birbirlerinin üzerine yürümeye kalkışınca, jandarma ekipleri engel oldu. Enes Güran, daha sonra konuşmaya şöyle devam etti:
“Ailesi nasıl bir aile olduğunu biliyor. Köyde ne olup bildiğini yaşlılar bilmez. Biz biliriz. O köye baktığınız zaman güzel bir yer zannetmeyin. Ben burada her şeyi konuşuyorum. İl Jandarmada bana karı diyordunuz ya, insan doğruyu konuştuğu zaman suç mudur? ‘Enes biliyor, konuşmuş’ diyorlar. Enes bir şey bilseydi de hepsini öldürseydi, öyle olsaydı, hepsinin kafasına sıkardım. Namusum, şerefim magazinlerde konuşulmaya başladı. Lanet olası tarla sizin olsun. Gidin sizin olsun. ‘400 dönüm satsanız zaten diğer mahkemeye kadar seni atar’ diyorsun Ali Bey. İnsanlar sırf beğeni, takip için namusumu, şerefimi konuşuyor. Ben Narin’in cenaze namazını cezaevinde kıldım. Benim bu konuda suçum yoktur. Suçsuzum. Hiçbir suçu kabul etmiyorum. Herkes görüyor ama anlamak istemiyorlar. Keşke ben görseydim, hepsini öldürseydim. Hakkım hiç kimseye helal değil. Her şey ortaya çıktığı zaman insanların nasıl yalancı olduğunu göreceksiniz. Biz kameraları istiyorduk, ‘Kapalıdır’ diyorlardı. Buraya geldik, siz dediniz sayın hakimim, ‘Kamera var’ dediler. Benim kardeşim kesinlikle eve gelmedi. Çünkü ben evdeydim. Elinizde somut delil olmadığı sürece beni yargılayamazsınız.”
Enes Güran: Olay günü evdeydim, inkar etmiyorum. Tanımadığım insanlar benim kardeşimi arıyor. Jandarma bana soruyor, diyor 'Konuş', ne konuşayım?
Sayın hakimim gözümdeki morlukla ilgili ben hastaneye gitti. Kameralar güzel göstermiyor. Gözüm mor değildir, kameralarla baksalar görünecek. Ama kamera maalesef güzel göstermiyor. Kolumdaki ısırık, 'Ben ısırdım' dedim. 3. günde yapmışım.
Nevzat Bahtiyar katilimiz oldu. Kolumdaki ısırığı çok merak ediyorlar. Adli tıp raporuna baktığımız zaman anlatıyor anlatıyor anlatıyor. Sonuca geldiği zaman maalesef tespit edilmemiştir diyor. Böyle rapor mu olur? Tespit edememişler, bu da benim suçum değil.
Ben istesem belli etmem, gördünüz mü? Hastaneye gittim gözüme bakıyor, muayene ediyor sandım. Kolumu açtım, 'Kolumu ısırmışım' dedim. Adamın gözü açıldı sanki cenneti görmüş.
'Anne Enes'i koruyor' diyorlar. Annem kesinlikle beni korumuyor. Nevzat Bahtiyar’ın yakalandığı zaman 'Komutanım ben bir şey hatırladım. Evde değildim' desem Nevzat'ın ifadesine inanmazlardı. Ben hep doğruyu konuştum, yalan konuşmadım.
Benim kardeşim kayboldu, ben deli oldum. Ne uyku, ne su... Fotoğraflarıma baktığınız zaman şu an çok farklı o zaman çok farklı,.. 3. gün jandarma geldi. Bize dedi ki, 'Siz aramaya girmeyin, köpekler kokuyu alamıyor' Dara'ya baktık Dara'da da yoktu.
ANNE, AMCA VE AĞABEY AĞLADI
Bu sözler sonrası Narin Güran'ın ağabeyi Enes Güran, amcası Salim Güran ve annesi Yüksel Güran duruşma salonun ağladı.
“BAHTİYAR, KARDEŞİMİN ÜSTÜNE 3 TANE TAŞI KOYAR ADAM HALA BURADA”
Nevzat Bahtiyar kardeşimin üstüne 3 tane büyük taşı koyar adam hala burada. Kardeşim aranıyor, "inşallah bulursunuz" diyor. Bu adam kızı nereye gömdüğünü biliyor, işte gidiyor.
Nevzat’ın oğlu her gece bizimleydi, yemek yiyorduk sizler kafanızda bir şey uydurmuşsunuz diyorsunuz ya o olacak ya o olacak. Bir HTS tutturmuşsunuz gidiyorsunuz.
"Ener her şeyi biliyor Enes itiraf edecek..." ya Enes diyor ki mahkeme gelsin konuşayım. Keşke kolumu ısırmasaydım ölseydim daha iyidi.
Namusum, şerefim üzerine yaşıyorum. Çok zor değil. Yatağı kaldırdığım an keleşi alır hepsini tarardım, annemi de tarardım, Salim’i de tarardım.
Uzatmaya gerek yok sayın hakim, vicdanı olanlar anlamıştır. Suçsuzum hiçbir suçu kabul etmiyorum. Hepsi boktur. Keşke ben görseydim de hepsini öldürseydim.
Mahkeme başkanı 5 dakika müsaade istedi, Enes Güran yerine oturdu
Benim kardeşim kesinlikle eve gelmemiş, kesinlikle kesinlikle gelmemiş. Gelse ben görürdüm. Hiçbir suçum yoktur üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum.
Mahkeme Başkanı duruşmanın yarın da devam edeceğini açıkladı. Bu sırada Narin Güran'ın ağabeyi Enes Güran kürsüye geldi. Güran ailesi yakınları da duruşma salonuna girdi.
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz, "Diğer vekillerin müvekkilimize katil değil, sanık gözüyle bakmalarını istiyorum. Hiçbirimizin ağzından bu ailenin namusuyla ilgili bir şey konuşmadık. Jandarma tutanak tutmuşsa ondan bahsettik. Bunları ortaya koyduk. Yargılamanın başladığı 30 gün boyunca katili bulmaya çalıştınız. Dosyaya baktığınız zamana cinayetin sebebi yok. Dosyanın içindeki belgelere baktığınız zaman 3-4 ihtimal çıkıyor. Diğer sanıklar müvekkilim kadar konuşup, müvekkilim kadar katkı sağlasalardı toplum bunları konuşmayacaktı. Sanıkların gazetecilere ve topluma söylediği laflar, kendi kabahatlerini örtmekten başka bir şey değil. Tek yaptıkları, suçu müvekkilime yüklemek. Suçtan kurtulmaya çalışıyorlar. Dosya içerisinde o kadar delil var ki. Eğer toplumun susmasını istiyorlarsa yapacakları tek şey doğruyu haykırmaları. O çocuğun canını kim aldıysa itiraf edecek. Bu 4 sanığın çocuğu öldürmesi akla sığmıyor. Bu, bir kişi çıkacak. Erkekse, erkek gibi çıkacak ya da Allah'a havale ediyorum, (mahkeme başkanına dönerek) ya da size havale ediyorum" dedi.
'O PARMAK BANA SALLANMASIN'
Eryılmaz, savunmasında Van'da kaybolan Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş’i örnek göstererek, "Anne Yüksel Güran, beyanında, 'Benim evde hep erkek çocuklarım olduğu için bir yere gezmeye gittiğimiz zaman Maşallah'a teslim ederdim' dedi. Bunun altından bir sürü şey çıkarabilirsiniz. 30 küsur tanık dinlendi. Hepsi yalan söyledi. 'Narin'i, Maşallah'a bırakırdım' sözünün takdirini size bırakıyorum. Rojin'in babası, kaybolduğu günden bugüne kadar çalmadığı kapı bırakmadı. O manzarayı unutamıyorum. 'Çocuğum belki çıkar, gelir' diye. Bu aile de baştan bunları yapsaydı, tanıkları susturmak yerine, delilleri karartmak yerine bunları yapsaydı, toplum bunları konuşmazdı. Biz de aslında burada Narin için çalışıyoruz. Bunu bir kamu görevi olarak üstlendik. 4 gündür otel, uçak paramızı kendi cebimizden yiyoruz. Narin onların kızı değil, 85 milyonun kızı. Onlar 8 yaşındaki kıza sahip çıkmadılar, hala da çıkamıyorlar” diye konuştu. Bu sırada anne Yüksel Güran, ayağa kalkarak söz istedi. Avukata dönerek, "O parmak bana sallanmasın" dedi. Mahkeme başkanı da Eryılmaz'ı "Hukukçu hissiyata göre değil, dosyaya göre konuşur" diyerek üslubu konusunda uyardı.
'NARİN'İN BULUNMASINI İSTEMEDİLER'
Ardından sözlerine devam eden Eryılmaz, "3 bin 600 insan Narin'i aradı. Ama bunlar, Narin'in bulunmasını da istemediler. Bulunmaması için her şeyi yaptılar. Ya da hasbelkader bulunursa diye 'Suyun içinde bir şey çıkmaz' diye düşündüler. Kurdukları hikayenin sonu istedikleri gibi bitmedi. Salim Güran, komutanlar, 'Kızın kaybolduğu saat için 15.15-15.30' diyor. Sonra kaybolma saatini değiştirdiler. Neden böyle bir çabanın içine giriyorlar? Nevzat kim ki? Kendi ifadeleri, 'Nevzat bunların kapısında köpek olamaz.' Nevzat'ın bu aile içerisinde ne değeri var? Bu ani işlenen bir suç. Aile içinde işleniyor bu cinayet. Nevzat'ın bu cinayete ne katkısı olabilir? Bu suça da soktular onu sonunda. Köyde bir sürü insan varken neden Nevzat'ı çağırdı Salim? Köyde kimse yok, düğün davetiyesi dağıtmaya gitmişler. 10 dakika önce görüşüyorlar. Dolayısıyla Nevzat'ın bu dosyanın içerisinde iştirakçi olması için. Nevzat'a bu işin vasat tarafını yaptıracak kadar güçlü insanlar" dedi.
'DİĞER SANIKLARIN YAPTIĞI TEK ŞEY, NEVZAT'I SUÇLAMAK'
Avukat Eryılmaz, "Narin kaybolduğu ilk günden itibaren bir çabanın içerisine girmişler. Tanık üretmeye çalışmışlar. Saat 15.00-16.00 arasında Salim 7 kişi ile muhatap olmuş. Yüksel Güran, 9 kişi ile muhatap olmuş. Enes 16 kez. Nevzat ise 3 kişiyle muhatap olmuş. Bu kadar insanı nasıl buldunuz? Nevzat'ın farklı bir önemi daha var. Diğer sanıkların yaptığı tek şey, Nevzat'ı suçlamak. Nevzat 3 defa ifade değiştirdi. Ama sabit olan ifade vardı. Öldüren kişi ve sebebini söyledi. Bizim önümüzü açan Nevzat'ın ifadeleri. Dün eski baro başkanımız Nahit Eren, öyle bir savunma yaptı ki. Bunları yapmaya haya ederim. Şu anlamda hepimize de çok güzel bir savunma örneği verdi. Bilirkişi raporundan samimiyet, ciddiyet, beklerim. Her iki raporda da ayrı ayrı sayfalarda paraflar var. Her sayfaya imza atarız. Bakıyorsunuz, her sayfada paraf var. Hiçbiri birbirini tutmuyor. İki raporda 6 tane imza, hiçbir imza birbirini tutmuyor. İncelediğimiz kişiler, bir kişi atmış geçmiş. Belki bu kişilere ait de olmayabilir. Savcılığa bu konuda şikayette bulunduk. Ek rapor geldi. Nasıl yaptın bu raporu? Kırşehir iline ait baz görüntüsünü, Tavşantepe diye vermiş. Sen bilirkişi olarak gelmişsin, 'Tavşantepe'ye geldim' diyorsun. Buraya koyacağın fotoğraflar buraya ait olur en azından. 'Bu ölçümleri yaparken 3 program kullandık' diyorlar. Birini kendi cebime, diğerini de eşimin cebine indirdim. Benim telefonun aldığı sinyal gücü ile eşimin aldığı sinyal gücü birbirinden farklı. Bu bilirkişilerin kullandığı program. Köye gidip, ölçüm yapmışlar. Onları şuraya bir geçin, yaptığınız hesaplamalara dair bir satır bilgi yok. Daha sonra benim müvekkilim Nevzat Bahtiyar'ı bir cümle ile 'İştirak halinde öldürme' ile söylüyorsunuz. Böyle uyduruk bir rapora mı güveneyim, müvekkilimin beyanına mı güveneyim? Baz raporunu kabul etmiyoruz. Deneme tahtası değil ki, 4 kişinin müebbetle yargılandığı dava. Bu hukuki belge olmaktan uzak bir belgedir" diye konuştu.
'SALİM GÜRAN ÇOK SOĞUKKANLI BİR KATİL'
Nevzat Bahtiyar'ın tahliyesini talep eden Eryılmaz, "Jandarma kırmızı arabayı tespit edince Nevzat'ın oğluna ait çıkıyor. Gidiyorlar. Sonra Nevzat, 'Aradığınız kişi oğlum değil, benim' demiş. Adımsayar, çoğumuzun cep telefonunda yüklü. Elinizde taşırsanız farklı, cebinizde farklı, arabada farklı ölçüyor. Narin'in cansız bedenini taşırken cep telefonu iki elinde olacak değil. Benim açımdan bu banka ödemelerinin tek bir anlamı var. Salim Güran çok soğukkanlı bir katil. Cinayetin işlendiği saatlerde ödeme yapmış. Narin, o saatlerde tepeye çıkmış, Ulusal Kriminal raporunda da 'Çıktığı düşünülüyor' diyor. Ölümüne sebebiyet veren ne olduysa, ahırda ya da ahıra yakın bir yerde oluyor. Saatine gelince 15.14'te ne gördüyse gördü. 8 yaşında bir çocuğu boğmak, 2 dakika sürer. Narin 15.16'da dünyaya gözlerini yumdu. Müvekkilim Nevzat Bahtiyar'ın cinayete iştirak halinde ortak olduğuna dair somut delil yok. Tahliyesini talep ediyorum" dedi. (Emrah KIZIL-Seyfettin EKEN/DİYARBAKIR, (DHA)
Verilen aranın ardından duruşma, Nevzat Bahtiyar’ın mütalaaya karşı savunmasıyla devam etti. Bahtiyar, Narin’in cenazesini Salim Güran’ın kendisine verdiğini ifade ederek, “Narin’i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum. ‘Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet’ dedi. Bu suçu benim üzerime yüklemeye çalışıyorlar. Salim’in avukatı bana ‘Papağan’ dedi, ‘Vahşi’ dedi. Terbiyesizlik etti. Ben papağan olsam dağda olurdum. Vahşi de değilim. ‘Ahırın üst kısmından vahşice ahırın içine atmış’ dedi. Arka tarafta yer var. Ben niye yukarıdan atayım? Biri beni görebilir. Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim. Ama benim ailem cezaevi görüşüme gelene kadar, İl Jandarma’dan Allah razı olsun, ‘Emniyet altına almışız ne görmüşsen’ söyle dediler. Beni bir gün çağırdılar. Orada hepsini izah ettim. Ben orada tek odada kalıyorum. 3 ay sigara içmedim. Ailem benim yanıma gelene kadar. Ailem geldi, hesabıma para yatırdılar. Odamda ne TV, ne radyo var. Espri olsun diye ‘Patlıcan’ kelimesini avukata dün söyledim, kin olarak bana bunu söyledi. Ben devletten büyük değilim. Büyük olsaydım burada olmazdım. Beni yakalamazlardı. Es geçerlerdi. Sen konuştuğun kelimeleri bilmiyorsun. Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletten üstün olabilir?” dedi.
‘SADECE CANSIZ BEDENİ TAŞIDIM’
Salim Güran’ın kendisini çağırarak Narin’in cansız bedenini verdiğini ifade eden Bahtiyar, “Salim Güran, araba konusunda yalan konuştu. Salim’e ‘Paran varsa kendine al’ dedim. O da gitti aldı. Nasıl olsa anlaştılar. Aldılar. Arabayı verdiği zaman ‘Araba benimdir’ demedi. Para meselesi çıktı, ev meselesi çıktı. Sıva meselesinde ‘Ben görmeden bir şey diyemem. Hakkı 170 bin TL’ dedim. ‘Ama biz arkadaşız, senin için en son 150 bin yaparız.’ ‘Biri 140 bin TL demiş’ dedi. ‘Beni kurtarmıyor’ dedim. Dedim, ‘Veriyorsan ver.’ Sen beni çağırdın, Narin’i bana teslim ettin. İnkar ediyorsun. Ben aldım. Ben götürdüm. Oraya bıraktım. Cezam neyse razıyım. Sadece cansız bedeni taşıdım. Ben inkar edemem. Benim üzerime atıyorlar. Ben kesinlikle kabul etmiyorum. Ben ne gördüysem onu söylerim” diye konuştu. (Emrah KIZIL-Seyfettin EKEN/DHA)
Nevzat Bahtiyar savunmasını tamamladı.
Salim Güran’ın avukatı tahliye ve beraat talep etti. "Bunu yapamıyorsanız da ev hapsini talep ediyoruz" dedi.
Duruşmaya saat 14.00’e kadar ara verildi.
Duruşmada tutuklu sanık amca Salim Güran'ın ardından avukatı Onur Akdağ savunma yaptı. Akdağ savunmasında, her çıkan yeni hususla ilgili sanık Nevzat Bahtiyar'ın ifadesini değiştirdiğini öne sürerek, şöyle konuştu:
"Bir insan nerede kaybolmuşsa en yakın yerde aramalar yapılır. Patikaya en yakın yer, Nevzat'ın evidir. DNA yüzünden Salim Güran gözaltına alındı ve tutuklandı. İlk olarak Nevzat gözaltına alınsaydı olay bu şekilde olmayacaktı. Teslim olmadı ve itiraf etmedi. Evinde saklanırken yakalandı. Nevzat, tehdit edilerek cenazeyi aldığı hikayesini anlattı. Daha sonra ise araçtan cesedi almadığını, evden alarak kendi evine götürdüğüne ilişkin hikayeyi anlattı. Narin, okulun kamerasına göründükten sonra öldürülüyor. Narin'in ölüm dakikası 15.13 ve Nevzat'ın evinde. Daha sonra 15.40 gibi ceset dereye götürülüyor. Bu kadar kısa sürede bu kadar kişi nasıl öldürebiliyor? Soruşturmayı bel altına kaydırarak yürütmeye çalıştılar. Nevzat, cesedi evine götürdü. Gazal Bahtiyar, cesedi gören kişilerdendir. Cinayeti işleyen ve azmettirenlerden de olabilir. Narin kim tarafından ve nerede öldürüldü? Bu soruların cevabı yanıtlanmadı."
"SALİM, HİÇBİR ZAMAN NEVZAT'I ARAMAMIŞTIR"
"Narin'in ölümü ne kadar korkunç ise Narin'in ölümüne itham da o kadar korkunçtur." diyen Akdağ, Salim Güran'ın Nevzat Bahtiyar'ı en son 21 Mayıs'ta aradığını ileri sürdü.
Akdağ, "Salim, hiçbir zaman Nevzat'ı aramamıştır. Arif ile Nevzat'ın araç konusunda yaşadığı sorundan dolayı onu aramamış ve selam bile vermemiş. 3 ay boyunca hiçbir şekilde iletişimi olmamıştır." diye konuştu.
"Narin Güran'a ait olduğu belirtilen giysi ve iç çamaşırındaki lekelerde sperm hücresi görülmedi. Çocuk derede kaldığı için bazı lekeler bulaşmış olabilir. Adli tıp raporunda bir cinsel bulguya rastlanmamıştır. Bu cinayeti öç alma olarak işlemiş olabilir. Narin bir cinsel istismara maruz kalmışsa direkt şüpheli Nevzat'tır." ifadelerini kullanan Akdağ, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Narin'e ait giysi, battaniye ve araçta sürüntü DNA bulgusu olduğu söylense de bulaşan sürüntünün Narin canlıyken mi ya da öldürüldükten sonra mı olduğunun tespiti için talepte bulunduk ama talebimiz reddedildi. Salim'in aracında sadece Narin'in DNA'sı bulunduğu algısı tamamen yalandır. Bazı kişilerin DNA'sı da araçtan çıkıyor. Narin'in 16 Temmuz'da o araca bindiği çok net. Salim'in aracının sağ camı açılmıyor. Bu da Nevzat'ın Narin'i sağ camdan aldığını yalanlıyor."
Nevzat Bahtiyar'ın ilk ifadesindeki "Narin'in cansız bedenini battaniyeyle aldığı" ve Salim'in aracıyla alt yola geldiği" sözlerinin mevcut baz raporuyla çürütüldüğünü öne süren Akdağ, "Nevzat ve Salim'in baz hareketliliği yoksa, bu Nevzat'ın cansız bedeni aracına koyduğunu göstermiyor mu?" dedi.
Salim Güran ile Yüksel Güran arasında bir ilişki olduğu iddialarına da değinmek istediğini belirten Akdağ, şunları kaydetti:
"Salim, evdeki diğer 3 çocuğa aldırış etmeyip eve gidiyor. Narin, her iki kapıyı olağanüstü güçle açıyor ve eve giriyor. Salim evdeki 3 çocuğu öldürmüyor ama Narin'i öldürüyor. Sonra tepeden Nevzat'a sesleniyor. Nevzat diğer çocukları görmüyor ama Narin'in ağzından köpük geldiğini görüyor. Görmemesi gereken bir şey gördüğü için öldürüldü, öyle mi? 3 ay konuşmadığı birine neden cesedi veriyor ve buna ortak ediyor? Salim, Nevzat'ı taşıması konusunda tehdit ediyor, Nevzat cesedi alıyor götürüyor. İkinci senaryo, Enes görülmemesi gereken bir şeyler yapıyor ve Narin gördüğü için öldürülüyor. Muhtar, Nevzat'ı çağırıyor ve Nevzat çocuğu ahırdan çuvala koyup dere kenarına koyuyor. Burada kimse şunu sormuyor; öz oğlun öz kızını öldürecek ve ben haberdar olmayacağım."
Akdağ, Salim Güran'ın olay günü cep telefonundan fatura ödediği yönündeki iddialarla ilgili bankaya müzekkere yazılmasını istedi.
"'ADIM SAYAR' UYGULAMASIYLA BÜYÜK GEDİK AÇTIK"
Salim Güran'ın telefonundaki "adım sayar" uygulamasına göre olay saatinde 45 adım attığının kanıtlandığını ileri süren Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer 45 adım değil de 145 adım olsaydı herkes Salim'i katil ilan etmez miydi? 'Adım sayar' uygulamasıyla büyük gedik açtık. 'Adım sayar' uygulamasıyla zaten kimse, 'Salim öldürdü.' demiyor ki, 'Enes öldürdü' deniyor. Salim'i dosyadan çektiğinizde bu dosya yığın halinde Nevzat'ın başına çökmüyor mu? Enes öldürdü, Salim organize ettiyse Nevzat'ı kim çağırdı, kim tehdit etti?"
"SALİM'İN 15.14'TEN 15.25'E KADAR ÇOK FAZLA İNTERNET KULLANIMI MEVCUT"
Nevzat ve Salim'in internet kullanımını incelediklerini kaydeden Akdağ, olay günü Salim Güran'ın 15.10 ile 15.40 arasında internete girdiğini ve veri indirdiğini, bu dakikalardaki internet dökümünün 16 sayfa, Nevzat Bahtiyar'ın ise 3 sayfa olduğunu ileri sürdü.
"Nevzat, o dakikalarda pek internete girmiyor. Nevzat, ilerleyen saatlerde internet verilerinde rekor kırıyor. Salim'in 15.14'ten 15.25'e kadar çok fazla internet kullanımı mevcut. Nevzat'ın ise 15.10'dan sonra internette 15.15 ile 15.20 arasında veri akışı oluyor ama arka plan uygulaması gibi. 16.01'e kadar internet kullanımı pek fazla yok." ifadelerini kullanan Akdağ, Salim Güran'ın konumunun her zaman açık olduğunu savundu.
"YÜKSEL İLE SALİM ARASINDAKİ İFTİRA KONUSU, BAZ RAPORUNA GÖRE ÇÜRÜTÜLMÜŞ OLDU"
Daraltılmış baz raporuna da değinen Akdağ, "Kamera kaydı, baz raporları ve ses kayıtları karşılaştırıldığında Salim Güran olay günü gece vakti kesinlikle Narin'in bulunduğu yere gitmiyor." ifadesini kullandı.
"Baz doğruysa Gazal Bahtiyar neden tutuklanmıyor? Gazal Bahtiyar hakkında ihbarda bulunuyorum; lütfen tutuklayın." diyen Akdağ, savunmasını şöyle tamamladı:
"Baz raporunda 1 dakikalık sapmadan bahsediliyor. Daraltılmış baz raporunda en az 50 metreden bahsediliyor. Evler iç içe ve biz hala bu delili tartışıyoruz. Katil Salim mi yoksa Enes mi? Biz katil Nevzat derken boşuna söylemiyoruz, birçok delil sunduk. Bize ne söyleniyor, Nevzat hariç herkes katil. Baz raporunu kabul edeceksek Salim, Arif'in evinde 15.20'de olduğunu söylüyor. Salim, çocuk eve geldikten sonra eve geliyor. Yüksel ile Salim arasındaki iftira konusu da baz raporuna göre çürütülmüş oldu. Müvekkilimizin tahliyesini, bunu yapamıyorsanız da ev hapsi vermenizi ve bu mağduriyetinin giderilmesini talep ediyorum."
Mütalaaya karşı son savunması istenen Salim Güran, olay gününü anlatarak, “Alışverişe gittik. İki oğlumla çay ocağında oturduk. İşimiz bitince aynı istikametten geri geldik. Petrole gittim, yakıt aldım. Çarıklı istikametinden yine köye geldik. Eve geldik. Eşim kahvaltılık bir şey hazırladı. İki oğlumla beraber yedik. Sonra istirahat ettim. Daha sonra yukarı tarlaya gittim. Sonra işlerime baktım. Sonra elektrikçiler geldi, ‘Hayırdır’ dedim. ‘Senin amca oğlunun tarlasında arıza var’ dediler. Daha sonra ‘Gelin’ dedim, onların arabasına bindim. Daha sonra tarlaya geldik. Yeni yeni kurtlanmıştı. O sırada Mehmet Şerif ile konuşuyordum. ‘Pamuk kurtlanmış’ dedim. O sırada elektrikçiler panoya çıktı. Daha sonra elektrikçiler geldi. Mehmet Şerif ile konuşmamı, ne kadar vereceğimi öğrenmemi istediler. Ben de ‘Siz arayın konuşun’ dedim. Daha sonra anlaştılar. Daha sonra ben eve geldim yine. Zaten fazla durmadım. Oğlum da benleydi. Hüseyin amcamı görmeye gittim. Oradayken Ramazan aradı, ‘Şüpheli bir araba var’ dedi. Osman yeğenim de vardı yanımda. ‘Geleyim mi’ dediler, ‘Yok’ dedim. Köy yolundan çıktım, yukarı gittim. Gittim, araç sürmeyi öğrenen iki kişiymiş. ‘İleri geri hareket ettiriyoruz’ dediler. 20.00 sıralarında kızım aradı, ‘Narin kayıp’ dedi. Kalktım Mehmet Selim Atasoy’la köye geldik. Geldim, o kalabalığı gördüm. Yengem ağlıyor, yeğenlerim kendilerini yere vuruyor. Kalktım Şakir Başçavuşu aradım. ‘Yeğenim kayıptır, bir ekip gönderim’ dedim. ‘İzindeyim, göndereceğim’ dedi. Sabri K. var, ‘Okulun anahtarını getir’ dedim. Samet Hoca da telefon görüntüsüne bakmış, ‘Narin patikadan ayrılıyor’ dedi, ‘Anahtarı getir’ dedim. Jandarma bekliyor. Kameradan da pek anlamıyorum. Baktılar, patikadan sonra ayrılıyor. Okulun yanındayken Arif geldi. ‘Allah için, peygamber için kızımı bulun’ dedi. Bağ, bahçe, tarlaları gezdik. Köyün aşağısında da bir şey görmedik. Gün doğmadan Barış kardeşimin yanına gittik. Akşam ben bu vahşiyi (Nevzat Bahtiyar) görmedim. Ama sabah aramaya geldi. Kanala geçtik. ‘Kanala girmişse, bu menfeze yapışacak’ dediler. Ayakkabımı çıkardım, cüzdanımı çıkardım. 16-17 yaşlarında biri vardı. Bir refleksle ‘ay’ dedi. Öyle deyince ben de hemen kendimi suya attım. Menfeze yapıştım. ‘Ferhat, nerededir’ dedim, gösterdi. Baktım yosundur. Ondan sonra bu da (Nevzat) bizimle. Kalktık şüphelendiğimiz yerlere baktık. Köye geldik. Daha sonra jandarma ‘Muhtar, bizden ayrılma’ dedi. ‘Başım üstüne’ dedim” dedi.
‘KÖYDEKİ BÜTÜN KUYULARA BAKTIK
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “Araba meselesinde, Nevzat ‘Param yok’ dedi. Cemaat de vardı, ‘40 bin Nevzat versin’ dediler. Yine ‘Param yok’ dedi. ‘Paran yoksa kardeşime ev yapıyoruz, gel bu sıvayı yap’ dedim. ‘Bir fiyat söyle, yap’ dedim. ‘Ben bakmadan fiyat vermem’ dedi. Gitti inşaata baktı. ‘Bu inşaat, 200 binden aşağı olmaz. Senden 20 bin almam, 180 bin’ dedi. ‘Millet 150-160 bin fiyat vermiş. Sen de böyle bir fiyat ver’ dedim. Sonra ‘Kim veriyorsa o fiyata ona ver’ dedi. Ondan sonra 3 ay benle konuşmadı. Kahvede yanıma gelmiyordu. JASAT ekibinden biri bağırıp çağırıyor. ‘Muhtar gel arabaya bin’ dedi. ‘Kaç tane kamera var tespit edin’ dedi. Hacı Sait benim dostum, çiftliği var. ‘Muhtar benim çiftliğin kamerası var’ dedi. O çiftliğin kamerasına baksaydılar, Nevzat’ın arabasını görseydiler. Kolluk, hem aileyi suçluyor. Sen Narin patikadan kaybolduktan sonra o saatten sonraki kameralara niye bakmıyorsun? ‘Muhtar köyde kaç tane kuyu var’ dediler. Kalktık beraber gittik, köydeki bütün kuyulara baktık. En son dediler ki; bir kuyu da Mehmet Kaya’nın orada var. Biz Mehmet Emin Kaya’nın avlusunda, ‘Bu peyniri çıkarın’ dediler. Baktım bir şeyler oluyor. Dedim ‘Hayırdır komutanım?’ Dediler ki ‘Narin’in terliğini çingenelerin orada görmüşler.’ Oraya en son giden benim. Sonra köye geldik. Ben okulun yanındayken, kamera var. Birsen, ‘17.30’da eve geldi, kapımızı çaldı’ dedi. Kim ne saat diyorsa, ben kolluk kuvvetlerine öyle diyorum” diye konuştu.
‘MUHAMMED KONUŞMASA, BEN ÜFÜRÜKÇÜLERE İNANMIYORUM’
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “İkinci günden beri beni arıyorlar, ‘Bir tane üfürükçü var’ diyorlardı. Dedim ‘Devlet gelmiş.’ Bir tane istihbaratçı geldi, ‘Yenge ile Muhammed’i gönder, para istemiyor’ dedi. Dedim ‘Ben onları yalnız göndermem’ dedim, ‘Yenge Muhammed’i al, gel’ dedim. Oraya gittik. Kolluk kuvvetleri bizi götürmüş. İki tane hoca orada okuyor. Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum. Muhammed’e ‘Bir şey görüyor musun’ dediler. ‘Bir dede görüyorum’ dediler. Muhammed’e, ‘Dedeye Narin’i sor’ dediler. ‘Çarıklı’daki sokağa gitti’ dedi. ‘Taşlı bir eve’ dedi. ‘Dede Narin’i bana göster’ dedi, ‘Karanlıktır’ dedi. Dediler, ‘Söyle, dede aydınlık yapsın orayı.’ Sonra dedi ki ‘Aha, Narin. Narin makarna yiyor. Yanında da iki kişi var. Yüzleri karanlık.’ Bir heyecanlandım. Sonra geldik yengemi köye bıraktık. İstihbaratçı, ‘Muhammet’i getir’ dedi. ‘Ekip gelmeden ben yeğenimi getirmem’ dedim. Götürdüm, yeğenimi petrole bıraktım. ‘Ben ölürsem bir şey olmaz’ dedim. Daha sonra eve gittik. Bacanağımın evi de o tarafta. Bacanağımın oğlu da geldi. ‘Acıkmışım’ dedim. Tandır ekmeği getirdik. ‘Ekip gelecek’ dediler. Gün doğmadan ekip geldi. Gidene kadar bir kapıyı kırdılar. DİSKİ müdürünün evi. ‘Hayırdır, bu bana özel midir’ dedi. ‘Narin içindir’ dediler. ‘Narin içinse başım gözüm üstüne’ dedi. Orada bir şey yoktu. İkinci bir ev vardı. Onu da kırdılar. Daha sonra ‘Muhammed'i getirin’ dediler. Bir pompalı çıktı. O ev kimindir bilmiyordum. Nevzat'la bir akrabalık bağım yok. Sözde jandarmayı yönlendirmişim” dedi.
‘BEN BU ADAMLA 3 AYDIR KONUŞMUYORUM’
Aracından çıkan DNA nedeniyle tutuklandığını belirten Salim Güran, “Bunun (Nevzat) rezil kardeşi de beni arıyor. ‘Buldunuz mu, bulmadınız mı, inşallah bulursunuz’ diyor. Vecdi madem bizimle sıralı iletişim kurmuş, niye gözaltında değil? Kalktılar arabaları getirdiler, beni aldılar. ‘Muhtarın DNA’sı, senin arabandan çıkmış’ dediler. Dedim ‘Çıkmasa şaşarım.’ Dediler kusmuk, kan... Dedim asla bir şey olamaz. Götürüp medyaya verdiler. Beni medyanın önüne attılar. ‘Muhtar, sen petrole gitmişsin’ dediler. ‘Battaniyede ceset sarılıymış’ dediler. ‘Komutanım, ben cesetle çarşıda tur mu atmışım. Petrolün kamerası var’ dedim. ‘Bir de ıslak mendil almışsın’ dedi. Bu adam da (Nevzat) medyanın önünde her şeyi görüyor. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim. Ben cezaevindeyken televizyonda M.P. isimli itirafçı, sonra N.B. dediler. O zaman keşif yapıyorlardı. Narin’in cesedi bulunduktan sonra yeğenimin cenazesine ‘Bırakın gideyim’ dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bu insan yakalandığı zaman, ‘Salim Güran öldürdü’ diyor. Niye diyor? DNA arabamda çıktı diye. Dedim ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Bu ifadesinde sürekli Salim Güran diyor, ön koltuk diyor. O cam da bozuk, kapı da bozuk. O camı indirin, beni idam edin. İfadelerini medyadan almış. İkinci defa arabayı Van’a göndermişler. Bir saç çıktı. Çıkabilir” diye konuştu.
‘SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM, BERAATİMİ İSTİYORUM’
Suçlamaları kabul etmeyen Salim Güran, şöyle konuştu:
“Bazla ilgili, ben aynı anda iki yerde olabilir miyim? Baz beni derede gösteriyor, ben köydeydim. Benim aile bireylerime bak. Fuat, onlara çay vermiş. Diyor ‘Bizi dinlemiş’. Eniştem Şevket Kaya, Narin’i bulmak için mücadele etmiş. Mehmet Bahtiyar diyordu, ‘Nevzat işe gitmiş.’ Ama şimdi demiyor. Hani bunun aile bireyleri bir tane gözaltında var mı? Hem kızımızı hem ailemi yok etti. Türkiye’yi parmağında oynatıyor. Allah peygamber aşkına, bu kolluk kuvvetlerine bir soruşturma açsınlar. Bu kadar kötülük niye? Dediler, ‘DEM partilin yemek arabasını kovmuş.’ Peşlerine takmışlar gazetecileri, şov yapıyorlar. Kim olsa kovar. Benim 7 çocuğum var, Narin’den 1 yaş küçük kızım var. Allah peygamber aşkına. Vallahi benim yengem, çocukları için ölüyor. Vallahi benim yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Amcamın eşi, kardeşimin eşi, Fuat’ın eşi… Sen niye karını söylemiyorsun, kızını söylemiyorsun? Allah bizimledir. Allah’ım, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşinde. Bu caninin (Nevzat Bahtiyar’ın) avukatının eşi gidip, onun eşiyle fotoğraf çekmiş. Belki karısı katildir? Sen nereden biliyorsun? Herkesten rica ediyorum, şov yapmayın. Canımız gitti. Bizim namusumuzla oynamayın. Kendimizi ifade edemiyoruz. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Dağ gibi kardeşim çökmüş. Ailem, hepsi perişan. Yeter artık lütfen. Niye bu kadar kötülük, art niyet? Bakın bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Suçlamalarımı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.” (Emrah KIZIL-Seyfettin EKEN-Mesut BUDRAÇ/DİYARBAKIR, (DHA)
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin görülen davanın ikinci duruşması, 2'nci gününde de devam etti.
Dün yaşanan gerginliğin ardından Güran ailesinin yakınları duruşma salonuna alınmazken, tutuklu sanık Salim Güran savunmasına başladı.
Anne Yüksel Güran, ağlayarak, "Ya Rabb’im sana isyan etmiyorum ama bu vahşiye isyan ediyorum" diyerek bağırdı. Ağabeyi Enes Güran da sesini yükselterek "Bırakın beni, çıkmak istiyorum" dedi. Bunun üzerine gerginlik yaşandı, Güran ailesinden bazı kişiler, "Adalet" diyerek bağırdı. Bunun üzerine mahkeme başkanı, salonun boşaltılmasına karar verip, duruşmaya ara verdi.
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Nahit Eren’in konuşmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatları söz aldı. Avukatlardan Abdullah Yılmaz, Yüksel Güran, televizyon programında söylediklerine ‘Kesinlikle böyle ifadede bulunmadım’ diyor. Salim Güran ile telefon görüşmesi yapmadığını, HTS kayıtları çıkınca yanlışlıkla veya çocukların aramış olabileceğini söylüyor. Salim Güran, olay günü yaptıklarını çelişkili anlatıyor. Ramazan Atasoy’un ifadeleri de kendisi ile ve Salim ile çelişkili. 36 tanık var, hepsi birbiriyle çelişiyor. 4 sanık için de ağırlaştırılmış müebbet talep ediyoruz” dedi.
Sanık, cinayeti Salim Güran’ın işlediğini iddia ederek, “Salim, kendi ağzıyla bana Narin’i öldürdüğünü söyledi. Bana niye iftira attıklarını bilmiyorum” dedi.
Erhan Güran’ın ardından sanık Nevzat Bahtiyar dinlendi. Sakin bir tutum sergileyen Bahtiyar, olay günü ve sonrasına ilişkin sorulara çoğunlukla “Hatırlamıyorum” cevabını verdi. Bahtiyar, avukatların sorularına verdiği cevaplarla olayın detaylarına dair bilgi vermekten kaçındı. Narin’in cenazesine dair sorulara cevap veren Bahtiyar, “Cenazeyi aldım, araca bıraktım. O sırada Salim geldi, battaniyeyi aldı. Nereye gittiğini bilmiyorum” dedi. Araçla ilgili detay sorulduğunda ise “Bilmiyorum” demekle yetindi.
Mahkemede dün dinlenen son tanık Narin Güran’ın amcası Erhan Güran’dı. Mahkeme Başkanı’nın kamera görüntülerindeki toplantıyla ilgili sorular üzerine Erhan Güran, “Biz o zaman çocuğu kaybolmuş, arayan bir aileyiz. Birçok kişi 06.30- 07.00 civarı Narin’i gördüklerini söylediği için, Çoban A.A.’nın 18.30 sıralarında geldiğini biliyorduk. O yüzden Çoban A.A.’yı çağırdık. Narin’i görüp görmediğini söyledim. Çok panik hareketler yapmaya başladı. Uzman çavuş oradaydı. ‘Ben şüpheleniyorum bundan’ dedim. ‘Gerekeni yaparız’ dedi, bir şey yapmadı. Çobanın şüpheli hareketleri üzerine bunu yaptık. Bir iki tokat atılmıştır, çünkü yalan söylüyordu” dedi.
Mahkeme Başkanı, A.A.’ya neden götürüldüğünü sordu. A.A., “Erhan Abi, ‘Sen her gün oradasın, bir şey gördün mü, yabancı bir araba gördün mü’ dedi. Narin’i hiç görmedim. Herhangi bir dikkat çeken bir şey görmedim. Kameradan ayrıldıktan sonra tokat vurdular” diye konuştu. Çoban A.A., daha sonra ağlamaya başladı
Savcının soruları üzerine A.A., “Bahtiyarlarla küsüz, Güranlarla değiliz. Nevzat ile Salim, kardeş gibiydiler” dedi. Katıldığı bir televizyon programında kullandığı, “Beni de döverler” cümlesi ile ilgili sorulan “Başka kimi dövdüler” sorusuna A.A. ağlayarak, “Kızları kaybolmuş ya o yüzden dedim. Benden önce birini dövdüklerini duymadım” ifadelerini kullandı.
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Davanın ilk duruşması, 7 Kasım'da görüldü. 3 gün süren duruşma sonunda mahkeme heyeti, ara kararını açıklayarak, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 26 Aralık'a erteledi.