19.03.2020 - 19:46 | Son Güncellenme:
AA
Soylu, Meclis'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, havalimanından karantinaya alınmak üzere götürülen vatandaşların bulunduğu otobüsten indirilen kişinin durumunu sorması üzerine Soylu, "Bizim derdimiz koronavirüsle mücadele etmek. Bunun için hiç kimseye iltimas sağlayamayacağımız önümüzde duran en önemli gerçeklerden bir tanesi." ifadesini kullandı.
Soylu, bazı ülkelerden gelişlerin kapatıldığını hatırlatarak, kapatma kararlarının ani kararlar olduğunu söyledi.
Buraya iş için, turistik amaçla, öğrenci olarak giden vatandaşlar bulunduğunu ve bunları almakla mükellef olduklarını belirten Soylu, şöyle devam etti:
"Bu insanların getirilmesi ve bu getirilecek insanlara karantina uygulaması, hepsi bir operasyon. Şu anda bizim 9 bin 800 kişiye karantinamız var, umre dahil olmak üzere. Bazı yerlerden yolcular geliyor, bu yolcuların çok doğal olarak kapattığımız ülkelere yönelik öyküleri var. Diyelim ki Rusya'dan geliyor ama İngiltere'ye, Almanya'ya yönelik öyküleri var. Biz onları da 14 gün karantinaya alıyoruz. Bunun için bizim onları barındıracak, 14 gün hijyen kuralları içinde tutabilecek, odalarına birer birer yemek getirebilecek bir yapı ortaya koymamız lazım. Bir planlama yaptık. Bu planlama çerçevesinde Avrupa'dan gelenlere yönelik de Mevlüt Bey rakamı 2 bin 800 olarak açıkladı zaten. THY ile görüşülüp bir uçak seferi konuldu ve bunlar getirildi. Buradaki temel mantığımız şuydu 'gelecekler, karantinaya gidecekler, 14 gün duracaklar, ondan sonra hastalıkları yoksa da ayrılacaklar' bu kadar basit. Bu esnada Kıbrıs'ta çok insani bir şekilde transferi duyunca, ki toplam 7 olduğunu Kıbrıs İçişleri Bakanı bana söyledi. 7 kişiyi bu çerçevede Türkiye'ye göndermek istemiş. Böyle bir talepte bulunmuş. Bu insani bir talep."
KKTC'nin de vatan olduğunu ifade eden Soylu, bu kişilerin Kıbrıs'a transfer olacaklarını fakat indikleri anda aynı karantina otobüsüne konulduklarını aktardı.
"Bu kadar büyük operasyonlarda bu kadar eksiklikler söz konusu olabilir." diyen Soylu, yaşananları da sosyal medyadan öğrendiğini dile getirdi. Soylu, şunları söyledi:
"Bir bilgi eksikliğim var. Ben Dışişleri Bakanlığına yapılan bu talebi ve ricayı ilk konuşmamızdan sonra bilmiyorum. Fakat bu yazılı bir şekilde valiliğimize de intikal ettirilmiş, her tarafa intikal ettirilmiş. Çok doğal olarak Kıbrıslı bu kızımız, Kıbrıs vatandaşı olan bu kızımız, bu arabaya binince itiraz ediyor. 'Ben Kıbrıs'a transfer gideceğim, karantinaya gitmeyeceğim.' diyor. 'Karantinaya gireceksem de Kıbrıs'ta karantinaya gireceğim.' dedikten sonra varolan tartışma oluyor. Neticede orada polis arabaları gözüküyor. Diyorlar ki 'polisler durdurdu aldı.' Hayır. Polis eskortlarımızın hepsi karantina otobüslerini götüren eskortlar. Polis orada var yani. Onu Kıbrıs uçağına yetiştirmek üzere havalimanının bir özel aracı geliyor onu alıp oraya getirmek istiyor. O sırada sosyal medyaya 'iltimaslı bir yolcu var, ayrıcalık tanınıyor ve karantinaya girmeyecek' diye yansıyor. Böyle bir şey olabilir mi, biz karantinayı ülkemizi, insanları korumak, bu işle mücadele edebilmek, bu yaygınlığı engelleyebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Dışarıda kötülüklerini akıtamayanlar bazen, evlerde olmamız münasebetiyle sosyal medyaya akıtıyorlar. Böyle bir şey oluyor. Enerji oraya dökülüyor."
Görüntüleri yansıyan kişinin karantinada olduğunu belirten Soylu, KKTC İçişleri Bakanı'nın bu sabah arayıp, "Bunları göndermeniz mümkün mü?' diye sorduğunu ifade etti. Soylu, "Hayır. Karantinaları bitecek, ondan sonra biz size göndereceğiz" dediğini aktararak şöyle konuştu:
"Yanlış bir arabaya yönlendirmenin ya da binmenin sonucu oluşan bir süreç. Aslında onların şu anda Kıbrıs'ta, karantinada olmaları lazımdı. O otobüse binmeselerdi oradaki Kıbrıs uçağı transferiyle Kıbrıs'a gidecekler ve orada karantinada kalacaklardı. O otobüse bindiler. O otobüse bindikleri için de 'Madem bu otobüse bindiniz. 14 gün boyunca misafirimizsiniz.' dedik."
Sığınmacıların durumu
Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine gitmek isteyen sığınmacıların durumunun sorulmasına karşılık Soylu, "Şu ana kadar bize intikal etmiş bir mülteci vakası söz konusu değil. Zaten bu konuda biz riskli gördüklerimizi geri gönderme merkezlerimizde hemen gözetim altına aldık. Vaka görüp de riskli gördüklerimiz değil. Riskli ülkeden gelenleri hemen ayrı bir yere koyduk ve onlara diğer gözetimler nasıl yapılıyorsa o gözetimler çerçevesinde bir işlem uyguluyoruz." diye konuştu.
Soylu, ancak çok ciddi önlemler alınsa da İran, Irak, Suriye sınırından kaçak geçişlerin olmadığını söyleyemeyeceğini belirterek, bu konuda göç teşkilatının, valilik ve kaymakamlıkların mücadele içinde olduğunu vurguladı.
Sosyal medya paylaşımları
Bakan Soylu, bir gazetecinin "Sosyal medya üzerinden çeşitli paylaşımlar yapılıyor, sokağa çıkma yasağı da konuşuluyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?" sorusuna, "Milletimize bir çağrım var; sosyal medya denilen mecra bizim çok fazla takibini yapmakta zorlandığımız bir mecradır. Sebebi de yurt içi ve yurt dışından da sosyal medya mecrasına girebilmek mümkündür." yanıtını verdi.
FETÖ, PKK, DEAŞ gibi terör örgütü mensuplarının en ufak bir konuyu dezenforme etmek için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayan Soylu, "Biz yetiştirilirken anne babamız bize Müslümanlığın en önemli kurallarından bir tanesinin haberin nereden geldiğine bakmak olduğunu söylerdi. Bu haberi FETÖ'cüler ismi belli olmayan hesaplarla birlikte sürekli bir dezenformasyon ortaya koyuyor. Sokağa çıkma yasağı da diğer meseleler de böyle." diye konuştu.
Soylu, vatandaşların sosyal medyayı bir kural, kaide olarak kabul edip istismar etmek isteyenlere alet olmamasını istedi.
Süleyman Soylu, bir doktorun motivasyon için yaptığı çalışmanın bir parçasının sosyal medyadan paylaşılmasının da o doktor ve çalışanlara haksızlık olacağını kaydetti. Meseleye, sosyal medya mecrasından değil, akıl ile bakmak gerektiğini ifade eden Soylu, "Arkadaşlarımızın tespitleri var. Kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz, bakamayız da. Tespitler de devam ediyor." dedi.
Soylu, vatandaşlara doğru bilgileri zamanında aktarmanın da temel sorumlulukları olduğunu bildirdi. İstatistiki bir veri olup olmadığı sorulan Soylu, olduğunu ve zaman zaman açıklandığını belirterek şunları kaydetti:
"Bunun önemli bir bölümü ABD ve Almanya mahreçlidir. FETÖ'cüler Amerika'dan ve Almanya'dan 'nasıl Türkiye bunu iyi yönetir, nasıl halk bu kadar sakin, sağduyulu ve kurallara uyar, nasıl Amerika'dan, Almanya'dan daha iyi bir noktada oluruz'... Sosyal medya mecrasından manipüle etmeye çalışanlara, bunu infial haline getirmeye çalışanlara vatandaşımız müsamaha göstermesin. Onları paylaşmasın."
Karantina altından kaçmak isteyenler
Soylu, karantina altından kaçmak isteyenlere yönelik tedbirler olup olmadığının sorulmasına karşılık, "Tüm kolluk kuvvetlerimiz bu konuda görevlidirler." dedi.
Vatandaşlar gözetim ve karantina için yurtlara getirildiği ilk andan itibaren valiliklerin, kaymaklıkların, AFAD ve Kızılay'ın görev paylaşımı yaptığını belirten Soylu, şunları kaydetti:
"Kızılay, beslenmesine bakıyor. AFAD, bütün ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. Valilerimiz ve kaymakamlarımız da bu işlerin yönetimini sağlıyor. Güvenliğini de jandarma olan yerde jandarma, polis olan yerde polisle alıyoruz ve buranın yönetimlerini sağlamaya çalışıyoruz. 'En ufak bir eksiklikleri olmasın. Geldikleri yerlerde hangi hizmeti görüyorlarsa o hizmetleri o vatandaşlarımıza verelim' anlayışımız söz konusu."
Soylu, karantinadan kaçmanın da doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayarak, bu hastalıkla karşı karşıya kaldıkları şeklinde bir bakış açısında olmadıklarını ancak tedbir alındığını ifade etti.