17.02.2022 - 15:03 | Son Güncellenme:
Ersin ERCAN-Oğuzhan DEMİR/ANKARA (DHA)
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 31 Aralık 2021 tarihine kadar 84 bin 152'si çocuk olmak üzere 193 bin 293 Suriyeliye Türk vatandaşlığı verildiğini söyledi. Soylu, 3 milyon 700 bin Suriyeliden 2020'de 37 bin 418, 2021'de 50 bin 231'inin suça karıştığını belirtti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da medya kuruluşlarının temsilcileri ile 'göç buluşması' toplantısında bir araya geldi. Soylu, göç konusunda Suriye'den Afganistan'a, Yemen coğrafyasından Lübnan'a kadar ciddi bir göç problemi ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Soylu, tüm bunlara duyarsız bir Batı olduğunu vurgulayarak, "Bu meseleyi Hollywood senaryosunun yapıldığı bir alan olarak değerlendiriyorlar. Sınır güvenlikleri alınırsa bu sorunun bitebileceğini düşünüyorlar. Türkiye'nin bu meseleye Sayın Cumhurbaşkanımızın, ülkemizin insanının vicdani temelde baktığı herkesin malumu. Geldiğimiz andan itibaren göçü yönetmeye çalışan bir anlayışı ortaya koyuyoruz. 2011 yılı Suriye iç savaşından itibaren ne yaptığını bilen bir Türkiye var" dedi.
'KULLANDIKLARI SİLAHLAR BATI'NIN'
Soylu, komşu ülkelerdeki her türlü istikrarsızlığın Türkiye'ye sirayet edeceğine işaret ederek, "Bunun kaynağı biz değiliz. Bunun kaynağı yaşayan ülkeler de değil. O ülkelerin silah yapmaya kabiliyeti yok. Kullandıkları silahlar tamamen Batı'nın silahları. Göç, terör, kaçakçılık, insan, petrol, uyuşturucu bütün bunları birbirinin içine geçiren ve bölgeyi istikrarsızlıkla harmanlaştırmaya çalışan bir tablo ile Türkiye karşı karşıya. Biz yaklaşık dünyada 100’e yakın ülkeye 30-60-90 günlük vizelerle serbestlik sağladık. Ama bunu istismar eden bir anlayışla da karşı karşıyayız. Turist vizesi alıp Türkiye'de kalıp veya Batı'ya geçmek isteyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok. Bunun sebebi ekonomik göçler veya oradaki iç sebepler" dedi.
'LAVRİON KAMPI'NI PKK LEHİNE HAREKETE GEÇİRDİLER'
Soylu, bunun dışında bütün bu karmaşıklığı kullanmak isteyen ülkeler olduğunu da belirterek, "Yunanistan bunlardan birisi. Tabelası 'Birleşmiş Milletler' olan Lavrion Kampı'nı Yunanistan yaklaşık 7-8 aydır tekrar PKK terör örgütü lehine harekete geçirdi. PKK terör örgütü kırsalda zayıflayınca, şehirlerde eylem yapma talimatı verdi. Bu talimatı 1-1,5 yıldır Murat Karayılan'ın kendisi yönetmeye çalışıyor. Ama Allah'a çok şükür bir şey olmadı. Buradaki yetkinliklerini, talimat verme alışkanlıklarını Lavrion'a, Yunanistan'a; Yunanistan da uçakla Irak üzerinden terör kamplarına gidebilecek yeni bir hat oluşturmaya çalışıyorlar. Bizim tespitimiz özellikle YPS eylemleri içinde Lavrion’dan gelen talimatlar olduğuna yönelik. Buradaki tabloyu Yunanistan’a ilettik. İsim isim Lavrion kampına PKK’nın getirdiği, oradan Kuzey Irak’a geçirdiği teröristleri biliyoruz. Lavrion kampını devreye sokmamış olsalardı bu yıl terör örgütüne katılım çok daha az olacaktı" ifadelerini kullandı.
SURİYE'DEN GÖÇ KARAKTER DEĞİŞTİRDİ
Soylu, Suriye'den gelişlerde baskının son yıllarda azalsa da hala devam ettiğini, İran sınırından da akışların devam ettiğini kaydetti. Suriye'den Türkiye'ye göçün karakter değiştirdiğine işaret eden Soylu, "Suriye'den gelenlerin önemli bir bölümü Şam çevresinden geliyor. Şam'daki ekonomik kriz vesilesiyle Türkiye üzerinden batıyı hedefleyen bir süreç. Daha önce iç savaşın olduğu bölgelerden gelenlerin dışında hafif bir karakter değiştiren ve Şam'dan kaçak yolları kullanmak suretiyle gelmek isteyenlerin olduğu ortada. Bu göç akımı biter mi? Bizim kanaatimiz yeni başladı. Gelişmiş ülkeler buna bir şey yapmıyor mu? Hiçbir şey yapmıyorlar, sadece izliyorlar. Şam civarından gelenleri direkt kampa alacağız. Onlara geçici koruma statüsü vermeyeceğiz. Çatışma bölgelerinden, iç savaş bölgelerinden gelenlere sağlanan bir statüdür bu. Onlara bunu vermeyeceğiz. Bunların tamamı kendi ülkelerine geri döndürülecekler" dedi.
'İRAN'DA TÜRKİYE SINIRINDA 2 MİLYON AFGAN VAR'
Bu konuda yapılması gerekenleri Avrupa Birliği'ne anlattıklarını belirten Soylu, "İran'ın içinde 5 milyon Afgan var. 2 milyonu Türkiye sınırında. Her han hareketlenmeyen matuf. Bunlarla görüşmeden bunu çözebilme kabiliyeti yok. İnsani meselede destek olmadan bunu çözebilmek mümkün değil. Geri gönderme mekanizmasını bütün dünyaya kabul ettirebilecek alt yapıyı oluşturmadan bunu çözebilme kabiliyetine sahip değilsiniz. Avrupa ve Batı bunu sağlamak istemiyor. Avrupa'nın bu sorunu çözebilecek bir yönetim kabiliyeti de yok, bir sistemi de yok. Sorunlar ortada duruyor" diye konuştu.
'HAREKETE GEÇMEYE HAZIR 8 MİLYON GÖÇ KİTLESİ VAR'
Soylu, potansiyel göç konusunda İran sınırında 2 milyon Afgan'ın yanında, 3,9 milyon İdlib, 1,2 milyon Cerablus, Azez, Mare, El bab, Çobanbey bölgesinde, 550-600 bin Afrin, 300-350 bin Resulayn, Tel Abyad bölgesinde olmak üzere 8 milyonun üzerinde hemen harekete geçmeye hazır göç kitlesi olduğunu kaydetti. Soylu, "Herhangi bir saldırı, herhangi bir tehdit, veya bulabildikleri ilk fırsatta böyle bir kitle var. Bu çerçeve içinde etrafındaki coğrafya ile bu işi yönetmeye çalışan bir Türkiye var. Son 5 yılda doğu ve güney sınırlarında 2,5 milyon insan Türkiye'ye giriş yapmak için baskı yaptı ve engellendi. Bu yönetilebilir bir durum değil. Batı'ya giden insan sayısı ise son 5 yılda 650 bin. Bizim geri gönderdiğimiz kaçak göçmen sayısı da gönüllü geri dönüş hariç 306 bin 138 kişi. Bunları Afganistan başta olmak üzere Suriye, Pakistan, Bangladeş, Somali gibi ülkelere gönderdik. Dünyada böyle bir geri gönderme mekanizması yok" dedi.
'AFGANLARI GÖNÜLLÜ GERİ GÖNDERMEYE BAŞLADIK'
Soylu, 14 Ağustos'ta Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinden sonra Afganistan'a geri gönderimi durdurduklarını hatırlatarak, "27 Ocak tarihinde Afganistan'a Ariana Havayolları ve charter seferleri ile yeniden buradaki kaçak Afganları göndermeye başladık. Yaklaşık 5 charter sefer yaptık şimdiye kadar. Bazen 3 günde, bazen 5 günde bir geri gönderme merkezlerindeki Afganları oraya gönüllü geri dönüş kapsamında gönderiyoruz" dedi.
'193 BİN 293 SURİYELİ TÜRK VATANDAŞI OLDU'
En çok tartışılan konunun Suriyelilere vatandaşlık verilmesi olduğunu hatırlatan Soylu, "31 Aralık 2021 tarihine kadar 84 bin 152'si çocuk olmak üzere 193 bin 293 Suriyeli Türk vatandaşı oldu. Bunun içinde 2011 öncesi olanlar da var. Türkiye'de 700 binin üzerinde Suriyeli çocuk doğdu. 3 milyon 700 bin civarında Türkiye'de geçici koruma statüsünde Suriyeli var. 2011 yılından itibaren bunların hepsinin kaydı alındı. Gelir gelmez sağlık taramaları yapıldı, kamplara alındılar, Türkçe dahil tüm uyum çalışmaları başladı. Hem üretim hayatına, eğitim hayatına katılmalarında görüyoruz ki birkaç olayın dışında çok büyük bir toplumsal kırılmanın yaşanmadığı, büyük toplumsal olayların olmadığı bir durum var" dedi.
'STK'LAR FETÖ'DEN KENDİNİ KURTARIYOR'
Uyum konusunda yasal düzenlemeler çerçevesinde geçici koruma kanunu, istihdam kanunu çıktığını hatırlatan Soylu, sivil toplum kuruluşlarının da önemli adımlar attığını belirtti. Soylu, sivil toplum kuruluşlarının FETÖ'nün tahakkümünden kurtulma süreci yaşadığını gözlemlediğini de söyleyerek, "Bana göre FETÖ'nün tahakkümü altına giren ve onların tasfiye etmeye çalıştığı sivil toplum kuruluşları, bir şekilde FETÖ'nün ortaya koyduğu tasavvuftan kurtulup kendine gelme süreçleri yaşıyorlar. Bunu İdlib'de yaşıyorlar, Afrin'de yaşıyorlar, Afganistan'da yaşıyorlar, dünyanını her yerinde yaşıyorlar ve çok başarılı oldular. Türkiye'nin kendi toplumu içinde sivil dayanışmasının örneğini çok güzel ortaya koydular. Örneğin Fırat Kalkanı bölgesinde biz sivil toplum kuruluşlarına 8-10 bin ev yapmalarını söyledik. Şu an onlar 10 bin eve talipler ve orada yapıyorlar. Devletimizle koordanisyon içindeler" diye konuştu.
'YÜZDE 80'İNİN ADRESİ BİZDE NET'
Soylu, 1 Aralık'tan itibaren geçici koruma statüsündeki adreslere polis ve jandarma marifetiyle giderek tekrar bir sayım yaptıklarını belirterek, "3 milyon 700 bin Suriyeliden yüzde 71,07'sini bize verilen adreslerde bulduk. 280 bini de adresini güncellemek istediğini bize söyledi. Bu da yüzde 10'luk bir kesimi oluşturuyor. Yani yüzde 80’inin adresi bizde net. Antalya Suriyelilere kapalıdır. Orada da tarım işçileri çalışıyor. Onlar kayıtsızlar. Burada da 75-80 bin kişi olduğunu düşünüyoruz. Bu güncellemeyi bitirdikten sonra 2 ay askıya çıkacağız. Onlara da '2 ay askı süreniz var' diyeceğiz" dedi.
'SURİYELİ NÜFUSU YÜZDE 25 OLAN YERLER KAPATILDI'
Soylu, şimdiye kadar 480 bin civarında gönüllü geri dönüş olduğunu hatırlatarak, "Niye durdu? Gidilecek yer sona erdi. Bizim 'güvenli bölge' dediğimiz yerlerden Türkiye'ye gelenlerin önemli bir bölümü oraya gittiler. Şimdi gitmeleri gereken yerler savaş bölgeleri. Bazı bölgelerde yüzde 25’in üzerinde Suriyeli nüfusu var. Bu ölçeğe göre bir daha buraya ikamet almama sınırı koyduk. Kapattık orayı. Sadece Suriyeli değil hiçbir yabancı almıyoruz" dedi. Soylu, Ankara'nın Altındağ ilçesinde geçen yıl meydana gelen olayların ardından 4 bin 500 kişinin başka yere nakledildiğini, oradaki 309 metruk binanın yıkıldığını da belirtti.
SUÇ ORANLARI
Soylu, Suriyeli nüfusun İstanbul'da 535 bin, Gaziantep'te 461 bin, Hatay'da 433 bin, Şanlıurfa'da 428 bin, Adana'da 255 bin, Mersin'de 240 bin, Bursa'da 183 bin, İzmir'de 149 bin, Ankara'da 100 bin olduğunu söyledi. Suriyeliler'in suç istatistiklerini de paylaşan Soylu, 2020'de Türkiye'deki Suriyelilerin kendi nüfusları içinde suça karışma oranının yüzde 1,1 iken Türk vatandaşların yüzde 1,9, 2021'de ise Suriyelilerin yüzde 1,3, Türk vatandaşların yüzde 2,1 olduğunu söyledi. Soylu, 3 milyon 700 bin Suriyeliden 2020'de 37 bin 418, 2021'de 50 bin 231'inin suça karıştığını belirtti.
Suriyelilerin geri dönüşüne ilişkin yaptırdıkları anketi de paylaşan Soylu, "Yüzde 3,1'i geri dönmeyi düşünmüyor. Yüzde 28,2'si 'Suriye’de savaş biter istediğimiz şekilde yönetim olursa dönerim' diyor. Yüzde 13,7'si 'Savaş biterse istediğimiz yönetim oluşmasa da dönerim' diyor. Yüzde 12'si 'Güvenli bölge oluşursa dönerim' diyor. Yüzde 4,1'i 'Savaş devam etse de döneceğim' diyor. Yüzde 38'i 'Bilmiyorum karar vermedim' diyor" dedi.
'SURİYE'DE ÇÖZÜM İÇİN AÇIKLIK YOK'
Soylu, Suriye ilişkiler konusunda ise, "Birtakım ülkeler arasında ilişkiler söz konusu olabilir. Ama burada bu durumun çözülebilmesine yönelik bir açıklık yok. Ne uluslararası sistemde yürüyen adımlar açısından ne de bu yakın komşuluk ilişkileri çerçevesinde herhangi bir şey görünmüyor. Umut hadisesi ona yönelik ortaya koymak doğru değil, tünelin ucunda ışık yok" dedi.
'PASAPORTLARINI YIRTIYORLAR'
Soylu, Afrika'dan gelenlerin bazılarının yurt içinde pasaportlarını yırttıklarına dikkat çekerek, "30-60-90 günü geçiyorlar, yakalıyoruz 'ben Filistinli'yim' diyor. Böyle binlerce örnekle karşı karşıyayız. Şimdi biz kendi parmak izi sistemimizi Afrika'daki büyükleçiliklere gönderdik. Oraya vize almaya geldiği zaman parmak izini basacak, burada pasaportu yırtsa da kaçak olarak gördüğümüz andan itibaren geri göndereceğiz" dedi.
Soylu, sınırda bin 28 kilometre güvenlik duvarının tamamlandığını, 238 kilometrelik kısmının ihale aşamasında olduğunu kaydetti.
'PKK VE DEAŞ BİRLİKTE HAREKET EDİYOR'
Soylu, kaçak göçmeler arasında terör örgütü mensubu olup olmadığına ilişkin soru üzerine, terör konusunda Türkiye'nin ateş hattında olduğunu belirterek, terör örgütü PKK ve DEAŞ'ın mesele Türkiye olunca birlikte hareket etmeye başladığını söyledi. Soylu, "DEAŞ'lı birisinin yakını PYD'nin PKK'nın elinde cezaevinde, 'yakınını bırakırım; ama Türkiye'ye bombayı taşırsan veya şu adamı Türkiye'ye götürürsen.' Bu örnekleri yakaladık. Veya para karşılığında veya stratejik bir ilişki ile bunu yapıyorlar. Bizim yakaladığımız sınır bölgesinde çok Suriyeli var aktarım yapmaya çalıştığı. Şu ana kadar atlamadık. Hem insan geçişini, hem eleman geçişini, hem mühimmat geçişini sağlamaya çalışıyorlar" dedi.
'SILA'NIN KATİL ZANLISI ÜZERİNDE BAŞKA BİRİSİNİN TELEFONU İLE YAKALANDI'
Soylu, 16 yaşındaki Sıla Şentürk'ü öldüren Hüseyin Can Gökçek'in üzerinde başkasına ait cep telefonu olduğunu ve havalimanına giderken yakalandığını da bildirdi. Soylu, katil zanlısı Hüseyin Can Gökçek'in yakalanmasına ilişkin, "Arkadaşlarımız başarılı bir şekilde başka bir cep telefonu üzerinde olmasına rağmen faili yakaladılar. Kolay bir iş değil bu. Başka birisinin cep telefonu üzerinden hemen tespit ettiler ve onu yakaladılar" dedi.
'BARIŞTIRMA YETKİSİ VERMİYORUZ'
Olayın üzüntü verici olduğuna işaret eden Soylu, "Ne olursa olsun bu tip olay olduğu zaman kendi arkadaşlarımıza, karakoldaki arkadaşlarımıza 'barıştırma yetkisi' vermiyoruz. Aynı zamanda bütün aile içi şiddet, kadına şiddet bu tip meselelerde de bir tek tembihatımız var, 'Sakın kolluk olmadan bir araya gelmeyin'" diye konuştu.
Geçen yıl 20'nin üzerinde ölüm olayının erkeğin kadını ikna etmesinin ardından yaşandığını aktaran Soylu, şiddet başladığı andan itibaren şiddetin devam ettiğini, güçlü olanın güçsüz olanı şiddete maruz bıraktığını belirtti. Soylu, "Hepimizin çocuğu var, hepimiz böyle bir tabloyla karşılaştığımız zaman ciddi şekilde sarsılıyoruz. Biz bunlarla ilgili soruşturma açıyoruz" dedi. Soylu, bu konuda sosyologlar üzerinden suç analizlerinin yapıldığın belirtti.