10.04.2017 - 11:04 | Son Güncellenme:
AA
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) askeri yargıdaki yapılanmasına ilişkin 33 kişi hakkındaiddianame düzenleyerek, mahkemeye gönderdi. İddianamede şüpheliler Mehmet Nesim Atmaca, Fatih Dağlı, Abdulkadir Demir, Hüseyin Cansever, Cafer Karakurt, Arif Bakır, Nurettin Açık, Mustafa Haşim Boynueğri, Abdurrahim Özkan, Muhammet Yüksel, Şuayip Karayel, Akif Us, Murat Yıldız, Yasin Güvendi, Şerafettin Aydemir, Taha Erol, Hamit Erdem Şahan, Muhammed Bıçakçıgil, Turgut Kapan, Ibrahim Halil Dişçi, Faruk Savaş, Samet Okcanoğlu, Ilyas Damarseçkin, Serkan Kızılca, Adem Irmak, Cevher Eren, Şafak Kadir Baran, Hamza Badıllı, Sezai Zengin, Mevlüt Kömür, Züleyha Demir, Ibrahim Alpsoy ve Sefa Mumcu'nun "anayasal düzeni ihlale teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütü üyesi olmak", "terör faaliyeti kapsamında resmi belgede zincirleme sahtecilik" ve "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına zincirleme dolandırıcılık" suçlarından 45 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri talep edildi.
Milli Savunma Bakanlığının (MSB) "müşteki" olarak yer aldığı iddianamede, darbecilerin oluşturduğu ''Yurtta Sulh Konseyi'' tarafından yayımlanan sözde ''Sıkıyönetim Direktifi''nin ekinde bulunan ''Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi" ve listenin sonundaki "Not 1'' kapsamında görevlerine devam edecek askeri yargı mensuplarına dair liste ile ''Not 2'' kapsamında "Askeri hakimler askeri mahkeme ve savcılar hakkında mevzuatta Milli Savunma Bakanlığına verilen yetki ve görevler ikinci bir emre kadar Genelkurmay Adli Müşavirliği tarafından kullanılacaktır'' şeklinde "görevlendirmeler" bulunduğu ifade edildi.
FETÖ'nün, devlet içinde yapılanma ve örgütlenme için önem verdiği devlet kurumlarının başında "mahrem yapı" olarak adlandırılan Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) bulunduğu, örgütün TSK'daki yapılanmasını askeri yargıdaki etkinliğiyle sağlamaya çalıştığı kaydedilen iddianamede, askeri yargının da adli ve idari yargıda olduğu gibi önemli ölçüde FETÖ üyesi hakim ve savcılardan oluştuğu belirtildi.
ÇALINTI SORU ŞÜPHELİLERİ
Toplam 217 askeri hakimden 214'ünün sözde "sıkıyönetim mahkemelerine" özel görevler ile atanmalarının bunun kanıtı olduğu ifade edilen iddianamede, bu hakimlerin, 2009-2014 arasında yapılan sınav sonuçlarına göre atandıkları ve sınavda kopya çektiklerine dair "kuvvetli şüphe" bulunduğu yönünde teknik değerlendirmeler olduğu bildirildi. Askeri mahkemeler ve adli müşavirlik kadrolarının kopya çekmek gibi usulsüz ve hileli yöntemlerle, ayrıca askeri mahkemeler, adli müşavirlik, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kadrolarının baskı ve yıldırma yöntemleriyle örgüt mensuplarının eline geçtiğine yer verilen iddianamede, "15 Temmuz askeri darbe girişimi öncesinde, özellikle kumpas davalarının mağdurlarınca, FETÖ üyesi oldukları yönünde birçok ihbar, şikayet ve suç duyurusu yapılan ve kimisi darbe girişiminde yer alan askeri şahıslar hakkında, örgütün askeri yargıdaki mensuplarınca etkin soruşturma ve/veya kovuşturmalar yapılmadığı, diğer yandan kumpas davaları gerekçe gösterilerek FETÖ üyesi olmayan birçok subayın TSK'dan ilişiklerinin kesildiği belirlenmiştir" ifadeleri yer aldı.
FETÖ üyesi oldukları yönünde kuvvetli şüphe bulunan iddianamenin şüphelileri arasında, birbirlerini adli ve idari soruşturmalardan koruma konusunda dayanışma olduğunun tespit edildiği bildirilen iddianamede, askeri yargıda, özellikle atama, soruşturma gibi işlemlerde karar verici mekanizmalarda etkin durumda olan askeri hakim sınıfı subayların, darbe girişimine karşı direnenleri yargılayacakları ifade edildi. Dolayısıyla örgütün, darbe girişiminin başarıya ulaşması açısından yaşamsal öneme sahip sıkıyönetim mahkemesi ile adli müşavirliklerine, mensubu olmayan askeri hakim ve savcıları atamalarının olanaklı olmadığına dikkat çekilen iddianamede, "Zira örgütün, mensubu olmayan ve örgüt hiyerarşisi içinde diğer örgüt mensuplarıyla fikir ve eylem birlikteliği içinde hareket etmeyecek askeri hakim sınıfından subayları sıkıyönetim görevlendirilme listesinde MSB emrine ataması da bu tespiti doğrulamıştır." ifadesi kullanıldı.
"Soruşturma kapsamında toplanan tüm deliller değerlendirildiğinde şüphelilerin FETÖ üyesi olduğu, askeri darbe girişimini planlayan ve uygulayanlarla arasında fikir ve eylem birlikteliği bulunduğu" kaydedilen iddianamede, darbe girişiminde yer alan şüphelilerin bireysel eylemlerinin diğerlerinin eylemlerini kolaylaştırma ya da manevi destek olmak suretiyle birbirlerinin varlığından güç aldıkları ve birbirlerinin suç işleme kararını kuvvetlendirdikleri belirtildi. Askeri darbe girişiminin planlanmasından icrasına kadar bir bütün olduğu kaydedilen iddianamede, askeri birliklerin kontrolü, kimi askeri ve sivil görevlilerin enterne edilmesi, şehirlerin önemli kavşak noktalarının askeri araçlarla ulaşıma kapatılması; uçak, helikopter ve tank gibi savaş araçlarıyla sivil halka ateş edilmesi, televizyon kanallarının ele geçirilmesi gibi, bu bütün içinde yer alan eylemlerin darbeci askerlerin talimat ve emirleriyle gerçekleştirildiği hatırlatıldı.
TRT'DE YAYINLANAN SIKIYÖNETİM EMRİ
Aynı şekilde darbecilerce TRT’de okunan ve tüm askeri birliklere emir olarak iletilen sıkıyönetim direktifi ekinde yer alan sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirmesinin bu bütünün bir parçası olduğu vurgulanan iddianamede, şunlar kaydedildi: "Sıkıyönetim direktifinin yayınlanmasıyla askeri darbeciler tarafından sıkıyönetim ilan edilip sokağa çıkmanın yasaklandığı, sıkıyönetim mahkemelerinin bu emir ve talimatlar çerçevesinde bu sıkıyönetim ilanı üzerine faaliyete geçtiği, askeri darbe girişimine karşı koyacak, darbeci askerler tarafından verilecek emir ve talimatlara uymayan yasama, yürütme, yargı organları temsilcileri, tüm kamu görevlileri başta olmak üzere ülkede bulunan herkesin anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarını kısıtlama sonucu doğuracak arama, yakalama, gözaltına alma, tutuklama, mal varlığına el koyma gibi kararları verecek, bu konularla ilgili soruşturma ve kovuşturma faaliyetleri yapmak suretiyle darbenin fiilen gerçekleşmesini ve hukuken sonuç doğurmasını sağlamak amacıyla şüphelilerin sıkıyönetim askeri mahkemeleri, savcılıkları ve adli müşavirliklerde ve askeri yargı içinde yer alan diğer birimlerde görevlendirildikleri, bu eylemlerinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya ve bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs niteliğinde olduğu, anayasal düzeni ihlal eylemlerine katıldıkları anlaşılmıştır."
TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ...
Şüphelilerin, diğer suçların yanında terör örgütü üyesi olmak suçunu da işledikleri ifade edilen iddianamede, şüphelilerin FETÖ üyesi askeri hakim-savcı olarak devletin yargı erkine yerleşmek amacıyla, sınavdan önce diğer örgüt mensuplarından soru ve cevapları elde ettikleri, resmi belge niteliğindeki cevap kağıdına, önceden öğrendiği işaretlemeleri yapıp, gerçekte olmayan bir durumun ortaya çıkmasını sağlayarak, cevap kağıdını içerik itibariyle başkalarını aldatacak şekilde sahte olarak düzenledikleri anlatıldı. Şüphelilerin, bu sahte belgeyi hile unsuru olarak kullanıp, kamu kurumu olan MSB'yi aldatarak, sınava giren diğer adaylar zararına ve kendi yararına olacak şekilde sınavı kazandığına dair belge düzenlettirdiği ve bu şekilde askeri hakim-savcı olarak atandıkları aktarılan iddianamede, şüphelilerin, usulsüzce atandıkları kamu görevi nedeniyle haksız şekilde maaş alarak kamuyu zarara uğrattıkları ve bu şekilde "zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik" ve "zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık" suçlarını işledikleri belirtildi.