22.05.2023 - 15:01 | Son Güncellenme:
Kaan ULU-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA (DHA)-
AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Zafer Partisi Genel Başkan Ümit Özdağ'ı parti genel merkezinde ziyaret etti. Kurtulmuş ve Özdağ, yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından açıklama yaptı. Kurtulmuş, verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, bölgesel sorunları, Türkiye’yi yakından ilgilendiren siyasi meseleleri konuştuklarını söyledi. Kurtulmuş, 28 Mayıs'ta yapılacak 2'nci tur cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını hatırlatarak, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde ümit ediyoruz ki Zafer Partisi genel çerçevede Sayın Erdoğan’a, Sayın Cumhurbaşkanımıza destek verir ve Türkiye bu seçimi çok rahat bir şekilde tamamlar diye düşünüyoruz" dedi.
'TÜRKİYE'NİN YÜKLENEBİLECEĞİ BİR SINIR VAR'
Kurtulmuş, Türkiye’nin milli güvenlik, milli birlik ve beraberliği, bölünmez bütünlüğü meselelerini, terör örgütlerinin tehdit altında bıraktığı Türkiye’nin ulusal güvenliğini ve bununla ilgili konuları müzakere ettiklerini söyledi. Kurtulmuş, Türkiye’nin meselelerinden birisinin de Zafer Partisi’nin de çok sıkça gündeme getirdiği göçmen meselesi olduğunu söyleyerek, "Türkiye’deki göçmenler meselesinin önemli bir mesele olduğunu; ama bu meselenin Türkiye’nin isteği doğrultusunda değil, şartların zorlaması sonucu ortaya çıktığını müzakere ettik. Bu insanlar hayatta kalabilmek için ölümden kaçtılar, bombalardan kaçtılar. Ama bunun da Türkiye’nin yüklenebileceği bir sınırı var. Dolayısıyla zaten epey bir zamandır hükumetimiz Suriyelilerin güvenli ve onurlu geri dönüşünü sağlayabilmek için projelerini çalışıyor ve bunları da gerçekleştirmek için gayretle mesafe alıyor. Örneğin şuanda 550 bine yakın Suriyeli kendi memleketlerine, güvenli bölgelere geri dönmüştür. İnşallah Suriye’de normalleşmenin sağlanması, Suriye’de barış ve huzur ortamının temin edilmesi, güvenli bölgeler oluşturularak o bölgelerde de insanların geri dönüşünün temin edilmesi için son derece samimi ve takvimlendirilmiş bir çalışmanın içerisinde olduğumuzu ifade etmek isterim" diye konuştu.
'ZAFER PARTİSİ TUTUMUNU BELİRLEYECEKTİR'
Kurtulmuş, Suriyelilerin geri dönüşüne ilişkin çalışmaların sürdüğünü aktararak, "Önümüzdeki dönemde süratle devam eden 1 milyon Suriyelinin geriye dönüşünü sağlayacak, oradaki konutların yapımı meselesi zaten hükumetin gündemindedir. Böylece bir an evvel Suriyelilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde geriye dönüşünün temin edilmesi için çalışmalar devam ediyor. Bu noktada Zafer Partisi’nin görüşlerinin de destekleyici olacağını düşünüyoruz. Ancak sığınmacılar üzerinden yanlış bilgiyle Türkiye kamuoyunun yanıltılmasını istemeyiz. Örneğin ana muhalefet partisinin başkanı, cumhurbaşkanı adayı Sayın Kılıçdaroğlu, '10 milyon Suriyeliyi getirdiniz' dedi ve arkasından '10 milyon daha getirecekler' dedi. Halbuki bunun doğru olmadığını kendisi de biliyor. Şu anda resmi rakamlarla Türkiye’de 4 milyon 994 bin Suriyeli var. İki katını söyledi. Böyle yanlış bir bilgiyi kamuoyu ile paylaştı. Ümit ediyorum ki Zafer Partisi kendi arasında bu görüşmeyi değerlendirecek ve 28 Mayıs ile ilgili süreçte tutumunu belirleyecektir. Ben Zafer Partisi’nin alacağı tutumun Türkiye’nin geleceği için, Türkiye’nin milli güvenliği için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
'VATANDAŞLIK KAZANMIŞ HERKES OY KULLANABİLİR'
Kurtulmuş, 2'nci tur için devam eden yurt dışı oy kullanma sürecinde Türkçe bilmeyen Arapça konuşan bir seçmenin oy kullanmasıyla ilgili sosyal medyada yer alan videoya ilişkin soruya, "Ben videoyu görmedim. Ama Türkiye’de sayıları öyle çok abartıldığı gibi olmayan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanmış olan az sayıda Suriyelinin de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, Suriyeli göçmen olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak zaten oy kullanma hakkı var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin oy kullanma hakkı vardır" diye cevap verdi.
ÖZDAĞ: BİZİM POLİTİKAMIZ GEREKİRSE ZORLA GÖNDERİLMELERİ
Özdağ ise Türkiye'nin en önemli meselesi olan sığınmacı ve kaçaklar meselesi ve çözüm önerilerini konuştuklarını aktararak, "Tabii aramızda belirli farklılıklar olduğu bu konuda açıktır. İfade edildiği gibi onurlu ve gönüllü dönüş bir politikadır. Zafer Partisi’nin politikası ise burada ‘gerekirse zorla’ şeklinde ifade edebilecek, devletin egemenlik hakkını sonuna kadar kullanmasını gerektiren politikalardır. Ama çok faydalı bir görüşme olduğunu ben de düşünüyorum. Arkadaşlarımızla bu görüşmenin sonuçları konusunda bir değerlendirmeyi birazdan divanda gerçekleştireceğiz. Ve Numan Bey de sanıyorum bazı değerlendirmeler yapacak. Ve daha sonra sonuçları kendisiyle tekrar değerlendirme imkanımız olacak" dedi.
SİNAN OĞAN'DAN AÇIKLAMA
Sinan Oğan düzenlediği basın toplantısında kararını açıkladı. Oğan şöyle konuştu:
Geldiğimiz noktada ikinci tura ilişkin tavrımızı açıklamadan önce, Türkiye`nin mevcut duruma ilişkin bazı görüşlerimizi dikkatinize sunmak istiyorum;
Küresel, bölgesel ve iç dinamikler göz önüne alındığında Türkiye kritik bir dönemeçten geçmektedir ve bu noktada 4 temel konuda acilen ele alınarak çözülmesi gerekenler büyük sorunlar olduğunu düşünüyoruz:
Bu temel konulardan birincisi Türkiye`de bulunan sığınmacı ve kaçaklar meselesidir. Sığınmacılar konusuun ülkemizde ilerleyen süreçlerde güvenlik, ekonomik, sosyal, iç politik ve jeopolitik faaliyetleri olabilecektir. Bu çerçevede konunun ele alınmasında fayda vardır.
Bu temel konulardan ikincisi ise Türkiye’deki deprem gerçeğidir. Deprem konusu da bir acil ulusal güvenlik meselesidir. Maraş depreminden çok daha büyük ve sarsıcı insani, ekonomik ve güvenlik sorunlar yaratabilecek depremler konusunda bir an önce kolları sıvamamız gerekmektedir. Bunun için uzun süredir önerdiğimiz Afet Bakanlığı kurulması tezimiz güncelliğini korumaktadır.
Bu temel konulardan üçüncüsü çeşitli iş ve dış dinamiklerin neden olduğu ve toplum derinden sarsan ekonomik sorunlardır. 28 Mayıs’ı seçimlerinin akabinde ülkece ekonomin gereklerine uygun öncelikli, hızlı ve sağlıklı kararlar alınması gerekmektedir.
Dördüncü temel konu ise ülkemize yönelik her türlü terör örgütlerine yönelik kesintisiz ve istikrarlı bir mücadelenin sürdürülmesidir. Bu mücadele sadece silahlı mücadele kısmında değil, hem de mali ve diğer boyutlarıyla bir bütün olarak ele alınmalıdır. Her kesin siyaset yapma hakkı teminat altına alınmakla beraber terörün siyasetteki uzantıları Türk siyasetinden temizlenmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün koltuğuna oturacak kişini “terörle arasına mesafe koyamayan” HDP`nin belirlemesine engel olmaktı. Bugün geldiğimiz noktada bunu başarmak üzere olduğumuzu düşünüyorum.
Türk siyasetinde bozulan nezaketi geri getirmek ve Türk siyasetçisinin bozulan imajını ve halkta gerileyen güvenini geri kazanacak bir kampanya yürütmekti. Elimizden geldiğince devlet adamı yaklaşımıyla ve kısıtlı imkanlarla bir siyasi kampanya yürütmeye çalıştık. Seçim kampanyası boyunca benimsediğimiz tavrın ve buna yönelik aldığımız toplumsal tepkilere bakılırsa bu noktada da kendi ittifakımız ve kendi adıma önemli bir olumlu hava yarattığımızı düşünüyorum.
“Cumhuriyetle hesaplaşma” tezleri tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Türk savunma sanayinde istikrarlı bir sürecin devam ettirilmesi mecburiyeti ortadadır. Başta Mavi Vatan tezimiz olmak üzere ülkemizin sürdürdüğü önemli dış politika hamlelerinin desteklenerek sürdürülmesi sağlanmalıdır. Eksikler tamamlanmalı ve daha güçlü bir Türkiye için her kes elini taşın altına koymalıdır. Türk Dünyası ile entegrasyon çalışmalarına hız verilmeli Türk Devletleri Teşkilatı daha da güçlendirilmelidir. Ekonomimizdeki faiz odaklı yürütülen politikalar yeniden gözden geçirilmeli ve ülkemizin daha güçlü ekonomik temele oturtulması sağlanmalıdır.
Yukarıda sayılan tüm hususların hayata geçirilmesi ülkemizin istikrarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu sebeple de yeni geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nde istikrarın temelinde parlamento ve cumhurbaşkanlığının aynı ittifak yönetiminde olması önem arzetmektedir. Millet İttifakı ise 20 yıldır iktidarda olan Cumhur ittifakı karşısında yeterli başarıyı gösterememiş, geleceğe dair tarafımızı ikna edecek bir perspektif sunamamış, her şeyden önemlisi parlamento çoğunluğunu sağlayamamış ve istikrar faktörünü ıskalamıştır.
Bize yönelik “pazarlık” iddialarını ileri sürenlerin bizi tanımadıkları çok net ortadadır. Biz hiçbir zeminde pazarlık yapmadık, kimseden bir görev talep etmedik. Bizim yaklaşımımız tamamıyla ilkeler çerçevesinde olmuştur.
Atatürkçü ve milliyetçi ilkelerim ve inancım her zaman siyasette rehberim olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milleti’nin bekası, refahı ve bölünmez bütünlüğü siyasetimizin temellerini teşkil etmiştir. Kararımız şahsımıza değil milletimize yönelik kazanımlar temelinde olmuştur. Bu çerçevede sürdürdüğümüz müzakereler aşağıdaki ilkeler çerçevesinde neticelenmiştir;
Her türlü terör örgütlerine (PKK, FETÖ, Hizbullah vs.) karşı kesintisiz, istikrarlı ve kararlı bir mücadele devam ettirilecektir.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan “Sığınmacılar ve Kaçaklar” meselesinde artık bir “Takvim” mevcuttur ve bu takvim en kısa zamanda işlemeye başlayacaktır. Ülkemizdeki sığınmacıların bir takvim çerçevesinde ülkelerine güven içerisinde geri gönderilmesi için tüm şartlar zorlanacaktır.
Sınırlarımızdan kaçak geçişlerin önlenmesi için tedbirler en üst seviyeye çıkarılacaktır.
Anayasanın ilk dört maddesinin değişmezliği ve Madde 66’da yer alan Türklüğün Anayasa’dan çıkarılma girişiminin karşısında ortak anlayış birliğinin mevcudiyeti görülmüştür.
Türkiye’nin hem kökleriyle yeniden buluşması hem de kardeşleriyle yeni bir küresel güç merkezi oluşturulması bakımından tarihi bir adım olarak kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nın, her alanda geliştirilmesi ve güçlendirilmesi sağlanacaktır.
Yukarıda anlatılanlar bağlamında 28 Mayıs 2023 tarihli cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu kritik öneme sahiptir. İkinci turda seçimde nasıl bir tutum alınması noktasında tabanımız, destekleyenlerimiz, ATA İttifakı birleşenleri ile müzakereler yaptık. Gerek ben gerekse İttifakımızın değerli genel başkanları, 28 Mayıs 2023’te yapılacak ikinci tur seçimlerinde aday olarak katılacak Cumhur İttifakı’nın adayı Sn. Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı’nın adayı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük. Her iki adayla görüşmede bizim kamuoyunca bilinen önceliklerimizi müzakere ettik. Sonra da konuyu tekrar ATA İttifakı birleşenleri ile müzakere ettik.
Burada altını özellikle çizmek istiyorum, herhangi bir pazarlık, angajman, taahhüt belirtmeksizin, herhangi bir talepte bulunmaksızın, ilkelerimizi, savunduğumuz değerleri, kırmızı çizgilerimizi ifade ettik. Her iki aday ile de bütün konuşma ve görüşmelerimiz devlet adamına yakışır şekilde, karşılıklı nezaket ve saygı çerçevesinde gerçekleşmiştir. Bu vesileyle kendilerine teşekkür ediyorum.
Bu müzakere ve istişareler ve tabandan gelen mesajlar sonucunda ikinci turda Cumhur İttifakının adayı sayın Recep Tayyip Erdoğan`ı destekleyeceğimi beyan ediyorum. Bize ilk turda oy veren seçmenlerimizi de ikinci turda sayın Erdoğan`ı desteklemeğe davet ediyorum.
Bu kararımızı alırken her türlü istişareyi yaptığımızı, kararımızın ülkemiz ve milletimiz için en doğru karar olduğuna inandığımız için bu yönde karar aldığımızın bilinmesinde fayda var. Atatürkçü ve Milliyetçi ilkelerimiz çerçevesinde hiçbir kişisel beklenti içerisinde olmadan aldığımız bu kararın Yüce Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimize hayırlı olmasını diliyorum.