25.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KARAKAŞ İstanbul
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Putin arasında imzalanan 10 maddelik antlaşmayı uzmanlar Milliyet’e yorumladı. 21. Yüzyılın başında konuşulmaya başlanan Asya Çağı’nın resmen başladığını söyleyen emekli Amiral Cem Gürdeniz, “22 Ekim’deki Soçi Mutabakatı ile Asya Çağı başlamıştır. Aynı zamanda Türk tarihinin en önemli antlaşmalarından biri imzalanmıştır. Bu antlaşma 70 yıldır Türkiye üzerinde büyük baskı oluşturan Atlantik sisteminin bittiğini gösteriyor. Türkiye bağımsızlık mücadelesi sonucu kurulmuş büyük bir ülkedir, Türkiye’yi Atlantik sistem kurmamıştır. Ama bu sistem son 70 yıldır ülkemizi şekillendirmek istiyordu. Soğuk savaş sonrasında bu istek çok artmıştı. Kendi dediklerinin dışına çıkanları cezalandırmak isteyen bu sisteme sığmadığımızı gösterdik” diye konuştu.
‘Kürt devleti hayali’
Güneyde denize çıkışı olan bir Kürt devletinin kurulma isteğinin son bulduğunu belirten Gürdeniz, “Doğu Akdeniz’de mavi vatanından 150 bin km2 çalınma arzusu ve KKTC’den Türk kolordusunun çekilerek federal bir yapılanmaya gitme baskısı, Türkiye’nin devlet aklı ve jeopolitik reflekslerle hareket etmesini gerekli kılıyordu. ABD’nin PKK’yı müttefik olarak görmesi ve silah yardımı yapmasına karşılık, Türkiye’nin NATO içinde ordu ve donanmaya sahip olduğu gerçeğini yaşayarak öğrendiler. İsrail’in güvenliği için denize çıkışlı Kürdistan gayretlerine set çekildi, Atlantik sistem 22 Ekim de kaybetti. Elbette ki jeopolitik kırılmalar olacaktır ama Türk-Rus yakınlaşmasının tekrar başlaması gelecek için çok önemli. Türkiye’nin kurulduğu günlerdeki güvenlik ve ittifak alanına yani Asya Çağı’na dönmesi doğru adımdır. Rusya ve Türkiye’nin dengeli diplomasi ve bölgeye barış getirecek uygulamalarıyla, Ortadoğu’ya ve hatta dünyaya denge getireceğini umuyorum. Rusya ve Türkiye’nin ortak karakollar yapması çok büyük bir jeopolitik mesaj” dedi.
Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal ise, Soçi Antlaşması’nın 4. Maddesinde yer alan Adana Mutabakatı’nın onaylanmasının Türkiye’nin dış politikası için dönüm noktası olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ünal, “Türkiye’nin Suriye dış politikası ve bölgesel ilişkileri yeniden düzenlenmesi için yeni bir başlangıçtayız. Bu yüzden iyimser olmamız gerekiyor. Rusya’nın, 1998 yılında imzalanan mutabakata vurgu yapması ve uygulanmasını kolaylaştırmayı kabul etmesi, Türk askerinin bölgedeki varlığını da güçlendirecek. Bu madde ile Suriye’deki Türk askeri birliklerinin varlığı artık tartışılamaz” ifadelerini kullandı.
‘ABD oyun kuramaz’
Prof. Dr. Ünal, “Rusya ile ilişkilerimiz derinleşerek devam edecektir, iki ülkenin çıkarları örtüşüyor. Türkiye’nin Batı dünyasıyla ve ABD ile kavgalı olmaması da gerekir. Bu antlaşma, Türkiye’nin dış politikada elini güçlendirmiştir. ABD’nin bölgede oyun kurucu özelliği bu antlaşma ile bitmiştir. Şimdi, Suriye, İsrail ve Mısır’la ilişkileri normalleştirerek dış politika adımları atmalıyız” dedi.