11.01.2022 - 13:17 | Son Güncellenme:
Süleyman EKİN/DHA
Olay, geçen yıl 22 Mayıs'ta Muratpaşa ilçesi, Konuksever Mahallesi'ndeki 3 katlı apartmanın 2'nci katındaki dairede meydana geldi. Hemşire Safiye Nur Gürbüz, saat 05.00 sıralarında oto galeri sahibi erkek arkadaşı Aytaç Süleyman Daşbacak'ın yaşadığı eve geldi. Burada Gürbüz ve Daşbacak arasında çıkan tartışma, kısa sürede kavgaya dönüştü. Bir süre pencere önünde devam eden kavga sırasında Safiye Nur Gürbüz, apartmanın girişinde park halindeki Daşbacak'a ait 07 TED 11 plakalı otomobilin üzerine düştü.
Cam tavanın kırılması sonucu otomobilin içine düşen Gürbüz'ü görenler, 112 Acil Çağrı Merkezi'ni aradı. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ekipler, sol eli ve sol bacağı kırılan Gürbüz'ü Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne, kavga sırasında aldığı darbelerle yaralanan erkek arkadaşı Daşbacak'ı ise Atatürk Devlet Hastanesi'ne götürdü.
'BENİ PENCEREDEN ATTI'
Safiye Nur Gürbüz, ifadesinde erkek arkadaşının kendisini pencereden attığını öne sürerek, "Aramızda tartışma çıktı. Bu yüzden beni pencereden attı" dedi.
Tutuklanan Aytaç Süleyman Daşbacak hakkında 'kasten yaralama' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından iddianame hazırlanıp, dava açıldı. Aynı iddianamede, Aytaç Süleyman Daşbacak'ı başından yaraladığı öne sürülen Safiye Nur Gürbüz'ün de 'yaralama' suçunu işlediği belirtildi. Antalya 30'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada şikayetçi avukatı, eldeki deliller ışığında sanığın 'öldürmeye teşebbüs' suçundan yargılanması gerektiğini belirterek, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi. Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, dosyayı ağır cezaya sevk etti.
'SAFİYE ARAYINCA YANIMDAN AYRILDI'
Tutuklu sanık Aytaç Süleyman Daşbacak ile tutuksuz sanık Safiye Nur Gürbüz, Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Daşbacak, SEGBİS ile duruşmaya katılırken, Safiye Nur Gürbüz ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Duruşmada dinlenen tanıklardan biri, bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile bağlanırken, diğer tanık salonda konuştu. Tanık Barış K., "Safiye'yi Aytaç vasıtası ile tanırım. Aytaç, benim yakın arkadaşım. Olay sabahı Aytaç'la Kumluca'ya araç almaya gittik. Dönüşte iki araçla geldik. Konyaaltı mevkisinde yakıt için mola verince Aytaç yanıma geldi ve Safiye'nin kendisine sosyal medya üzerinden aradığını ve intihar edeceğini söylediğini belirtti. Sonra Aytaç yanımdan ayrıldı" diye konuştu.
'EVLENECEKTİK AŞKIM NEDEN YAPTIN'
Diğer tanık Orçun C. ise Kumluca'ya giderken aracı kendisinin kullandığını belirterek "Aytaç'a telefon geldi. Yüksek sesle konuşuyordu. Konuşmalarından Safiye'nin intihar edeceği yönünde bir şeyler söylüyordu. Telefonu kapattıktan sonra sorduğumda bana Safiye'nin intihar edeceğini söyledi" dedi.
Aytaç Süleyman Daşbacak'ın komşusu Hatice K. ise sabah erken saatlerde cam kırığı sesi ile balkona çıktığını ifade ederek, "Aytaç, bu bayanla arabanın yanında ayaktaydı. Aytaç kıza 'Seni seviyorum. Evlenecektik. Aşkım neden yaptın?' diyerek söyleniyordu. Hava aydınlandığında polis geldi. Cam kırığından önce herhangi bir yardım sesi duymadım" diye konuştu.
MAHKEME BAŞKANI İKİ KEZ UYARDI
Sanık avukatı ise Safiye Nur Gürbüz'ün yargılamanın her aşamasında çelişkili ifadeler verdiğini öne sürerek, "Sanık, müvekkilimizin kendisini ayağından tutarak aşağıya attığını söylüyor. Atılan mesafe 5 metre. Eğer durum şikayetçinin anlattığı gibi olsaydı, aracın üzerine sırtüstü veya başüstü düşmesi gerekiyordu. Böyle bir durumda çok kaliteli camdan yapılan sunroof kırılmaz ve kaporta eğilirdi. Fakat tahminimizde şikayetçi bir şekilde kendisini aşağıya attı ve ayağındaki ayakkabı ile sunroofun üzerine sert bir şekilde düştü. Cam ancak bu şekilde kırılabilir" dedi.
Bu sırada, avukatların konuşmasını kesen Safiye Nur Gürbüz'ü, mahkeme başkanı iki kez uyardı. Duruşma tanıkların dinlenmesinin ardından ertelendi.
Adliye çıkışı konuşan Aytaç Süleyman Daşbacak'ın anne ve babası, çocuklarının iftiraya kurban gittiğini öne sürdü. Aytaç ile Safiye arasında 2 yıllık arkadaşlık olduğunu belirten baba Atalay Daşbacak, olay günü oğluna tuzak kurulduğunu öne sürerek, “Herhangi bir tartışma olmadan bir anda kavga çıkarıyor. Oğlumun üstündeki kıyafetleri parçalıyor. Sonrasında oğlum duşa gireceği sırada koltuğun üzerine çıkıp, kendisini aşağıya atıyor. Gören yok, beyan yok, görüntü yok. Kısacası oğlumun attığına dair hiçbir delil yok" diye konuştu.