08.07.2019 - 08:53 | Son Güncellenme:
Mehmet Rıfat Ilgaz, (7 Mayıs 1911; Cide, Kastamonu'da dünyaya geldi. 7 Temmuz 1993 yılında İstanbul'da hayata veda etti. Türk şiir, roman ve öykü yazarı olan Rıfat Ilgaz özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanındı. Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi. Türkiye'nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliği, aynı dönemdeki birçok yazar gibi, onun da adliye koridorlarında ve hapishanede zaman geçirmesine neden oldu.
Oldukça üretken olan yazın hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına birçok farklı alanda eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi. Yazarın eserleri günümüzde, oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurduğu, Çınar Yayınları'ndan çıkmaktadır. Bu kitapların baskıları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yapılmaktadır.
Ana hatlarıyla hayatı
1911 yılında Kastamonu'nun Cide ilçesinde doğdu. Yedi kardeşin sonuncusu olan Ilgaz'ın doğum tarihi kesin olarak belli değildi. Nüfusa göre 7 Mayıs 1911 olan doğum tarihi, annesinin söylemesiyle "derin kar"dadır. Bu da, Ilgaz'ın demesiyle, 1910'un Şubat'ına rastlamaktadır. Ortaokuldayken liseye devam edip üniversite okumak istemesine ve öğretmenlerinin bu konuda onu desteklemesine rağmen babasının vefatı nedeniyle Kastamonu Muallim Mektebi'ne (öğretmen okulu) girdi. Mezun olduktan sonra Gerede ve Akçakoca'da ilkokul öğretmenliği yaptı. 1932'de kızı Gönül doğdu. Daha sonra Gümüşova'ya başöğretmen olarak atandı. 1933 yılında askere alındı. 1936'da Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümüne girdi ve 1938'de mezun oldu. Mezuniyetinden sonra Adapazarı'na atanan Ilgaz, vereme yakalandığı için öğretmenlik yapamadan buradan ayrıldı ve İstanbul Yakacık Sanatoryumuna yattı.
İstanbul'dayken hem Karagümrük Ortaokulu'nda Türkçe öğretmenliği yapıyor hem de fakültede felsefe okuyordu. II. Dünya Savaşı'na denk gelen bu dönemler daha sonra edebiyatında da oldukça etkili oldu. Örneğin savaş Karartma Geceleri romanının arka planında yoğun olarak hissedilmektedir. 1943 yılında Karagümrük Ortaokulunda bir öğretmenle kavga ettiği için Nişantaşı'na sürüldü. Aynı yıl ağabeyinin de bulunduğu Tosya'da deprem olunca oraya gitti ve daha sonra izlenimlerini gazetede yazdı. Ayrıca bir de bu deneyimi yansıtan Tosya Zelzelesi şiirini yazdı.
1944'ün Ocak ayında yayınladığı Sınıf kitabıyla adliyeler ve hapishaneyle tanışmış oldu. Bir süre saklanan Ilgaz, 24 Mayıs 1944'te Birinci Şubeye teslim oldu. 6 aya çarptırılan yazar, hapishaneden çıktığında hem öğrenciliğini hem de öğretmenliğini kaybetmişti. Sağlığı da oldukça bozulan Ilgaz, Heybeliada Sanatoryumuna yattı. 1946 yılında öğretmenliğe kısa bir süreliğine dönse de, sonunda 1947'de temelli olarak bu şansı kaybetti. Bununla birlikte sanatoryuma yatabilme hakkını da kaybetmiş oluyordu.
Hayatı dergi ve gazetecilik ile şiir yazarak geçiyordu. 1953 yılında Devam kitabı da toplatıldı ve yazar hakkında soruşturma açıldı. 27 Mayıs'tan hemen önce gönderilmesi planlanan sürgünden 27 Mayıs 1960 askeri müdahelesiyle kurtuldu. 1966'da Ilgaz'ın oyunlaştırdığı Hababam Sınıfı romanı Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelendi. Aynı oyun 1969 yılında İstanbul Tiyatrosu'nda sahneye kondu. Aynı yıl Çatal Matal oyunu da Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelendi.
1971'de kızı Defne doğdu. Aynı yıl Basın Şeref Kartı aldı. Bu yıl ayrıca Sınıf Yayınları'nı kuran yazar kendi kitaplarını yayımlamaya başladı. İlk denendiğinde sansüre takılan Hababam Sınıfı, Umur Bugay'ın senaryosuyla sansürden geçti ve Ertem Eğilmez'in yönetmenliğinde çekildi. Fakat yazar bu durumdan hoşnut değildi, çünkü sansürden geçmeyi başaran senaryo eserin bütün toplumsal eleştirilerinden arıtılmış ve sadece eğlencelik bir komedi haline getirilmişti.
Filmin başarısından sonra 6 film daha yapıldı. 1974'te emekli olan Ilgaz, Cide'ye yerleşti. 12 Eylül (1980) döneminde Cide'de bulunan Rıfat Ilgaz sürekli tehdit ya da rahatsız ediliyordu. Örneğin, bir gün oturduğu evin karşısındaki binaya Rıfat Ilgaz evden atılmadığı takdirde evin taranacağına dair not asılır.
28 Mayıs 1981 gecesi Rıfat Ilgaz Yıldız Karayel romanını yazmaktayken gözaltına alındı. Gözleri bağlanarak ve zincirlenerek merkeze kadar yürütülen yazar, Kastamonu, Et Balık Kurumu mezbahasından bozma hapishaneye kondu. Doktor muayenesi isteyerek hastalığını kanıtlayınca jandarma tarafından Ballıdağ Sanatoryumuna yatırıldı. Gözaltına alınmasının belirli bir nedeni zaten bulunmamaktaydı ve genel sorgudan sonra serbest bırakıldı. Oğlu Aydın Ilgaz ile yaşamak üzere İstanbul'a döndü.
Öncelikli olarak şiir ve öykü olmak üzere yazmaya devam etti. Adına etkinlikler ve festivaller düzenlendi. Fikri Sağlar'ın Kültür Bakanlığı döneminde devlet tarafından bir çeşit itibar iadesi olacak şekilde Kültür Bakanlığı plaketi verildi.
2 Temmuz Sivas Madımak Olayı'nda başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine çok üzülen Ilgaz, bundan 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993'te evinde vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na, Asım Bezirci'nin yanına defnedildi.
Edebiyatı
Rıfat Ilgaz, edebiyat hayatına 1926 yılında Kastamonu Nazikter gazetesinde yayınlanan "Sevgilimin Mezarında" şiiriyle başladı. Bu şiiri yazdığında henüz on beş yaşında olan şair, o dönemlerde Mehmet Rıfat imzası ile yazıyordu. Hatta Kastamonu'dan geçmekte olan Faruk Nafiz'in ilgisini çekmeyi başardı. Bir süre tarz olarak kişisel şiirler yazsa da -ki bunlar Varlık, Oluş gibi dergilerde yayınlandı- daha sonra hiçbirini kitaplarına almadı. Ona göre bu şiirler gözü kapalı yaşadığı yılların ifadesiydi. Bir süre şiir tekniğine yeni bir soluk getirdiğine inandığı Nâzım Hikmet ile çalıştı. Onun Bursa Hapishanesinden gönderdiği şiirleri İbrahim Sabri mahlasıyla yayınlıyordu. Nazım da Ilgaz'dan umutla söz ediyordu:
Ayrıca Nazım, başka bir zamanda "kendi sesini bulması" için Orhan Kemal'e Ilgaz'ı örnek göstermiştir. Rıfat Ilgaz, II. Dünya Savaşı döneminde öğretmenlik yaparken hayatında ve çevresinde gördükleriyle toplumcu bir anlayışa yöneldi. Halktan biri olması ve halkın çektiklerini kendisinin de çekiyor olması bunu ifade etme isteği ve ihtiyacı yarattı. Bu amaçla çıkardığı ilk şiir kitabı Yarenlik'te (1943) çevresindeki insan hayatını anlattı. Mesela bu eserindeki "Alişim" şiirinde onun edebiyatta durduğu noktanın izleri oldukça güçlüdür.