19.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Polonya, Avusturya ve Rusya tarafından parçalanınca, yani 1700’lerin sonlarında işgal edilince, Ukraynalı bir kahin olan Wernyhora böyle bir kehaneti ortaya atmıştı. Bu kehanetten 123 yıl sonra Osmanlı askerleri 1. Dünya Savaşı’nın o hararetli günlerinde Galiçya cephesinde Rusya ile savaşmaya başladığında Türk atları da Vistül’den su içtiler ve savaşın bitimiyle birlikte Polonya bağımsızlığına kavuştu. Türkiye şimdi bağımsızlığının 100. Yılını kutlamaya hazırlanan Polonya’da iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel köprüleri daha da güçlendirmek için adımlar atıyor. Polonya ziyareti dönüşünde uçakta bulanan gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuya özel olarak önem verdiğinin altını çiziyor.
Türkiye-Polonya ilişkilerinin 603. yıldönümü olduğunu, arada olumsuz bazı gelişmeler olsa da, gerek Osmanlı gerek Cumhuriyet döneminde ikili ilişkilerin genelde sulh içinde geçtiğini, Osmanlı Devleti’nin işgal edilen o zamanki adıyla Lehistan’ın yanında olduğunu anımsatıyor. “Polonya’da nükte olarak kullanılan ‘Lehistan sefiri yolda’ ifadesi kadirşinaslığın sembolü haline gelmiştir” diyor.
Şehitliğe düzenleme
Bu çerçevede biri iki ülke arasındaki dostluğu dile getiren iki ayrı anıt yapılması planlanıyor. Bunlardan biri iki ülke arasındaki Hotin Anlaşması’nı konu edinen tarihi tablonun bir çeşit üç boyutlu hale getirilmesiyle vücut bulacak olan bu anıtın yanısıra, Galiçya Şehitliği’nin yeniden düzenlenmesi de gündemde.
Varşova’nın göz alıcı köşesi Lazienki Park’ta yapılacak bir Türk Evi, barok tarz bir Osmanlı çeşmesi ile lale bahçesi listedeki diğer adımlar. Bu çalışmalar büyükelçimiz Tunç Üğdül’ün gözetimi ve koordinasyonunda yürüyor.
Ama atılacak bir adım daha var ki, gerçekleştiğinde hepimiz Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin yeni bir tablosuyla tanışacağız. Sultan Abdülaziz’in baş ressamı Polonyalı Stanislav Chlebowski’nin yaptığı, şu anda Krakov Ulusal Müzesi’nin deposunda bulunan tablonun Türkiye’ye gelmesi gündemde. Sanatçının bitiremeden Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrıldığı, bir dönem Ankara’daki Polonya büyükelçiliğinde sergilendiği söylenen ama görenin de, hatırlayanın da nadir olduğu bu eser Türkiye’ye geldiğinde iki ülke arasında bir ilk daha yaşanmış olacak.