30.01.2021 - 07:23 | Son Güncellenme:
Şimdilerde hem paralarını kaybeden, hem sağlıkları daha da kötüleşen çok sayıda kişinin ortak beklentisi, yaşadıkları ağır hastalıklardan kurtulma umuduydu. Mehmet Sıddık Can (41), kendisi ile yolları çeşitli vesilelerle kesişen çok sayıda kişiye her seferinde farklı senaryolar anlattı. Uluslararası bir ilaç devinin Almanya’daki merkezinde üretim bölümünde çalıştığını anlatan Can’ın “Bu şirket, elimdeki formülleri almanın peşindeydi. Ben formülleri vermek istemediğim için Türkiye’ye kaçtım. Firma da Türkiye’deki diplomamı kayıtlardan sildirdi. Peşime silahlı kişiler dahi taktılar” şeklindeki anlatımını birçok mağdurdan duymak mümkün.
‘KAZANÇ BÜYÜK ORTAK OLALIM’
Hürriyet'te yer alan habere göre Can hakkında, İstanbul ve Ankara Cumhuriyet başsavcılıklarına yapılan suç duyuruları dikkat çekici detaylar içeriyor. Can, iddiaya göre, Türkiye’ye döndükten sonra, bir arkadaşının yardımıyla geceleri askeri bir hastanede gizlice ilaç üretimi yaptığını söyledi. Birçok ağır hastalığı bitkisel ilaçlarla iyileştirdiğini, COVID-19’un dahi ilacını bulduğunu söyleyen Can, temasa geçtiği iş insanlarına da “Bu işte büyük kazanç var. Siz de yatırım yapın. Kazanca da ortak olun” vaadinde bulundu.
‘DOKTORU DAHİ İYİLEŞTİRDİM’
Savcılık suç duyurularına göre Can, temasa geçtiği hasta veya hasta yakınlarını ikna etmek için sıklıkla, daha önce iyileştirdiğini iddia ettiği kişilerin bilgilerini paylaştı. Can’ın, “Benim verdiğim ilaçlarla iyileşti” dediği isimlerden biri de özel bir hastanede görevli onkoloji uzmanı Doç. Dr. F.Ş. Mehmet Sıddık Can, “Doç. Dr. F.Ş.” olarak tanıttığı kişiyle yaptığı telefon görüşmesini diyabet hastası C.Ş.’ye de dinletti. C.Ş., savcılık dilekçesinde “F. Hoca, kendisinin de kanser hastası olduğunu, Mehmet Sıddık Can’ın verdiği ilaçlarla iyileştiğini söyleyince ikna oldum” dedi. Ulaşılan F.Ş. ise, ne Can’ı, ne C.Ş.’yi tanıdığını, iyileştirildiği yönündeki iddiayı ise kesin bir dille reddetti.
AĞIR HASTALARA SAHTE İLAÇLA UMUT DAĞITTI
BENİMKİ TEDAVİ DEĞİL
Suçlamalarının odağındaki Mehmet Sıddık Can ise sorular üzerine şunları kaydetti:
“Ben bitkisel ilaç yapıyorum. Bunu herkes de yapabilir. Benimkisi tedavi değil. Ağır birtakım hastalıkları tedavi etmeye çalışmadım. Tedavi ettiğim söylenen kişilerden veya yakınlarından, belirtildiği kadar fazla bir para almadım. İş insanlarından aldığım paralar oldu. Bu paraları da ilaç üretimi için kullandım. Hakkımda üç ceza davası açıldı. Bir tanesi kesinleşti. Doktor olmadığım halde tedavi ettiğim için hapis cezası çıktı. Karar kesinleşince en son, geçen aralıkta 1 ay daha tutuklu kaldım. Borç ödeme taahhüdümü yerine getiremediğim için de geçenlerde hapis cezası çıktı. Benden alacaklı olan bazı kişiler, beni ve ailemi tehdit etti.”
İŞTE MAĞDURLAR
E. Ceran: Mehmet Sıddık Can, mental epilepsi hastası E. Ceran’ı (17) iyileştirebileceğini söyledi. Toplam 180 bin liraya yakın para alan Can, bir süre sonra telefonlara yanıt vermemeye başladı.
C. Ş.: 20 yıldır diyabet hastası olan C. Ş., Can ile, medikal ürün satışı yapan bir arkadaşının Fatih’teki işyerinde karşılaştı. Can’ın vurduğu iğneler sonrası kan şekeri düşen Ş., toplamda 80 bin liraya yakın para verdi. Can’ın talebi ile yıllardır kullandığı insülin ilacını kesen Ş., bir ara komalık oldu ve günlerce hastanede kaldı.
Fatih E.: Kanser hastası Fatih E. de, Mehmet Sıddık Can ile yolu kesişen isimlerden biri. 4’üncü evre kanser hastası olan Fatih E., ancak bir süre sonra Can’a ulaşamaz oldu. E.’nin yakın çevresine “Bir umut bu adamın ilaçlarına bel bağladım. Şimdi ise ölümü bekliyorum” dediği öğrenildi.
Zekiye-Kerim Erözbağ: Ankara’da güzellik merkezi işleten çift, Can’a, ilaç üretimi için 1.3 milyon liraya yakın para verdi. Can, temasta olduğu üst düzey bazı işinsanlarını da Kerim Erözbağ ile tanıştırarak güvenini kazandı. Ancak Can, aldığı parayı iade etmediği gibi izini kaybettirdi.
Ercan Temur: Başka kişiler aracılığıyla Can ile tanışan Temur, kendisi ile ortak şirket kurdu. Ancak, Temur’dan aldığı parayı ödemediği gibi, borç ödeme taahhüdünü de yerine getirmedi. İstanbul Anadolu 5. İcra Ceza Mahkemesi önceki gün Can’a, yasal faizi ile 1,6 milyon lirayı bulan borcunu ödemediği için 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi.
Muzaffer Ulukaya: ABD merkezli Chobani yoğurt markasının sahibi Hamdi Ulukaya’nın ağabeyi Muzaffer Ulukaya da Can ile yolu kesişen bir diğer iş insanı. Edinilen bilgilere göre Ulukaya, Can’a, Bakırköy’de bir klinik açması için destek oldu. Ofisin depozitosu ödense de planlanan klinik faaliyete alınamadı. İkili arasındaki WhatsApp yazışmalarında, Can, kendisine verilecek destek için daha hızlı olunması gerektiğini söylüyor. Ulukaya ise “Bugünden yarına çözüm üreten kişi ya dolandırıcıdır veya kötü niyetlidir” diyor.