23.05.2024 - 16:26 | Son Güncellenme:
Gizem KARADAĞ-Celal ATALAY/ANKARA (DHA)
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, CHP Genel Başkanı Özel’i CHP genel merkezinde ziyaret etti. Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından Özel ve Destici, basın açıklaması yaptı. Özel, 31 Mart seçimlerinden sonra Türkiye siyasetinde çeşitli şekillerde nitelendirilen bir normalleşme süreci yaşandığına belirterek, "Ama bizim bugünkü görüşmemiz bir normalleşme sürecine işaret etmiyor. Çünkü biz zaten Meclis'te hep birlikte olmuş ve temaslarımızı sürdürmüş iki partiydik. Türkiye'de Avrupa'nın, dünyanın çok gerisinde bir siyasi partiler kanunuyla karşı karşıyayız. Ve siyasetin finansmanının şeffaf olması, denetim altında olması ve bazı siyasi partilere hazine ve seçim yardımı yapılıyorken, sadece 5 partiye bugünkü uygulamayla yapılabiliyor; bazı siyasi partilerin bundan mahrum olmasının kabul edilemez olduğu noktasında bir kez daha karşılıklı fikir birliği içinde olduğumuzu gördük. Fikirlerin tümünün kolayca ifade edilebilmesi, toplum tarafından duyulmasının sağlanması ancak ve ancak siyasi parti kurulmasının kolaylaştırılması, siyasi parti faaliyetlerinin devlet tarafından desteklenmesi ve özellikle belli bir mali gücün altındaki siyasi partilerin bugünkünün aksine pozitif ayrımcılıkla seslerini duyurmaları, örgütlenmelerini sağlamaları noktasında mutlaka gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Biz Sayın Destici ile Büyük Birlik Partisi'yle ayrı ittifaklardayız. Ayrı siyasi yelpazenin farklı kanatlarındayız. Ama bu konudaki müşterek duygumuzu her ikimiz de ifade ettik ve bundan sonraki süreçte de bir düzenleme yapılması noktasında biz buna son seçimlerin en çok oy almış birinci partisi olma sıfatıyla da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 22 yıllık pratiğinden farklı olarak gönülden destek vereceğimizi ve oy vereceğimizi ifade etmek istiyorum" dedi.
'BİZ İNEN SİSİN FARKINDAYIZ'
Özel, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın kendisine yönelik açıklamaları ile ilgili soru üzerine, "Ben isim vermedim. Ama beyefendiler konuyu kendi üzerlerine almışlar. Kendilerini savundular ve bize hakaret etmeyi tercih ettiler. Bir üçüncü isim çıkıp da ne onları savunmaya kalktı ne de başka bir şey söyledi. Mesele bu kadar hassas, mesele bu kadar ciddi, mesele bu kadar gerçek zaten. Ben bunun üstüne daha fazla ne söyleyeyim. Ankara'nın ortasında iki kız babası bir siyasetçi, bir ülkü ocaklarının da önceki genel başkanlarından birisi bir siyasi cinayete kurban gidecek. Onu uyuşturucu torbacıları öldürecek. Kamu görevlileri kaçmalarına yardım edecek ve o cenaze, o kan yerde kalacak. Neden? Bir partideki birilerinin yapmış olduğu temaslar, görüşmeler, iletişim ortaya çıkmasın. Parti zarar görmesin. İttifakımız zarar görmesin. O cenaze, o kan orada durdukça Türkiye'de siyaset normalleşemez. İlk önce MHP'nin 'ucu kime gidiyorsa gitsin' deyip, bu yükten kurtulması, sonra Cumhur İttifakı'nı bu yükten kurtulması, Türkiye siyasetinin bu yükten kurtulmasını lazım. Normalleşme diyorsanız normal siyasi partiler bir cinayet işlendiğinde ona karşı bir sis indirmeye çalışmazlar. Biz inen sisin farkındayız ve o sis kalkmadan Türkiye normalleşemez" diye konuştu.
DESTİCİ: KIRMIZI ÇİZGİMİZ TERÖR VE ŞİDETTİR
Destici de BBP olarak hem AK Parti hem de CHP'li belediyelerin olduğu yerlerde uyum içerisinde bir çalışma yürüttüklerini ifade ederek, "Önceliğimiz devletimizin varlığı, ülkemizin bütünlüğü milletimizin birliği ve kardeşliği, refahı. Biz Büyük Birlik Partisi olarak Türkiye'nin bu darbe anayasasından kurtulması gerektiğine inanıyoruz. Konuşmalarımızda şunu gördük ki, CHP ile Türkiye'nin yeni demokratik ve sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda hemfikiriz. Herkes teklifini ortaya koysun. Kamuoyunun önünde paylaşsın. Ben uzlaşamayacağımız noktaları bir kenara bırakarak en azından azami müştereklerimizde buluşarak bir anayasa yapma konusunda gayret göstermemiz gerektiğini söyledim. Dolayısıyla da bu devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü ve milletin birliği ve istikbali tartışma konusu değildir, dili de tartışma konusu değildir, kimliği de tartışma konusu değildir. Dolayısıyla bu konularda da fikir birliği içinde olduğumuzu görmekten de büyük bir memnuniyet duydum. Siyasi partiler yasası demokratikleşmeden, demokratik bir siyasetten bahsedilemez. Seçime 35 parti giriyor, seçim yardımını 5 parti alıyor. Dolayısıyla biz burada kesin çözüm olarak bu hazine yardımının tamamen kaldırılmasını teklif ediyoruz. Zaten tasarruf tedbirleri de gündemde. Dolayısıyla da madem tasarruf edeceğiz, o zaman siyasi partilerimiz de, Meclisimiz de tasarruf etsin. Ve milletimize de bu konuda örnek olalım diye düşünüyoruz. Bir diğer husus da bizim kırmızı çizgimiz terör ve şiddettir. Teröre, şiddete bulaşmadığı sürece ya da terör örgütleriyle arasına mesafe koyduğu sürece her siyasi parti, her sivil toplum örgütü hatta her fert kendi fikrini özgürce söyleyebilir, inancını yaşayabilir, düşüncelerini dile getirebilir. Burada kırmızı çizgimiz terör ve şiddettir. Bunda da aynı fikirde olduğumuzu gördük" diye konuştu. (DHA)