15.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Mine Özdemir
Türkiye’de 112’si devlet, 67’si vakıf olmak üzere 179 üniversite var. Son yıllarda çok sayıda üniversitenin kurulmasıyla ortaya çıkan öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak, lisansüstü eğitim programlarını geliştirmek amacıyla 2002’den bu yana Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) uygulanıyordu. İlk olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ÖDTÜ), daha sonra da Hacettepe, Ankara, Gazi üniversitelerinde yürütülen program, 2011’den itibaren Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından uygulanmaya devam etti. Ancak iki yıl önce YÖK, ÖYP’ye son verdi. 1 Eylül 2016’da OHAL kapsamında çıkarılan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 49. maddesi kapsamında ÖYP’li 13 bin 170 araştırma görevlisinin çalışma statüleri düşürüldü. ÖYP’li tüm araştırma görevlilerinin 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 33. maddesinin (a) fıkrasına göre daimi kadroyla çalışmaları öngörülürken, aynı kanunun 50. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendine göre doktora eğitimi bitene kadar sözleşmeli, sonrasında belirsiz bir statüye dahil edildiler. Bu karara akademisyenler, “iş güvenceleri ellerinden alındığı” gerekçesiyle büyük tepki gösterdi.
OHAL kapsamında çıkarılan KHK’larla 4 bine yakın akademisyen ihraç edilmişti. Bu akademisyenlerden 159’u ÖYP’liydi. Üniversitelerde binlerce akademisyen açığı varken ÖYP’li araştırma görevlilerinin üniversitelerden tasfiye edilmesi ve kadrolarının düşürülmesiyle ilgili konuyu TBMM’ye taşıyan CHP Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından yanıtlanması üzerine soru önergesi verdi. Çamak, soru önergesinde şu konulara dikkat çekti:
300 bin TL’lik senet
33/a kadrosuyla doktora eğitimi bittikten sonra kriterler sağlandığı taktirde yardımcı doçent olunabiliyorken, 674-49 sayılı KHK ile 50/d ile geçici kadroya geçirilen ÖYP’liler artık doktora eğitimi boyunca birer yıllık sözleşme yapılır hale gelmiştir. ÖYP’liler doktora bittikten sonra iş güvencesi olmayan belirsiz bir sürece sürüklenmiştir.
Başından itibaren ALES, yabancı dil ve okul başarı ortalaması ile sıralamaya girerek, hak edilerek ilgili üniversitelere zorunlu çalışma karşılığında 300 bin TL ve üzerindeki meblağlarda imzalanan senet karşılığı çalışmaya başlayan ÖYP’liler, doktoralı işsiz olmaya aday duruma geldiler.
159’u ihraç edildi
KHK ile alınan kararla neredeyse 13 bin 170 kişinin tamamının FETÖ Terör Örgütü’ne mensup gibi gösterilerek yaratılan algı yanılsaması çok ciddi zararlar veriyor. İhraç edilen 3 bin 850 akademisyenden 159 ÖYP’linin ihraç edilmesi ÖYP’liler üzerindeki “FETÖ’cü” algısını yıkmakla kalmayıp kamuda tüm meslek gruplarındaki en az ihraç oranının ÖYP’lilerde olduğunu göstermekte. FETÖ ile bağlantısı bulunmadığı netleşmiş 13 bin 11 ÖYP’linin özlük hakları ve kadro iadelerinin halen neden iade edilmediği merak konusu.
Bazı üniversiteler ÖYP sorununa bir çözüm bulup, daha önce kadroları kendilerinde bulunan ÖYP’lileri 33/a kadrosuna alacaklarını ilan ederken, bazıları da ciddi sayıda akademisyene ihtiyaç olmasına rağmen 50/d statülerinin değişmeyeceğini ve eğitimleri sonrasında işsiz kalacaklarını duyurdu. Büyük bir eşitsizliğe neden olan bu durumdan binlerce akademisyen mağdur durumda.
Herhangi bir suçu bulunmayan 13 bin ÖYP’li bilim insanı için gerek psikolojik bir bunalıma itilmeleri, gerek statü açısından yaratılan büyük haksızlığın ve damgalayıcı algının iadeyi itibar yapılarak düzeltilmesi için herhangi bir çalışmanız ya da planınız var mıdır?
33/a’dan bir gecede 50/d kadrolarına geçirilmeleriyle ÖYP’lilerin mezuniyet sonrası ilişiğini kesme kararı alan bazı üniversitelerin yarattığı mağduriyetlerin önüne geçebilmek için ÖYP’lilere dair verilen kararlarda tüm üniversiteleri kapsayan bir uygulama birliğine gitmeyi düşünüyor musunuz?
‘İşsiz kalacağım’
M.C.: 3 yıl sonra doktora sürem bittiğinde üniversiteden atılacağım. ÖYP’li istihdam edilen 102 üniversiteden 59’u bir şekilde adım attı. Kalan üniversitelerde ise süresi biten işten atılıyor. Biz devlete güvenmiştik. En baştan şartların bu olduğunu bilseydik gelmezdik. ÖYP’de uygulama birliği istiyoruz. 13 bin ÖYP’linin 3 bini kadroya geçti. Bir üniversiteden mezun olan yardımcı doçent olurken bir diğer üniversitedeki işsiz kalıyor. Bu haksızlığın düzeltilmesini istiyoruz.
‘Haklar devam etmeli’
Erman Kayışdağ: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde bu konuda bir sorun yaşamıyoruz. Yönetimimiz çok anlayışlı ancak diğer üniversitelerde durum böyle değil. ÖYP’li arkadaşlarımızın yasal süresi bitince işten çıkarılıyorlar. ÖYP’lilerin FETÖ’cü olduğuna dair bir algı oluştu. Ancak ÖYP’lilerin ihraç oranı akademideki en düşük oran. Bunun FETÖ’yle alakası yok. Herkes 33/a kadrosuna inanarak bu kadroya başvurdu. Bu hak devam etmeli.
‘Araştırma üniversiteleri uygulasın’
ODTÜ’de ÖYP’yi ilk uygulayan isim olan ODTÜ eski Rektörü ve URAP Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut, uygulamada gelinen son noktayı şöyle değerlendiriyor: Anadolu’daki üniversitelere öğretim üyesi yetiştirmek amacıyla oluşturduğumuz ÖYP kapsamında öğrenciler, İngilizce sorunu olmadan hem ODTÜ hem de yurt dışında bir üniversite tecrübesiyle yetişmiş oluyordu. 70 üniversite bizimle protokol yaptı ve biz bu projeyi yürüttük. Yetiştirilen öğrenciler, kendi üniversitelerine gidince ya hemen yardımcı doçent kadrosuna atanıyorlardı ya da bir süre doktor araştırma görevlisi olarak bekletiliyordu.
Hedefimiz Türkiye’deki 10 büyük üniversitenin bunu yürütmesiydi. Anadolu’ya iyi üniversitelerden yetişmiş yurt dışı tecrübesi olan gençleri öğretim üyesi olarak kazandırmaktı. Daha sonra YÖK, bizim uyguladığımız sistemi devam ettirmeye çalıştı ancak ÖYP, 10 eski üniversite yerine daha yeni kurulmuş üniversitelerde uygulandı. Her üniversite doktora vermemeli.
ÖYP kadrolarının 33/a’dan 50/d’ye düşürülmesi Türkiye için mali ve insani açıdan büyük bir kayıp. Milyonlarca insan üniversiteye gitmek isterken ve Anadolu’daki üniversitelerin yanı sıra ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe gibi üniversitelerde hoca eksikliği varken, devletin büyük paralar harcayarak yetiştirdiği bu insanların rektörün iki dudağı arasına bırakılması medeni değil. Eğer bu çocukların örgütle ilişkisi varsa KHK ile görevden atarsınız.
ÖYP’nin tekrar sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde yarar görüyorum. ÖYP’nin araştırma üniversitelerine verilmesinde fayda olabilir. YÖK, 10 tane araştırma üniversitesi artı beş olmak üzere 15 üniversitede ÖYP’yi uygulayabilir. Bunu YÖK’ün koordine etmesi daha doğru. Bizim koyduğumuz kurallara benzer kurallar konulmalı. ÖYP uygulanmazsa Türk eğitim sistemine büyük bir zarar verilmiş olur. Çünkü her yıl akademisyen açığı artıyor.
Eğitimin geleceği konuşuldu