31.01.2022 - 15:51 | Son Güncellenme:
Süleyman EKİN/ANTALYA (DHA)-
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu, 28 Temmuz'da evden çıktıktan sonra kendisinden haber alınamadı. Telefonu da kapalı olan Haytaoğlu'na ulaşılamayınca Adana'dan gelen babası Mustafa Haytaoğlu kızını aramaya başladı, polise kayıp başvurusu yaptı. Sosyal medyadan da Azra'nın bulunması için çağrılar yapıldı
ÇAPRAZ SORGUDA İTİRAF
Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Azra'nın cep telefonundan en son inşaat mühendisi ve emlak ofisi sahibi Mustafa Murat Ayhan ile görüştüğünü tespit etti. Cinayet masası ekipleri, Ayhan'ı çapraz sorguya aldı. Ayhan, sorguda cinayeti işlediğini itiraf etti. Mustafa Murat Ayhan, Varsak'ta ormanda Azra Gülendam Haytaoğlu'nu gömdüğü yeri ekiplere gösterdi. Cesedin parçalarını bulan ekipler, otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu morguna gönderdi. Azra'nın başı tüm aramalara rağmen bulunamadı. Mustafa Murat Ayhan, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
İKİNCİ DURUŞMA GÖRÜLDÜ
Ağırlaştırılmış ömür boyu hapsi istenen Mustafa Murat Ayhan, 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kasten insan öldürme', 'hırsızlık' ve 'cinsel saldırı' suçlarından ikinci kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, Diyarbakır Cezaevi'nde bulunan sanık Mustafa Murat Ayhan SEGBİS aracılığıyla katılırken, öldürülen Azra'nın annesi Mezide Haytaoğlu, baba Mustafa Haytaoğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Duruşmaya ayrıca Türkiye’nin birçok ilinden çok sayıda yetki belgeli avukat, şikayetçi müdafi olarak katıldı.
Şikayetçi avukatları, kamu vicdanının rahatlatılması ve adaletin tecelli etmesinin önemine değinerek, soruşturma aşamasında beyanları alınan sanığın arkadaşları ve yakınlarının mahkemede de dinlenmesini talep etti. Avukatlar ayrıca sanığın geçmişinin de değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, bazı mahkemelerdeki dosyalarının da incelenmesini istedi.
BARİYERLER YERİNDEN SÖKÜLDÜ
Sanık Ayhan yaşananlardan dolayı üzgün ve çok pişman olduğunu söylediği sırada, izleyici bölümünde oturan ve öldürülen Azra'nın yakını olduğu tahmin edilen bir kişi ayağa kalkarak sanığa bağırdı. Bu kişi, daha sonra duruşmaya gelen sanık yakınlarına yumrukla saldırdı. Saldırıya müdahale eden polis, saldırgan ile sanık yakınlarını salon dışına çıkardı. İzleyici bölümündeki bariyerler arbede sırasında yerinden söküldü.
ANNE BABADAN AVUKATA TEPKİ
Bu sırada Azra'nın anne ve babası da sanık avukatının üzerine yürüyerek, sanık yakınlarının mahkemeye getirilmesine tepki gösterdi.
Sanık avukatı Mehmet Ali Başaslan ise olayda cinsel saldırı olmadığının raporlarca kanıtlandığını ifade ederek "Aile acılı ama ben de işimi yapıyorum. Sanığın ailesini de ben buraya getirmedim. Müvekkilim maktulün ağzını kısa süreliğine kapatmıştır. Ancak maktulün koronavirüslü olması ve kısa süreli nefessiz kalması ölümü getirmiştir. Ayrıca dosyada yer almayan Azra'nın müvekkilime gönderdiği ses kaydı ve kendi el yazısıyla 'ilgili makamlara' adıyla yazdığı bir mektup bulunmaktadır. Bunun da dikkate alınmasını istiyoruz. Adil bir şekilde yargılanmayı talep ediyoruz. Biz olayın hala kasten değil, taksirle işlenildiği iddiasını yeniliyoruz. Olay, kasten öldürme değildir. Çünkü müvekkilim maktule yardım etmiştir" diye konuştu. Mahkeme başkanı, Azra'ya ait olduğu iddia edilen ses kaydı ve mektubu dosyaya koymayıp, sanık avukatına iade etti. Sanığın tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 21 Mart'a erteledi.
'KIZIM MEZARINDA RAHAT DEĞİL'
Duruşma sonunda Azra Gülendam Haytaoğlu'nun ailesi ve avukatı açıklamalarda bulundu. Baba Mustafa Haytaoğlu, caninin en ağır cezayı almasını istediklerini belirterek, "Yüce Türk adaletine güveniyorum. Kızımın bulunmayan bazı uzuvları var. Eksik parçaları var. Kızım mezarında rahat değil. Biz vicdanen rahat değiliz. Tüm kamuoyunun vicdanlarının rahatlatılmasını istiyorum. Biz büyük bir acı yaşadık. Bunun vebalini de biz çekiyoruz. Sanığın da bir annesi, babası var. Çevresi var. Bugüne kadar hiç yoktular. Kamuoyu önüne çıkıp çocuklarının yaptığını onaylamadıklarını söyleyebilirlerdi. Yanlış bulduklarını, kınadıklarını söylemediler. Utanmadan mahkemeye geliyorlar. Mahkemede bize dönerek tahrik edici şekilde baktılar. İnsanız sonuçta. Her şey kitap üzerinde yaşanmıyor. Bunların mahkemede yaptıklarının karşılığı olarak da izleyicilerden ismini hatırlamadığım biri tarafından saldırı oldu. Keşke olmasaydı. Caninin en ağır cezayı almasını istiyorum" diye konuştu.
Abla Ezgi Haytaoğlu ise "Sadece katilin ifadesi doğrultusunda araştırma yapılıyor ama diğer iddialar göz ardı ediliyor. Gerçeklerin gün yüzüne çıkması için her yönden bakılması lazım. Kardeşimin kafası yok. Kardeşimin birçok uzvu yok. Bu nedenle de siz gazetecilere ihtiyacımız var" dedi.
Azra'nın amcası Remzi Haytaoğlu ise katilin Antalya'ya getirilip duruşmalara fiziki olarak katılmasını istediklerini söyledi.
'GELECEĞİ PARLAK BİR İNSANDI'
Anne Mezide Haytaoğlu da kızının annesi olmaktan gurur duyduğunu ifade ederek, "Benim ülkem, kızım gibi bir geleceği kaybetti. Geleceği parlak bir insandı. Ben çocuğumu okuması için gönderdim ama benim çocuğumu engellediler. Allah'a havale ediyorum. Aynı acıları ona da yaşatır inşallah. Adalete güveniyorum" dedi.
Şikayetçi avukatlarından Semra Yıldız da duruşmanın, eksiklerin giderilmesi için 21 Mart'a ertelendiğini hatırlatarak, "Sanığın adli dengesiyle ilgili raporun beklenmesi istendi. Sanığın en ağır cezayı alması için elimizden geleni yapıyoruz. Davanın iki celsede sonuca bağlanacağını düşünüyorum. Dosyada gizlilik olduğu için daha fazla bilgi veremiyorum. Sanık avukatının mahkemeye sunduğu ses kaydı ve mektup, delil niteliği taşımadığı için ve hukuka aykırı olarak elde edildiği gerekçesiyle heyet tarafından dosyadan çıkarıldı. Adli tıp raporunun beklenmesi, duruşmayı uzatmak için yapılan bir hamle olduğunu düşünüyoruz. Kadın cinayetleri maalesef ülkemizde kanayan yara. Bunun için tüm kadınlar ve Azra Gülendam Haytaoğlu için adalet talep ediyoruz" diye konuştu.