30.08.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
NİL KURAL
76. Venedik Film Festivali’nin ikinci gününde yarışmada Amerikan sinemasının birbirlerinden farklı, ancak kendi imzalarını erkenden yaratabilmiş iki yönetmeninin filmi izleyiciyle buluştu. Hem James Gray imzalı “Ad Astra”nın hem de Noah Baumbach imzalı “Marriage Story”, ödül sezonunda adı geçmesi muhtemel yapımlar.
Ayrılık hikâyesi
Kariyerine Wes Anderson ile yazdığı senaryolarla başlayan ardından “Mürekkep Balığı ve Balina” ve “Frances Ha” gibi filmlerle bağımsız sinemada kendisini yönetmen olarak da kanıtlayan Noah Baumbach’ın yeni filmi “Marriage Story” aslında bir evlilik değil, bir ayrılık hikâyesi. Başrollerini Adam Driver ve Scarlett Johansson’ın paylaştığı film, otobiyografik izler de taşıyor. New York’ta yaşayan tiyatro yönetmeni Charlie ve oyuncu eşi Nicole’un ayrılık sürecinde Nicole, büyüdüğü Los Angeles’a oğullarıyla birlikte taşınıyor. Boşanma avukatların devreye girmesiyle boşanma daha da yıpratıcı bir sürece dönüşüyor. Baumbach, bir sevgi ilişkisinin finalini tüm derinlikleriyle, akıcı diyaloglar eşliğinde ve izleyicisini bir saniye için bile kaybetmeyen bir ustalıkla gösteriyor. Mizaha, drama ve arada tüm trajikomik tonlara dokunan film, Driver ve Johansson’un güçlü performanslarıyla, ayrılık üzerine çekilmiş en etkili filmlerden birine dönüşüyor. Frances Ha’da Fransız Yeni Dalga Sineması’na saygı duruşunda bulunan Baumbach’ın filmdeki ilhamı Amerikan Bağımsız Sineması’nın babası kabul edilen John Cassavetes gibi gözüküyor. “Marriage Story”, Baumbach’ın kariyerinin zirvesi olduğu gibi ödül sezonunda öne çıkması kaçılmaz bir yapım. Filmin Altın Aslan, En İyi Senaryo veya oyunculuk dallarında değerlendirileceği de yarışmanın bu kadar başı olmasına rağmen tahmin edilebilir.
Varoluşsal kriz
“The Immigrant” ve “Two Lovers” gibi filmleriyle tür sinemasının farklı örneklerini sunan James Gray ise “Ad Astra”da ilk kez bir bilim kurguya imza atıyor. Film, özetle Brad Pitt’in canlandırdığı astronot Roy’un dünyayı tehdit eden bir duruma karşı babasıyla ilgili kişisel bir yönü de olan bir göreve gitmesi üzerine. Filmin yapısı baba oğul hesaplaşması üzerine kurulu. Gray bilim kurgu külliyatına Roy’un varoluşsal krizlerini merkeze alarak bakıyor. Dış sesin ve Roy’un iç dünyasının etkili olduğu anlatım, Gray’in iddiasını gölgelemiyor. Set tasarımından yönetmenlik tercihlerine uzayda geçen en etkileyici filmlerinden biri karşımızdaki ve atmosferini büyük ölçüde tutarlı şekilde koruyor. Pitt’in dengeli oyunculuğu ve yapım değerleri, “Ad Astranın konuşulmaya ve ödüllerde gündeme gelecek yönleri olduğu söylenebilir. İnsanların uzayla ilişkisi konusunda Gray’in günümüzün çevre sorunlarının yanında, tüketime değil, korumaya yönelik tavır aldığı da söylenebilir.