13.04.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Arif Balkan / İSTANBUL
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen Odatv davasının karar duruşmasına Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında “PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C’ye müzahir oldukları” iddiasına ilişkin açılan davada tutuklu bulunan Ahmet Şık’ın yanı sıra gazeteciler Nedim Şener, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sait Çakır, Coşkun Musluk ve Prof. Dr. Yalçın Küçük ile eski emniyet müdürü Hanefi Avcı ile çok sayıda gazeteci katıldı.
‘Kötülük ağır basıyor’
Mahkeme heyeti ilk olarak sanıkların iddia makamının mütaalasına karşılık son sözlerini sordu.
Gazeteci Şık, aklından geçenleri söylerse yeni bir dava konusu olacağını belirterek, “Bu adliye adaletin mezarının simgesi haline geldi. Adaletin mezar kazıcılığını da bizzat bu savcılar ve hakimler yapıyor. Bu adliyenin girişinde iki tane Themis heykeli var ve terazi var elinde. Güya o terazi adaletin tesisisin simgesi ama şu bir gerçek ki bu mezarın içinde yargılananlar için herhangi bir adaleti tartmıyor bu terazi. Savcı ve hakimler için tartı işlemi görüyor. Bir kefesinde haysiyet ve şeref var, diğerinde de haysiyetsizlik ve şerefsizlik var. Bu hakim ve savcılar için hep o kötülük ağır basıyor” dedi.
Gazeteci Soner Yalçın, son sözlerinde beraatini ve kumpasçıların yargılanmasını istedi.
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan da son sözlerinde “Bu sanık sandalyesinde, bu kumpasta rol alan tüm devlet görevlilerinin oturmasını ve yargılanmasını istiyorum” diye konuştu.
Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ise “6 yıl önce bu davada sanık olmak, ülkenin lanetlisi olmak, yazıları kitapları yasaklanmak demekti. 6 yıl sonra yozlaşmış iktidarlardan devlet içindeki çetelerden bağlantısız olmak anlamına geliyor. Bu davada hakim ya da savcı olmaktansa sanık olmayı tercih ediyorum, mutluyum” dedi.
‘İhtiyacın var mı?’
Yalçın Küçük ise son sözlerinde şunları söyledi:
“Bu salonda bir numara olmakla yargılanıyorum. Beni Ergenekon’da tutuklayıp bu davada tahliye ettiler. PKK’yı yönetmekle, Ergenekon’u yönetmekle, Odatv’yi yönetmekle suçladılar. Buradan beraat edersem, 2 davadan beraat edeceğim. Biri Odatv diğeri Ergenekon. Benim için tüm mahkemeler tek mahkemeydi. Biri tutarsa diğeri bırakıyordu. Benim de arkadaşlarımın da tutuklanmasında da bırakılmasında da hukuk yoktur. Girmemiz ne kadar hukuksuzsa çıkışımız da öyledir. Ahmet Şık’a sordum ‘İçerde bana ihtiyacın var mı?’ dedim. ‘Yok’ dedi.”
Hanefi Avcı ise son sözlerinde, “Mahkemenizden tüm sanıkların beraatini ve kumpas kuranlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını diliyorum” dedi. Mahkeme heyeti, karar için duruşmaya ara verdi.
Oy birliğiyle
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, oy birliğiyle tüm sanıkların beraatine karar verdi. Heyet, sanıklara hükmün kesinleşmesinin ardından tazminat davası açma haklarının bulunduğu hatırlatmasını da yaptı. Heyet ayrıca sanıklar hakkında açılan davada suçlamaya mesnet teşkil eden dijital delilleri oluşturan, sanıkların bilgisayarlarına gönderen kişiler ve bu kişilerle bu dosyanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Sanıklara ait cep telefonlarının istemeleri halinde iadesine, emanette bulundurulan bir kısım delillerin ise saklanmasına hükmedildi.
‘Aynı çöplüğe gidecekler’