GündemNevbahar isyanı

Nevbahar isyanı

07.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Hande Sayın 7 yaşındaki ikiz kızlarından Nevbahar’ın hastanedeki ihmal nedeniyle yürüyemediğini öne sürerek, “Bunca zamandır sesimizi hiçbir yetkili duymadı” dedi.

Nevbahar isyanı

İstanbul’da yaşayan Hande- Yakup Sayın çiftinin 3 Eylül 2010’da ikiz kızları Nevbahar ve Nazenin normal doğumla dünyaya geldi. Çift ikizlerin doğumu için özel bir hastaneyi tercih etmişti. Ancak sevinçleri uzun sürmedi. Ailenin iddiasına göre, hastanedeki bir ihmal Nevbahar’ın sakat kalmasına yol açtı. Hande Sayın, doğum yaptığı hastanedeki görevlilerin ihmali nedeniyle kızının kafatasının kırıldığını ve Nevbahar’ın bu yüzden yürüyemediğini iddia ederek şunları anlattı: “Doğumdan sonra doktor, Nazenin’in kilosu düşük olduğu için kuvözde yatması gerektiğini söyledi. Nevbahar’ın ise çok iyi olduğunu, ancak kardeşinden hemen ayrılmaması gerektiğini belirtti.

Haberin Devamı

13 Eylül 2010’da yoğun bakımdaki kızlarımı ziyarete gittiğimde, Nevbahar’ın kuvözünde ‘Kranial USG çekilecek’ yazısını gördüm. Doktora bunun anlamını sorduğumda, Nevbahar’ın doğumdan sonra beyin kanaması geçirdiğini ancak önemli bir şeyi olmadığını söyledi. Halbuki doğum sırasında ve sonrasında kızlarımın hiçbir sorunu yoktu. Hastaneye bir sonraki gidişimde bu kez Nevbahar’ın hidrosefali olduğu söylendi.”

Taburcu edildi ama...

“Bize hiç haber vermeden 18 Eylül 2010’da Nevbahar’a tomografi çekilmiş. Kızımı alıp başka hastaneye götürmek istedim ancak tedavi gördüğü için izin verilmeyeceği, aksi takdirde hastanenin bizi dava edeceği söylendi. Kızlarım 2 Ekim 2010’da çok sağlıklı denilerek taburcu edildi. Aynı gün eve gittiğimizde Nevbahar’ın alnındaki izi fark ettim. Kızımı birçok doktora göstermeme rağmen kimse mantıklı açıklama yapmadı. Nevbahar büyüdükçe fiziksel yetersizlikleri ortaya çıktı. Kafasını bile ancak 10 aylık olduğunda tutmaya başladı. Eylül 2011’de tüm evrakları ilk avukatımıza gönderdik. Kendisi doktor görüşü aldıktan sonra dava açacağını söylemesine rağmen 2013 yılına kadar hiçbir şey yapmadı. Ağustos 2013’te kızım Nevbahar’ı kontrole götürdüğüm bir göz doktoru, epikriz raporu istedi. Evrakları istediğimiz ilk avukat apar topar dava açtı. Ceza davası istememize rağmen, dava asliye hukukta açıldı. 2014’te kızımı götürdüğüm bir profesör, bu kırığın düşme ile oluşabileceğini söyleyen ilk doktor oldu.”

Haberin Devamı

5 yıldır bitmeyen dava

“25 Temmuz 2017’de Nevbahar’ı Hacettepe’de iki çocuk nöroloğuna götürdük. Muayenede kızımın kafasında bir çöküntü olduğu anlaşıldı. Bunu raporda yazmalarını talep ettiğimde ise böyle bir sorumluluğa giremeyeceklerini söyleyip reddettiler. Bu sürede görüştüğüm iki adli tıp doktoru kafadaki bu izin ancak sert bir yere çarpmayla oluştuğunu söylemekle kalmayıp, tomografiyi görünce düşme veya çarpma kaynaklı bir kanama yaşandığını bildirdiler. Geçtiğimiz 1 Mart’ta yapılan duruşmada Nevbahar’ın kafasının incelenmesini istedim ve bir üniversite hastanesinin adli tıp bölümüne tekrar sevk edildik. Nevbahar’ı randevuya çağırmadıkları ve zaman daraldığı için telefonla aradığımda dosyanın geldiğini ancak görüntüleri beklediklerini söylediler. Radyolojik görüntülerin bulunduğu CD dosyadan yok olmuştu. Hemen mahkemeden kağıt çıkartarak, görüntüleri hazırlayıp 30 Nisan’da hastaneye teslim ettim. Muayeneyi teyit için geçen hafta yine aradım ancak eski görüntüleri bir heyet ile incelediklerini, hemen sonra Nevbahar’ı muayene için çağıracaklarını ilettiler. Hukuk mücadelem beş yıldır sürüyor ancak bir arpa boyu yol alamadık.”

Haberin Devamı

‘Ceza verilsin’

Hande Sayın, “Bir anne olarak adaletin tecelli etmesini, kızımın hayatını karartanların hak ettiği cezayı almalarını istiyorum. Tam yedi yıldır hastane köşelerinde, adliye saraylarında ve avukat ofislerinde süründürülüyoruz ve sesimizi hiçbir yetkiliye ulaştıramadığımız gibi bir sağlık ve adalet skandalı ile yüz yüzeyiz” dedi.