24.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Süleyman Şah Türbesi’nin taşındığı, “Şah Fırat Operasyonu” İç Güvenlik Yasası’nı görüşmek üzere toplanan TBMM’de Genel Kurul’ndaki tartışmalara damga vurdu. “Kaybedilen vatan toprağı yoktur, Türkiye egemenlik hakkından vazgeçmemiştir” diyen Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a muhalefet partileri sert tepki gösterdi. Genel Kurul’da dün Bakan Yılmaz, “Şah Fırat Operasyonu” hakkında bilgi verdi. Yılmaz’ın konuşması öncesinde muhalefet partileri, milletvekillerine gündem dışı söz verilmediği için tepki gösterdi.
CHP ve MHP grup başkanvekilleri bu kadar önemli bir konu hakkında grupların yok sayılarak önceden haberdar edilmediğini ve hazırlık yapmalarına olanak sağlanmadığı eleştirisi getirdi.
Tartışmaların ardından kürsüye gelen Bakan Yılmaz, Şah Fırat Operasyonu’nun detaylarını anlattı. Konunun her partinin ortak sorumluluğunda olan milli bir dava olduğuna değinen Yılmaz, “Bu operasyona karşı çıkan dış güçlerin kim olduğuna bakıldığında, operasyonun ne kadar yerinde ve doğru olduğu görülecektir” diye konuştu.
Bugün bu topraklarda özgürce başı dik yaşanıyorsa bunu ecdada borçlu olduklarını belirten Yılmaz, Orhan Şahin Gökyay’ın, “bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır” sözlerinin yer aldığı mısralarını okudu.
‘Eş zamanlı iki operasyon’
Yılmaz, yaşanan olayların 2 Ekim 2014’te TBMM’den çıkarılan Suriye tezkeresinin haklılığını bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Suriye’de her geçen gün artan güvenlik sorunları ve askeri zaruretler dikkate alınarak, uluslararası hukuktan doğan haklar saklı kalmak kaydıyla, uluslararası anlaşmalarla Türk toprağı olan Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun taşınmasına karar verildiğini anlatan Yılmaz, bu karar uyarınca 21 Şubat’ta eşzamanlı iki operasyon başlatıldığını kaydetti.
Mürşitpınar’dan Suriye’ye giren birliklerin Karakozak’a hareket ettiğini dile getiren Yılmaz, bu birliklerin 22 Şubat gecesi 00.30 sıralarında Süleyman Şah Saygı Karakolu’na ulaştığını, başka bir tank birliğinin Eşme civarında gerekli toprak parçasını kontrol altına aldığını söyledi. Yılmaz, Eşme’deki birliklerin saat 21.02’de Türk bayrağını bu toprak parçası üzerinde dalgalandırdığını ifade etti. Karakozak’taki saygı karakoluna varan birliklerin, Süleyman Şah’ın naaşıyla diğer emanetleri, nöbet tutan 38 mehmetçiği alarak 06.03 sıralarında Türkiye’ye güven içinde geldiğini vurgulayan Yılmaz, operasyonun saat 10.12’de tamamlandığını anlattı.
‘Kaybedilen toprak yok’
Operasyona 39 tank, 57 zırhlı araç, 100 araç ve 572 personelin katıldığını, Türk Hava Kuvvetleri unsurlarının ülke içinde hazır bekletildiğini kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Her türlü risk içeren bölgede çatışma dahi olmaksızın bu operasyonun gerçekleşmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin caydırıcılık gücünü ve harbe hazırlık derecesini göstermektedir. Bu operasyon, Mehmetçiğimizin can güvenliği ve askeri gereklilik dikkate alınarak gerçekleştirilmiştir. ‘Mehmetçik rehin’ diye daha önce açıklama yapanlara Mehmetçiğimizin rehin olmadığı gösterilmiştir. Bugün Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin geçmişte bir örneği görülmemiştir.
Bu istisnai duruma karşı istisnai tedbirlerin alınması da doğaldır. Kaybedilen vatan toprağı yoktur, Türkiye egemenlik hakkından vazgeçmemiştir. Süleyman Şah Saygı Karakolu’na her an bir baskın olma ihtimali de göz önüne alınarak, savaş uçaklarımız havada devriye görevi yapmaktaydı. Bu bölge 24 saat boyunca İHA’larla da gözlemlenmekteydi. Ancak gözlem hava şartları müsait olduğunda yapılmakta, kötü hava şartlarında bu dahi yapılamamaktaydı. Bu da mevcut riski artırmaktaydı.
Bu tehdidin ne kadar süreceği de bilinmemektedir. ‘5 yıl sürer’ diyen de var, ‘30 yıl sürer’ diyen de var. Hangisi olursa olsun, bulunduğu yerde verilecek güvenlik hizmeti, ilave risk taşımaktadır. Bu riski ortadan kaldırmak, bu ülke çıkarlarına daha uygundur, burada yapılan da budur. Bir saldırı halinde mukabelede bulununcaya kadar geçecek sürede Mehmetçiğimizin kalacağı riskin ise karşılığı yoktur.”
‘Gidip Fatiha okuyun’
Yılmaz, vatandaşları Eşme’de yeni kurulmakta olan türbeye Fatiha okumaya çağırırken, “Suriye Eşmesindeki Süleyman Şah Türbesi, ülkemize yürüme mesafesinde, ecdadına bir Fatiha okumak isteyenleri Süleyman Şah Türbesi’ni ziyaret etmeye davet ediyoruz. Orada da görülecektir ki bayrak dalgalanmaktadır, ecdat emanetlerine sahip çıkılmaktadır. Bundan sonra da sahip çıkılmaya devam edilecektir. Bize güvenin” dedi. Yılmaz, konuşmasının sonunda Abdurrahim Karakoç’un, “Yemin” şiirini okudu.
‘Tarihin yüzkarası’
Bakan Yılmaz’ın konuşması boyunca CHP ve MHP’li milletvekilleri yerlerinden, “istifa et”, “özür dile”, “tabansızlar”, “yüreksizler”, “demagoji, polemik yapma”, “yazıklar olsun size” ve “Lozan’da aldık siz geri verdiniz” şeklinde tepki gösterirken, CHP’li milletvekilleri alkışla protestoda bulundu. MHP’li Oktay Vural ise Yılmaz’a şöyle bağırdı: “Tarihin yüzkarası. Seni türbeyi korumak için gönderdik, kaç diye değil. İsrail’in isteğiyle yaptığınız bunları. Yaptığınız vatan hainliği. PKK ile birlikte bayrağı indirdin mi indirmedin mi? Korkaklar, teslimiyetçiler. Savunma Bakanı değil, nakliye şirketi sahibi. İki sandukayı getirmeyi başarı diye sunuyor ya! Brovo Bakan! İyi açtınız çok başarılı kaçak operasyon yaptınız yüz karasısınız. Yuh olsun size be!”
Yeğenin de PKK’da
Genel Kurul’da HDP’lilerle MHP’liler arasında “PKK terör örgütüdür” tartışması yaşandı. HDP’li Ayla Akat Ata, Suriye, İran ve Irak’ta olduğu gibi Türkiye’nin içinde de bir Kürdistan bulunduğunu savundu. Ata, “PKK terör örgütü değildir” derken, MHP’li Vural, “Bunu diyenlere karşı hükümetin suspus kalması gerçekten bunu aynı zamanda onayladığını gösteren bir suskunluktur. Bize göre PKK kanlı bir terör örgütüdür” dedi. Bunun üzerine HDP’li Pervin Buldan, “Senin yeğenin de oradadır biliyorsun değil mi? Senin yeğenin de şu anda PKK saflarında” diye bağırdı. MHP’liler ise “Bakan açıklasın suspus oturuyor ya; ipliğini, yakasını PKK’ya kaptırmış. Çık açıklama yap, iki çift lafın yok mu” diye laf attı. Sataşma üzerine kürsüye gelen Bakan Yılmaz ise, “Hükümetimiz Mehmetçik’in canını korumuştur. PKK da terör örgütüdür” dedi.
Musul-Kerkük tartışması
Ak Parti grubu adına Ahmet Aydın, “Masa başında Musul’u, Kerkük’ü verenlerin kalkıp bu kürsüde
konuşmaya hakları yoktur. Kalkıp şimdi de ‘Türkiye Cumhuriyeti toprak kaybediyor, bayrağı indirdiniz’ demeye hakkınız yok” dedi. CHP’li Engin Altay, Aydın’ın masa başında Musul’un kaybedilmesi iddiasının Atatürk ve TBMM’ye hakaret olduğunu ve kabul edilememeyeceğini savundu.
MHP’Lİ VURAL’DAN AK PARTİLİLERE:
‘Damat Ferit gibisiniz’
MHP’li Erkan Akçay Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a “Şah Fırat Operasyonu değil, kedi tırnağı operasyonu. Amerikan, İsrail uşakları” diyerek tepki gösterirken MHP’li Özcan Yeniçeri, “Süleyman Şah’ın naaşı seni çarpacak, cin çarpar gibi çarpacak” ifadesini kullandı. CHP’li Aytun Çıray ise, “Koca devleti terör örgütlerine peşkeş çekiyorsunuz. PKK’ya boyun eğdiniz, yetmedi şimdi IŞİD’in önünde boyun eğiyorsunuz” dedi. Ak Partili vekiller ise, “buradan ekmek çıkmaz size, bravo” tezahüratıyla Yılmaz’ı alkışlayarak destekledi. MHP’li Oktay Vural, Ak Partililere dönerek, “Alkışlayın, alkışlayın! Damat Ferit gibisiniz! Damat Ferit Sevr’i imzaladığı zaman da alkışlayanlar vardı! Burada alkışlayanlara da yuh olsun be!” dedi. Vural Yılmaz’a “sıvışma bakanı” nitelendirmesinde bulundu. Vural, “Türkiye, bugün, maalesef yeni bir Türkiye, Bakan da sıvışma bakanıdır. Kendisinin bu başarılı sıvışmadan dolayı gerçekten ödüllendirilmesi gerektiğini söylüyor” dedi.
CHP’Lİ FARUK LOĞOĞLU:
Atatürk’ün kemikleri sızlıyordur
CHP grubu adına konuşan Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu gazete haberlerinden ibaret bir bilgilendirme yapması nedeniyle Bakan Yılmaz’ı kınadığını kaydetti. Loğoğlu, “Benim Millî Savunma Bakanı’ndan beklediğim şuydu: Sonuçları Türkiye Cumhuriyeti’nin üstüne bir kara leke olarak kalacak olan bu vahim operasyon için keşke özür dileseydi. İlk defa askerimizin eliyle bir vatan toprağının parçası, muhatabı belli olmayan kişilere teslim edilmiştir. Operasyon için Suriye hükûmetinin rızası alınmamıştır” dedi.
‘IŞİD’in vekili misiniz?’
Ak Parti İstanbul Milletvekili Ünal Kacır’ın, “Sen Suriye’nin vekili misin kardeşim?” diye sert tepki göstermesi üzerine CHP’li Ali Özgündüz ise, “Siz de IŞİD’in vekili misiniz?” diye bağırdı. Ak Partili Kaçır’ın, “kimin adına konuşuyorsunuz?” diye laf atmasına sinirlenen Loğoğlu, “Ben Türk ulusunun adına konuşuyorum, siz kimin adına konuşuyorsunuz?” diye karşılık verdi. Loğoğlu, “Mustafa Kemal Atatürk ve bu konuya Lozan’da sahip çıkan, 1939’da sahip çıkan İsmet İnönü’nün herhâlde kemikleri, bugünün koşullarında bayağı sızlıyordur” diye konuştu. Ak Partililerin fıtratında vatan için ölmek olmadığını öne süren Loğoğlu, “Ayıptır! Yani, Türk askerinin bayrağını indirmesi, Türk toprağını kime teslim ettiği belli olmayacak şekilde oradan çekilmesi bu milletin alnına sürülmüş kara bir lekedir, buna hakkınız yok” dedi.
Ak Partili milletvekilleri, konuşması üzerine “iade ediyoruz”, “pazarlama var”, “siz savaşmazsınız sıvışırsınız” diye Loğoğlu’na laf attı.
HDP vekili NAZMİ GÜR:
Kobani içinden onayla geçtiler
HDP grubu adına konuşan Nazmi Gür, Türkiye’nin bu operasyonu tek başına yapmadığını belirterek, şunları söyledi: “Baştan itibaren bu operasyon yapılırken değerli arkadaşlar, başta Kobani kantonu yetkilileri olmak üzere, PYD ve YPG yetkilileriyle de görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Olması gereken de buydu aslında çünkü Türkiye’nin Kobani’den bu kadar zırhlı aracı, bu kadar silahlı bir gücü 35-40 kilometre öteye kadar götürmesinin imkânı yoktu. Dolayısıyla Kobani kantonu yetkilileri PYD ve YPG güçleri bu konuda bilgilendirilmiş, onların onayı, onların katılımı ve desteğiyle bu operasyon gerçekleştirilmiştir. Güçlerimizin denetiminde bulunan alanlar içinde Türk askerlerinin mevzilendirilmesi ve ikmalinde sorumluluk alan güçlerimiz geri çekilme esnasında da bu görevini eksiksiz yerine getirmiştir. Güçlerimizin aktif katıldığı operasyon tamamlanmıştır.”
MHP’Lİ TUĞRUL TÜRKEŞ, parti grubu adına konuştu:
Seçim şovu, millet yemez
MHP grubu adına konuşan Tuğrul Türkeş, hükümetin kamuoyuna yanlış bilgilendirdiğini savunurken, şunları söyledi:
“Allah aşkına, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Genelkurmay karargâhında siyasi şov içinde olmalı mı böyle? Oradaki konuşma ciddi bir askerî operasyonun izahı mı, yoksa malumatfuruş, ‘Ben bunları bilirim, ben oranını coğrafyasını da bilirim, tarihini de bilirim’ mi Türkiye’nin dışındaki tek toprağımızı terk ettik, Türkiye hududunun dibine de Amerekanvari Iwo Jima taklidi bir bayrak kaldırma hareketini de marifet olarak kamuoyuna sundunuz. Ya, utanmıyor musunuz? Ayıp değil mi bu? 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nın bayrağını hâlâ bulabilmiş değilsiniz, bulamadınız daha ve Türkiye’nin dışındaki tek toprağımızı kaybettiniz, boşalttınız, geldiniz. Ha, bunun üstüne de seçim arifesi, seçime dört ay var diye bir şov yapacaksınız, bir miğfer edebiyatına gireceksiniz. Bu millet yemez onu. Bu millet onu kabul etmez. Ben, size gayet açık ve net söyleyeyim. 1974’te rahmetli Ecevit Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında miğfer giydi, haklıydı; siz haksızsınız. 1996’da Sayın Tansu Çiller, Kardak olayları sırasında dedi ki: ‘O bayrak inecek, o asker oradan gidecek’. Ona da miğfer giydirdiler kampanyada, o da haklıydı; siz, gene haksızsınız. 1996’da Sayın Mesut Yılmaz, bu terörist başının Suriye’de baba Esat tarafından himaye edildiği dönemde uyarılarını yaptı, ona da bir miğfer giydirdiler, o da haklıydı; siz, hâlâ haksızsınız. Siz, Türk askerini çektiniz, Türk toprağını boşalttınız. Sadece Türk toprağını boşaltmadınız, orada on dört tane Türkmen köyünü de sahipsiz bıraktınız.“