19.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Aydın Hasan / Ankara
Aydın Hasan / Ankara Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs’ta Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan Samsun’a hareket edecekti. Paşa’nın resmi ve görünürdeki görevi Samsun ve çevresinde azınlıkları rahatsız ettiği ileri sürülen asayiş sorunlarını ortadan kaldırmaktı. Ama Mustafa Kemal’in gizlediği amacı, Anadolu içlerinde Amasya-Erzurum-Sivas hattından başlayarak Ankara’da karargâhını kuracağı bir milli mücadeleyi başlatmaktı. Bunun hazırlığı ve temaslarını önceden yapmıştı.
Şişli’deki evine giderek annesi Zübeyde Hanım ve kardeşi Makbule Hanım ile vedalaşan Genç Paşa, Galata Rıhtımı’ndan istimbotla açıktaki vapura geçti. Kızkulesi açıklarında işgal güçleri tarafından arama yapılan vapur, Samsun’a doğru yola çıktı.
‘Biz ideali götürüyoruz’
Yabancı subayların ayrılmasından sonra Mustafa Kemal, yanındakilere, “Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silah ne cephane götürüyoruz. Biz ideali ve imanı götürüyoruz” dedi.
‘Sahile yakın rota tutunuz’
Cevat Abbas, anılarında İstanbul’dan ayrılışı şöyle anlatır: “Büyükdere’den ayrılmış Kavaklar arasına gelmiştik. Güneş batmış karanlıklar her dakika koyulaşıyordu. Boğaz’dan çıkmış, kabına sığamayan Karadeniz’in köpürmüş, kükremiş dalgaları arasına vapurumuz atılmış, tecrübeli küçük teknemiz çatırdayarak mücadeleye başlamıştı. Aziz kumandanım çok sevdiği deniz havası almak için kıç güvertede oturmuştu. Kolordu Kumandanı Refet Bele ve karargâhımız erkanı kumandanımı çevrelemişlerdi. Ben de bir kenarda oturuyordum. Karanlıklar artık hiçbir yeri bize göstermiyordu. Korkunç dalgalar bazen hepimizi birden susturuyordu. Deniz tutması önce Refet Bey’i ve biraz sonra kısa aralarla diğer arkadaşları kamaralara çekilmeye mecbur etti. Kumandanımla kalmıştık. Bana kaptanı çağrıttı. Yaşı kadar tecrübesi alnında toplanan ihtiyar fakat dinç kaptan, kumandanımın yanına geldi. ‘Düşman devletlerinin herhangi bir vasıtasının gadrine uğramamak için sahile yakın bir rota tutunuz! Şayet mutlak tehlike görürseniz gemiyi karaya en yakın sahile oturtunuz!’ emrini verdikten sonra istirahate çekilmişti.”
Güneşli bir günde Samsun’da
Bandırma Vapuru, 17 Mayıs sabahı gün doğduğunda Karadeniz’in hırçın dalgaları arasında kıyıya doğru yol alıyordu. Vapur, saat 09.30 sıralarında İnebolu’ya yanaştı. Vapurun yolcuları, Doktor Refik’in hazırladığı nane suyu ile üzerindeki sersemliği zar zor atabildi. Karaya çıkan Liva Mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey, Sinop’tan İzmir’in işgaliyle ilgili yazılı bilgi getirdi. Mustafa Kemal, bir limana çıkıp kara yoluyla Samsun’a gitmeyi düşündü. Ancak bu o günün şartları içinde mümkün değildi ve deniz yolculuğuna devam edildi. 18 Mayıs’ta Sinop Limanı’nda mola verildi. Bandırma Vapuru, 19 Mayıs’ta pırıl pırıl güneşli bir günün sabahında saat 06.00 sıralarında Samsun’a vardı.
Samsun güvenli bir yer değildi
Mustafa Kemal, Samsun’a ayak basar basmaz milli mücadeleyi örgütlemeye başladı. İlk günler, İzmir’in Yunanistan tarafından işgali, hükümetin istifası gibi gelişmeleri takip etmek ve yerel temaslarla geçti. 21 Mayıs’ta Erzurum’daki Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa ile temas kuruldu. 23 Mayıs’ta temas kurulan isim ise Ankara’daki 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa oldu. Samsun, İngiliz birliğinin varlığı ve civarda kol gezen Rum çeteleri nedeniyle güvenli değildi. Mustafa Kemal, 25 Mayıs 1919’da heyetiyle birlikte Samsun’dan ayrıldı. 3 saat sonra Havza’ya vardı. Havza’da 5. Kafkas Tümeni’nin bir alayı vardı. Ancak subayları ile çok az sayıda kalan erleri sefil durumda idi. Çok zorlu günlerdi. Şartlar bir direnişi başlatmak için imkansız denecek ölçüde zordu. Ama Mustafa Kemal ve arkadaşlarının millete inancı, milletin de tutsaklığa dayanamayacak bir haysiyeti ve direnç gücü vardı.
İlk cesaret
Mustafa Kemal Paşa, Mesudiye Oteli’nde karargâhı ise Ali Osman Ağa’nın konağında ağırlandı. Mustafa Kemal Paşa, Havza’yı temsil eden 7 kişilik bir heyeti kabul etti. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurmalarını istedi. Mustafa Kemal’in önderliğinde milli mücadelenin ilk mitingi, Havza’da 30 Mayıs 1919’da düzenlendi. İzmir’in işgalini protesto etmek için düzenlenen mitinge ile Anadolu’da ilk kıvılcımlardan biri atılmıştı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra 24 Eylül 1924 tarihinde Havza’yı ziyaretinde, “Muhterem Havzalılar! İlk cür’eti, ilk cesareti gösteren, ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır” diyecekti.
Marşla yürüdü
Mustafa Kemal Paşa, karargahı ile birlikte 25 Mayıs 1919 günü kapalı ve hafif yağmurlu bir günde Havza’ya gitmek için Samsun’dan hurdaya çıkmaya hazır üç Mercedes marka otomobille hareket etti. Ancak otomobil, bakımsız yollarda sık sık arıza yapıyordu. Otomobil Havza yakınında yine arıza yapınca Mustafa Kemal, yoluna yürüyerek devam etti. Havza yolunda genç Paşa, şu marşı yüksek sesle söylüyordu: “Dağ başını duman almış / Gümüş dere durmaz akar / Güneş ufuktan şimdi doğar /
Yürüyelim arkadaşlar!”