12.10.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
ASLIHAN ALTAY KARATAŞ / Ankara - Eski Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı ve eski İtalya Başbakanı Mario Draghi’nin Avrupa ekonomisinin mevcut küresel gelişmeler karşısında nasıl rekabetçi kalabileceği konusundaki raporu, AB kamuoyunda tartışma yaratmıştı.
MIA Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer tarafından kaleme alınan analizde, Draghi Raporu’ndaki bütün teşhis ve tedavi önerilerinin temelinde “Avrupa’nın AB’nin yönetiminde çok daha fazla ortak hareket etmesi gerekliliğinin” olduğu belirtildi.
Fiilî ‘birleşik devletler’
Avrupa’nın genel olarak “dinamizmini” yitirmekte olduğu, bunun temel nedenleri arasında Çin başta olmak üzere Avrupa-dışı dünyanın kendini ortaya koymaya başlamasının yanı sıra, Avrupa’nın demografik yapısının bozulma eğilimi içerisinde olmasının da önemli bir yere sahip olduğu kaydedildi. Rapordaki çözüm önerilerinin Avrupa’nın hiç olmadığı kadar bütünleşik hale gelmesini ve ülkelerin karar alma mekanizmalarının büyük kısmını AB’ye devretmeleri ve nihayetinde ortaya fiilen bir “Avrupa Birleşik Devletleri’nin” çıkmasını gerektirdiğine işaret edildi.
Analizde, şu tespitlerde bulunuldu: “Mevcut bütçe büyüklüğüne ve sahip olunan önceliklere bakıldığında AB aslında bütünleşik bir uluslar-üstü yapılanma değil, kısıtlı bir ortak paydanın belirlediği dar bir çerçeveye sahip ülkeler-arası bir parasal/ticari kulüp hükmündedir. AB’nin şu ana kadar gördüğü temel vazife Avrupa içi para, mal ve işgücü dolaşımını kolaylaştırmak olmuştur. AB’nin siyasi ve ekonomik olarak çok daha hükümran ve güçlü hâle gelmesi ve üye ülkelerin siyasi ve ekonomik güçlerinin ciddi/büyük bir kısmını AB’ye devretmeleri pek mümkün görünmemektedir.”