25.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
Piltanoğlu, polis memuru baba ve ev kadını annenin ikinci kızı. İlkokulu ABD'de okudu. Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdi, İngiltere'deki Middlesex Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde yüksek lisans yaptı. Türköne, 9 yıl çeşitli ilçelerde kaymakamlık yaptı. Tansu Çiller'in eski siyaset danışmanı, Zaman gazetesi yazarı Prof. Mümtaz'er Türköne ile evli olan bir çocuk sahibi Türköne, sorularımızı yanıtladı... Özlem Piltanoğlu Türköne, Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde görev yapan Türkiye'deki 22 kadın kaymakamdan biriyken, siyasete soyunmaya karar verdi. 22 Temmuz'da Ankara vizesi alan Türköne, Meclis'in en genç kadın vekillerinden biri olmaya hak kazandı. Biraz tesadüf, biraz da zaten siyasete yakın bir mesleği icra ediyor olmamdan dolayı. Kaymakam da halkın sorunlarını çözmeye çalışır, siyaset de bir sorun çözme alanıdır. AKP ile diyaloğunuz neydi, teklif nasıl geldi? Tabii neden ben olduğumu objektif olarak değerlendiremem. Bu sayın Başbakan'ımızın ve teşkilatın takdiridir. AKP neden sizle çalışmak istedi? 70 milyon nüfusumuzun yarısı kadınlardan oluşuyor ve toplam nüfusun 20 milyonu 35 yaşın altında. Bu verileri dikkate aldığımızda büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Siyasette de tabii gençler olmalı. Nitekim seçim çalışmalarında kadınlar ve gençlerle diyaloğum çok iyiydi. Sayılı kadın kaymakamdan biriydiniz, şimdiyse sayılı kadın vekilden birisiniz. Yaşınız da oldukça genç. Bu özellikleriniz Ankara'ya nasıl yansıyacak? 'Kadın siyasetçi anlamaz' Ben yalnızca kadınların değil, toplumun bütün kesimlerinin sorunlarıyla ilgilenen bir milletvekiliyim. Sanki kadın siyasetçiler, dış politikayla ilgilenmezler, ekonomiden anlamazlar, sosyal politika enstrümanlarını bilmezler gibi bir anlayış var.Bu sanki bana biraz milletvekillerini kompartmanlaştırma gayreti gibi geliyor. Üstelik kadın sorunlarıyla yalnızca kadınların ilgileneceğini düşünmek ayrımcılığın bir başka şeklidir. Nitekim kadın sorunu kadınların kendiliğinden oluşturduğu bir alan değil. Bu sorunların oluşumunda erkeklerin rolünü unutmayalım. Kadın politikacı olarak, biz kadınlara ne vaat ediyorsunuz? Kadın nezaket demek, uzlaşmak ve yapıcı olmak demek. Öyleyse kadınların daha fazla olduğu bir yerde üsluptan tutun da işin özüne kadar büyük değişikliler olacak Meclis'te. Sizce Meclis'teki kadın sayısını artırmanın ne gibi kazanımları var? 'Pişman değilim' Neden olayım ki? Meclis'te de tıpkı kaymakamlığımda olduğu kadar iyi işlere imza atabileceğimi düşünüyorum. Kaymakamlıktan vazgeçtiniz. Pişman olabilir misiniz bu kararınızdan? Ben yüzde 45 gibi bir oy oranı bekliyordum. Dolayısıyla memnuniyet verici bir sonuç. İstikrar, güven ve demokrasi kavramlarını sıkça vurguladık. Bu kavramlarda milletimizin buluştuğunu düşünüyorum. Seçim sonuçlarını nasıl okuyorsunuz? Partinizin oy oranını tahmin ediyor muydunuz? Partilerin il il aldığı oyları Türkiye haritası üzerinde değerlendirirsek, seçimlerde AKP'nin yalnızca birinci parti olmadığını aynı zamanda tek parti olduğunu, ülkenin toplumsal merkezi ile toplumsal yelpazenin bütününü temsil ettiğini görüyoruz. Kısaca halk, merkezde uzlaşma, istikrar, güven ve demokrasi dedi. Sizce halk bu seçim sonuçlarına göre ne mesaj verdi? Bayülgen hatada ısrarcı oldu Bayülgen'i üslubu konusunda uyaran benim. Nitekim, insan ilişkilerinde usul esastan önce gelir. Bana nasıl hitap edileceği yönünde bir uyarıda bulunmak en doğal bireysel hakkım diye düşünüyorum. Burada kötü olan Bayülgen'in böyle bir müdahaleyi kabullenememiş olması ve hatada ısrarcı olmasıdır. Üstelik bunu da sanki medeni ve çağdaş bir görüntü altında yapıyor gibi görünmesidir. İşte Amerikan alt kültürünü kimse bize modernlik ve çağdaşlık olarak yutturmaya kalkmasın. Hitap çok önemli ve hiç tanımadığınız birine doğrudan ilk adıyla hitap edemezsiniz. En azından kendim için buna izin vermiyorum. Okan Bayülgen size canlı yayında adınızla hitap ettiği için "nezaketsizlikle" suçlanmıştı. Siz de aynı fikirde misiniz?